Tiyatro nedir?
Tiyatro, en genel tabirle bir sanat dalıdır ve ifade biçimidir. Hatta tiyatro için kullanılan en yaygın deyiş ”insanı, insana, insanla ve insanca anlatma sanatı”dır. Tiyatro, özü itibariyle karşısında seyircilerin oturduğu bir sahnede, oyuncuların bulundukları sahne içerisinde jestler ve mimiklerle canlandırdıkları karakter sıfatıyla performanslarını sergilemelerinden ibarettir. Sergiledikleri bu tiyatro gösterisi ”eser” ya da ”oyun” olarak da adlandırılabilmektedir. Bu tiyatro eserleri, anlattıkları olguları harekete dökerek bir eyleme ve konuşarak bir nevi ses sanatıyla harmanlayarak bir performans gösterisi niteliğindedir. Bu niteliğinden ötürü de çok önemli performans sanatlarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Oyuncuların oyun sırasında kullandığı mimikler, jestler ve duygu aktarımları oyunun ne kadar başarılı canlandırılabileceği konusunda çok çok etkilidir.
Tiyatronun tarihçesi
Tiyatro, kelime kökeni olarak Yunancada yer alan ”theatron” sözcüğünden türetilmiş bir kelimedir. Bu kelime anlam olarak ”seyirlik yeri” demektir. Türkçeye ise İtalyancadaki ”teatro” kelimesinden geçmiştir. Çağdaş tiyatronun ortaya çıkış tarihi, M.Ö. 534 yıllarına dayanmaktadır. Dionysos tanrısı için yapılan dinsel törenler ilk tiyatrolar olarak kabul görmektedir. Bu antik çağlarda yapılan tiyatro gösterileri, dönemin elit sınıfa özgü bir etkinlik olarak bulunmaktaydı. Her yıl yapılan bu etkinlikleri Dionysos’un aralarından hangisini ödüllendireceğini varsayarak bir isim belirlerler ve bu kişinin etkinlikleri düzenlemesini isterlerdi. Daha sonra yapılan yarışmada en iyi oyunu hazırlayabilmek çok önemliydi çünkü kimin tiyatro oyunu en iyi seçilirse onun sosyal itibarı doğrudan artıyordu. Bir nevi festival olarak da sayılabilecek bu tiyatro oyunu sergileme günleri, antik tiyatro döneminden bugünümüze kadar tiyatro tarihine ışık tutar niteliktedir. O tarihlerden kalma amfitiyatrolara bakıldığında gayet büyük, mimari olarak dikkatlice ve güzel inşa edilmiş ve önem verilmiş yapılar oldukları göze çarpmaktadır.
Tiyatro türleri
Tiyatronun başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz Dionysos Şenlikleri’nde bazı kişiler herkesin içerisinde bir takım taklitlerde bulunur ve insanları güldürmeyi başarırlardı. Zaman geçtikçe bunu bir güldürü unsurundan ziyade bir meslek haline getiren kişiler bunu kendi işleri olarak sergilemeye başladılar. Kişilerin tek başlarına yaptıkları tiyatroya ”monologos” , başka bir kişiyle konuşma da yapılan tiyatrolara da ”dialogos” denmekteydi. Bu tiyatroların üç kişiden oluşan türünün de ortaya çıkmasıyla birlikte günümüzde de kabul ettiğimiz gerçek tiyatro ortaya çıkmıştır. Bu üçlü konuşmaların adına ”trialogos” denmiş ve oyuncuların bireysel kabiliyetlerine göre oyunlar ortaya çıkartılmıştır. Bu oyunları ”agora” adı verilen alanlarda oynayan oyuncular zamanla daha büyük alanlara geçmek adına ”amphitheatron” adını verdikleri büyük tiyatro alanları inşa ettiler. Bu yapılar yamaç yerlerde inşa edilip devasa büyüklükte olmaktaydılar. En az 20.000 kişinin tiyatro oyununu izleyebildikleri bu alanlarda akustik de bir o kadar iyi yapılmış oluyordu. En üstteki izleyiciyle en alttaki izleyicinin oyuncunun ses tonunu aynı şekilde duyabileceği bir sistem oluşturulmaktaydı. Oyuncular sahnedeyken kendi yüzlerine keçi derisinden yapılan maskeler geçirirler ve bu şekilde oyunculuklarını sergilerlerdi. O sırada sahneyle seyircinin arasında da bir koro ekibi bulunup oyunun seyrine göre oyuncuyla eşlik ederlerdi. 16. yüzyıla denk gelen bu dönemlerde tiyatro sergileri bu şekilde devam etti ve bu oyun sergilerinin geneline ”üç birlik kuralı” dendi. Üç birlik kuralı; yerde birlik, zamanda birlik ve konuda birlik esaslarına dayanmaktaydı. Zamanla Shakespeare’in tiyatro dünyasına girmesiyle bu durum geçerliliğini yitirmiştir. Tiyatroda genel olarak hüzünlü bir konu işlendiğinde adına ”trajedi”, komedi unsurları içeren bir konu işlendiğinde ise adına ”komedi” denmekteydi.
Yunan tiyatrosunun tarih sahnesinde en çok iz bırakan isimleri Aristophanes, Sophokles ve Euripides gibi isimler olmuştur ancak tiyatro geleneği yavaş yavaş Romalılara geçmeye başladığında işlevselliğini yitirerek izleyicisini hipodromlara kaptırmıştır. Aynı dönemlerde Hristiyanlık dinince de tiyatronun yasaklanması, tam anlamıyla tiyatro alanında gerileme dönemine girilmesine sebep olmuştur. Ancak yine aynı dönemlerde kiliselerde canlandırılmaya başlanan, İncil’den ve Tevrat’tan alıntılar yapan oyunlar sayesinde yine tiyatro revaçta olan bir hale gelmiştir. Bu oyunlar kilise dışına da taşınmış, ”pandomima” denilen oyunların da ortaya çıkmasına yardımcı süreç olmuştur. Bu oyunlarda esrarengiz olayların işlenmesinden dolayı ismine bir yandan da ”mystere” denmiştir. Ancak tiyatronun aslen gelişip tüm dünyaya yayılma süreci 16. yüzyıldan sonraki döneme denk gelmektedir. Bu süreçte tiyatro iyice gelişerek 18. yüzyılda opera türü de keşfedildi. Bunun için sanata düşkün olan Avrupalılar her yere tiyatro ve opera binası yapmaya başladılar. Tiyatro eğitimi veren kurslar ve özel olarak tiyatro okulları açıldı. Türk tarihinde tiyatroya baktığımızda ise Anadolu Selçukluları döneminden kalma Meddahlar, 15. yüzyılda ortaya çıkan Karagöz – Hacivat ve 19. yüzyılda ortaya çıkan Orta oyunu hep tiyatronun farklı kolları için örnek teşkil etmektedir. Türkiye’de kurulan ilk tiyatro binası, 19. yüzyılda yurtdışından kumpanyaların Türkiye’ye gösteriye gelmeye başlamalarından sonra kurulmuştur. Türk halkının tiyatroya gösterdiği ilgiyi fark eden aracı kişiler (bunlardan en ünlüsü Naum Efendi’dir) oyunları teker teker Türkiye’ye getirtmeye ve daha anlaşılır olması için tiyatro oyunlarının içeriklerini Türkçe bastırıp izleyiciye dağıtmaya başlamışlardır. Naum Efendi denilen şahıs ise Galatasaray Lisesi karşısındaki binaları, tiyatro binası olarak tekrardan dekore ettirmiş ve 1860 yılında ilk yerli kumpanyayı kurmuştur.
Tiyatro terimleri
Bir tiyatro oyununda en çok kullanılan terimlerden bazıları şunlardır;
Aktör : Erkek oyuncuya verilen addır.
Aktris : Kadın oyuncuya verilen addır.
Dublör : Tiyatroda esas oyuncuyla ilgili bir problem çıkınca yerine oynayabilecek yedek oyuncudur.
Figüran : Bir tiyatro oyunundaki kalabalık gözükmesi gereken sahneleri dolduran oyunculardır.
Replik : Tiyatro oyunlarında oyuncuların ağızlarından çıkan ve ezberledikleri cümlelerin her biridir.
Kostüm : Oyuncuların tiyatro oyunlarına uygun olarak giydikleri kıyafetleridir.
Perde : Sahnedeki perdenin açıldıktan sonraki kapandığı ana kadar geçen zamanın genel adıdır.
Suflör : Tiyatro oyuncularının unuttukları replikleri onlara seyircilerin duymayacağı şekilde söyleyen kişilerdir.
Mizansen : Bir tiyatro eserinin sahneye konma işidir.
Rejisör : Tiyatro oyununda kişilere oynayacakları rolü söyleyen ve repliklerini dağıtan kişidir.