11. Sınıf Tarih Kitabinin Özeti
Bende 11. sinif öğrencisiyim ve bu konu işime çok yarıyor umarım sizin de işinize yarar…!!!! İyi çalışmalar
20. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912)
A-İtalya’nın Trablusgarp’ı işgalinin Nedenleri
1-Birliğini geç kuran İtalya’nın ham madde ve pazar arayışı
Açıklama: Birliğini geç tamamlayan İtalya sömürgecilik yarışında geç kalmıştır. 1896’da Habeşis¬tan’a saldırdıysa da; İtalya’nın bu saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
2-Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın olması
3-Osmanlı Devleti’nin Libya’yı(Trablusgarp) savunacak gücünün olmaması
Açıklama: Osmanlı Devleti Trablusgarp’a karadan yardım edemezdi; çünkü Mısır, İtalya’nın Trablus-garp’ı işgalini onayla¬yan İngiltere’nin elindeydi. Donanmasının güçsüzlüğünden dolayı da Osmanlı Devleti Trablusgarp’a denizden yardım edemezdi.
4-İtalya’nın, Trablusgarp’ın işgali için, Avrupa devletlerinin onayını alması
Açıklama:1900’de, Fransa, Fas’ı almasına yar¬dımcı olduğu takdirde Trablusgarp’ı İtalya’nın işgal etmesine razı olabilece¬ğini açıkladı. 1902’de ise Avusturya Bosna-Hersek üzerindeki emellerini İtalya’ya kabul ettirdiği için; İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti. Fransa’nın işgali altındaki Tunus ile kendi işgali altındaki Mı¬sır arasında Trablusgarp’ı tampon bölge olarak gö-ren ve İtalya’yı bloklaşmada ya¬nında tutmak iste¬yen İngiltere de İtalya’nın Trablusgarp’a yöne¬lik emellerini olumlu karşıladı. İtalya’nın Rusya’nın Boğazlara yönelik olan plan¬larını desteklemesinden dolayı; Rusya da İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini onayladı. Almanya ise oluşan blok¬laşma hareketinde İtalya’yı kaybetmek istemedi¬ğinden dolayı İtalya’nın Trab¬lusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti.
5-İtalya’nın, Trablusgarp’ın uygarlıkta geri bırakıl¬dığı ve burada İtal¬yanlara kötü davranıldığı iddi¬ası.
6-İtalya’nın Habeşistan’daki başarısızlığını telafi etmek istemesi
7-İtalyan hükümetinin, kendi halkı karşısında, prestij ar¬tırmak istemesi.
B-Trablusgarp’ın İşgali
Büyük devletlerle gizli görüşmeler yaparak Trab-lusgarp’ı ele geçirme serbestliği elde eden İtalya, haklı bir gerekçe göstermeden 28 Eylül 1911’de Trablusgarp üzerine harekete geçti. Osmanlı böl¬geyi savunabilecek durumda olmadığından dolayı bir grup vatan sever subay(M. Kemal, Enver Paşa, Nuri Conker, Ali Çetinkaya, Fethi Okyar), halkı teşkilatlandırmak için Trablusgarp’a gitti. Bölgeye giden subaylardan Mustafa Kemal Derne ve Tobruk’u teşkilatlandırırken; Enver Paşa Bingazi’yi teşkilatlandırdı. Teşkilatlanmış olan asker ve halk karşısında İtalyanlar başarısız duruma düştüler. İtalya Trablusgarp’ta başarılı olamayaca¬ğını anla¬yınca; Osmanlı’yı barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etmiştir. Osmanlı bu durum karşısında barışa yanaşmamıştır. Fakat, 8 Ekim 1912’de Bal¬kan Devletleri Osmanlı’ya saldırınca; Osmanlı İ-talya ile Uşi Antlaşmasını imzalamak zorunda kal¬mıştır.
C-(QUCHY)Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912)
1-Trablusgarp İtalyanlara verilecek.
2-On İki Ada, Yunan işgali ihtimaline binaen, ge-çici olarak, İtalyanlara bırakılacak.
Açıklama: Balkan Savaşlarından sonra I. Dünya Savaşının başlaması On İki Ada meselesini küllen¬dirdi. Savaş esnasında ise İtilaf Devletleri gizli anlaşmalarla On İki Ada’yı İtalya’ya bıraktılar. Lo-zan Antlaşması ile adalara resmen sahip olan İtalya II. Dünya Savaşından sonra ise bölgeyi Yu¬nanis¬tan’a bıraktı.
Uyarı: On İki Ada meselesi Balkan Savaşları esna¬sında gün¬deme gelmemiştir.
3-İtalya Osmanlı Devletine kapitülasyonların kaldı¬rılması konusunda destek verecek.
4-Trablusgarp dini bakımdan halifeye bağlı kala¬cak.(Böylelikle Osmanlı Devleti Trablusgarp hal¬kıyla olan dini-kültürel bağını sürdürmeyi hedefle¬miştir.)
D-Trablusgarp Savaşının Sonuçları
1-İtalyanlar Trablusgarp’ı ele geçiremeyince Os¬manlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki adayı işgal etti.
2-Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti İtalya ile anlaşma yapmak zorunda kaldı.
3-Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını İtalya’ya verdi.
4-Mustafa Kemal Paşa Trablusgarp’ta kazandığı başarılar(Derne-Tobruk) sonucu binbaşı oldu.
5-Kuzey Afrika’da İtalyan sömürgesi başladı
6-On İki Ada fiilen Osmanlı’nın elinden çıktı.
7-İtalyanlar ilk defa Ege Denizi’ne yerleşti.
8-Balkan devletlerinin Osmanlı üzerine harekete geçişi kolaylaştı
9-İttihat ve Terakki Partisi prestij kaybetti.
NOT: Mustafa Kemal ilk defa sömürgeciliğe karşı savaştı.
NOT: Uşi İsviçre’de bir kenttir.
I. BALKAN SAVAŞI (1912-1913)
A-Savaşın Nedenleri
1-Rusya’nın Balkanlarda takip ettiği Panslavist po-litika
2-Balkanlardaki gelişmelerin, Osmanlı tarafından, takip edilememesi
3-Fransız ihtilalinin etkisi (Milliyetçilik ve bağım¬sızlık)
4-Türklerin Balkanlardan tamamen atılmak isten¬mesi
Açıklama:Savaş başlamadan önce; Arnavutluk, Make¬donya, Selanik ve Yanya Osmanlı’nın elin¬deydi.
5-Trablusgarp Savaşı esnasında, Osmanlı Devleti’nin güçsüz olduğunun anlaşılması
6-Kiliseler sorununun Balkan devletlerinin lehine sonuçlanması
7-Balkan devletlerinin Osmanlı’ya karşı ittifak kur¬maları
8-İngiltere’nin, 1908’de Estonya’nın başkenti Reval’de yapılan görüşmeler sonucunda, Rusya’yı Balkan politikasında serbest bırakması
B-Katılan Devletler ve Savaşın Sonucu
1-Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’ne karşı savaştılar(Bu devletlerin Bulgaristan önderliğinde birleşip; Osmanlı’ya saldırmasında Rusya etkili oldu. Savaş 8Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı topraklarına saldırması ile başladı. Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelmeyi başarırken; Rauf Orbay’ın Hamidiye Kruvazörü ile yap¬tığı başarılı mücadelelere rağmen Yunanlılar Ege Adalarını işgal etmeyi başarmıştır.)
2-Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenilerek Ça¬talca’ya kadar geriledi
C-Osmanlı’nın Başarısızlığının Nedenleri
1-Ordunun siyasete ka¬rışması
2-Savaştan önce askerlerin bir bölümünün terhis edilmesi
3-Ordunun savaşa hazır olmaması
4-Osmanlı donanmasının yetersiz olması
5-Avrupa devletlerinin Balkan uluslarını desteklemesi
6-İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Balkan sınırlarının değişmeyeceğine dair verdikleri teminata güvenen Osmanlı’nın Balkanlar’da gelişen olayları takip etmemesi.
7-Balkan devletlerinin birlikte hareket etmesi
8-Balkan devletlerinin ulaşım ve iletişim imkan-larını etkisiz hale getirmelerinden dolayı Osmanlı ordusunda iletişim ve ulaşım bozukluğu olması.
9-Osmanlı’nın siyasal yalnızlık içinde olması.
D-Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913)
1-Midye-Enez çizgisinin batısındaki topraklar Bal-kan devletlerine bırakıldı(Osmanlı, Gelibolu Yarı-madası hariç olmak üzere, Doğu Trakya ve Balkan topraklarının tamamını kaybetti.)
2-Ege adalarının durumu ve Arnavutluğun sınır durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı
Açıklama: Ege Adaları fiilen elden çıkmıştır. I. Dünya Savaşı başlayınca; Ege Adaları meselesi askıya alınmış; Lozan Antlaşması ile Ege Adaları resmen Yunanistan’a verilmiştir.
E-I. Balkan Savaşının Sonuçları
1-Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki varlığı ta-mamen sona erdi.
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a bırakıldı
3-Gökçe Ada ve Bozca Ada hariç, Ege Adaları fiilen elden çıktı
4-28 Kasım 1912’de, Arnavutluk, bağımsızlığını i-lan etti. Bu durum İslamcılık politikasını da olum-suz etkiledi. (Osmanlı Devleti’nden ayrılan son Balkan devleti Arnavutluktur.)
5-İttihat ve Terakki Partisi, 23 Ocak 1913’de dü-zenlediği Bab-ı Âli Baskını sonucunda hükümeti tam olarak ele geçirdi. (Bu partinin resmî iktidar dönemi başladı.)
Açıklama:İttihat ve Terakki Partisi 1889’da kuru-lan II. Meşrutiyetin ilanında etkili olan, 31 Mart O-layından itibaren yönetimde etkili olmaya başla-yan, II. Meşrutiyet Döneminde Türkçülüğü devle-tin siyasi düşüncesi haline getiren, Osmanlı Devle-tini I. Dünya Savaşına sokan bir partidir.
6-Mustafa Kemal’in ordunun siyasete girmemesi şeklindeki görüşünün doğruluğu ispatlandı.
7-Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
8-Balkan devletleri arasındaki anlaşmazlık sonu-cunda II. Balkan Savaşı çıkmıştır.
9-Balkanlar’dan Anadolu’ya göç başladı
10-Mustafa Kemal siyaseti bırakmıştır.
Açıklamalar:
1-I. Balkan Savaşında İstanbul tehdit altına gir-miştir.
2-Londra Antlaşması II. Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine yürürlükten kalkmıştır.
II. BALKAN SAVAŞI
A-Savaşın Nedenleri
1-Bulgaristan’ın I. Balkan Savaşı sonucunda en bü-yük payı alması (Özellikle Makedonya üzerindeki anlaşmazlıklar) ve Ege Denizine ulaşmasından do-layı Balkan devletlerinin aralarında anlaşmazlığa düşmesi.
2-Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne kadar genişlemesini Yunanistan’ın uygun görmeyişi.
3-Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle mey-dana gelen otorite boşluğu
Yunanistan’ın çalışmaları sonucunda Sırbistan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan’a karşı birleş-miştir. Bulgaristan’ın zor durumda olduğunu gören Enver Paşa harekete geçerek, Edirne ve Kırk-lareli’ni Bulgarlardan almıştır.
II. Balkan Savaşı sonucunda Bulgaristan yenildi.
B-Savaş Sonucunda Yapılan Antlaşmalar
1-Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913):
Balkan devletleri arasında yapıldı.
Açıklamalar:
1-Bulgaristan I. Balkan Savaşı’nda aldığı toprakla¬rın büyük bir kısmını kaybetti.
2-Bükreş Antlaşması Balkanlarda huzuru sağlaya¬madı.
3-Bu antlaşmaya Osmanlı Devleti katılmadı.
4-Bulgaristan Ege Denizi ile bağlantısını devam ettirdi.
2-İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)
İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalandı.
Antlaşmanın İçeriği:
1-Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi.
2-Edirne, Kırklareli Dimetoka ve Kırkağaç Osmanlı Devle¬tinde kaldı.
3-Bulgaristan’daki Türklerin yasal hakları garanti altına alındı.
4-Bulgaristan’daki Türklerin; isterlerse dört yıl içe¬risinde Türkiye’ ye göç edebilecekleri karalaştırıldı.
Açıklamalar:
1-Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmedi.
2-Bu günkü Türk-Bulgar sınırı yaklaşık olarak çi-zildi.
3-Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı öncesinde; sa¬vaş esnasında Bulgaristan üzerinden Almanya ile kara bağlantısı kurabilmek için Dimetoka’yı Bulga¬ristan’a bıraktı.
3-Atina Antlaşması (14 kasım 1913):
Atina Antlaşması Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imza¬landı.
Antlaşmanın İçeriği:
1-Yunanistan’daki Türklerin hakları güvence altına alındı.
2-Yanya, Girit ve Selanik Yunanistan’a bırakıldı.
3-Ege Adalarının durumu büyük devletlerin kara¬rına bırakıldı.
Not: Büyük devletler 16 Kasım 1913’te aldıkları karar ile İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki Ege Adalarını Yunanistan’a, On İki Adayı da İtalyanlara verdiler.
4-İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914):
İstanbul Antlaşması Osmanlı devleti ile Sırbistan arasında imzalandı. Osmanlı’nın Sırbistan ile sınırı olmadığı için; bu antlaşma ile yal¬nızca Sırbistan’da kalan Türklerin hakları görü¬şüldü.
I.Dünya savaşının başlamasıyla Japonya da sa¬vaşa girmiş; Uzak doğudaki Alman sömürgelerini ele geçirerek kısa süre içinde amacına ulaşmış ve sa¬vaştan çekilmiştir.
D-İttifak Grubu(Bağlaşma)
1-Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,
2-Almanya, 3-İtalya( İtalya savaş başlamadan önce İttifak gru¬bundaysa da savaş başladıktan sonra; Avus¬turya ile çıkarları çatıştığı, Almanya’dan beklediği başarıyı bulamadığı, isteklerine İtilaf bloğunda ulaşacağına inandığı ve Gizli Antlaşmalarla kendi¬sine yapılan teklifleri cazip bulduğu için 1915’den itibaren İtilaf bloğuna geçmiştir.)
4-Osmanlı Devleti
5-Bulgaristan (Bulgaristan’ın savaşa girmesi ile Almanya ile Osmanlı arasında kara bağlantısı ku¬rulmuştur.)
NOT: Balkan Savaşları Osmanlı ile Bulgaristan’ın
I. Dünya Savaşına girmesinde etkili olan ortak se-beptir.
E-İtilaf (Anlaşma) Grubu
1-İngiltere
2-Fransa
3-Rusya
4-İtalya
5-Japonya
6-Sırbistan( Savaştan sonra Yugoslavya’nın çatısı altında siyasi varlığı sona erdi)
7-Romanya( Rusya’nın baskıları ve Avusturya topraklarındaki emellerinin bir sonucu olarak sa¬vaşa girdi)
8-Belçika(Almanya’nın Fransa’ya saldırırken Bel¬çika üzerinden geçmesi, Belçika’yı savaşın içine çekti.)
9-Karadağ (Savaştan sonra Yugoslavya çatısı al¬tında siyasi varlığı sona erdi.)
10-Yunanistan (Savaşın başlangıcında, gidişatında ve sonucunda önemli bir etkisi olmayan Yunanis¬tan; savaşa en son katılan devlettir.)
11-Portekiz
12-ABD(ABD Almanya’nın ticaret ve yolcu ge¬milerini batırması ve ABD ile arasında gerginlik bulunan Meksika ile işbirliği yapması üzerine 2 Nisan 1917’de savaşa katıldı. ABD’’in savaşa gir¬mesiyle savaşın dengesi itilaf lehine bir şekil aldı. Savaşın başlangıcında etkili olmayan ABD savaşın sonu¬cunda etkili olmuştur. ABD savaşa girerken Wilson Prensiplerini yayınladı. ABD’nin savaşa girmesi savaşın süresinin kısalma¬sında, savaşın İtilaf Devletleri lehine sonuçlanmasında, Rusya’nın savaştan çekilmesinden dolayı oluşan boşluğun doldurulmasında etkili oldu. ABD savaşa girmekle tarafsızlık politikasını da bozmuş oldu.)
13-Brezilya
F-Almanya’nın Osmanlı Devletini yanına çek¬mek istemesinin nedenleri
Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan fay-dalanarak;
1-Savaşı Orta Doğuya kaydırarak Avrupa’da ra¬hatlamak
2-Rusya’nın dikkatini Avrupa dışına çekmek
3-İngilizlerin sömürge yollarını kesmek(Süveyş Kanalı…)
4-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarını kes¬mek(Boğazlar…)
Osmanlı’nın halifelik gücünden faydalanarak;
1-Sömürgelerdeki Müslümanları İngiltere ve Fransa’ya karşı kışkırtmak
2-Rus hakimiyeti altında yaşayan Müslüman Türk¬leri Rusya’ya karşı kışkırtmak
Açıklama:Çok iyi teçhiz edilip hazırlandığı tak¬dirde Os¬manlı ordusunun savaşabileceğine inanan Almanya’nın gerek bu beklentisi; gerekse Os¬manlı’nın jeopolitik durumuna yönelik olan beklen¬tisi büyük oranda gerçekleşti. Fakat, Almanya, ha-lifelik müessesesinden umduğunu bulamadı.
NOT: Almanya Osmanlı’ya ait olan Musul-Kerkük petrollerinden de faydalanmak istemiştir.
H-Osmanlı Devletinin Savaşa Giriş Nedenleri
1-Son dönemlerde kaybettiği toprakları geri al¬mak.
2-Siyasi yalnızlıktan kurtulmak (İtilaf grubu savaş esnasında Osmanlı’nın yükünü çekmemek ve Rus-ya’yı küstürmemek için Osmanlı’yı yanlarına al¬mamışlardır.)
3-İttihat ve Terakki Partisinin; Alman hayranlığı ve Alman desteğiyle ülkenin kalkınabileceği düşüncesi
4-Kapitülasyonlar ve dış borçlar nedeniyle artan İngiliz ve Fransız baskısından kurtulmak.
5-2 Ağustos 1914’te Almanya ile Osmanlı arasında gizli bir antlaşma yapılması
6-19 Ağustos 1914’te Bulgaristan ile Osmanlı ara¬sında bir dostluk antlaşması imzalanması
7-Turan imparatorluğu kurma fikri (Enver Paşa Osmanlı bayrağı altında bütün Türk dünyasını bir¬leştirmeyi hayal ediyordu. Osmanlı Devleti’nin bü-tünlüğünü koruyamadığı bir dönemde Turancılı¬ğın düşünülmesi İttihatçıların hayalciliğini göste¬rir)
8-Almanya’nın savaşı kazanacağına inanılması
9-Yunan “megali idea”sını sonuçsuz bırakmak
10-Almanya ile gizli ittifak yapılmış olması.
11-Rus, İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Türk ve İslam ülkelerinin istiklale kavuşturulacağı dü¬şüncesi
I-Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi
İngilizlerden kaçan Goeben ve Breslav adlı Alman gemileri Osmanlı Devletine sığınmıştır. Osmanlı Devleti bu gemileri satın aldığını açıklamış ve ge¬milere Yavuz ve Midilli isimlerini vermiştir. Ancak bu ge¬milerin Rusya’nın Sivastapol ve Odesa li¬manlarını bombalamaları üzerine Osmanlı Devleti savaşa girmek zorunda kalmıştır.
Rusya,İngiltere ve Fransa Osmanlı devletine savaş açınca; Osmanlı Devleti de 14 Ka¬sım 1914’tde Kut-sal Cihat ilan etmiştir.
İ-Osmanlı devletinin savaşa girmesiyle
1-Yeni cepheler açılmıştır.
2-Savaş daha geniş alana yayılmış ve uzamıştır.
3-Almanya ve müttefikleri avantaj sağlamıştır.
4-İngiltere Kıbrıs’ı kendi topraklarına kattığını a-çıklamıştır.
5-Savaş Orta Doğuya kaymıştır.
6-Almanya Avrupa’da rahatlamıştır.
7-Gizli antlaşmalar gündeme gelmiştir.
8-İngiliz sömürge yolları tehlike altına girmiştir.
9-Rusya’nın İtilaf devletleri ile bağlantısı zedelen¬miştir.
K-Osmanlı’nın Savaş Öncesi Durumu
1-Osmanlı Devleti İttihat ve Terakki Partisi tara¬fından yönetilmektedir.
2-Ordu Almanya’nın desteği ile modernize edil¬meye çalışılmaktadır.
3-Suriye, Filistin, Irak, Lübnan ve Hicaz Os¬manlı’nın elindedir.
4-Ege Adalarının durumu belirsizdir.
5-On İki Ada hâlâ İtalya’nın elindedir.
6-Kıbrıs İngiltere’nin elindedir.
7-Balkan Savaşlarından çıkan Osmanlı Devleti sa-vaşa hazır değildir.
L-İtilaf Grubunun Osmanlı’nın Savaşa Girmesini İstememe Nedenleri
1-Savaşın alanının genişleyecek olması.
2-İngiliz sömürge yollarının tehlikeye girecek ol¬ması.
3-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarının kesi¬lecek olması
4-Şark meselesinin karışık bir ortama gelecek ol¬ması
5-Sömürgelerdeki Müslümanların İngiltere ve Fran sa’ya isyan etme ihtimalinin olması.
M-I.Dünya Savaşında Osmanlı Devleti
Trablusgarp ve Balkan savaşlarından yıpranmış o-larak çıkan Osmanlı Devleti savaşın başında taraf¬sızlığını ilan etmiş,Boğazları kapatmış, seferberlik ilan etmiş(Seferberlik ilanı devletin savaşa girece¬ğinin bir habercisidir.) ve kapitülasyonları da tek taraflı olarak kaldırmış; ayrıca meclisi tatil etmiştir.
Kapitülasyonların kaldırılmasına en büyük tepki Almanya ve Avusturya-Macaristan’dan gelmiştir. İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti’nin ittifak teklifle¬rini kabul etmedikleri gibi kapitülasyonların kaldı¬rılmasına da önemli bir tepkide bulunmamıştır.
İttifak teklifi İngiltere ve Fransa tarafından redde¬dilen Osmanlı Devleti Almanya’ya daha fazla ya¬kınlaşmıştır. Almanya da bu durumu değerlendire¬rek Osmanlı’yı kendi yanına çekme gayretini artır¬mıştır.
Savaş başladıktan sonra İngilizlerin önünden ka¬çan Goeben ve Breslav isimli Alman gemilerini Osmanlı; uluslararası hukuka aykırı olmasına rağ¬men, Marmara’ya aldı. Bu gemilerin İngilizlerin Osmanlı’dan parasını aldığı halde, Osmanlı siparişi olan Sultan Osman ve Reşadiye gemilerine karşılık satın alındığı bildirildi. 11 Ağustos 1914’de mey¬dana gelen bu olay halka da kabul ettirildi. Fakat halk devletin savaşa gireceğinden habersizdi.
Yavuz ve Midilli adları veri¬lerek Türk bayrağı çekilmiş olan Alman gemileri, Enver Paşanın emri ile Alman komutan Amiral Souchon komutasında Kara Deniz’e çıkarıldı. Bu gemiler 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya’nın Odesa ve Sivastopol liman¬larını bombaladılar. Rusya bunun üzerine Os¬manlı’ya 1 kasım 1914’de savaş ilan etti. Resmi ta-rafsızlığını 12 Kasım 1914’e kadar koruyan Os¬manlı; bu tarihte Rusya’ya savaş ilan etti.
N-Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler
1-Kafkas cephesi:
1a-Cephenin Açılma Sebepleri:
1-Başlamış olan Rus taarruzunu durdurmak
2-Bakü petrol bölgelerini el geçirme düşüncesi
3-Orta Asya Türk dünyası ile irtibatlaşarak Rusya’yı zor duruma düşürmek
4-İngiltere’nin Hint sömürge yollarını kesmek
5-Enver Paşanın Turan imparatorluğu kurma fikri
6-Avrupa’da rahatlamak isteyen Almanya’nın Os¬manlı’yı kışkırtması.
1 Kasımda harekete geçmiş olan Rus birliklerine karşı Osmanlı 22 Aralıkta harekete geçti. Os¬manlı’nın Ruslar karşısında Azapköy ve Köprüköy savaşlarında kazandığı başarılar geçici oldu. Böl¬geye yazlık elbiselerle gönderilen ve yardım getiren geminin Ruslar tarafından batırılmasından dolayı desteksiz kalan Osmanlı askeri Rusya’nın teknik üstünlüğü ve bölgenin ağır kış şartları karşı¬sında büyük bir malubiyet aldı.Erzurum, Erzincan, Bitlis, Muş, Van ve Trabzon Rusların eline geçti.
Çanakkale savaşlarından sonra Kafkas cephesine atanan Mustafa Kemal Paşa 1916’da Muş ve Bit¬lis’i Ruslardan geri aldı.
Rusya’da Bolşevik ihtilalinin başlaması (Ekim 1917) Kafkas Cephesinde Osmanlı lehine sonuçlar ortaya çıkarmış; Ruslarla Osmanlı arasında 15 Ara¬lık 1917’de Erzincan Mütarekesi; Ruslar ile İttifak devletleri ve Osmanlı arasında 3 Mart 1918 ise Brest-Litowsk Antlaşması imzalanmıştır.
1b-Brest Litovsk Antlaşması(3 Aralık 1918)
Rusya Kafkas cephesini terk ederek Kars, Arda¬han ve Batum’u Osmanlı’ya geri verdi.
1c-Önemi:
1-Kafkas, Galiçya, Makedonya ve Romanya cep¬hesi kapandı
2-Berlin Antlaşması ile kaybedilen Elviye-i Selase Rusya’dan geri alındı
3-Osmanlı askerî yönden rahatladı
4-İtilaf bloğu sarsıldı.
Açıklamalar:
1-Brest-Litowsk Antlaşmasını İtilaf Devletleri onay¬lamadı.
2-Ruslar Kafkaslardan çekilince; Gümrü civa¬rında, İngilizlerin desteğiyle Ermeni Devleti kuruldu.
3-Türkler antlaşmadan sonra geçici olarak Hazar’a kadar ilerle¬miştir.
4-Ruslar Elviye-i Selase’de plebisit yapılma¬sını istemiştir.
1d-Kafkas Cephesinin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın savaştığı ilk taarruz cephesidir.
2-Osmanlı, malüb olduğu halde, bu cephede toprak kazandı.
3-Ruslar tarafından Osmanlı’ya karşı kullanılmaya çalışıldığından dolayı; bölge¬deki Ermeniler 14 Ma-yıs 1915’de çıkarılan tehcir kanunu ile Suriye böl¬gesine gönderildi.
2-Kanal Cephesi:
2a-Cephenin Açılma Sebepleri:
1-İngiltere’nin Hint sömürge yolarını kontrol altına almak.
2-Mısır’ı İngiltere’den geri almak.
3-İslam alemini İngilizlere karşı harekete geçirmek.
4-Almanya’nın telkinleri.
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu İngi¬lizler karşısında tutunamayarak Filistin’e çekilmiş¬tir.
2b-Kanal Cephesinin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın ikinci taarruz cephesidir.
2-Osmanlı’nın ilk kapanan cephesidir.
3-Türk ordusu Tih sahrasında sıcaktan kırılmıştır.
4-İngilizler deniz yoluyla sömürgelerinden yardım almıştır.
5-Cephe 14 Ocak 1915’de açılmıştır.
6-Osmanlı’ya Almanlar destek göndermiştir.
7-Cephenin açılmasında bölgenin jeopolitik özelliği etkili olmuştur.
8-Osmanlı Araplardan beklediği yardımı alama-mıştır.
3-Irak cephesi:
3a-Açılış Sebepleri:
1-İngilizler, Hint Deniz yolunun güvenliğini sağla¬yarak bölgedeki Alman tehlikesini ortadan kaldır¬mak istemiştir.
2-İngilizler Musul-Kerkük petrollerini ele geçirmek ve Ku¬zeye çıkarak Rusya’ya yardım etmek iste¬miştir.
3-İngilizler Almanların Orta Doğudaki etkisini kırmak istemiştir.
NOT:Çanakkale Cephesinin açılış sebeplerinden biri de Rusya’ya yardım etmekti.
3b-Cephenin Özellikleri:
1-İngilizler 24 Kasım 1915’de Ktesifon; 29 Nisan 1916’da Kutülamare’de Türklere malüb olmuş ve İngiliz general Towsend Türklere esir olmuş¬tur.
2-İngilizler 17 Mart 1917’de Bağdat’a girmeyi ba-şarmıştır.
4-Çanakkale cephesi:
İtilaf devletleri tarafından açılmıştır.
4a-Açılma nedenleri:
1-İstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Dev¬leti’ni saf dışı bırakmak
Açıklama: Savaşın alanını daraltmak ve süresini kısaltmak
2-Rusya’ya askeri ve ekonomik yardım götürmek
3-Savaşı kısa zamanda sonuçlandırmak
4-Balkan uluslarını savaşın içine çekmek
İtilaların Balkanları Savaşa Sokma Nedenleri:
a-Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısını kes¬mek.
b-Rusya ile karadan bağlantı kurmak.
c-Avusturya’yı Balkanlarda zor duruma düşürmek.
Açıklama: İtilaf Devletleri, bu cephede başarılı olunduğu takdirde, Balkan devletlerinin bu başarı¬dan cesaretlenerek Os¬manlı ve Avusturya’dan pay almak için harekete geçebilecekle¬rini tahmin edi¬yordu.
5-Osmanlı ordularının Kafkas ve Kanal cephele¬rinden çekilmesini sağlamak
6-Balkanlarda yeni cephe açarak ittifak devletleri¬nin birbirine olan irtibatını zayıflatmak.
7-İngiltere’ni Kanal Cephesindeki yükünü hafiflet¬mek.
8-İngiliz sömürge yollarının kontrolünü sağlamak
9-Osmanlı ile Almanya’nın bağlantılarını kesmek.
10-Rus buğdayının Avrupa’ya naklini sağlamak.
İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırısıyla 19 Şubat 1915’te denizde başlayan savaş 18 Mart 1915’de Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanmış (Sed-dülbahir ve Kumkale başarısı); 25 Nisanda başla¬yan kara savaşları da ittifak devletlerinin mağlubi¬yeti ile sonuçlanmıştır.
Açıklama: Bu başarılarda; askerlerine “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen, XIX. tümen komutanı Mus¬tafa Kemal’in Anafartalar, Conkbayırı ve Arıburnu’nda kazan¬dığı başarılar etkili olmuştur.
NOT:Nusret mayın gemisinin boğaza döşediği ma-yınlar da Osmanlı’nın başarılı olmasında etkili ol-muştur.
4b-Sonuçları:
1-I .Dünya Savaşı uzadı.
2-Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Rus-ya’da artan ekonomik kriz Bolşevik ihtilaline zemin hazırlandı.
3-İngiltere ve Fransa itibar kaybetti ve büyük zarar gördü.
4-İttifak devletleri safında Sırbistan ve Yunanis¬tan’a karşı savaşa giren Bulga¬ristan Osmanlı ile Almanya arasında kara bağlantısı kurdu. (Bulgaris¬tan Rusya’nın başarılı olarak Bal¬kanlar’a inmesini de istemiyordu.)
5-Türk ulusunun kendine olan güveni arttı. Bu gü¬ven milli mücadeleye taşındı
6-Yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti
7-Askerlerine “Ben size Taarruzu değil ölmeyi emrediyorum”diyen 19.Tümen komutanı Mustafa kemal Paşa bu cephede kazandığı başarılarla tanın¬mış, generalliğe terfi etmiş ve Milli Mücadelede önder olarak kabul edilmiştir.
8-Osmanlı’nın saygınlığı arttı.
9-İngiliz ve Fransız donanmalarının da malüb ola¬bileceği görüldü
10-Sömürge altındaki milletler cesaretlenmiştir.
11-Yunanistan ve Romanya’nın savaşa girip gir¬meme konusundaki tereddütleri artmıştır.
12-İngiltere ve Fransa’nın boğazlara saldırmasını çıkarlarına uygun bulmayan Rusya’nın; boğazlar ken¬disine terk edilmediği takdirde Almanya ile barışa¬cağını ileri sürerek İngiltere ve Fransa’yı tehdit etmesi, ilk defa gizli antlaşmaları gündeme getirdi.
4c-Cephenin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan tek cephedir.
2-İstanbul’u tehdit eden tek cephedir.
3-Saldırının İstanbul’u tehdit etmesi Türk milletinin savunma azmini artırmıştır.
4-Mustafa Kemal savaş esnasında albay; savaş sonrasında ise general olmuştur.
5-Hicaz ve Yemen cephesi:
Osmanlı Devleti; bu cephede kutsal yerleri koru¬mak için savaşmış; ancak Arapların İngilizlerle beraber hareket etmesinden dolayı başarılı olama¬mıştır. İngi¬lizlerin 1917’de Akabe’yi ele geçirme¬leri sonu¬cunda bölgedeki Osmanlı hakimiyeti sona ermiştir.
5a-Cephenin Özellikleri:
1-Araplar arasında milliyetçiliğin güçlendiği ve İslamcılığın iflas ettiği görülmüştür.
Açıklamalar:
1-Fahrettin Paşanın Medine savunması meş¬hurdur.
2-I.Dünya Savaşından sonra Arap bölgelerinde İn-giltere ve Fransa mandater sistemler kurmuştur.
6-Filistin ve Suriye cephesi:
Kanal harekatının başarısız olması üzerine karşı taarruza geçen İngilizler Kudüs’ü Osmanlı’dan almıştır. İngiliz ilerleyişi Mustafa Kemal Paşa tara¬fından Halep’in kuzeyinde durdurulmuştur.
Cephenin genel komutanı Alman Liman Von Sanders idi. Mondros Mütarekesi imzalanınca; Yıl-dırım Orduları Komutanlığı Liman Von San-ders’ten alınarak Mustafa Kemal’e verilmiştir. Mustafa Kemal, bundan sonra bölgede savunma tedbirleri al¬maya başladıysa da; İstanbul’a geri çağ-rılmıştır.
6a-Cephenin Özellikleri:
1-I.Dünya savaşı esnasında Mustafa Kemal’in sa¬vaştığı son cephedir.
2-Bu cephede savaşlar sürerken, Mondros Mütare¬kesi imzalandı.
3-Mustafa Kemal’in mütareke sonrasında Türk ordusunu hızlı bir şekilde Anadolu’ya çekmesi, mütareke gereğince İtilaf devletlerine teslim edil¬mesi gereken Türk askerinin, teslim olmasını ön¬ledi; ki bu askerler Kurtuluş Savaşının askeri gü¬cünü oluşturdu.
NOT: Bu cepheye İtalyanlar ve Fransızlar da asker göndermiştir.
7-Galiçya-Makedonya-Romanya Cephesi:
Osmanlı Devleti bu cephelerde müttefiklerine yar-dım etmek ve Makedonya üzerinden geçen ve Al¬manya ile kara bağlantısını sağlayan demir yolu-nun güvenliğini sağlamak için savaşmıştır.
Osmanlı bu cephelerde Rus, Sırp, Romen ve Fran¬sız güçlerine karşı savaşmıştır. Brest Litowsk Ant¬laşması ile bu cephe kapanmıştır. Bu cephe Os¬manlı’nın toprakları dışında savaştığı tek cephedir.
O-Osmanlı Devletini Paylaşma tasarıları
(Gizli Antlaşmalar)
Gizli Antlaşmaların Yapılma Sebepleri:
1-Şark meselesi (Osmanlı ülkesini paylaşma mese¬lesi) ni halletmek.
2-İtilaf bloğunun birlik ve istikrarını sağlamak
3-Savaştan sonra Osmanlı’yı paylaşma konusunda anlaşmazlığa düşmemek
4-İtalya’yı İtilaf bloğuna katmak.
5-Rusya’yı İtilaf bloğunda tutmak
1-Boğazlar Antlaşması (Mart-Nisan 1915):
Çanakkale Savaşı esnasında Rusya boğazlar konu¬sunda tedirginleşince; İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma ile boğazlar ve çevresi Rusya’ya bırakılmıştır.
Antlaşmanın Önemi:
1-Rusya’nın Almanya tarafına geçmesi önlendi
2-Gizli antlaşmalar başladı
3-İngiltere ve Fransa ilk defa Rusya’nın boğazlar konusundaki isteklerini kabul etti.
NOT: Rus Çarlığı yıkıldıktan sonra; tekrar yapılan gizli antlaşmalar sonucunda boğazlar bölgesinin yönetiminin İtilafların ortak kontrolünde olmasına karar verildi.
2-Londra Antlaşması (26 Nisan 1915):
Bu antlaşma İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalandı.
İtalya’ya On İki Ada ve Antalya bırakıldığı gibi; İtalya’ya,Osmanlı’nın Libya üzerindeki halifelik haklarının da kaldırılacağı vaat edildi. Bu antlaşma sonucunda İtalya İtilaf bloğuna geçti.
3-Sykes-Pıcot (1916):
Bu antlaşma İngiltere ile Fransa arasında imzalan¬mıştır.
1-Musul hariç, Irak İngiltere’ye bırakıldı
2-Adana, Antakya, Lübnan ve Suriye kıyıları Fransa’ya bırakıldı.
3-Musul, Ürdün ve Suriye’nin bir kısmında Arap krallığının kurulması ve bu devletin Fransa ile İn¬gil¬tere’nin ortak denetiminde olması kararlaştırıldı.
4-Filistin’de, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Şerif Hüseyin tarafından kararlaştırılarak, uluslar-arası bir yönetimin kurulması kararlaştırıldı.
5-Hicaz’ın serbest bölge olması kararlaştırıldı.
Önemi:
1-Arap bölgeleri (Orta Doğu) paylaşıldı
4-Petrograt Protokolü:
Bu antlaşma Rusya, Fransa ve İngiltere arasında imzalandı.Rusya’ya, İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu çıkarlarını kabul etmesine karşılık boğazlar bölge¬sine ek olarak Trabzon’a kadar Doğu Karade¬niz, Erzurum, Van ve Bitlis verildi.
5-Mc Mahon (1916):
İngiltere’nin Mısır valisi ile Şerif Hüseyin ara¬sında imzalanmıştır. Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti vaat edilmiştir. Arapları Osmanlı’ya karşı savaştırmak isteyen İngilizler bu tür gizli ant-laş¬malarla amaçlarına ulaşmıştır.
6-Saint Jean de Maurıenne (19 Nisan 1917):
Bu antlaşma İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanmıştır.
On İki Ada, Antalya, İzmir,Aydın ve Muğla İ-talya’ya bırakılmıştır. İngiltere; İzmir’in İtalya’ya verilmesini Rusya istemeyeceğinden dolayı; bu antlaşmanın geçerli olabilmesini, Rusya’nın ant¬laşmayı imzalamasına bağlamıştır. Rusya kısa bir süre sonra savaştan çekildiği için bu antlaşma Rusya tarafından imzalanamamıştır.
Paris Konfe¬ransında İzmir’i Yunanistan’a bırak¬mak isteyen İngiltere’ye İtalya karşı çıkınca; İngil¬tere Sen Jön dö Möryen antlaşmasının geçersizli¬ğini ileri sür¬müş¬tür.
Gizli Antlaşmaların Önemi:
1-İtilaf devletleri aralarında çıkar birliği sağlamış¬lardır.
2-Savaş daha bitmeden, Osmanlı toprakları payla¬şılmıştır.
3-Bu antlaşmalar Mondros Mütarekesinin ağır şartlar taşımasında etkili olmuştur.
4-İtilaf devletleri aralarındaki birlik ve bütünlüğü güçlendir¬mişlerdir.
5-Gizli antlaşmalar İtilaf devletlerinin zaferden e-min olduğunu göste¬rir.
Gizli Antlaşmaların Özellikleri:
1-Şark meselesini halletmeye yöneliktirler
2-Osmanlı toprakları paylaşılmıştır.
3-İtilaf Devletleri çıkar birliği sağlamıştır.
4-Osmanlı’nın savaşa girmesinin bir sonucu olarak gündeme gelmiştir.
Açıklamalar:
1-Yunanistan gizli antlaşmalara katılmadığı halde; savaştan sonra toplanan Paris Konferansında İzmir ve civarını alarak Osmanlı’nın paylaşımına açıkça katılmıştır.
2-Rusya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan çekildiğin¬den dolayı; savaştan sonra Osmanlı’nın paylaşımına katılama¬mıştır.
3-İtalya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan sonra ant¬laşmalardan umduğunu bulamamış; ki bu durum İtalya ile İngiltere ve Fransa’nın arasını açmıştır.
4-Gizli antlaşmaları dünyaya ilk defa Çarlık Rus-yasını, İngiltere, Fransa ve İtalya’yı dünya kamu oyuna kötü göstermek isteyen Bolşevikler duyur¬muştur.
5-Wilson İlkeleri gizli antlaşmaları hukuken geçer¬siz saymıştır.
6-İngiltere ve Fransa ABD ile çelişkiye düşmeden gizli antlaş¬maları uygulayabilmek için, Paris Konfe¬ransında mandater sistem düşüncesini ortaya attılar. Mondoros Mütarekesine 7 ve 24. maddeleri koydular. Azın¬lıkları Osmanlı’ya karşı kışkırttılar.
7-Mondros Mütarekesinden sonra başlayan işgaller, genelde, gizli antlaşmalar doğrultusunda oldu
8-Rusya’nın savaştan çekilmesi üzerine; Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti ku¬rulmasına; Ermenile¬rin koruyuculuğunun ABD’ye verilmesine ve Bo¬ğazlar üzerinde ortak yönetim kurul¬masına karar verildi.
9-Mondros Mütarekesinin imzalanması ile gizli antlaşmalar uygulamaya girdi.
10-İşgal güçleri gizli antlaşmaları daha rahat uygula¬yabilmek için Mondros Mütarekesini işlerini ko¬laylaştıracak şekilde hazırladılar.
Ö-Wilson İlkeleri (8 Ocak 1918)
ABD Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson I.Dünya Savaşı sonrasında yapılacak barışın esaslarını ya¬yınladığı on dört ilke ile açıklamış, İtilaf devletleri de ABD’yi yanlarında tutmak istediklerinden dolayı bu ilkeleri kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
ABD başkanı Wilson, savaştan sonra barışın de¬vam etmesini bir daha böyle büyük savaşların çıkmamasını istiyordu.
İlkeler:
1-Galip devletler yenilen devletlerden toprak ve sa-vaş tazminatı almayacak.
Açıklama:
1-Bu madde yeni sömürgeler oluşmasına karşıdır.
2-Malüb devletlerin mütareke imzalamasını hızlan¬dırmıştır.
3-Savaştan sonra imzalanan antlaşmalar bu mad¬deye uymamış¬tır.
2-Devletlerarası antlaşmalarda açık diplomasi esası uygulanacak.
Açıklama:
Gizli antlaşmalar hukuken geçersiz sayılmıştır.
3-Karasuları dışındaki denizlerde tam serbestlik sağlanacak
4-Uluslar arası ekonomik engeller kaldırılacak ve devletler arasında eşitlik sağlanacak
5-Silahlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler verilecektir.
Açıklama:
İlk silahsızlanma çağrısıdır.
6-Rusya,Belçika,Romanya,İtalya,S ırbistan,Karadağ ve Romanya’nın sınırları tekrar saptanacak
7-Devletlerarası anlaşmazlıkları barış yoluyla çöze¬cek uluslararası bir örgüt kurulacak
Açıklama:
Milletler Cemiyetinin kurulması istenmiştir. Bu cemiyet Paris Konferansında kurulmuştur. Bu madde Wilson Prensiplerinin uyulan tek maddesi¬dir. Savaş uluslararası meselelerin çözülme¬sinde araç olmaktan çıkarılmak istenmiştir.
8-Boğazlar bütün ulusların ticaret gemilerine açık olacak.
9-Osmanlı İmparatorluğu’nda Türklerin oturduğu bölgelerin egemenliği sağlanacak; diğer bölgeler¬deki uluslara da kendilerini geliştirme hakkı verile¬cektir.
Açıklama:
Osmanlı Devletinin devam edeceği, fakat, parça¬lanacağı vur¬gulanmıştır. Bu madde Mondros müta¬rekesinden sonra Ana¬dolu’da başlayan işgallerin hukuk dışı; bu durum karşısında Türk Kurtuluş Savaşının ise hukuka uygun olduğunu gösterir. Bu madde azınlıklar için ilham kaynağı olmuştur.
10-Alses Loren Fransa’ya geri verilecektir.
Açıklama:
Bu madde “savaştan sonra malüb devletlerden toprak alınmayacaktır” maddesi ile çelişmektedir.
Wilson Prensiplerinin Önemi:
1-İttifak grubu mütareke imzalama konusunda ce-saretlendi(Savaşın bitişi hızlandı)
2-Çok uluslu imparatorlukların parçalanması ön görüldü
3-Wilson ilkeleri itilaf devletlerinin çıkarlarına ters düşmüştür. Bu nedenle kabullenmiş gibi görün¬dükleri bu ilkeleri kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamışlardır. İttifak devletleri ise bu ilkeleri barışın anahtarı olarak görüp benimsemişlerdir.
4-Savaştan sonra prensiplerine uyulmadığını gören ABD belli bir dönem Avrupa siyasetinden çekildi. 5-İmzalanan antlaşmalarda prensiplere uyulmadı
6-Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşının çıkması Wilson Prensiplerinin amacına ulaşmadığını göste¬rir.
P-Savaşı Bitiren Ateşkes Antlaşmaları
1-Bulgaristan: (Selanik-29 Eylül 1918)
2-Osmanlı: (Mondros-30 Ekim 1918)
3-Avusturya: (Villa gusti-3 Kasım-1918)
4-AlmanyaRedhondes-11Kasım-1918 ) Açıklamalar:
1-Almanya’da 9 Kasım 1918’de cumhuriyet ilan e-dildi.
2-Avusturya’nın savaştan çekilmesinde kendisine bağlı azınlık¬ların isyan etmeleri etkili oldu.
3-Romanya, Rusya savaştan çekilince savaştan çe-kildi
4-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi Osmanlı ile Al-manya’nın kara bağlantısını kesti.
1. B**ÜM
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN DURUMU
1-Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti:
Birinci Dünya Savaşı, Avusturya Veliahdinin Saray-Bosna’da öldürülmesi üzerine başladı
(28 Temmuz 1914). Birinci Dünya Savaşının asıl nedeni Üçlü İttifak (Almanya,
Avusturya-Macaristan, İtalya) ve Üçlü İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya) arasındaki rekabettir. Saray-Bosna olayı savaşın patlamasına bahane oldu.
Osmanlı Devleti savaşın başlangıcında tarafsız kaldı. Fakat Avrupa’da savaşın başlamasından
sonra, Alman savaş gemilerinden ikisi Osmanlı Devletine sığındı. Türk donanmasına katılan bu gemiler, Karadeniz’de yaptıkları bir manevra esnasında saldırıya uğradıklarından Rus liman ve kıyılarını bombaladılar. Bu olay Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşına girmesine nedenoldu (29 Ekim 1914).
Osmanlı Devleti bu savaşta Galiçya, Kafkasya, Makedonya, Suriye ve Irak cephelerinde
çarpıştı ve birçok zaferler kazandı. Fakat 1917 senesinde Birleşik Amerika Devletinin İtilaf
Devletleri yanında savaşa girmesi, savaşın gidişini İttifak Devletleri yanında savaşa girmesi,
savaşın gidişini İttifak Devletleri aleyhine çevirdi. İtilaf Devletleri 1918’de giriştikleri büyük
bir saldırı sonunda bağlaşık olduğumuz devletleri yendiler. Savaş sonunda, savaşa katılan
devletlerle ayrı ayrı barışlar yapıldı.
A-Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918):
Filistin ve Suriye cephelerinde, İngilizlerle yapılan savaşlarda Türk Ordusu yenildi. Suriye
cephesinde uğranılan yenilgi üzerine, Talat Paşa sadaretten çekildi. Mondros Mütarekesinin imzasından sonra da arkadaşlarıyla birlikte gizlice memleketi terk ettiler.
Talat Paşa’nın çekilmesi üzerine sadrazam olan Ahmet İzzet Paşa, durumu tehlikeli görerek,
İtilaf Devletlerinden ateşkes istemek zorunda kaldı. Mütareke Limni adasında Osmanlı
delegesi Bahriye Nazırı Rauf Bey (Orbay) ile İngiliz Amirali Galdrop (Calthrope) arasında
imzalandı (30 Ekim 1918).
B-Ateşkesin Önemli Maddeleri:
1-Çanakkale ve İstanbul Boğazları Müttefiklerin (1) savaş gemilerine açılacak ve istihkamlar Müttefiklere teslim olunacak.
2-Türk Ordusu derhal terhis edilecek.
3-Türk donanması teslim edilecek ve bunlar Müttefiklerin göstereceği limanda tutuklu bulunacak.
4-Türklerin elinde bulunan bütün liman ve demiryollarından Müttefikler serbestçe faydalanacaklar.
5-Toros tünelleri Müttefikler tarafından işgal edilecek.
6-Telsiz telgraf ve kablolar Müttefik Devletlerin memurları tarafından kontrol edilecek.
7-Müttefikler kendi emniyet ve selametlerini tehdit altında gördükleri takdirde askeri noktaları işgal etmek hakkına sahip olacaklardır.
Mondros ateşkisinin koşulları gösteriyor ki bu ateşkes Osmanlı İmparatorluğunun varlığına son vermektedir. Ateşkes bütün savunma imkanlarını ortadan kaldırmıştır. Osmanlı Hükümeti bu şartları kabul etmekle kendini kayıtsız şartsız düşmana teslim etmeğe razı olmuştur.
2-Ateşkesten 19 Mayıs 1919’a Kadar Gelişen Önemli Olaylar:
A-İtilaf Devletleri İstanbul’da (13 Kasım 1918)
Mütareke imza edildikten sonra uygulanmasına geçildi. 13 Kasım 1918 sabah İtilaf Devletleri’nin 60 parça savaş gemisinden meydana gelen filosu İstanbul limanına geldi. Bir kısım azınlıkların sevinç gösterileri arasında karaya ayak bastılar. Bu olay üzerine İstanbul’da ilk milli tepkiler baş gösterdi. Mütareke hükümlerine göre önemli demiryolu istasyonları, telgraf merkezleri, silah depoları İtilaf Devletlerine teslim edildi.
B-Osmanlı İmparatorluğunun Paylaşılması:
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşına girdikten sonra, İtilaf Devletleri yaptıkları gizli anlaşmalarla Osmanlı İmparatorluğunu aralarında paylaştılar. Birinci anlaşma İngiltere, Rusya, Fransa arasında oldu (1915). Bu anlaşmaya göre Trakya’da Enez-Midye doğusunun güneyi, Sakarya’ya kadar olan Boğazlar bölgesi, Marmara, Bozcaada ve İmroz adaları, doğuda Trabzon’un batısında tespit edilecek bir noktaya kadar uzanan bölge ile Van ve Bitlis’in güneyine doğru Muş, Siirt, Fırat ve Cezire-i-İbni Ömer ve İmadiye’ye hakim dağlara kadar uzanan yerler Rusya’ya verilecekti. Fransa’ya Aladağ, Kayseri, Akdağ, Yıldızdağ, Zara, Harput ile sınırlanan arazi ile Kilikya, Suriye ve Musul verilecekti. İngiltere, Hayfa ve Yemen ile Fransız yöresinin güneyini alacaktı. Filistin milletlerarası bir idareye bağlı olacaktı.
O sırada İtalya’nın İtilaf Devletleri yanında savaşa iştirak edeceğini bildirmesi üzerine İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında Londra’da gizli bir anlaşma yapıldı (26 Nisan 1915). Bu anlaşmaya göre; Türkiye’nin Asya’daki toprakları paylaşıldığı takdirde İtalya’nın payı, üç Müttefik Devletin payından az olmayacaktır. Bu pay Antalya bölgesinin bitişik olduğu yerlerde olacaktı.
Bu anlaşmaya rağmen üç müttefik devlet birinci gizli anlaşmayı İtalya’dan bir seneden fazla gizli tuttular. Nihayet 1916’da Rusya, İngiltere ve Fransa arasında imzalanan birinci anlaşma İtalya’ya bildirilince İtalya kendisine ayrılan payı az buldu.
İtilaf Devletleri arasında bu görüşmeler devam ederken Rusya’da 1917 İhtilali çıktı. Çarlık rejimi yıkıldı. Rus ordusunun Türklere ve Almanlara karşı direnen kuvveti zayıfladı. Bu sırada İtalya dostluğuna ihtiyacı olan İngiltere ve Fransa İzmir’I de İtalya payına ilave ettiler.
C-İzmir’in işgali (15 Mayıs 1919):
Mondros ateşkesi imzalanınca İtilaf Devletleri, daha önce yaptıkları anlaşmalara göre Anadolu’yu işgale başladılar. Adana ve dolayları Fransızlar; İzmir, Eskişehir, Samsun, Merzifon ve Bartın ile güneyde Musul, Urfa, Maraş, Gaziantep, İngilizler tarafından işgal edildi. İtalyanlarda Antalya, Konya ve Söke çevresine yerleştiler.
Birinci Dünya Savaşının sonlarına doğru (1917) ve Yunanlılar da İtilaf Devletlerinin tarafına geçmiş
ve onlarla birlikte savaşmışlardı. Türkler yenilmiş duruma düşüp de toprakları pay edilmeğe başlanınca, Yunanlılar savaştaki hizmetlerine mukabil İzmir ve civarını istediler. Yunanlıların ve İtilaf Devletlerinin, Türk topraklarını işgali Vilson (Wilson)un: “Bir toprak üzerinde yaşayan insanlar kendi düşünce ve isteğine göre bir idare şekli kabul edecektir” prensibine uymuyordu. İtilaf Devletleri, Yunan Başbakanı Venizelos’a verdikleri sözü yerine getirmek için İzmir’in işgalini haklı gösterecek sebepler aramağa çalıştılar. Venizelos, Aydın Hıristiyanlarının tehlikede olduklarını, Türkler tarafından yok edileceklerini ileri sürerek yardım istedi. O sırada diğer devletler ordularını terhis etmişlerdi. Paris’te kurulan “Meclisi Ali” kendileri adına, Yunan ordusunun bu işi çözmesini düşündü ve İzmir’in işgaline karar verdi.
14 Mayıs 1919’da İngiliz, Fransız, Amerikan ve Yunan donanmaları İzmir limanına girdiler.
İngiliz Amirali Galdrop 17’nci Kolordu komutanlığına verdiği notada: “Mütarekenin 7’nci maddesine göre İzmir istihkamları ile civarındaki arazinin Yunanlılar tarafından işgal edileceğini ve mukavemet olunmaması”nı bildiriyordu.
Bu nota üzerine telaşa düşen Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, İstanbul Hükümetine vaziyeti bildirerek fikirlerini sordu. Osmanlı Harbiye Nazırı verdiği cevapta: “Amiral Galdrop’un bu teklifi mütareke şartları icabı olduğundan muvafakat edilmesi tabii olduğu”nu bildiriyordu.
Yunan işgaline karşı ilk hareket İzmir Türk Ocağı’nda toplanan gençlik kitlesinde görüldü. İşgaldenbir gece evvel cephanelik yağma edilerek halk karşı koymağa hazırlandı. İzmir kan dökmeden Yunanlılara teslim edilmeyecekti.
15 Mayıs sabahı, Yunan kuvvetleri İzmir rıhtımına çıktılar. Rumların çılgın sevinç ve alkışlarıyla karşılandılar. Efzun taburları İzmir kışlalarına yaklaşırken bu manzara karşısında heyecanını dahafazla zapt edemeyen bir Türk gencinin attığı kurşun Yunanlıları harekete geçirdi. O dakikadan itibaren İzmir halkı kan dökerek direnme hareketine başlamış oldu. Karşı konulmaması emrini alan Türk subay ve erleri kışlalarında insafsızca şehit edildiler. Daha sonra Hükümet Konağı ve diğer resmi daireleri basarak buralardaki memur, subay ve erleri türlü eziyetlerle gemilere götürüp günlerce aç bıraktılar. Bunlardan bir kısmını da dipçik vuruşları altında zorla “Yaşasın Venizelos” diye bağırmağa zorladılar. Boyun eğmeyenler derhal şehit edildiler. 17’nci Kolordu Askerlik İşleri Reisi, Erkanıharp Miralayı Süleyman Fethi Bey, başından çıkarılmak istenen kalpağını eliyle tutarak: “Bağırmam” dedi ve derhal şehit edildi. Yunanlılar çarşıya girip dükkanları da yağma ettiler.
İzmir’in işgali ve bu işgal esnasında meydana gelen kanlı olaylar, İstanbul ve Anadolu halkı tarafından duyulduğu zaman yer yer mitingler yapıldı. İzmir katliamı ulusu susturup sindiremedi. Bu olayın doğurduğu acıyı ruhunun ta derinliklerinden duyan Türk ulusu kurtuluşu silaha sarılmakta buldu. Yer yer hazırlanarak ilk milli savunma teşkilatını kurdu.
3-Memleketin İç Durumu ve Cemiyetler:
Mondros Mütarekesinin memlekette yaptığı karışıklık oldukça acı bir şekilde kendini hissettirmekteydi.
Uzun ve yıpratıcı bir savaşın sonucu bütün kurtuluş ümitlerini söndürecek şekilde acıklıydı. Halk karamsar ve kararsız, İstanbul Hükümeti ne yapacağını şaşırmıştı. Silahlar toplanmış, terhis dolayısiyle, ancak düzeni sağlayacak küçük kadrolu birlikler bırakılmıştı. Millet ne olacağını henüz bilmiyordu.
Memleket bu durumda iken, ayrıca Türler aleyhine çalışan birtakım zararlı cemiyetler kurulmağa başlandı.
A-Azınlıkların Çalışması:
Uzun yüzyıllar Türk toplumu içinde hür ve rahat yaşamış olan azınlıklar, yer yer gizli cemiyetler kurmuşlardı. Bunların gayesi asayişi bozarak, mütarekenin 7’nci maddesinin uygulanması için bahaneler yaratıp hak kazanmak ve Avrupa Devletlerinin müdahalelerini sağlayarak yurdumuzun çeşitli bölgelerini kolayca işgal etmekti.
a)Mavri Mira Cemiyeti: İstanbul Rum Patrikhanesinde kurulan “Mavri Mira Cemiyeti” Yunan Hükümetinden yardım görüyordu. Vazifesi, muhtelif illerde çeteler kurmak, Yunanlılar lehine mitingler ve propagandalar yapmaktı. Bu cemiyet bilhassa İstanbul, Marmara havzası ve Trakya’da faaliyette bulunuyordu. Buradaki Rumlara silah dağıttı. Yunan Kızılhaçı, Resmi Göçmenler Cemiyeti ve Rum okullarındaki izci teşkilatı Mavri Mira Cemiyetinin emrinde çalışıyordu.
b)Pontus Rum Cemiyeti: Bu cemiyet Mavri Mira Cemiyeti tarafından korunuyordu. Pontus Rum Cemiyeti Samsun merkez olmak üzere İnebölo’dan, Batum’a kadar uzanan sahada bir Rum Pontus Devleti kurmağa çalışıyordu.
c)Hınçak Komitası: Türkiye’deki Ermeniler de, bunlarla birlik olarak çalıştılar. Faaliyet halinde bulunan Ermeni Cemiyeti “Hınçak Komitası” idi. Bu cemiyetin gayesi Doğu Anadolu’da kurulacak olan Ermenistan sorunu ile meşgul olup ortam hazırlamaktı. Ermeni Patriği Zaven Efendi, Mavri Mira Cemiyeti ile tam bir fikir ve işbirliği halinde çalışıyordu.
İstanbul’daki Yahudilerin de ayrı bir cemiyeti vardı.
B-Milli Varlığa Düşman Cemiyetler:
c)Kürt Teali ve Teavün Cemiyeti: Birinci Dünya Savaşından sonra İtilaf Devletleri Osmanlı İmparatorluğunu içten yıkmak için çalışıyorlardı. Bu arada bir de Osmanlı ülkesinde yaşayan bir Kürt milletinin varlığından söz edilmekte ve Doğu Anadolu’da bunun geniş bir propagandası yapılmakta idi.
Mondros Mütarekesinden sonra merkezi İstanbul’da olan bir Kürt Teali Cemiyeti kurulmuştu. Bu cemiyet İstanbul’u işgal eden İtilaf kuvvetlerinden yardım görmekte idi. Amacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ayrı bir Kürt devleti kurmaktı. Bitlis, Elazığ, Diyarbakır’da şubeler açmıştı. Fakat bu bölgedeki vatansever halkın şiddetli tepkisi yüzünden olumlu bir sonuç vermemiştir.
b)Teali-i İslam Cemiyeti: Merkezi İstanbul’da olan zararlı cemiyetlerden biri de Teali-i İslam Cemiyeti idi. Bu cemiyet İstanbul medreseleri öğretim üyeleri tarafından kurulmuştur. Osmanlı Devletini kuvvet yolu ile kurtarmak umudunu yitirmiş kimselerin kurduğu bu cemiyetin gayesi, halkın gözünde değerini kaybeden padişah ve hilafet makamının değerini, dini, ilmi, sosyal ve ahlaki örgütleme ile kurtarmaktı.
Saltanatçı ve hilafetçi bir siyaset güttüğünden Anadolu’daki milli harekete karşı idi.
Bu cemiyet yalnız Konya ve civarında şubeler açtı. Bu cemiyet de olumlu bir sonuç alamadan kapanmıştır.
c)İngiliz Muhipleri Cemiyeti: Bu, kurtuluşu İngiltere’ye bağlanmakta bulunan kimselerin kurduğu bir cemiyettir. Padişah, Damat Ferit ve ileri gelen devlet adamları bu cemiyete girmişlerdi. Sergüzeştçi ve şüpheli bir şahsiyet olan İngiliz rahibi Fru (Frow) bu cemiyetin manevi başkanlığını yapmakta idi. Cemiyet iki gaye üzerine kurulmuş, çalışmalarını da bu esasa göre hazırlamıştı: İngiliz himayesini elde etmek; memleket içinde ayaklanma ve ihtilal çıkarmak suretiyle milli faaliyeti bastırmaktı.
Bir kısım aydınlar da Amerika mandasını istiyorlardı. Bunlardan başka memleketin hemen her yerinde Hürriyet ve İtilaf, Sulh ve Selamet Cemiyetleri vardı.
C-Milli Cemiyetlerin Kurulması:
İstanbul Hükümeti, Türk davasını ele alıp yürütecek durumda değildi. Bütün bu felaketlere karşı kayıtsız, duygusuz bir seyirci durumunda kalmıştı. Bu koşullar altında örgütsüz, başsız Türk Milleti, kurtuluş görevinin kendisine düştüğünü anladı, bizzat çalışmağa karar verdi. Yurtsever Türk evlatları yer yer milli duygulara dayanan cemiyetler kurdular:
a)Trakya-Paşaeli Cemiyeti: Edirne ve dolaylarında kurulmuştu. Cemiyet, Osmanlı Devleti yıkıldığı takdirde, Trakya ve Batı Trakya’daki Türkleri bir bütün olarak kurtarmak için çalışıyordu. Fakat bu işi yalnız başına başaramayacağından İngilizlerden, eğer bu mümkün olmazsa Fransızlardan yardım temin edecek ve “Trakya Cumhuriyeti”ni kuracaktı.
b)Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Bu cemiyet ilk defa Mondros Mütarekesinden sonra İstanbul’da kurulmuştu. Sonra Doğu vilayetlerinde ve şubeler açmıştı. Cemiyetin kuruluş sebebi, Doğu illerimizin Ermenilere verilmesine engel olmaktı. Bunun için de şu üç nokta üzerinde çalışacaktı: Katiyen göç etmemek; derhal ilmi, iktisadi ve dini teşkilat yapmak; Doğu illerinin istilaya uğrayacak herhangi bir bucağının savunmasında birleşmek.
Cemiyet, Doğu illerinde Ermenilerin sayı bakımından az, kültür ve medeniyette Türklerden geri olduklarını ispata çalışıyordu. Bunun için hazırladığı raporları hem yabancı devletlere yolluyor, hem de gazetelerde yayınlıyordu.
c)Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti: Bu cemiyet evvela merkezden ayrılmak gayesinde idi. Sonra “Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti” adını alarak Trabzon ve çevresinin Rumlara verilmemesi için çalıştı.
d)İzmir Reddi İlhak Cemiyeti: İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edileceği duyulunca İzmirli vatanseverler bu cemiyeti kurarak İzmir’in işgaline engel olmak istediler.
Cemiyet, 14-15 Mayıs gecesi Yahudi Mezarlığında bir miting tertip ederek İzmir’in savunulmasına karar verdi. Aynı gece cephanelik yağma edilerek ele geçirilen silahlar halka dağıtıldı. Anadolu halkına ise: “Yunanlılar güzel İzmir’imizi ve memleketimizi istila ediyorlar. İzmir halkı silahıyla mukavemet ediyor. Vatanını seven herkes için İzmir’e doğru koşmak vazifedir. İzmir Anadolu’yu ve Efelerini bekliyor” diye telgraflar çekiyorlardı. Fakat sabahın erken saatlerinde Yunanlıların İzmir’e çıkmasıyla, Reddi İlhak Cemiyeti gayesine ulaşamamıştır.
Yukarıda gördüğümüz bu cemiyetler çalışmalarını iki esasta toplamışlardı. İstila hareketlerini protesto; istila anında silahla karşı koymak. Bu cemiyetler protesto maksadiyle diğer devletlere heyetler göndererek bu devletleri, Türkiye lehine kazanmağa çalışıyorlardı. Fakat ayrı ayrı plan ve amaçlarla faaliyete geçtiklerinden başarı kazansalar da, bu şekilde Anadolu ve Türklük kurtulamazdı. O sırada bütün bu cemiyetleri birleştirerek aynı amaç ve müşterek bir plan etrafında toplayıp, vatan topraklarını bir bütün olarak kurtaracak tek rehber Mustafa Kemal’di.
O, milli mücadele için Anadolu’ya geçtiği zaman, Türkiye’de aşağıdaki üç kurtuluş yolu ortaya atılmış ve çalışmalara başlanmıştı.
1-İngiliz himayesini isteyenler: Bunlar padişah ve etrafında toplanan, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen, kurtuluş umudunu yitirmiş olanlardı.
2-Amerikan mandasını isteyenler: Bu fikir daha çok bir kısım aydınlar tarafından benimsenmişti. Amerikan mandasına taraftar olanların milli gücümüze ve milli kaynaklarımıza güveni yoktu. Bunlar yabancı büyük bir devletin himayesine girmeden kurtulma, yaşama ve ekonomik kalkınma yoluna giremeyeceğimiz tezini savunuyorlardı.
3-Mahalli kurtuluş çarelerine başvuranlar: Yukarıda anlattığımız milli cemiyetler bu arada kurulmuş ve çalışmaya başlamışlardı. Mustafa Kemal bu kurtuluş yollarından hiç birisini kabul etmiyordu. O’na göre “Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı; o da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız yeni bir Türk devleti kurmaktı.”
Bağımsız yeni bir Türk devletinin kurulması için verilecek tek karar, Türkün vatanına, Türkün bağımsızlığına saldıranlar kim olursa olsun, bütün milletçe hazırlanıp direnmektir. Bu mücadelenin parolası Ya istiklal, ya ölüm’dür.
- B**ÜM
ATATÜRK’ün HAYATI
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik’te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya’ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlendi. Atatürk’ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi’ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği’nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik’e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi’ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye’ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına “Kemal” i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi’sini bitirip, İstanbul’da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi’ne devam etti. 11 Ocak 1905’te yüzbaşı rütbesiyle Akademi’yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam’da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907’de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır’a III. Ordu’ya atandı. 19 Nisan 1909’da İstanbul’a giren Hareket Ordusu’nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa’ya gönderildi. Picardie Manevraları’na katıldı. 1911 yılında İstanbul’da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp’a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911’de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912’de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912’de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne’nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ’da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’nda, Mustafa Kemal Çanakkale’de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine “Çanakkale geçilmez! ” dedirtti. 18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915’te Arıburnu’na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı’nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915’te Arıburnu’nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos’ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos’ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal’in askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları’dan sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis’in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep’teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917’de İstanbul’a geldi. Velihat Vahidettin Efendi’yle Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad’a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918’de Halep’e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezâreti’nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. 22 Haziran 1919’da Amasya’da yayımladığı genelgeyle “Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını ” ilan edip Sivas Kongresi’ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 – 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919’da Ankara’da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması’nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşan I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye – ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
• Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü’nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
• Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921)
• I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
• II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
• Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
• Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal’e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması’yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922’de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet’in ilk hükümeti kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ve “Yurtta barış cihanda
barış” temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye’yi “Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrim
11.Sınıf Tarih Kitabı Özeti – Tamamı
20. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912)
A-İtalya’nın Trablusgarp’ı işgalinin Nedenleri
1-Birliğini geç kuran İtalya’nın ham madde ve pazar arayışı
Açıklama: Birliğini geç tamamlayan İtalya sömürgecilik yarışında geç kalmıştır. 1896’da Habeşis¬tan’a saldırdıysa da; İtalya’nın bu saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
2-Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın olması
3-Osmanlı Devleti’nin Libya’yı(Trablusgarp) savunacak gücünün olmaması
Açıklama: Osmanlı Devleti Trablusgarp’a karadan yardım edemezdi; çünkü Mısır, İtalya’nın Trablus-garp’ı işgalini onayla¬yan İngiltere’nin elindeydi. Donanmasının güçsüzlüğünden dolayı da Osmanlı Devleti Trablusgarp’a denizden yardım edemezdi.
4-İtalya’nın, Trablusgarp’ın işgali için, Avrupa devletlerinin onayını alması
Açıklama:1900’de, Fransa, Fas’ı almasına yar¬dımcı olduğu takdirde Trablusgarp’ı İtalya’nın işgal etmesine razı olabilece¬ğini açıkladı. 1902’de ise Avusturya Bosna-Hersek üzerindeki emellerini İtalya’ya kabul ettirdiği için; İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti. Fransa’nın işgali altındaki Tunus ile kendi işgali altındaki Mı¬sır arasında Trablusgarp’ı tampon bölge olarak gö-ren ve İtalya’yı bloklaşmada ya¬nında tutmak iste¬yen İngiltere de İtalya’nın Trablusgarp’a yöne¬lik emellerini olumlu karşıladı. İtalya’nın Rusya’nın Boğazlara yönelik olan plan¬larını desteklemesinden dolayı; Rusya da İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini onayladı. Almanya ise oluşan blok¬laşma hareketinde İtalya’yı kaybetmek istemedi¬ğinden dolayı İtalya’nın Trab¬lusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti.
5-İtalya’nın, Trablusgarp’ın uygarlıkta geri bırakıl¬dığı ve burada İtal¬yanlara kötü davranıldığı iddi¬ası.
6-İtalya’nın Habeşistan’daki başarısızlığını telafi etmek istemesi
7-İtalyan hükümetinin, kendi halkı karşısında, prestij ar¬tırmak istemesi.
B-Trablusgarp’ın İşgali
Büyük devletlerle gizli görüşmeler yaparak Trab-lusgarp’ı ele geçirme serbestliği elde eden İtalya, haklı bir gerekçe göstermeden 28 Eylül 1911’de Trablusgarp üzerine harekete geçti. Osmanlı böl¬geyi savunabilecek durumda olmadığından dolayı bir grup vatan sever subay(M. Kemal, Enver Paşa, Nuri Conker, Ali Çetinkaya, Fethi Okyar), halkı teşkilatlandırmak için Trablusgarp’a gitti. Bölgeye giden subaylardan Mustafa Kemal Derne ve Tobruk’u teşkilatlandırırken; Enver Paşa Bingazi’yi teşkilatlandırdı. Teşkilatlanmış olan asker ve halk karşısında İtalyanlar başarısız duruma düştüler. İtalya Trablusgarp’ta başarılı olamayaca¬ğını anla¬yınca; Osmanlı’yı barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etmiştir. Osmanlı bu durum karşısında barışa yanaşmamıştır. Fakat, 8 Ekim 1912’de Bal¬kan Devletleri Osmanlı’ya saldırınca; Osmanlı İ-talya ile Uşi Antlaşmasını imzalamak zorunda kal¬mıştır
C-(QUCHY)Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912)
1-Trablusgarp İtalyanlara verilecek.
2-On İki Ada, Yunan işgali ihtimaline binaen, ge-çici olarak, İtalyanlara bırakılacak.
Açıklama: Balkan Savaşlarından sonra I. Dünya Savaşının başlaması On İki Ada meselesini küllen¬dirdi. Savaş esnasında ise İtilaf Devletleri gizli anlaşmalarla On İki Ada’yı İtalya’ya bıraktılar. Lo-zan Antlaşması ile adalara resmen sahip olan İtalya II. Dünya Savaşından sonra ise bölgeyi Yu¬nanis¬tan’a bıraktı.
Uyarı: On İki Ada meselesi Balkan Savaşları esna¬sında gün¬deme gelmemiştir.
3-İtalya Osmanlı Devletine kapitülasyonların kaldı¬rılması konusunda destek verecek.
4-Trablusgarp dini bakımdan halifeye bağlı kala¬cak.(Böylelikle Osmanlı Devleti Trablusgarp hal¬kıyla olan dini-kültürel bağını sürdürmeyi hedefle¬miştir.)
D-Trablusgarp Savaşının Sonuçları
1-İtalyanlar Trablusgarp’ı ele geçiremeyince Os¬manlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki adayı işgal etti.
2-Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti İtalya ile anlaşma yapmak zorunda kaldı.
3-Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını İtalya’ya verdi.
4-Mustafa Kemal Paşa Trablusgarp’ta kazandığı başarılar(Derne-Tobruk) sonucu binbaşı oldu.
5-Kuzey Afrika’da İtalyan sömürgesi başladı
6-On İki Ada fiilen Osmanlı’nın elinden çıktı.
7-İtalyanlar ilk defa Ege Denizi’ne yerleşti.
8-Balkan devletlerinin Osmanlı üzerine harekete geçişi kolaylaştı
9-İttihat ve Terakki Partisi prestij kaybetti.
NOT: Mustafa Kemal ilk defa sömürgeciliğe karşı savaştı.
NOT: Uşi İsviçre’de bir kenttir.
I. BALKAN SAVAŞI (1912-1913)
A-Savaşın Nedenleri
1-Rusya’nın Balkanlarda takip ettiği Panslavist po-litika
2-Balkanlardaki gelişmelerin, Osmanlı tarafından, takip edilememesi
3-Fransız ihtilalinin etkisi (Milliyetçilik ve bağım¬sızlık)
4-Türklerin Balkanlardan tamamen atılmak isten¬mesi
Açıklama:Savaş başlamadan önce; Arnavutluk, Make¬donya, Selanik ve Yanya Osmanlı’nın elin¬deydi.
5-Trablusgarp Savaşı esnasında, Osmanlı Devleti’nin güçsüz olduğunun anlaşılması
6-Kiliseler sorununun Balkan devletlerinin lehine sonuçlanması
7-Balkan devletlerinin Osmanlı’ya karşı ittifak kur¬maları
8-İngiltere’nin, 1908’de Estonya’nın başkenti Reval’de yapılan görüşmeler sonucunda, Rusya’yı Balkan politikasında serbest bırakması
B-Katılan Devletler ve Savaşın Sonucu
1-Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’ne karşı savaştılar(Bu devletlerin Bulgaristan önderliğinde birleşip; Osmanlı’ya saldırmasında Rusya etkili oldu. Savaş 8Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı topraklarına saldırması ile başladı. Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelmeyi başarırken; Rauf Orbay’ın Hamidiye Kruvazörü ile yap¬tığı başarılı mücadelelere rağmen Yunanlılar Ege Adalarını işgal etmeyi başarmıştır.)
2-Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenilerek Ça¬talca’ya kadar geriledi
C-Osmanlı’nın Başarısızlığının Nedenleri
1-Ordunun siyasete ka¬rışması
2-Savaştan önce askerlerin bir bölümünün terhis edilmesi
3-Ordunun savaşa hazır olmaması
4-Osmanlı donanmasının yetersiz olması
5-Avrupa devletlerinin Balkan uluslarını desteklemesi
6-İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Balkan sınırlarının değişmeyeceğine dair verdikleri teminata güvenen Osmanlı’nın Balkanlar’da gelişen olayları takip etmemesi.
7-Balkan devletlerinin birlikte hareket etmesi
8-Balkan devletlerinin ulaşım ve iletişim imkan-larını etkisiz hale getirmelerinden dolayı Osmanlı ordusunda iletişim ve ulaşım bozukluğu olması.
9-Osmanlı’nın siyasal yalnızlık içinde olması.
D-Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913)
1-Midye-Enez çizgisinin batısındaki topraklar Bal-kan devletlerine bırakıldı(Osmanlı, Gelibolu Yarı-madası hariç olmak üzere, Doğu Trakya ve Balkan topraklarının tamamını kaybetti.)
2-Ege adalarının durumu ve Arnavutluğun sınır durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı
Açıklama: Ege Adaları fiilen elden çıkmıştır. I. Dünya Savaşı başlayınca; Ege Adaları meselesi askıya alınmış; Lozan Antlaşması ile Ege Adaları resmen Yunanistan’a verilmiştir
E-I. Balkan Savaşının Sonuçları
1-Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki varlığı ta-mamen sona erdi.
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a bırakıldı
3-Gökçe Ada ve Bozca Ada hariç, Ege Adaları fiilen elden çıktı
4-28 Kasım 1912’de, Arnavutluk, bağımsızlığını i-lan etti. Bu durum İslamcılık politikasını da olum-suz etkiledi. (Osmanlı Devleti’nden ayrılan son Balkan devleti Arnavutluktur.)
5-İttihat ve Terakki Partisi, 23 Ocak 1913’de dü-zenlediği Bab-ı Âli Baskını sonucunda hükümeti tam olarak ele geçirdi. (Bu partinin resmî iktidar dönemi başladı.)
Açıklama:İttihat ve Terakki Partisi 1889’da kuru-lan II. Meşrutiyetin ilanında etkili olan, 31 Mart O-layından itibaren yönetimde etkili olmaya başla-yan, II. Meşrutiyet Döneminde Türkçülüğü devle-tin siyasi düşüncesi haline getiren, Osmanlı Devle-tini I. Dünya Savaşına sokan bir partidir.
6-Mustafa Kemal’in ordunun siyasete girmemesi şeklindeki görüşünün doğruluğu ispatlandı.
7-Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
8-Balkan devletleri arasındaki anlaşmazlık sonu-cunda II. Balkan Savaşı çıkmıştır.
9-Balkanlar’dan Anadolu’ya göç başladı
10-Mustafa Kemal siyaseti bırakmıştır.
Açıklamalar:
1-I. Balkan Savaşında İstanbul tehdit altına gir-miştir.