Şaban Ayı ile İlgili Hadisler
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte “Bir şey istediğin vakit Allah’tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah’tan dile!” buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah’ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur’an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, “elhamdülillah” demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte “durum bilgisi” demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
Şaban Ayının Önemi, Anlamı ve Fazileti Nedir?
Mübarek üç ayların içerisindeki ikinci ay ve aynı zamanda Ramazan’ın habercisi olan Şaban ayında hangi ibadetleri yapabiliyoruz? Şaban ayında neler yapılır? Şaban ayında tutulan orucun fazileti nedir? Şaban ayının önemi ve faziletiyle ilgili bilgileri sizler için derledik.
Üç aylar diye bilinen Recep Şaban ve Ramazan aylarının dinimizde ayrı bir değeri ve önemi vardır. Bu aylar içerisinde dört adet Kandil gecesi bulunmaktadır. Bu da bize bu ayların önemi anlatmaktadır. Bu ayların ikincisi mübarek Şaban ayıdır.
Rasül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem üç aylarda: “Allahım! Receb ve Şa’ban’ı hakkımızda mübarek kıl. Bizi Ramazan’a ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel; Müsned) diye dua ederek; üç aylara yetişme sevincini, rahmet ayı Ramazana ulaşma özlemini, hasretini ve bu aya kavuşabilme iştiyakını her mü’minin gönlünde devamlı diri tutmasını istiyor.
Ebu Hüreyre rivayetiyle Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurmuştur ki: Receb şehrullahdır. Şa’ban benim, Ramazan da ümmetimin ayıdır.
Peygamber (sav) Efendimiz, “Şaban benim ayımdır.” Ayrıca “Şaban günahları temizleyendir” buyurarak Şaban ayının kadrini yüceltirdi. (Keşfu’l-Hafa,2 / 9.)
Böylece dua ve niyazlarında bu ayların kutsiyetini dile getirmişlerdir Peygamberimizin Şaban ayına gösterdiği bu hürmetin bir sebebi de devamında gelecek olan Kur’ân ayı olan Ramazan’dan dolayı idi.
ŞABAN AYI’NIN FAZİLETİ
Peygamber (sav) şöyle buyururlar:
“Bu Receb ve Ramazan ayları arasında öyle faziletli bir aydır ki, insanların çoğu bundan gafildir. Bu öyle bir aydır ki, ameller, Âlemlerin Rabbine bu ayda yükseltilir. Bu nedenle Ben de oruçlu iken amellerimin yükseltilmesini severim.” (Nesai, Savm, 70.)
Allah Teala Hazretleri aylardan Receb, Şa’ban, Ramazan ve Muharrem aylarını ihtiyar etmiş ve bunlardan da Şaban ayı Efdali Enbiya sallallahü aleyhi ve sellem Efendimizin şehri olduğu için Şa’ban ayını faziletli kılmıştır. Şakkı Kamer Şa’ban ayında vuku bulmuştur.
Aynı zamanda mübarek Berat Gecesi de Şaban ayı içindedir. Şaban ayının 15. gecesi Berat Gecesidir.
Hz. Ali (ra) dan, Peygamber (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti.
“Şaban ayının yarısı on beşinci gecesi olunca, o geceyi ibadetle, gündüzünü oruçla geçiriniz. Çünkü Cenâb-ı Allah’ın rahmeti o gece güneşin batmasıyla dünya semasına tecelli eder ve şöyle nida eder: “Bağışlanmak, af dileyen yok mu? Onu affedeyim, günahlarını bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu? Ona rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu? Ona şifâ vereyim. Bir derde müptela olan yok mu? Derdine deva vereyim”. Bu hal güneş doğuncaya kadar devam eder.”İbn Mace.İkame.191.et-Tergîb ve’t-Terhib, II,473).
“Allah Teâlâ Şaban’ın on beşinci geresi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.“(İbn Mace, İkametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38).
“Şu beş gecede yapılan dualar kabul edilir, geri çevrilmez. Regaip Gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Cuma geceleri, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesi” (İbn-i Asâkir; Muhtar’ul- Ehadis. H.568).
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri o peygambere çok salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin tamin bir teslimiyette de selam verin.” (Ahzab; 56) ayeti celilesi de Şa’ban ayında nazil olmuştur.
Şaban Ayı
İlâhî feyz ve bereketin yeryüzünü şenlendirdiği bu mübarek ay, mü’minler için en kârlı ve kazançlı fırsattır. Çünkü Şâban’ın değer ve kıymetini arttıran en önemli tarafı, diğer aylara göre (Ramazan hariç) yapılan her amelin ve ibadetin sevabının üç yüz kattan fazla oluşudur.(1)
Diğer vakitlerde kılınan bir rekât namazın sevabı on ise, Şaban ayında üç yüzden fazladır. Okunan her bir Kur’ân harfi için üç yüz cennet meyvesi vardır.
Yine bu ihsan ve bağış ayı olan günlerde amel defterimizin sevap hanesine kaydettirdiğimiz ibadetler, her an şeytan ve nefsin fırlattığı gaflet, vesvese ve şüphe oklarına birer kalkan vazifesi görerek gerçek huzurumuzun kaynağı olur. Çünkü farkında olmadan veya bir anlık gaflet sonunda işlediğimiz hatâ ve kusurların keffareti olabilecek hasenat ve iyilikler en bereketli şekilde bu günlerde elde edilmektedir. Ayrıca bu ibadetler ileride hücumuna maruz kalabileceğimiz günahlar için de bir siper hüviyetini taşır.
Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam diğer aylara göre bu ayda daha çok ibadet ve taatte bulunurlardı.
buyurarak kadrini yüceltirdi.
Receb ayı geldiği zaman da şöyle buyururdu:
Böylece dua ve niyazlarında bu ayların kudsiyetini dile getirmişlerdir.
Peygamberimiz (asm) in Şaban ayına gösterdiği bu hürmetin bir sebebi de devamında gelecek olan Kur’ân ayı olan Ramazan’dan dolayı idi. Hz. Enes’in rivayetine göre, Peygamberimiz’den sual ederler:
Basta Hz. Âişe (ra) Validemiz olmak üzere sahabilerin beyanına göre Peygamberimiz (asm) bazan Şaban ayının tamamını, çok kere de çoğu günlerini oruçlu geçirirdi. Zaten diğer günler, bilhassa pazartesi ve perşembe günleri de oruçlu bulunan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselam maddî ve manevî pekçok hikmetinden dolayı oruç ibadetini sıkça yapardı. Bu hususta Hz. Âişe (ra)’nin şöyle bir rivayeti vardır:
Hz. Âişe (ra) başka bir rivayetinde bu konuda şunları söyler:
“Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam senenin hiçbir ayında Şaban ayındakinden fazla oruç tutmaz ve şöyle buyururdu:
Yine Hz. Âişe (ra), İbni Mâce’de geçen başka bir rivayetinde de,
diyerek Peygamberimiz (asm)’in bu ayda daha çok oruç tuttuğunu ifade etmektedir.
Bu iki rivayetten hadis âlimleri, Peygamberimiz (asm)’in bazı seneler Şâban’ın tamamını, bazı zamanlarda da çok günlerini oruçlu geçirdiği kanaatine varmışlardır. Zaten hadiste geçen “tamamı” mânâsına gelen “küll” kelimesi Arapça’da çoğunluk mânâsında kullanılırdı.
Bir kimse bir ayın çok günlerini oruçlu geçirirse, tamamını oruçlu geçirdiği ifadesi yer alırdı. Her iki rivayetten Şaban ayının tamamını oruçlu geçirmenin veya bir kısmında oruç tutmanın caiz olacağı hükmü çıkarılmaktadır.
Şaban ayında oruç, namaz, sadaka gibi ibadetlerin ve diğer imâni ve İslâmî hizmetlerin fazla yapılmasının bir hikmeti de, devamında gelecek olan Ramazan ayı için zihnen, bedenen ve ruhen bir hazırlık ve alışkanlığa sebep olmasıdır. Çünkü bazı insanlar, “Nasıl olsa, Ramazan gelince daha çok ibadet ederiz.” diye gaflet ve tembelliğe kapılabilirler. İşte Şâban’da yapılan ibadetler bu perdeyi yırtmaktadır.
Bu hususa Peygamberimiz (asm), Hz. Üsame bin Zeyd’in suâli üzerine işaret etmektedir. Hz. Üsame sorar:
Bu mübarek günleri değerlendirerek gün ve gecelerimizi manevî yönden daha çok bereketli kılarsak, bu ayın feyzinden daha fazla istifade etmiş oluruz. Bu aylarda tutulan oruç farz ve vacip olmayıp sadece sünnettir. Peygamberimiz (asm)’e uyarak sevap ve mükâfatına nail olmak için oruç tutmaya gayret ederiz.
Cenab-ı Hak bizleri Şaban ayının nurundan ve feyzinden en azami mertebede istifade eden kullarından eylesin. Amin.
Kaynaklar
1) Şualar, s. 416.
2) Keşfü’l Hafâ. II/9.
3) Müsned, I/259.
4) Tirmizı, Zekât: 28.
5) Buhari, Savm: 51.
6) Müslim. Sıyam: 177.
7) İbni Mâce, Savm: 4.
8) Nesei, Savm: 70.