Bu yazıda Kısaca Mehmet Akif Ersoy’un hayatının özeti ve eserleri kısa bilgiler yer almaktadır.
Mehmet Âkif Ersoy, (d. Mehmet Ragif, 28 Aralık 1873, İstanbul – ö. 27 Aralık 1936, İstanbul), Arnavut asıllı Türk[1] olan Cumhuriyet Dönemi şairi, düşünür, veteriner, öğretmen, vaiz, hafız, Kur’an mütercimi,yüzücü, milletvekili.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı’nın güftekârıdır. “Vatan şairi” ve “milli şair” unvanları ile anılır. Çanakkale Destanı, Bülbül en önemli eserlerindendir. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil’ür-Reşad ) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM’de yer almış, İstiklal Madalyası sahibi bir vatanseverdir. Mehmet Âkif, son yıllarını Mısır’da Türkçe dersleri vererek ve Kur’an’ın Türkçeye çevrilmesi konuları ile uğraşarak geçirdi. Çevirdiği nüshayı yaktığı söylenir.
Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının aralık ayında İstanbul’da, Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde dünyaya geldi. Nüfusa kaydı, babasının doğumundan sonra imamlık yaptığı ve Âkif’in ilk çocukluk yıllarını geçirdiği Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfüs kağıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür[2]. Annesi Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova’nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi’dir. Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten “Ragif” adını verdi. Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı için arkadaşları ve annesi ona “Âkif” ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi[3]. Çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih Sarıgüzel’deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir kızkardeşi vardır.
Mehmet Akif Ersoy Hayatı ve Eserleri (Özet Olarak)
1873 yılında İstanbul’da doğdu 27 Aralık 1936 yılında aynı kentte öldü. Babası Fatih Camii medrese hocalarından Arnavut İpek’li Tahir Efendi’dir. Ortaöğrenimini Fatih Merkez Rüşdiyesi’nde ve Mekteb-i Mülkiye İdadisi’nde gördü bir yandan da Fatih Camisi’ndeki derslere giderek Arapça ve Farsça öğrendi. Ortaöğrenimini bitirdiği yılyeni açılan Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi’ne girdi dört yıl süren öğrenimi sonunda baytarlık (veterinerlik) bölümünü birincilikle bitirdi (1893). Ziraat Bakanlığı’na memur olarak girdi dört yıl kadar Rumeli AnadoluArnavutluk ve Arabistan’da görev yaptı. Bir süre sonra ek görev olarak Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi’nde kitabet dersleri (1906) verdi. 1908’den sonra arkadaşı Eşref Edip ile birlikte Sırat-ı Müstakim (1908) ve daha sonra Sebil’ür-Reşad (1912) dergilerini çıkardı; bu yıllarda resmi görevi olan Umur-i Baytariye Müdür Muavinliğinde çalışırken Darülfünun Edebiyat-ı Umumiye müderrisliğine atandı (1908). Balkan Savaşı’ndan sonra Umur-i Baytariye şubesindeki görevinden (1913) ardından Darülfünun’daki (1914) görevinden ayrıldı. Meşrutiyet’in ilk dönemindeZiya Gökalp’in öncülüğüyle başlayan “Türkçülük” akımına karşı Mısırlı bilgin Muhammed Abduh’un (1849-1905) etkisiyle “İslâm birliği” görüşünü benimsedi. Sırat-ı Müstakim ve Sebil’ür-Reşad’da yayımladığı makaleler şiirlerçeviriler ve Fatih Şehzadebaşı Süleymaniye Beyazıt camilerinde verdiği vaazlarla (1912) bu ülküyü yaymaya çalıştı. Birinci Dünya Savaşı içinde İtilaf Devletleri’ne karşı Ortadoğu’da bir İslâm Birliği kurma siyaseti güden Almanya’nın çağrısı üzerine Harbiye Nezareti’ne bağlı “Teşkilat-ı Mahsusa” tarafından Berlin’e gönderildi (1914)burada Almanlar’ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kamplarda incelemelerde bulundu. Dönüşünde yine birkaç ay kadar da Arabistan’a yollandı savaş yılları içinde “Bâb ül Meşihat”e bağlı olarak kurulan “Dâr ül-Hikmet il-İslâmiye” başkatipliğine atandı (1918). Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvayı Milliye’den yana davranış ve yazılarından dolayı Dâr ül-Hikmet il-İslâmiye’deki görevinden atıldı (1920). Anadolu’ya geçerek Birinci Büyük Millet Meclisi’nde Burdur Milletvekili olarak görev yaptı (1920-1923); Konya ayaklanmasını önlemek halka öğüt vermek için Konya’ya gönderildi. Oradan Kastamonu’ya geçti Nasrullah Camisi’nde Sevr Antlaşması’nın iç yüzünü Kurtuluş Savaşı’nın niteliğini anlatan coşkulu bir vaaz verdi bu vaaz Diyarbakır’da basılarak (1921) bütün vilayetlere ve cephelere dağıtıldı. Yaşamının bu döneminde “İstiklâl Marşı”nı yazdı (1921). Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra İstanbul’a döndü; çağdaş ve uygar yeni Türkiye’nin kurulması için zorunlu görülen siyasal ve toplumsal devinim ve devrimlerikendi inanç ve ülküsüne aykırı gördüğü için Türkiye’den ayrıldı. Mısır’a gitti Hilvan’a yerleşti Kahire’deki Câmi-ül Mısriyye” adlı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı müderrisliğine bulundu (1925-1936) bu gönüllü sürgün döneminde siroz hastalığına tutuldu; sağaltım için döndüğü İstanbul’da öldü.
Türk edebiyatında “toplum için sanat” akımının başlıca temsilcilerinden biridir. Halka seslenenyalın halkın söyleyiş özelliklerini koruyan konusu günlük ya da siyasal olaylardan alınmış gerçekçi ve gözleme dayalı aruz ölçüsü ile lirik-epik lirik-didaktik şiirler yazdı.
ESERLERİ:
Safahât ikinci kitap Süleymaniye Kürsüsünde (1912)
Safahât üçüncü kitap Hakkın Sesleri (1913)
Safahât birinci kitap (1914)
Safahât dördüncü kitap Fatih Kürsüsünde (1914)
Safahât beşinci kitap Hâtıralar (1917)
Safahât altıncı kitap Âsım (1919)
Safahât yedinci kitap Gölgeler (1933)
Safahât bütün şiirleri I-II (1943 ölümünden sonra)