Mevlid-i Nebi Haftası
Mevlid-i Nebi Haftası, eski adıyla Kutlu Doğum Haftası, Süleyman Hayri Bolay’ın teklifi ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılında başlatılan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da desteklenerek sadece Türkiye’de resmiyet kazandırılarak her yıl farklı gündem ile Muhammed’in anlatılmasının amaçlandığı ve 1994-2017 yılları arasında doğum gününün miladi takvime göre 20 Nisan kabul edilerek kutlandığı ifade edilen bir etkinlik haftasıdır. Etkinlik 14-20 Nisan tarihleri arasında yapılmaktaydı.
18 Mayıs 2017 tarihinde Kutlu Doğum Haftası’nın adı Siret Haftası olarak değiştirilmiştir.[3] 29 Kasım 2017 tarihli ve 30255 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Kutlu Doğum Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftasını Kutlama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”le haftanın ismi “Mevlid-i Nebi Haftası” olarak ve kutlama tarihleri de hicrî takvime göre Rebiülevvel ayının 12’nci günü başlayacak şekilde değiştirilmiştir.[4][5][6]
Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri 1989′da hicrî takvime (Hicret olayı ile başlayan ay takvimine) göre, Mevlid Kandili’nin peşi sıra düzenlendi. Ancak 1994 yılından itibaren, diğer dini günlerin aksine miladi takvime (İsa’nın doğumunu başlangıç kabul eden güneş takvimi) göre kutlanmaya başlandı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidarı ile birlikte devlet kurumlarının yayınlanan genelgeler ile katılımı arttırılarak ülke çapında daha geniş çaplı organizasyonlar düzenlenmeye başlandı.[7][8]
Kur’an’da Kadir Gecesi dışında işaret edilen önemli bir gece bulunmamaktadır. Kadir Gecesi dışında mübarek geceler olarak bilinen kutlamalar, Osmanlı Devleti padişahı II. Selim’in Muhammed’in doğum günü kutlaması için başlattığı Mevlid Kandili örneğinde olduğu gibi Muhammed bin Abdullah’ın ölümünden yıllar sonra ortaya çıkmış ve Osmanlı Devleti padişahları tarafından başlatılan gelenekselleşmiş uygulamalardır. İslam dininde herhangi bir kaynağa dayanmadan kutlanılan bu hafta bir bid’attır.
Muhammed’in doğum tarihi
Muhammed’in doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda detaylı bir çalışma yapan Hindistanlı Müslüman ilim adamı Prof. Muhammed Hamidullah’ın araştırmalarına ve hesaplamalarına göre Muhammed’in doğum tarihinin 12 Rebiülevvel (17 Haziran 569) olduğunu doğru veya doğruya en yakın tarihi olarak ortaya koymaktadır.[9] Mısırlı astronomi bilgini Mahmut Paşa el-Felekî’nin çıkarımlarına göre yaptığı hesaplamalarında Muhammed’in doğum tarihi 9 Rebiülevvel (20 Nisan 571)’dir.[10] Beaumont Burnaby Sherrard (1901) çalışmasında Mahmut Paşa el-Felekî’nin hesaplamalarındaki yanlışlarını ortaya koymuştur.[11] Lawrence I. Conrad (1987) Muhammed’in de doğum tarihi araştırmasını içeren takvimler ile ilgili çalışmasında Muhammed’in doğum tarihini kaba bir hesapla 570 yılı olarak vermektedir.[12]
Ortaya çıkışı ve günümüze kadarki süreç
Mümtaz’er Türköne, Türkiye Diyanet Vakfı’nda Yayın Kurulu üyesi olarak görev yapmaya başladığı dönemde, kurul başkanı Profesör Süleyman Hayri Bolay, Ayvaz Gökdemir ve kendisinin bulunduğu 6 kişilik bir kurulun aldığı karar ile ortaya çıkan bir proje çalışması olarak açıklamıştır.[13]
Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti bu projeyi kabul etti. Diyanet işleri başkanlığı tarafından da desteklen bu proje hicri takvime göre kutlanan Mevlid Kandili’nin içinde bulunduğu haftanın Kutlu Doğum Haftası olarak ilan edilmesi ile yaşama geçti. İlk yıl sadece Ankara’da ve sadece İlahiyat Fakültesi bulunan illerde kutlanan etkinlik daha sonra diğer illerde düzenlenen panel ve konferanslar ile genişletildi.[14] Bu haftanın farklı etkinlikler ile gelişmesinde Nur Cemaati büyük rol oynadı.
1994 yılından itibaren de, Hicri Takvime göre 11/12 Rebiülevvel 1415 (18/19 Ağustos 1994)[15] kutlanması gereken hafta gerekçe gösterilmeden (Hicri Takvim’in 10/11 gün kısa olması dolayısıyla Mevlid Kandili, o yıllarda yaz aylarına doğru yaklaşmıştır. Mümtaz’er Türköne, “Kutlu Doğum ve 28 Şubat” adlı yazısında Mevlid Kandili’nin kış aylarına tesadüf etmesinden ötürü Kutlu Doğum Haftası’nın sabitlendiğini söylemiştir. Fakat o dönemlerde kış aylarına gelmesi söz konusu değildir.) Mahmut Paşa el-Felekî’nin hesaplaması doğru kabul edilerek miladi takvime göre 20-26 Nisan tarihine sabitlenmiştir.[13] Bu yıldan itibaren hafta içerisinde sempozyum düzenlenmeye başlamıştır. Kutlama Haftası’nın bu tarihe sabitlenmesi ile Muhammed’in doğum günü yılda iki defa kutlanmaya başlamıştır.
1995 yılından itibaren yine Türkiye Diyanet Vakfı aracılığı ile Muhammed’e yazılan naatlarda gül ile özdeşleştirilmesinden esinlenilerek “Bir Dal Gül Ver” kampanyası başlatılmıştır. 1996 yılında “Kutlu Doğum Aşı” adı altında da Diyanet Vakfı, hazırladığı 3500 kişilik etli pilav ve ayranı, Kocatepe Camii avlusunda ilk kez teşrif edenlere ikram etmiştir.
Miladi takvime göre 20-27 Nisan olarak sabitlenen bu etkinlik Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile Türk Milletinin egemenliğini eline aldığı tarih olan 23 Nisan 1920 tarihi esas alınarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ulusal çapta kutlanan bayram ile çakışması halktan ve sivil toplum kuruluşlarından alternatif bir kutlama olarak halkın arasına sokulmak istenen bir çeşit fitne olduğu tepkisi ile karşılaşmıştır.
Çocukları ve ailelerini bu bayram ile kutlama haftası çerçevesinde düzenlenen Kuran okuma yarışmaları gibi etkinlikler arasında seçim yapmaya zorlayan düzenlemeler karşısında Genelkurmay Başkanlığı da bir basın açıklaması yaparak gelişmelere kayıtsız kalmamıştır. Açıklamasında bazı örnekler vererek çalışmaların alternatif bir tören olarak görüldüğü ve bölücülük çalışmalarıyla benzerliklerinin altını çizmiştir.
Ayrıca etkinliğin son gününün Fethullah Gülen’in doğum tarihi (27 Nisan 1941) ile çakışması kutlamanın bu kişiye atfen yapıldığı konusunda ayrı bir tepki doğurmuştur.[16][17]
Gelen tepkiler üzerine 2008 yılından itibaren etkinlik tarihi bir hafta öne alınarak değiştirilmiş ve 14-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenmeye başlamıştır.[18]
AK Parti döneminde bu kutlamaların resmi bir törene dönüştürülmesi, siyasi parti liderlerinin öne çıkması dikkat çekmeye başlamış, din ve siyasetin bir araya geldiği bir hafta olarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Bunun en önemli örneği ise Resmi Gazete’nin 13 Şubat 2010 tarihli sayısında yayımlanan bir genelgede görülebilmektedir. Bu genelgede Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanmasına ilişkin usul ve esaslar tek tek sıralanmıştır. 2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın genelgesiyle okullarda Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri düzenlenmiştir.
2013 yılında yapılan kutlamalar da mecliste bulunan parti liderlerinin katıldığı açılış töreni, dini içerikli sözler ile birbirlerine gönderdiği siyasi mesajlara sahne olmuştur.[19] Diyanet İşleri Başkanı’nın Diyarbakır Belediye başkanı ile verdiği pozlar dinin ve diyanet işlerinin bazı çıkarlar doğrultusunda kullanıldığı tepkisi almıştır.[20]
18 Mayıs 2017 tarihinde Kutlu Doğum Haftası’nın adı Siret Haftası olarak değiştirilmiştir.[3] 29 Kasım 2017 tarihli ve 30255 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Kutlu Doğum Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftasını Kutlama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”le haftanın ismi “Mevlid-i Nebi Haftası” olarak ve kutlama tarihleri de hicrî takvime göre Rebiülevvel ayının 12’nci günü başlayacak şekilde değiştirilmiştir.[4][5][6]
Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]
Kutlu Doğum Haftası ile Mevlit Kandili: Fark nedir?
Yıllardır şu soruyu merak ederdim: Mevlit Kandili‘nde Hz. Muhammed‘in doğumunu kutluyorsak, Kutlu Doğum Haftası‘nın tarihleri niye farklı?
Kutlu Doğum Haftası‘nın içindeyken bu soru tekrar aklıma geldi ve araştırayım dedim. Öğrendim ki;
Dolayısıyla peygamberimizin doğum gününü her yıl iki kez kutlamış oluyoruz. Tabii bu hep böyle olmamış, 1989 yılında icat olmuş Kutlu Doğum Haftası.
1989 yılında bu konuda yeni bir geleneğin icat edilmesinin ardında yatan niyeti sorgulamayacağım, onu size bırakayım. Benim aklıma yatmayan şey peygamberimizin doğum gününü iki kez kutlamanın mantıksızlığı.
Aslında iki kutlama da mantıklı: Birinin doğumunu kutlamak için onun doğduğu tarihi baz almak gerekir; dolayısıyla KDH kültürü aslında doğrudur. Öte yandan Mevlit Kandili‘nde de aynı şey geçerli, yine Rebiülevvel 12’yi baz alıyoruz.
Tek fark şu: Mevlit Kandili‘nde Rebiülevvel 12 gününü kutlarken, KDH için Rebiülevvel 12, 571 tarihini kutluyoruz. İşin fena yanı hangisinin mantıklı olduğunu da seçmek çok zor çünkü işi mantığa oturtman için bir başka kişinin doğum gününü düşündüğümüzde -Türkiye’nin resmi takvimi Miladi takvim diye- yalnızca Miladi takvimi kullandığımızdan dolayı tarihi de kutlasak, günü de kutlasak aynı zamana denk geliyor.
Ama bu karmaşanın da bir şekilde giderilmesi lazım çünkü bunun sonu bid’ata* gider ki gitmekte de. Mevlit Kandili ve KDH arasında bir seçim yapılması lazım yani.
Peygamberimizin doğumunu 1 hafta boyunca kutlamak kulağa hoş geliyor olabilir ama bid’atların oluşması ve yayılması için her yıl 6 fazladan gün ortaya çıkmış oluyor. Gerçi zaten Mevlit Kandili‘nde de duaların kesinkes kabul göreceği gibi bid’atlar mevcut ama sonuçta iki kutlama da insanlık tarafından oluşturulmuş ve iki kutlamadan birinin elenmesi gerekir.
Bu yapay özel günlerden bir tanesinin elenmesi gerektiğini yazdım diye şu anda bazı insanlar beni “İslam düşmanı” olarak yaftalayabilirler. En azından herhangi bir kızgınlık hissetmiş olmaları bile bağnazlık filtresini çalıştırdıklarını gösterir. Halbuki yaftalamadan düşünseler hoş olacak.
Gönül isterdi ki bin küsur yıllık bir bid’atı da, 20 yıllık bid’atı da elimizin tersiyle itebilelim; fakat İslam dünyasında bid’atların oluşturduğu tehlikeyi gören azınlığın insanlığı doğru yola sevk etmesi mümkün gözükmüyor. Halbuki sembollere (örn. tespih, seccade, sakal) veya sembolik şeylere (örn. mekan, tarih, olay) “tapınmanın” insanlığın eski putperest inançlarının kalıntıları olduğu bilinse zaten İslam‘ın özüne çoktan dönmüş olurduk.
Dikkatinizi çekerim: “Tapınmak”tan bahsediyorum, “saygı duymak” veya “ayırt etmek” demiyorum. Yoksa elbette Sakal-ı Şerif değerlidir, elbette peygamberimizin doğum günü diğer günlerden ayrı tutulmalıdır.
Sonuç olarak diyeceğim şudur: Bid’atlardan birini beğenmemiz gerekiyorsa, en azından tüm İslam dünyası tarafından kabul gören Mevlit Kandili‘ni tercih edip 20 yıllık KDH icadını henüz yolun başındayken bırakmamız en doğrusu olacaktır.
Yine de bugün 20 Nisan 2009, yani 1438 yıl önce bugün Hz. Muhammed dünyaya geldi. Kutlu olsun.
- Bid’at: Asrısaadet döneminden sonra türeyen gelenek ve eylemler. Anlamı olumsuzdur.
Ek: E. Ali Yüksel adlı arkadaşım, bu yazıya çok güzel bir yorumla katkıda bulundu bid’at konusuna benden daha iyi bir şekilde açıklık getirdi. Yorumunu yorumlar bölgesinden veya aşağıdan okuyabilirsiniz:
14 Nisan | 28 yıl birçok tartışmaya neden oldu, 4 yıl önce kaldırıldı: Kutlu Doğum Haftası
İslam dünyasının 11 ayın sultanı diye adlandırdığı ramazan ayının içerisindeyiz. İslam’ın esas aldığı hicri takvimin 9. ayı olan ve Kuran-ı Kerim’in indirilmeye başladığına inanılan ramazan, Müslümanlar için aynı zamanda bir ibadet ayı. 30 günü oruç ve ibadetle geçiren inanları ise Ramazan Bayramı bekliyor.
Müslümanlar bugün 2. oruçlarını tutuyorlar. Eğer 4 yıl önce kaldırılmasıydı, bugün aynı zamanda Kutlu Doğum Haftası da kutlanmaya başlanacaktı. Ancak 2017’de Kutlu Doğum Haftası’nın FETÖ icadı olduğu iddia edildi. Daha öncesinde de birçok tartışmaya neden olan Kutlu Doğum Haftası kaldırıldı. Mevlid-i Nebi Haftası olarak Mevlid Kandili’nin kutlandığı haftaya taşındı.
İşte bugün size üzerinden daha 4 yıl geçmesine rağmen unutulan Kutlu Doğum Haftası’nı ve etrafında dönen tartışmayı hatırlatacağım.
Fikir babası felsefe profesörü Bolay
Kutlu Doğum Haftası’nın fikir babası 1989’da Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay.
Prof. Dr. Recep Kılıç’ın Diyanet Dergisi’nin 2007 Haziran sayısında kaleme aldığı, “On Dokuz Yıllık Kutlu Doğum Haftası Tecrübesi Üzerine” adlı yazıda, felsefe profesörü olan ve 2000 yılına kadar yayın kurulu başkanlığını yürüten Bolay’ın ağzından fikrin nasıl hayata geçirildiğini şöyle anlatıyordu:
Türköne’ye göre ismi bulan Ayvaz Gökdemir
Bolay’la birlikte yayın kurulunda bulunan isimlerden birisi de darbe girişimi sonrasında kapatılan Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’ydi. (Derbe girişiminin ardından 5 Ağustos 2016’da tutuklanan ve “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 10 yıl 6 ay çarptırılan Türköne, Yargıtay’ın kararı bozmasının ardından 24 Eylül 2020’de tahliye edildi)
Türköne, 19 Nisan 2012 tarihinde Zaman gazetesindeki köşesinde,“Kutlu Doğum ve 28 Şubat” yazısında şu ifadeleri kullandı:
Kut sözcüğü tepki çekti
Türköne isim babasının Ayvaz Gökdemir olduğunu söylüyor ama Süleyman Hayri Bolay bu konuda onunla aynı fikirde değil. Diyanet Dergisi’nde 4 isim önerisi arasından Kutlu Doğum’u seçtiğini aktaran Bolay, 2 Nisan 2017 tarihinde, telefonla katıldığı Kanal Fırat Televizyonu’nda şu detayı anlatıyordu:
Kim haklı bilmiyorum ama haftanın ismi de tartışma yaratan başlıklardan birisi oldu. Müslümanların yerine mübarek ya da hayırlı gibi sözcükleri tercih ettiği, daha çok Türkçülerin söz dağarcıklarında bulunan “kut” sözcüğünün kullanılması tepkilere neden oldu. Türköne’nin ‘milliyetçi düşünce geleneği’nden geldiğini söylediği 6 yayın kurulu üyesinin etkisi haftanın adında kendisini böyle gösteriyordu.
1994’e kadar hicri takvime uyuldu
Kutlu Doğum Haftası ilk yıllarda hicri takvime göre düzenlendi, Mevlid Kandili haftası aynı zamanda Kutlu Doğum Haftası olarak kabul edildi. İlk yıl 12 Ekim-17 Ekim 1989’da kutlanan hafta, sonraki yıllarda sırasıyla 1 Ekim-7 Ekim 1990, 20 Eylül-26 Eylül 1991, 9 Eylül-15 Eylül 1992 ve 30 Ağustos-5 Eylül 1993 tarihleri arasına denk geldi.
Prof. Bolay ilk yıllardaki kutlamaları ise “Yaptığımız programı ikinci senesinde tüm Türkiye’ye yayarken naad yarışmaları yaptık. Üçüncü sene münacaat yarışmaları yaptık. Daha sonra rahmetli Ahmet Hatipoğlu’nun tavsiyeleri üzerine önce çocuk ilahileri ve çocuk şarkıları şiir yarışması açtık. İkinci seneden itibaren Milli Eğitim ile anlaşma yapıldı. Bütün okullar buna katılıyordu. Eylül ayının başından itibaren heyetler kuruluyordu ve çalışmalar yapılıyordu” diye anlatıyordu.
“Dini düşüncenin cami dışına taşınıp, bilimsel ve anlaşılır bir üslûpla halka ulaştırılması, insanlara Hz Muhammed’i ve İslâm’ı anlatmak, toplumun günümüzdeki dinî problemleri ile ilgili bilimsel bilgiler üretmek, üniversitelerde yapılmakta olan araştırmaların halka ulaşmasını temin etmek, aydın ile halkın birbirini yakından tanıyıp kaynaşmasına katkıda bulunmak” gibi hedefleri olan Kutlu Doğum Haftası’nda panel, konferans, sempozyum ve yarışmalar gibi sosyal ve kültürel etkilikler düzenleniyordu.
Nisan ayında sabitlendi
Tartışmalara neden olan değişiklik ise 1994 yılında yapıldı. Kutlu Doğum Haftası’nın tarihi 20-26 Nisan arasına sabitlendi. Bolay değişikliğin nedenini “Biz bu programa başladığımızda 6 Ekim’di, ondan sonra her yıl 10 gün geriye gelerek, ağustos ayına gelince dört sene sonra, yaz zamanı olduğundan ve herkes tatile gittiği için salonlarda izleyici bulunamadı. Bu sefer mütevelli heyeti üyeleri bunu sabitleştirelim dediler. Miladi takvimle nisanın yirmi birine geliyordu ve bizde bunu nisanın yirmi birinden devam ettirdik. Bunu da dört sene sonra halktan gelen talep üzerine yaptık” diye anlattı.
Türköne’nin anlatımı ise yine Bolay’ınkinden farklı. Yukarıda ilk kutlamanın tarihlerini verdim. Kutlu Doğum Haftası sonbaharda başlamış ve onar gün geri giderek yaz mevsimine doğru gidiyordu. Oysa Türköne, aynı yazısında durumu “İlerleyen yıllarda, Mevlid Kandili kış aylarına tesadüf edince, Kutlu Doğum’u sabitlemeye karar verdik. Miladî takvime göre nisan ayında bu hafta, Diyanet’in önayak olmasıyla “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan edildi. Başlarda epeyce itiraz geldi. Bidat olarak görüldü” sözleriyle açıklamaya çalışıyordu.
Tarih seçiminde ise Mısırlı astronomi uzmanı Mahmud Paşa el-Felekî’nin çalışmalarının dikkate alındığı belirtildi. Mahmûd Paşa el-Felekî, rivayetler üzerinden yaptığı hesaplamalara göre, Hz. Muhammed’in doğum tarihini Fil Vak‘ası’nın meydana geldiği yılın 9 Rebîülevvel’i (20 Nisan 571 Pazartesi günü) olarak tespit etmişti. Böylece Kutlu Doğum Haftası 20-26 Nisan tarihleri arasında kutlanmaya başladı.
Bidat olduğu iddia edildi
Tarihin sabitlenmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Kutlu Doğum Haftası’nın Mevlid Kandili’ne karşı icat edildiği yorumlarları yapılmaya başladı. Müslüman kesimlerden “Bu gidişle ramazan ayını da oruç tutmanın kolay olduğu bahar aylarına sabitlemek isteyebilirler” benzeri tepkiler yükseliyordu.
Diyanet her ne kadar “Mevlid Kandili ile bir ilgisi yok. Kutlu Doğum Haftası bir ibadet değildir. Peygamberimizi tanıtmak için yapıyoruz” açıklaması yapsa da bazı ilahiyatçılar, cemaatler yeni bir bidat yaratıldığını iddia ediyordu. Hatta daha ileri gidip bunun İslam’ı Hristiyanlaştırma projesi olduğunu söyleyenler bile çıktı.
Atatürkçü kesimler ise Kutlu Doğum Haftası’nın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı ortadan kaldırmak için uydurulduğunu savunuyordu.
AK Parti iktidarında büyüdü
Türkiye bir yandan 28 Şubat sürecini yaşarken Kutlu Doğum Haftası tartışmaları da sürüp gitti.
2002 yılında AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi, Kutlu Doğum Haftası’nı da bayrama çevirdi. Hükümetin tam desteğini gören hafta her geçen gün daha coşkuyla kutlandı. Kutlamalara Diyanet’in yanı sıra dernekler, cemaatler de katılmaya başladı ve iş yavaş yavaş kontrol edilebilir olmaktan çıktı. Kutlu Doğum Haftası özellikle iktidar karşıtı meydanının merceğine daha sık takılmaya başladı.
Türk bayrakları ile 23 Nisan’ı kutlayan çocukların fotoğraflarının karşısına, küçük yaşta başları kapalı kızlar, takkeli-cübbeli çocukların katıldığı etkinliklerin fotoğrafları konuluyordu.
İktidar desteği sayesinde Kutlu Doğum Haftası okullara da girmişti. Okullarda programlar düzenleniyor, Kuran-ı Kerim okuma yarışmaları, ilahi konserleri yapılıyordu. Bütün bunların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı haftasında yapılması laik kesimi rahatsız ediyordu.
Büyük bir kısmı bu devlet destekli organizasyonda yer alsa da bir kesim Müslüman da durumdan rahatsızdı. Mevlid Kandili gibi kadim bir gelenek bu yeni Kutlu Doğum Haftası’nın gölgesinde kalıyordu.
Kutlu Doğum Haftası E-Muhtıra’da
27 Nisan 2007’de ordu bir bildiri yayınladı. Kamuoyunda E-muhtıra diye adlandırılan bildiride 23 Nisan’ı da kapsayan Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinden duyulan rahatsızlık açıkça belirtildi. Hükümetin sert bir dille yanıt verdiği bildiride Kutlu Doğum Haftası adıyla düzenlenen etkiliklerden şu şekilde bahsediliyordu:
Kapatma davasında delil oldu
Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri AK Parti kapatma davasının da delilleri arasında yer aldı. AK Parti’nin “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla kapatılması istenen dava 2008’de Anayasa Mahkemesi’nde görüldü. 6’ya 5 oyla kapatmaktan kurtulan AK Parti’ye 10-1 oyla hazine yardımının yarısının kesilmesi cezası verildi.
Bu badireleri atlatan AK Parti iktidardaki yerini sağlamlaştırırken, Kutlu Doğum Haftası kutlamalarının da görkemi artıyordu ama bir farkla. Haftanın tarihi 2008’de bir kez daha değişti. Kutlu Doğum Haftası 23 Nisan’ı dışarıda bırakmak için 14-20 Nisan arasında kutlanmaya başladı.
Resmi kutlamalar arasına girdi
Kutlu Doğum Haftası, Resmi Gazete’nin 13 Şubat 2010 tarihli sayısında yayımlanan genelge ile devlet çapında resmiyet kazandı.
Artık Kutlu Doğum Haftası Meclis’te de kutlanıyor, siyasi parti temsilcileri Meclis kürsüsünden haftanın önemine dair konuşmalar yapıyordu. Arkasında öyle büyük bir iktidar gücü oluşmuştu ki, Kutlu Doğum Haftası’nı eleştirmek neredeyse dini, peygamberi eleştirmek gibi sayılıyordu.
Baykal da katıldı
Bu ortamda muhalefet partileri de Kutlu Doğum Haftası’na katılmaya başlamıştı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal 15 Nisan 2010’da Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası açılış töreninde katıldı. Gazetelerde 6 saat çalışarak hazırladığı anlatılan konuşmasında şunları söyledi:
Hazreti Muhammed bilimi teşvik etmekle kalmamış, ilk okuma yazma seferberliğini de başlatmıştır. Kuran insanı özgürleştirirken toplumsal hayatta da adaletin belirleyici olmasını sağlamıştır. Kuran-ı Kerim bir kavme veya soya değil tüm insanlığa inmiştir. Dinin bir servet veya ün elde etmek amacıyla ele alınması İslamiyet’in özüne yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Her insan aklı ve kendi hür iradesi ile inanır. Hiç kimse bir başkasının günahını çekmez. Cennete ancak hak eden gider. Cennette hiçbir cemaatin toplu rezervasyon yapma imkanı yoktur. İyi insansan kimsenin sana aracılık yapmasına ihtiyaç yoktur. Kuran’ın ve İslamiyet’in siyasetle ilişkisi konusunda yanlışlıklara karşı hepimizin duyarlı olmasına ihtiyaç vardır. Şura, adalet ve işlerin ehillerine verilmesi temel değerlerdir. Ama bunlar hiçbiri siyasetin tekelinde olmayan ve her zaman gözetilmesi gereken unsurlardır. İstişare şarttır. İster mecliste, ister kendi partinde yaparsın. İşi ehline vereceksin. Benim dostumdur, akrabamdır diye iş vermeyeceksin. Ve adaleti de gözeteceksin
Ruhsuz, nesiller yetiştirme projeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır
Bir sonraki yıl ise Baykal’ın yerine CHP’nin Genel Başkanlığı’na oturan Kemal Kılıçdaroğlu, Kutlu Doğum Haftası açılış törenine katıldı.
Kürsüye önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıktı. Okullarda müfredata konulan seçmeli Kuran-ı Kerim ve Siyer derslerinin faydalarından söz eden Erdoğan, şunları söyledi:
Kılıçdaroğlu her yıl katıldı
Sonra kürsüye CHP’nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Hz. Muhammed’in hayatından örnekler öeren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
Kılıçdaroğlu genel başkan koltuğuna oturduktan sonra her yıl kutlu doğum etkinliklerine katılmayı sürdürdü. Kutlu Doğum Haftası müfredata da girmişti. Okullarda hafta boyunca etkinlikler düzenlenmeye, kutlamalar organize edilmeye başlanmıştı.
Görüntüler tartışmaya neden oldu
Artık bir anma haftası, panellerin, sempozyumların düzenlediği bir etkinlikten çok, şenlik gibi kutlamaların yapıldığı bir haftaya dönüşmüştü. Bu kutlamalardan çok tartışılan birçok görüntü hafızalarda yer etti.
Kabe ve Kuran’ı Kerim şeklinde pastalar kesildi. Cami bahçelerinde konserler verildi. Üsküdar Belediyesi’nin yaptırdığı Kabe maketinin etrafında tavaf edildi. Kadın semazenler katıldığı etkinlikler, ilahi konserleri de tepki çekti. Belki de en akılda kalan kutlama 2017’de Diyarbakır’da düzenlenen Kutlu Doğum Mitingi oldu. HÜDA-PAR’a yakınlığıyla bilinen Peygamber Sevdalıları Platformu’nca düzenlenen mitinge binlerce insan katıldı.
Türkiye gazetesinden FETÖ iddiası
2017 Kutlu Doğum Haftası’nın kutlandığı son yıl oldu. 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından ülkede FETÖ’cü avı başlamıştı. Darbeye fiilen katılanların çoğu yakalanıp tutuklanmıştı ama örgütün devletin kılcal damarlarına kadar sirayet eden unsurlarını temizlemek için başlatılan operasyonlar büyük bir hızla devam ediyordu.
Türkiye gazetesi, 21 Nisan 2017 tarihinde “Kutlu Doğum FETÖ projesi” manşetiyle çıktı. Haberde Kutlu Doğum Haftası’nın FETÖ icadı olduğu iddia edildi.
“Hristiyanların Noel yortusuna alternatif olan bu haftanın hedefi, dinin içini boşaltıp, yozlaştırmaktır” denilen haberde, haftanın tarihinin de örgütün ABD’de yaşayan lideri Fethullah Gülen’in doğum tarihi olduğu ileri sürüldü.
Öteden beri fısıltıyla söylenen bu iddiaların manşette taşınması tartışmanın yeniden ateşlenmesine neden oldu. Haberde Kutlu Doğum Haftası ile ilgili şu suçlamalar yer aldı:
Görmez yanıt verdi
Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez haberdeki iddiaları “akıl tutulmasıyla izah edilebileceğini ve kabul etmenin mümkün olmayacağını” söyledi.
Görmez, 22 Nisan 2017’de Diyanet Tv’de katıldığı programda iddialara şöyle yanıt verdi:
Görmez, FETÖ’nün Kutlu Doğum Haftası’na sızmaya çalıştığını iddia ederek şunları söyledi:
Kutlu Doğum, Mevlid-i Nebi oldu
Ama artık ok yaydan çıkmıştı. FETÖ iddiaları havada uçuşuyor, ilahiyat hocaları art arda Kutlu Doğum Haftası’nın kaldırılmasını isteyen açıklamalar yapıyordu. Görmez 31 Temmuz 2017 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığından emekliye ayrıldı. Yerine atanan Ali Erbaş’ın ilk icraatı Kutlu Doğum Haftası’nı kaldırmak oldu. Haftanın adı Mevlid-i Nebi Haftası olarak değiştildi ve yeniden hicri takvime göre Mevlid Kandili haftası kutlanacağı açıklandı. Erbaş konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Yeryüzünü teşrifleriyle insanlığın istikbalini aydınlatan, hicretiyle medeniyet kuran Hz. Peygamberin (SAV) doğum günü Mevlid-i Nebi (12 Rebiulevvel), hicretle başlayan medeniyet inşasını daha iyi anlamak adına, bir hafta boyunca yurt içinde ve yurt dışında, önemli etkinlikler ve özellikle gençlerimize yönelik programlarla ihya edilecektir” ifadelerini kullandı.
Böylece kaldırılmamış olsaydı, bugün başlayacak olan Kutlu Doğum Haftası, 28 yıl sonra takvimlerden çıktı. Siyasi iktidar tarafından desteklenen birçok gün ve bayram gibi tarihe karışmış oldu.