Romantizm, Romantizm Nedir, Romantizm Akımının Özellikleri, Romantizmin Özellikleri Nelerdir, Romantizmin Temsilcileri Kimlerdir | Edebiyat Öğretmeni
18.yüzyılın sonlarında ortaya çıkan 19. yüzyılda etkisini gösteren bir edebiyat akımıdır. Klasisizme tepki olarak doğan romantizm, duygu ve hayali ön plana çıkarmıştır.
Hazırlık Dönemi
Klasisizm akımının ortaya koyduğu sağduyu ve akıl ilkesi bilimsel ve sanatsal gelişmeyi hızlandırmıştır. J. J. Rousseau, Montesquieu gibi felsefeciler, katı kurallara bağlı sistemle düşünce yönünden çatışma içine girmiştir.
Bu felsefeciler, insan hakları, özgürlük, adalet gibi konuları halkın gündemine sokmayı başarmıştır. Sonunda bu düşünceler meyvesini vermiş ve 1789’da Fransız İhtilali olmuştur. İhtilalden sonra derebeylik ve aristokrasi çökmüş; soylulara karşı yeni bir yapılanma (burjuva) oluşmuştur. Bu gelişmelerden sonra da yeni duygu, düşünce ve idealleri anlatmayı amaçlayan, sanatın ve sanatçının kurallardan kurtulup özgürleşmesini savunan romantizm akımı doğmuştur.
Romantizmin en önemli özelliği klasisizme tepki olarak doğuşudur. Klasik öğretinin bütün kuralları romantizmle birlikte yıkılmış, Latin ve Yunan edebiyatlarının etkisi iyice zayıflamıştır. Bu akım, Victor Hugo’nun “Hernani’ adlı oyunuyla bir edebiyat akımı olarak başarıya ulaşmıştır.
Romantizm Edebiyat Akımı, Özellikleri, Temsilcileri
Türk edebiyatında romantizmin temsilcileri:
- Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu Romantizmin etkisiyle kaleme alınmıştır.
- Namık Kemal (Roman ve tiyatrolarıyla)
- Ahmet Mithat (İlk romanlarıyla)
- Recaizade Mahmut Ekrem (Şiirleriyle)
- Abdülhak Hamit (Tiyatrolarıyla)
- Ziya Paşa (Şiirleriyle)
Romantizm (Çoşumculuk) Edebiyat Akımı, Özellikleri, Temsilcileri
18. yüzyıl sonlarına doğru ortaya çıkmış 19. yüzyıl başlarında bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Klasik sanatın sıkı kurallarına bir tepki olarak doğmuştur.
Romantizm Akımının Oluştuğu Ortam
18. yüzyıl aydınlanma çağı olarak görülür. Klasisizmin ortaya koyduğu akıl ve sağduyu, bilimin gelişmesini hızlandırmış, toplum yapısı, gelenekler, siyaset yeniden bilimsel açıdan ele alınmıştır. Bunun sonucu olarak Jean Jacques Rousseau, Montesquieu, Diderot gibi felsefeciler, ilerlemeye engel oluşturan tüm önyargı ve zorbalığa karşı düşünce yoluyla çetin bir savaş açmış, dinsel hoşgörü, toplumsal ve siyasal eşitlik, birey haklarına ve düşünce özgürlüğüne saygı gibi konulan halka yaymaya çalışmışlardır. Bu fikirler halk tarafından benimsenmiş ve sonuçta Fransız İhtilali patlak vermiş, monarşi yıkılmış, soylulara karşı burjuva sınıfı oluşmuştur. İşte Romantizm, böyle bir ortamda doğmuştur.
Romantizm Akımının Felsefesi
Romantizmin ana felsefesi Klasisizme karşı olmaktır. Onun sanatçıyı sıkan bütün prensiplerine savaş açan Romantikler önce, onun akla ve sağduyuya verdiği önemi reddedip duygu ve hayale değer verdiler. “Deha akıldadır.” diyen Klasiklere, “Deha yürektedir.” karşılığını verdiler.
Sınırsız bir hayal gücüne kavuşan sanatçı kendini daha özgür, daha yaratıcı gördü. Bu duyguyla oluşan sanat eserinde de alabildiğine serbestlik hakim oldu.
Romantizm Akımının Konusu
Klasik akımı benimseyen sanatçıların eski Yunan ve Latin edebiyatlarına değer vermesine karşılık, Romantikler onları çağdışı bulmuş, sanatçılar kendi tarihlerini ve günlük yaşantılarını ön plana çıkarmışlardır.
Klasisizm’de ihmal edilen Hristiyanlık tekrar, mucizeleriyle ele alınmıştır. Ulusallık, yerli renk aranan bir nitelik haline gelmiş, evrensellik ikinci plana itilmiştir.
Romantizm’de görülen insan tipi, Klasisizm’deki gibi soyut değildir. Aksine çevresiyle, fiziğiyle belli biridir. Ancak kişiler tek yönlüdür. Yani ya hep iyi ya hep kötüdür. Roman bu ikisinin çatışmasından doğar. Eser sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Bu yönüyle insan yine tam olarak ele alınmamıştır diyebiliriz.
Eserlerde her tür kişiye rastlanır. Sıradan insanlar, soylular iç içedir.
Romantizm Akımında Dil ve Üslup
Romantik yazar, Klasik yazarın tersine kendini gizlemeyip, olaylar ve durumlar karşısında kendi duygu ve düşüncelerini anlatır.
Romantiklere göre “İnsan başkasına yükleyerek, ancak kendi kalbini tasvir eder; deha anılardan oluşur.” Elbette böyle düşünen sanatçı, işe kendini anlatarak başlar.
Eserlerde kullanılan dil, duygu ve hayallerin coşkunluğu ölçüsünde dağınık ve başıboştur. Sözcük seçimine pek önem vermemişlerdir.
Temelde halkın kullandığı dil esas alınmıştır. Süse ve sanata değer verdiklerinden, benzetmeler, mecazlar eserde büyük yer tutar, özellikle doğa manzaralarının betimlenmesine büyük değer verilir.
Romantizm Akımında Kullanılan Edebi Türler ve Temsilcileri
Romantikler, Klasiklerin değer verdiği tiyatroyu ihmal etmişler, özellikle trajedi ve komediyi kuralcılığından dolayı bir kenara itip sanatçıyı serbest bırakan dramı tercih etmişlerdir.
Şiirde özellikle lirik şiir büyük rağbet görmüştür. Roman ise en önemli edebi türlerden olmuştur. Romantizm aslında önce Almanya’da başlamış, İngiltere’de rağbet görmüş, ama Fransa’da kuralları belirlenip oradan tüm Avrupa’ya yayılmıştır.
Romantizm Akımının Temsilcileri ve Eserleri
Almanya’daki Temsilcileri:
İngiltere’deki Temsilcileri:
Bu ülkede Romantizmi “Golcüler” adı verilen grup başlatmıştır. Bunların en ünlüleri Coleridge ve Wordsworth’tır.
Fransa’daki Temsilcileri:
Diğer Romantikler:
TÜRK EDEBİYATINDA ROMANTİZM
Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu romantik akımın etkisiyle kaleme alınmıştır.
Romantizmin Türk edebiyatındaki temsilcileri kimlerdir?
Romantizmin Türk edebiyatındaki ilk temsilcileri Tanzimat I. Dönem sanatçılarıdır. Bununla birlikte Tanzimat II. Dönem’de de bu anlayışı sürdüren şairler vardır. Şimdi gelin “Romantizmin Türk edebiyatındaki temsilcileri kimlerdir?” sorusunu maddeler hâlinde yanıtlayalım.
Romantizmin Türk edebiyatındaki başlıca temsilcileri şu sanatçılardır:
Bu romantik yazarlar ile ilgili şu hususlara dikkat etmek gerekir:
Tanzimat Dönemi’nde Nasıl Bir Romantizm Vardır?
Tanzimat Dönemi’ndeki romantizmin dünya edebiyatındaki romantizmden en temel farkı roman anlatıcısının tutumu ile alakalıdır. Nitekim romantizmin Türk edebiyatındaki temsilcileri romanda genellikle kişiliklerini gizler. Bununla birlikte geleneksel romantizmde anlatıcı kişiliğini gizleme yoluna gitmez. Türk aydınının romantizme bakışını Özbek şu şekilde anlatmıştır:
Romantizm Dünyada Nasıl Gelişmiştir?
Romantizmin dünyadaki kökleri Fransız İhtilali’ne dayanır. Bu tarihî olay sonrasında aristokratların soylu sanatına karşı halkın zevk ve anlayışları bir rakip olarak belirmiştir. Böylelikle klasisizm akımı büyük darbe almıştır.
Romantizm, sıradan insanı konu almış ve duygulara önem vermiştir. İşte bu sebeple romantik eserlerde olaylar büyük tesadüfler içerir. Bu da romantik eserlerde birtakım teknik kusurlar meydana gelmesine sebep olur.
Hayaliyûn-Hakikiyûn meselesi
Romantizm ve realizm arasındaki çekişme hem dünya hem de Türk edebiyatında önemli bir yerdedir. Nitekim Tanzimat Dönemi’nden başlayarak bu tartışmaya hayaliyun-hakikiyun tartışması denmiştir.