İlk yıllarında fenomen futbolcu Brezilyalı Ronaldo’nun gölgesinde kalan CR7 lakaplı Cristiano Roanldo şimdilerde Lionel Messi’yi bile iki sene üst üste geride bırakarak dünyanın en iyi oyuncusu olmayı başardı. Peki C. Ronaldo bugüne nasıl geldi ve nasıl futbolcu oldu? İşte bir efsaneni doğuşu…
Cristiano Ronaldo’nun duygusal hikayesi
Filistinli çocuklara yaptığı büyük yardımla gönüllerde taht kuran Real Madrid’li Cristiano Ronaldo’nun hiç bilmediğimiz bir yönü daha ortaya çıktı.
Saha içindeki ve saha dışındaki sıradışı tavırlarıyla büyük tepki toplayan Portekizli yıldız futbolcu Ronaldo’nun geçtiğimiz günlerde ilginç bir hikayesi gündeme geldi. Megaloman, kendini beğenmiş, ukala gibi yorumlara maruz kalan Cristiano Ronaldo’nun bu hikayesi herkesi çok şaşırtacak cinsten.
Portekizli futbolcu, geçtiğimiz yıl kazandığı Altın Ayakkabı ödülünün bir açık arttırmada satılmasına izin vermiş ve elde edilen yaklaşık 1,5 milyon Euro’luk kazancı Filistinli çocuklara bağışlamıştı. Ronaldo’nun alkış toplayan bu davranışının üzerinden çok geçmeden taraflı tarafsız herkesi duygulandıran bir gerçek daha ortaya çıktı.
İşte Ronaldo’nun anlattığı, arkadaşının ise doğruladığı o duygusal hikaye…
Albert Fantrau ile Cristiano Ronaldo 18 yaş altı şampiyonasında oynamaktadırlar. Sporting Lisbon menajeri birbirinden yetenekli bu iki oyuncuyu izlemeye gelir. Ancak yalnızca 1 tanesine şans tanıyabilecektir. İkiliyi karşısına alır ve der ki “Sıradaki maçta kim daha fazla gol atarsa Lizbon’a benimle o gelecek.”
Maç başlar. Cristiano bir gol kaydeder. Hemen ardından Fantrau ikinci golü. Üçüncü gol ise her ikisinin de hayatını değiştirecektir. Kaleci ile karşı karşıya pozisyon yakalayan Fantrau, kaleciyi de geçer, yuvarlasa gol olacak pozisyonda topu hemen arkasındaki Cristiano’nun önüne bırakır. Lizbon biletini arkadaşına verir.
Maçtan sonra soyunma odasında, Cristiano Albert’e “neden” diye sorar. Cevap; “sen benden daha iyisin” olur…
Bu hikayeyi Cristiano Ronaldo’nun ağzından duyan gazeteciler gidip Albert Fantrau’yu bulurlar. “Evet” der, “hikaye gerçek. O dünyanın en büyük futbolcusu oldu, ben ise işsizim”. Muhteşem bir ev, spor bir araba ve ailesinin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak kadar parayı nerden bulmuştur peki? Fantrau’nun cevabı, Ronaldo’nun ikinci yüzünü gözler önüne serer, “Bunların hepsi Cristiano Ronaldo’dan”
Nereden nereye: Ronaldo’nun hikâyesi…
Goal sizi üst üste ikinci, toplamda ise üçüncü kez Ballon d’Or’a layık görülen Ronaldo’nun sonu zirveye uzanan, uzun ve engebeli yoluna götürüyor…
Zürih’teki görkemli galada üst üste ikinci kez Ballon d’Or’un sahibi olan Cristiano Ronaldo, kürsüde yine duygu dolu anlar yaşadı. Bu, Madeira’nın yoksul bir kesimi olan Funchal’de dünyaya gelen yıldız futbolcuyu gençlik yıllarından beri tanıyanlar için tanıdık bir manzaraydı…
Santo Antonio olarak bilinen dağlık bir bölgede dünyaya gelen Ronaldo’nun çocukluğu çok zor geçti. Ailenin dördüncü çocuğu olarak, planlanmayan bir şekilde dünyaya gelen Ronaldo’nun aşçılık yapan annesi ve belediyede bahçıvanlık yapan, 2005 yılında da alkolle olan uzun süreli savaşını kaybeden babası evi geçindirmekte oldukça güçlük çekiyordu.
Annesi tarafından Cristiano, bir Ronald Reagan (Eski aktör ve ABD Başkanı) hayranı olan babasından da Ronaldo adını alan bu genç çocuk, kısa süre içersinde futbol sahalarının aranılan ismi olacaktı. Babası tarafından henüz 7 yaşındayken amatör bir takım olan Andorinha’ya götürülen Ronaldo, burada kuzeni Nuno ile birlikte futbol hayatındaki ilk adımlarını atacak, ve bir daha asla arkasına bakmayacaktı.
Ronaldo’nun ilk antrenörlerinden olan Francisco Afonso, Goal‘e Ronaldo’yu bakın nasıl anlattı: “Başından beri onda özel bir şeyler vardı, bunu görebiliyordunuz. Küçüktü ama çok azimliydi. Defans olarak başladı ama kısa süre içinde farklı yerlere geldi. İki ayağını da çok etkili kullanabiliyordu. Teknik ve çok hızlıydı. En önemlisi de, antrenmanları asla aksatmadı. Her zaman topu isteyen oydu. Futbol onun her şeyiydi ve eğer oynayamıyorsa çılgına dönüyordu.”
Bir Madeira yapımı | Ronaldo’nun bu fotoğrafı, ilk kulübü Andorinha’nın binasının duvarını süslüyor
Ronaldo’nun halen yakınında olan çocukluk arkadaşı Rui Alves ise yıldız futbolcuyu böyle anlattı: “Dışarı çıkar, tüm gün oyun oynardık. Ama Ronaldo’nun tercihi hep futboldan yana oluyordu. Onu başka oyunlara da çağırıyordum, ama o hep futbol oynamak istiyordu. Gittiğimiz her yere topunu da götürürdü.”
İki Ballon d’Or sahini olan Ronaldo, Andorinha’da kısa süre içersinde ismini duyuracaktı. Portekizli yıldızın o dönemden takım arkadaşı olan ve halen kulüpte çalışan Ricardo, onun rekabetçi duygularını anlatırken pek de zorlanmıyor: “Sokakta her zaman ön planda o olurdu. Genç yaşında bile bunu görebilirdiniz. İstediği topları alamazsa çok üzülürdü. Hatta kaybettiğimiz zaman ağladığı bile oluyordu.”
Anrodinha’nın yıldızı olan Cristiano’nun unutulmaz anılarından birisi de şöyle: Bir maçın ilk yarısında yaptığı hat-trickle takımını 3-0 öne geçirir. Ancak ilk yarının son anlarında başına aldığı darbeyle sakatlanır ve hemen devre arasında hastaneye götürülür. Kafasındaki bandajla geri döndüğünde yokluğunda takımının maçı 4-3 kaybettiğini öğrenen Ronaldo, büyük bir yıkım yaşar.
Ronaldo’nun performansı kısa süre içersinde dikkatleri çeker ve adanın en büyük takımı, Nacional onu takip etmeye başlar. 12 yaşında bu takımın altyapısına transfer olan bu çelimsiz yetenek için Madeira’nın önde gelen hakimlerinden Joao Marques de Freitas, Sporting Lizbon gözlemcilerinden olan Aurelio Pereira ile temasa geçerek bu genç yeteneği denemeye almaları için ısrar eder.
Top yine elinde | Ronaldo’nun (sağ altta) fotoğrafları eski kulübünde halen saklanıyor
De Freitas, o günleri Goal‘e şöyle anlattı: “Ronaldo ile o 11 yaşındayken tanıştım. Beni onunla büyükbabası tanıştırdı ve çok iyi bir futbolcu olduğunu anlattı. Çok küçük, zayıf ve çelimsiz bir görüntüsü vardı.
Ben de o dönem Sporting’in gözlemcilerinden birisiyle konuşarak ona, ‘Çok yetenekli olduğunu duyduğum bir çocuk var.’ dedim. Yaşını öğrendiğinde ise bana, ‘Henüz çok genç.’ diyerek çocuğu Lizbon’a gönderemeyeceğimizi söyledi.
Daha sonra Cristiano’nun çok yoksul olduğunu bildiğim, alçakgönüllü bir insan olan annesiyle konuştum. Buna izin verdi. Hemen Lizbon’a bir bilet ayarladık ve Cristiano’nun boynuna kendisini tanıtan bir karton asarak onu gönderdik. Bay Aurelio onu orada karşıladı ve Cristiano orada dört gün geçirdi.”
Sporting’in gözlemcileri, bu genç Madeiralı çocuktan çok etkilendi ve kısa süre içersinde anlaşma da yapıldı. Bu transfer, Nacional’in Sporting Lizbon’a daha önceden bulunan 25 bin avroluk borcunun silinmesi karşılığında gerçekleşti. Bu para, her şeye rağmen 11 yaşındaki bir çocuk için çok olduğu için, iki takım da uzun süre boyunca bu anlaşmanın detaylarını açıklamayacaktı.
Manzara değişimi | Ronaldo’nun ailesi şu an Funchal’in daha özel bir bölgesinde yaşıyor
Portekiz’in en iyi altyapısına sahip olan Sporting’in bu futbolcu fabrikası, özellikle de Luis Figo gibi dünya çapında kanat oyuncuları çıkarmasıyla da biliniyordu. Büyük bir Figo hayranı olan ve Sporting taraftarı olan annesinden de onay çıkınca, Ronaldo henüz 12 yaşında Lizbon’a göçtü.
Ev hasreti çeken ve diğer çocuklar tarafından komik buldukları Madeiralı aksanı nedeniyle alay konusu olan Ronaldo ilk zamanlarında oldukça zorlanır. “İlk başlarda problemler yaşadı ama sahip olduğu özel kişiliğinin yardımıyla bunun üstesinden geldi.” diyen De Freitas, ekliyor: “O gerçek bir kazanan ve genç yaşında korkusuz bir azme sahip olan birisiydi.
Savaşçıydı, sokak çocuğuydu. Birkaç yıl önce kaybettiğimiz babası oldukça mutsuz bir insandı, bu nedenle Cristiano zor bir çocukluk geçirdi. Ama her zaman sorumluluklarının farkında oldu ve geçirdiği zor zamanlar onu olgunlaştırdı. Blatter (FIFA Başkanı Sepp Blatter) onun hakkında söylemiş olduğu sözlere Ronaldo, ‘Ben cevabımı sahada veririm.’ dedi ve öyle de yaptı. Aslında Blatter haklıydı. Ronaldo bir komutandır!”
Ronaldo’nun çocukluk arkadaşı Rui, “İnsanlar onu bildiklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Onunla birlikte vakit geçirdiğinizde ne kadar alçakgönüllü ve cömert bir insan olduğunu görebilirsiniz. O halen aynı insan, kesinlikle değişmedi.” derken, Ricardo ise şöyle konuştu: “Düşününce gülümsüyorum. Gençken Azores’den (Atlantik üzerindeki bir başka takım ada) çıkan Pauleta’yı izler ve ‘Neden Madeira’dan böyle bir oyuncu çıkmaz ki?’ derdim. Şimdi Madeiralılar olarak en iyisine sahibiz! Cristiano’nun bize yaptıkları için ona her zaman minnettar kalacağız.”
Kısacaso 29 yaşındaki yıldız futbolcu geçen yıl Ballon d’Or galasında gözyaşlarını tutamadığında, Madeira halkının da çocukken de gözyaşları eksik olmayan, fakirlik içinde büyüyüp pes etmeden sürekli olarak yükselip dünyanın en prestijli ödülüne bir kez daha sahip olan Ronaldo ile birlikte ağladığına emin olabilirsiniz…