Şaban ayında oruç tutulması ve ibadet edilmesi tavsiye edilen günler! Şaban ayı önemi, anlamı, ibadetleri faziletleri neler?
Üç ayların ikincisi olan Şaban ayında neler yapılır sorusu insanlar tarafından bugün yoğun bir şekilde araştırılmaya başladı. Hadise göre Şaban ayı, Peygamber Muhammed’in ayıdır, Ramazan da ümmeti’nin ayıdır.’ denilmektedir. O nedenle bu aylarda ibadet etmek çok önemlidir. Peki, Şaban ayı ibadetleri neler? İşte Şaban ayı anlamı ve faziletleri…
Mübarek üç aylardan ikincisi olan Şaban ayının başlayacağı tarih, İslam alemi tarafından merak edilen ve araştırılan konular arasında yer almaya başladı. İslam dini için en önemli zaman dilimlerinden olan üç ayların başlangıç ayı olan Recep ayı sona eriyor. 2023 yılı Şaban ayı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dini günler takvimine göre 21 Şubat 2023 Salı günü başladı. Şaban ayının 15. gecesi yani 6 Mart 2023’te Berat Kandili idrak edilecek. Şaban ayının sona ermesinin ardından da 11 ayın sultanı Ramazan ayı başlayacak. 2023 Ramazan başlangıcı ise 23 Mart 2023 Perşembe günü olacak.
ŞABAN AYI NEDİR?
Sözlükte “dağılmak, gruplara ayrılmak” anlamındaki şa’b kökünden türeyen şa’bân kamerî yılın recebden sonra, ramazandan önce gelen sekizinci ayının adıdır ve dinî gelenekte önemli bir yeri olan üç ayların ikincisidir. Bu ayın İslâm’dan önce Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde mevhâ’, Arab-ı âribe devrinde va’l, ‘âdil ya da â?il diye adlandırıldığı, şâban isminin hicrî takvimde yer alan diğer ay adlarıyla birlikte Arab-ı müsta’ribe döneminde kullanılmaya başlandığı, İslâmiyet’in ortaya çıktığı devirde Araplar’ın bu isimleri kullanmakta olduğu nakledilir.
ŞABAN AYININ ÖNEMİ VE ANLAMI NEDİR?
Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam diğer aylara göre bu ayda daha çok ibadet ve taatte bulunurlardı.
“Şaban benim ayımdır.”
“Şaban günahları temizleyendir” buyurarak kadrini yüceltirdi.
Receb ayı geldiği zaman da “Allahım, Receb ve Şaban (ayını) bize mübarek ve bereketli kıl” buyururdu. Böylece dua ve niyazlarında bu ayların kudsiyetini dile getirmişlerdir.
Peygamberimizin Şaban ayına gösterdiği bu hürmetin bir sebebi de devamında gelecek olan Kur’ân ayı olan Ramazan’dan dolayı idi. Hz. Enes’in rivayetine göre, Peygamberimizden sual ederler:
“Ya Resulallah, Ramazan’dan başka en faziletli oruç ayı hangi aydadır?”
Bu soruya Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam,
“Ramazan’ı tazim için (Ramazan hürmetine) Şâban’da tutulan oruçtur” cevabını vermiştir.
ŞABAN AYI İBADETLERİ NELERDİR?
Müslüman alemi için mübarek günlerden biri olan Şaban ayında ibadet etmek oldukça önemli kabul ediliyor.
-Recep ayında dini hayatta önemli yeri olan iki mübarek gece bulunuyor. Üç ayların ikincisi ise şaban ayıdır. Bugünlerin gündüzünde oruç tutulurken özel olarak bir ibadet şekli ise yoktur. Hz. Peygamber, bu ayı ‘Ümmetimin ayı’ olarak ifade etmiştir. Hz. Ayşe validemiz ‘Peygamberimiz şaban ayında bazen o kadar oruç tutarlardı ki biz Peygamber şaban ayının tamamını oruçlu geçirecek zannederdik. Bazen de bu kadar tutmazlardı’ derdi.
-Din adamları, bu gecelerde kaza namazları kılınabileceğini, Kur’an okunabileceğini, tövbe edilebileceğini vurgulayarak Kadir Gecesi’nin ise bu aylardan ayrı olarak Kur’an-ı Kerim’de bildirildiğine işaret ediyor.
-Bu aylarda, her ayın 13, 14, 15’i, ayın dolunay şekliyle olduğu günlerde oruç tutmak da Peygamberimizin sünnetleri arasındadır. Nafile ibadet olduğu için gücü yetenler oruç tutabilirler, Kur’an-ı Kerim’i daha çok okuyabilirler, çevrelerine, fakir fukarayı daha çok gözeterek yardımda bulunabilirler. Önemli olan bütün bu ibadetleri, Hz. Peygamber’in bize gösterdiği ölçüler içinde yapmak gerekir.
-Resülullah bu gecelerde bol bol ibadet etmiş. Özel bir ibadet şekli yoktur, Peygamberimiz nasıl ihya ettiyse biz de öyle ihya edeceğiz. Peygamberimiz mümkün olduğu kadar oruçla, Kur’an-ı Kerim okuyarak bu ayları ihya etmiştir. Biz de Peygamberimizin yolunu takip etmeliyiz.
ŞABAN AYI’NIN FAZİLETİ NEDİR?
Peygamber (sav) şöyle buyururlar:
“Bu Receb ve Ramazan ayları arasında öyle faziletli bir aydır ki, insanların çoğu bundan gafildir. Bu öyle bir aydır ki, ameller, Âlemlerin Rabbine bu ayda yükseltilir. Bu nedenle Ben de oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini severim.” (Nesai, Savm, 70.)
Allah Teala Hazretleri aylardan Receb, Şa’ban, Ramazan ve Muharrem aylarını ihtiyar etmiş ve bunlardan da Şaban ayı Efdali Enbiya sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin şehri olduğu için Şa’ban ayını faziletli kılmıştır. Şakkı Kamer Şa’ban ayında vuku bulmuştur. Aynı zamanda mübarek Berat Gecesi de Şaban ayı içindedir. Şaban ayının 15. gecesi Berat Gecesidir.
ŞABAN AYI İLK GÜNÜ NELER YAPILMALIDIR?
Oruç Tutulması Tavsiye Edilen Günler;
1.gün
13.gün (Eyyam-ı Biyz Orucu)
14.gün (Eyyam-ı Biyz Orucu)
15.gün (Eyyam-ı Biyz Orucu)
30.gün
İbadetle Geçirilmesi Tavsiye Edilen Geceler;
1.gece
15.gece (Berat Kandili)
27.gece
Şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmanın yasak olması
Allah’a hamd olsun.
Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle demiştir: “Şaban ayının ortasına vardığınızda oruç tutmayın “[1]
Bu hadis, Şaban ayının ikinci yarısından sonra yani 16. Günden sonra oruç tutulmasının yasak olduğunu gösteriyor. Ancak oruç tutmanın caiz olduğuna dair farklı rivayetler var.
“Ramazan orucuna, bir veya iki gün önceden oruç tutarak başlamayın. Ancak o gün, bir kimsenin tutmakta olduğu oruca denk gelirse, o gün oruç tutsun.”[2]
Bu hadis, oruç alışkanlığı olan kimsenin Şaban ayının ikinci yarısından sonra da oruç tutabileceğini gösteriyor. Pazartesi ve perşembe günlerini tutan kimse veya bir gün oruç tutup bir gün yiyen kişilerin bu duruma örnek gösterilebilir.
Bir rivayete göre; Aişe radiyallahu anha’da rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Rasûlullah’ın Şaban’da tuttuğundan daha fazla orucu bir başka ayda tuttuğunu görmedim. O, çok azı hariç Şaban’ın çoğunu tutardı.”[3]
İmam Nevevi rahimehullah şöyle dedi: hadisin ikinci şıkkı, birinci şıkkın açıklamasıdır. Yani Şaban ayının çoğunu tutardı.
Bu hadis, Şaban ayının yarısından sonrasını da oruçla geçirmenin caiz olduğunu gösteriyor. Ancak bu birinci yarısıyla birleştirmek şartıyla olur.
Şafii mezhebi tüm bu hadislerle aynı anda amel ederek şöyle demişler: Oruç alışkanlığı veya ikinci yarısını ilk yarısına bağlamadan Şaban ayının sadece ikinci yarısında oruç tutmak caiz değildir. Şafii mezhebine göre en tercihli görüş budur. Zira yasaklama haramlık ifade eder. Ruyani gibi bir takım alimler yasaklamanın kerahet hükmünde olduğunu söylemişlerdir. [4]
İmam Nevevi rahimehullah şöyle dedi: Pazartesi ve Perşembe gününde oruç alışkanlığı veya bir önceki günlerle birleştirenler hariç, Şaban ayının ikinci yarısında Ramazan ayından önce oruç tutmanın yasak olduğunu beyan eden bab [5]
Alimlerrin cumhuru, Şaban ayının ikinci yarısının orucundan alıkoyan hadislerin zayıf olduğunu söylemişlerdir. Bunun üzerine Şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmak mekruh değildir.
Hafiz bin Hacer şöyle dedi: Alimlerin cumhuru şöyle dediler: Şaban’ın ikinci yarısında gönüllü olarak oruç tutmak caizdir. Ayrıca bu konuda gelen hadisin zayıf olduğunu bildirmişlerdir. Ahmed ve İbn Main hadisin munker olduğunu söylemişler. Ayrıca Beyhaki ve Tahavi de bu hadisi zayıf görenler arasındadırlar. [6]
İbn Kudame; Muğni kitabında, bu hadisle ilgili, İmam Ahmed’ten şöyle şöyle aktarmıştır: ” Bu hadis korunmamış, Abdurrahman bin Mehdi’den bunu sorduğumuzda onu sahih görmemiştir, bunu bize rivayet etmedi ve bundan sakınırdı. Ahmed şöyle dedi: Ala güvenilirdir, sadece bu hadisi sahih görülmemiştir.
Ala ise Ala bin Abdurrahman bu hadisi babasından babasıda Ebu Hureyre radiyallahu anhudan rivayet etmiştir.
İbn Kayyım rahimehullah “Tehzib el sunen” adlı kitabında şöyle dedi: Bu hadis her ne kadarda Ala tek başına rivayet etmişse de İmam Muslim şartına göre sahihtir. Çünkü Ala güvenilirdir. Nitekim İmam Muslim Ala’dan birçok hadis rivayet etmiştir. Ayrıca birçok sünende tek başına rivayet ettiği sika (güvenilir ) hadisler var ve ümmet bunları kabul etmiş ve amel etmiştir.
Sonra şöyle devam etti: Bu hadisin Şaban ayının orucuna ters düştüğünü zannetmek yerinde olan bir düşünce değil. Zira aralarında çelişki yoktur. Hadisler, yarısını bir önceğiyle tutmak ve alışkanlık haline gelmiş ve ikinci yarısınıda içine alan oruçlardan bahsetmektedir. Ala hadisi ise kasıtlı olarak ikinci yarıyı oruçla geçirmekten alıkyoyuyor. Ancak bir alışkanlık veya bir önceki oruçla bağlarsa sakınca yoktur.
Şeyh bin Baz rahimehullah’a Şaban ayının ikinci yarısında oruç hakkında soru sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: O hadisi Şeyh Elbani’nin dediği gibi sahihtir. Ancak bundan kasıt ikinci yarıdan itibaren oruca başlamaktır. Ama ayın çoğunu veya ayın hepsini tutarsa sünnete uymuş olur.[7]
Şeyh İbn Useymin rahimehullah’ bu konu sorulduğunda şöyle demiştir: Bu hadis sahih olsa bile yasaklama haramlık açısından değildir. Buradaki yasaklama mekruhluk ifade eder. Bunu birçok ilim ehli bu şekilde görmüştür. Ancak bir kişinin oruç tutma alışkanlığı varsa Şaban ikinci yarısına denk gelse orucunu tutar.
Cevabın özeti:
Şaban ayının ikinci yarısından sonra oruç tutmak haramlık veya kerahet olarak yasaklanmıştır. Ancak bir kimsenin oruç tutma alışkanlığı varsa veya birinci yararısıyla birleştirerek oruç tutarsa bunda sakınca yoktur.
Bu yasaklamanın hikmeti Ramazan ayında tutulacak orucu olumsuz etkilememesidir.
Şayet, bir kimse Şaban ayının başından sonuna kadar tutarsa daha fazla olumsuz etkilenir denilirse; cevap olarak şöyle demek mümkündür: Şaban ayının başından oruç tutan kimse oruca alışmış demektir, böylece oruç zorluğu onu etkilemez.
El Kari şöyle dedi: buradaki yasaklama tenzihi kerahettir. Ümmete şefkat olarak Ramazan ayını yerine daha iyi getirebilmesi için yapılmıştır. Ama her kim Şaban ayını tümünü tutarsa oruca alışır ve meşakket ortadan kalkar.
En iyisini Allah bilir.
Şaban Ayında Oruç Tutmanın Yasak Olduğu Günler
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte “Bir şey istediğin vakit Allah’tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah’tan dile!” buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah’ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur’an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, “elhamdülillah” demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte “durum bilgisi” demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.