Cenap Şahabettin’in yaşam öyküsü:
Servet-i Fünun dönemi şairi ve yazarı Cenap Şahabettin 1870 – 1934 yılları arasında yaşamıştır. Türk şairlerine sembolizmi ve parnasizmi öğreten Şahabettin “sanat sanat içindir” anlayışını benimsemiştir. Aruz ölçüsüyle yazdığı eserlerinde ahenge ve müzikaliteye önem vermiştir.
Darülfünûn’da Türk Edebiyatı Tarihi dersleri okuttu. İlk şiiri 1885’te daha öğrenciyken Saadet gazetesinde yayınlandı. Önceleri Muallim Naci’nin etkisiyle divan edebiyatı tarzı şiirle uğraştı. Daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan’dan etkilenerek Batı tarzı şiire yöneldi. Servet-i Fünun dergisinde şiirleri yayımlandı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil’le birlikte Servet-i Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri oldu. Gelenekçi şairlerin en çok saldırdığı yenilikçi şairdi. Diğer Servet-i Fünuncuların tersine bireysel şiiri tercih etti. Edebiyat-ı Cedide’nin en aşırı örneklerini verdi. Şiire “nesir-musikisi” dedi. Şiirlerinde kullandığı “Sâât-i semenfâm”, “çeng-i müzehhep”, “nay-i zümürrüt” gibi deyimler, imgeler döneminin sanat dünyasında önemli tartışmalar yarattı. Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı savundu. Bu tarzda yazdığı en iyi iki örnek: “Yakazat-ı Leyliye” ve “Elhan-ı Şita” şiirleridir.
12 Şubat 1934’te beyin kanaması nedeniyle İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. Kabri Bakırköy’dedir.