Servet-i Fünun Edebiyatının Özellikleri ve Tanzimat Edebiyatı İle Arasındaki Farklar |
a) Her bakımdan Avrupalılaşmak gerektiğine inanmışlar ve Batının ilim, sanat ve edebiyatından yararlanmaya çalışmışlardır.
b) Dîvan edebiyatı büyük ölçüde zaafa uğratılmış, en ufak bir hamle yapamayacak hale getirilmiştir. c) “Sanat, sanat içindir” anlayışı hakimdir. Bu yüzden sanatçılar halk yerine aydın zümreye seslenmişlerdir. ç) Ortaya koyulan edebî ürünlerin ağırlık noktasını aşk, tabiat, merhamet, sanatkârın kendi günlük yaşayışı ve yakın çevresi gibi ferdî konular ve psikolojik tahliller teşkil eder. d) Şiir, hikaye, roman, edebi tenkit, makale ve mensur şiire çok önem verilerek bu türlerde Batılı örneklere ulaşılmış; tiyatro, mizah ve edebiyat tarihi gibi türler sönük kalmıştır. e) Bu dönem şairleri, Dîvan edebiyatı nazım şekillerinin pek çoğuna yer vermediler. Verdiklerinde ise çok büyük değişiklik yaptılar. Ayrıca Fransız şiirinden aldıkları sone-terza-rimo gibi Batı edebiyatını klasik nazım şekillerini kullandılar. g) En kusurlu yönleri, dil ve üsluptur. “Sanat, sanat içindir” anlayışı ile hareket ettikleri için, konuşma dilinden uzaklaşarak, anlaşılamayan bir dil ile süslü, yapmacık bir söyleyişe yöneldiler. SERVET-İ FÜNÛN İLE TANZİMAT EDEBİYATI ARASINDAKİ FARKLAR 1. Tanzimat Edebiyatı’nda şiirin konusu güzel olan her şeydir, Servet-i Fünûn’da güzel kelimesi kaldırılmış ve şiirin konusu sınırsız bir şekilde genişletilmiştir. 2. Tanzimat’ta rağbet görmüş olan metafizik ve sosyal konular Servet-i Fünûn’da mühim bir yer tutmaz. 3. Tanzimat Edebiyatı’nda dil ve üslup, Servet-i Fünûn’a göre daha sade ve anlaşılırdır. 4. Tanzimat Edebiyatı’nda tiyatro ön plandayken, Servet-i Fünûn’da şiir, roman ve hikaye ön plandadır. 5. Tanzimatçılar “toplum için sanat” görüşünü benimserken, Servet-i Fünûncular “sanat için sanat” görüşünü benimsemişlerdir. 6. Servet-i Fünûn Edebiyatı Tanzimat’a göre halktan uzaklaşmıştır. Çünkü, Servet-i Fünûn aydın kesime hitap eder. 7. Tanzimatçılar realizm ve romantizme önem verirken, Servet-i Fünûncular parnasizm ve sembolizme önem vermişlerdir. BAZI NOTLAR Şiir Tahlilleri -1- Kitabı’nda Yer Alan Servet-i Fünûn Şairleri a) Tevfik Fikret – Sis Lehçetü’l – Hakâyık: Direktör Âli Bey’in ilk mizahî eseridir. 1896 yılında yazmıştır. 350 kadar kelimenin ve tamlamanın sözlüklerde ifade edilmeyen fakat hayatta yer bulan bazı anlamlarını zarif esprilerle anlatır. Bu küçük eser, Türkçe’nin ilk mizahî sözlüğü olmak vasfını da taşır. Tercümân-ı Ahvâl: Agâh Efendi’nin 1860’ta çıkardığı ilk özel Türk gazetesidir. Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat: Şemseddin Sami’nin 1873 yılında fasikül halinde neşrine başladığı romanıdır. Bu roman, romantik bir aşk macerasını anlatır. Devrin “millî roman” anlayışına uygun olarak kaleme alınmıştır. Fakat, yazarın Türkçe’ye henüz hakim bulunmadığı da kolaylıkla görülebilir. Pençe: Mehmed Rauf’un tiyatro alanındaki ilk denemesidir. Mesud ve normal bir evlenmenin şartlarını konu alan bu eser, teknik bakımdan oldukça zayıftır. Dili de konuşma diline uygun değildir. Zaten yazar, ikinci tiyatro eseri olan Cidâl’in ön sözünde, Pençe’de tiyatro tekniği edebiyata feda edilmiş diye itiraf etmiştir. Rücû: Tevfik Fikret’in şiiridir. Sis’teki kötümser tutumundan kurtulup, iyimser fakat ihtiyatlı bir tutuma geçişin ifadesi idi. Anjabıman: Anjabıman (şiir anlayışı) anlayışını ilk olarak Tevfik Fikret bulmuş ve sürdürmüştür. Daha sonra bu anlayış, Servet-i Fünûn topluluğu içinde bulunan şahsiyetler tarafından benimsenmiştir. Bu anlayışa göre, teknik bakımdan, bağlanımı tamamiyle gerçekleştirmek ve kafiyelerdeki ses benzeyişlerinde fazla titizlik göstermemek suretiyle söyleyişte bazı kolaylıklar sağlamaktır. Musavver Mâlûmât: 1895’te çıkarılan, Şeyh Vasfi, Halil Edip, Faik Esad, Mehmed Celâl, Ahmed Rasim ve Ali Kemal’in de bulunduğu eski edebiyat taraftarlarının yazılarını yayımladıkları bir dergidir. Hayat ve Kitaplar: Ahmed Şuayb’ın 1899 Ekim’inde başlayarak, Servet-i Fünûn’da “Hayat ve Kitaplar” başlığı altında Fikret’in teşviki ile yazılıp yayımlanan ve sonra yine aynı adlı bir kitapta toplanan incelemelerini kapsadığı eseridir. Eserde yer alanlar arasında; Gabriel Mono, Ernest Lavis, Gustave Flaubert, Ranke ve Momsen gibi ünlü tarihçi ve yazarlar da yer alır. Dahhâk-ı Mazlûm: Cenab Şehabeddin’in mizahî yazılarında kullandığı imzasıdır. Bu yazılarını bir kitapta toplamamıştır. Hasan Hüsnü GÜNER |