Bir bebek sahibi olmak isteyen çiftler için her şeyden önce, doğacak bebeklerinin sağlıklı olması temenni edilir. Ancak bazı durumlarda babanın ya da annenin içinden geçen düşünce doğacak çocuklarının cinsiyetinde bir tarafın daha ağır basmasıdır. Erkek çocuk ya da bir kız çocuk ailelerin gönüllerinden geçen illa ki biri olabilmektedir.
Erkek çocuk ya da kız bebek için ihtimalleri arttıracak döllenme esnasında cinsel birleşme pozisyonları ve buna benzer beslenme ya da daha farklı alanlarda gösterilecek ihtimamlar ortaya atılmakla birlikte bu konu hakkında bilimsel olarak kesin bir sonuç çıkartacak yöntemler iddia edilememektedir.
Yapılan iddiaların kesinlikle yüzde yüz sonuç doğurmadığının özellikle altı çizilmekte ve verilen tavsiyelerin sadece ihtimal arttırıcı olmasının göz ardı edilmemesi önerilmektedir. Bununla birlikte özellikle erkek bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin sorduğu “erkek bebek için ne yapmalı?” sorusunun cevabı ise şu tip önerileri içermektedir;
Beslenme düzeni : Öncelikle gıda tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktalar ön plana çıkmaktadır. Halk arasında geçmişten günümüze dolanan “Ye tatlıyı doğur Hakkı’yı” sözünün ortaya çıkış mantığı da bu sebeptendir.
Bir şekilde hamilelik döneminde beslenme düzeninin ve anne adaylarının “aşerme” denilen bir yiyeceği çok fazla canının çekmesi durumunun detaylarına dikkat edildiğinde, daha çok tatlı tüketimi yapan anne adaylarının bebeklerinin erkek cinsiyetle dünyaya geldiği gözlemlenmiştir.
Bunun dışında başka bir dikkat çeken öğe ise erkek çocuk isteyen çiftlerde, annenin hamile kalmadan önce alkali özellikler içeren gıdaları da bol bol tüketmesi dahilinde erkek çocuğa sahip olma ihtimalinin arttığı gözlemlenmektedir.
Alkali gıdalar dediğimiz gıdaların en sık ve kolay tüketilebilecek olanları brokoli, pancar, ıspanak, lahana, sarımsak ve turptur. Bu tip gıdalar metabolizmadayken kadın vücudundaki “servikal sıvı” denilen sıvının asidik özelliklerini alt seviyeye çekerek Y kromozomunu baskın karaktere sokabilmekte ve böylece döllenmede erkek karakterin olma ihtimali de yükselmektedir.
Bilimsel metodlar : Uzmanlar konu hakkında yaptıkları araştırmalar neticesinde bir takım metodlar ortaya çıkarmışlar ve bu metodların kesin sonuç vermediklerinin altını çizerek sadece ihtimalleri arttırıcı nitelikleri olduğunu belirtmişlerdir. Bilim insanlarının konuyla ilgili ortaya attıkları en bilinen metodlar ise şu şekildedir;
Shettles metodu : Doktor Landrom Shettles ve Doktor David Rorvik tarafından ortaya atılan bu metodla, birleşme sonrasında erkek çocuk olma ihtimalinin yüzde yetmiş beşlere dayandırıldığı gözlemlenmektedir.
Bu metodun bilimsel dayanağı ise Y kromozomunu ileten spermin daha hızlı hareket edebilmesi, X kromozomunun ise Y kromozomu kadar hızlı hareket edemese de ondan daha uzun süre yaşayabilmesidir.
Yani bu durumdan yola çıkılarak kadının yumurtlama dönemine girmesine 3 ya da 4 gün kala ilişkiye girilmesinin sonucunda erkek cinsiyet spermlerinin bu kadar uzun süre canlı kalamayacağı göz önünde bulundurulmalı ve mümkün olduğunca yumurtlama sürecine yakın tarihlerde ilişkiye girilmelidir.
ericsson metodu : Doktor Ronald ericsson tarafından ortaya çıkartılmış bu metod, günümüzde çoğu kadın doğum merkezinde kullanılan bir metod olarak anılmaktadır.
ericsson metodunda baba kobaydan alınan sperm örnekleri, laboratuvarlarda özel işlemlerden geçirilerek Y kromozomu ve X kromozomu olarak ayrıştırılmaktadır. Sonrasında ailenin cinsiyet isteğine göre bir kromozom çeşidi alınarak annenin rahmine yapay döllenme yoluyla yerleştirilmektedir.
Whelan metodu : Doktor elisabeth Whelan tarafından keşfedilen bu metod, ilk başta anlattığımız Shettles metodunun tam tersi doğrularını iddia etmektedir. Buna göre Whelan metodunun söylediği doğrular, erkek cinsiyet sperminin baskın durumda olmasının menstrual dönemden önceki 4 ya da 6 gün içerisinde ilişkiye girilmesi esasına dayandırılmaktadır.
erkek çocuk sahibi olmak isteyen bireylerin mümkün olduğunca adet dönemine girilmeden önceki süreçte cinsel ilişki yaşamalarını önermiştir. elizabeth Whelan’ın iddiasına göre bu yöntem sayesinde erkek çocuğa sahip olma oranı yüzde altmış sekizlik olumlu oranlara dayandırılmaktadır.
Cinsel ilişki pozisyonları : Anne adayının ve baba adayının çocuk sahibi olmak istedikleri süreçte bulıundukları cinsel ilişkilerde, cinsel ilişkiye girdikleri pozisyonların da çocuğun cinsiyetini belirleme sürecinde etkili olduğu düşünülmektedir.
Bu düşünceye göre, kadının erkeğin üstünde olduğu herhangi bir pozisyon, kadının erkeğin önünde eğilmiş olduğu pozisyon ya da erkeğin kadının üzerinde olup kadının bacaklarının karnına kadar çekilmiş olduğu pozisyon çok daha derin seviyeli birleşmeler sağladığından dolayı orgazm sırasında spermlerin rahmin içerisine daha yakın ve daha rahat ulaşımı sağlanabilmektedir.
Bunun dışında erkek bebek isteyen anne ve babaların cinsel birleşmeden sonra hemen yataktan kalkmamaları, erkek çocuk isteğinin gerçekleşmesi adına yapılacak cinsel ilişkide erkeğin daha şehvetli ve istekli birliktelik yaşaması ve babanın psikolojikman kendini erkek çocuk için hazırlaması erkek çocuğun olma ihtimalini yükseltmektedir.