Enbiya Suresi Mekke döneminde inmiştir. 112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir. Sûre, temel konu olarak peygamberlerden, onların tevhit davası uğrunda verdikleri mücadelelerden bahsettiği için bu adı almıştır. Enbiya Suresi peygamberler ve tevhit davası uğrunda verdikleri mücadeleleri ele almaktadır.
Enbiya Suresi, Mushaftaki sıralamada yirmi birinci, iniş sırasına göre yetmiş üçüncü sûredir. İbrâhim sûresinden sonra, Mü’minûn sûresinden önce Mekke döneminde inmiştir. Abdullah b. Mes‘ûd, “Benî İsrâil (İsrâ), Kehf, Meryem, Tâhâ ve Enbiyâ sûreleri, benim Mekke’de ilk öğrendiğim güzel sûrelerdir” demiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 21/1). Bazı müfessirler 44. âyetinin Medine döneminde nâzil olduğu kanaatindedir.
88. | Festecebna lehu ve necceynahü minel ğamm ve kezalike nüncil mü’minın |
89. | Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezernı fardev ve ente hayrul varisın |
90. | Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh innehüm kanu yüsariune fil hayrati ve yed’unena rağabev ve raheba ve kanu lena haşiıyn |
91. | Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha mir ruhına ve cealnaha vebneha ayetel lil alemın |
88. | Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız. |
89. | Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti. |
90. | Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi. |
91. | Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık. |
Enbiya Suresi Arapça Okunuşu
- İkterabe lin nasi hısabühüm ve hüm fı ğafletim mu’ridun
- Ma ye’tıhim min zikrim mir rabbihim muhdesin illestemeuhü ve hüm yel’abun
- Lahiyeten kulubühüm ve eserrun necvellezıne zalemu hel haza illa beşerum mislüküm e fete’tunes sıhra ve entüm tübsırun
- Kale rabbi ya’lemül kavle fis semai vel erdı ve hüves semiul alim
- Bel kalu adğasü ahlamim belifterahü bel hüve şaır felye’tina bi ayetin kema ürsilel evvelun
- Ma amenet kablehüm min karyetin ehleknaha e fe hüm yü’minun
- Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhıy ileyhim fes’elu ehlez zikri in küntüm la ta’lemun
- Ve ma cealnahüm cesedel la ye’külunet taame ve ma kanu halidın
- Sümme sadaknahümül va&’de fe enceynahüm ve men neşaü ve ehleknel müsrifın
- Le kad enzelna ileyküm kitkaben fıhi zikruküm e fe la ta’kılun
- Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimetev ve enşe’na ba’deha kavmen aharın
- Felemma ehassu be’sena izahüm minha yerküdun
- La terküdu varciu ila ma ütriftüm fıhi ve mesakiniküm lealleküm tüs’elun
- Kalu ya veylena inna künna zalimin
- Fe ma zalet tilke da’vahüm hatta cealnahüm hasıyden haidın
- Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma laıbın
- Lev eradna en nettehıze lehvel lettehaznahü mil ledünna in künna faılın
- Bel nakzifü bil hakkı alel batıli fe yedmeğuhu fe iza hüve zahık ve lekümül veylü mimma tesıfun
- Ve lehu men fis semavati vel ard ve men ındehu la yestekbirune an ıbadetihı ve la yestahsirun
- Yüsebbihunelleyle ven nehara la yeftürun
- Emittehazu alihetem minel erdı hüm yünşirun
- Lev kane fıhima alihetün ilellahü lefesedeta fe sübhanellahi rabbil arşi amma yasıfun
- La yüs’elü amma yef’alü ve hüm yüs’elun
- Emittehazu min dunihı aliheh kul hatu bürhanekümv haza zikru mem meıye ve zikru men kablı bel ekseruhüm la ya’lemunel hakka fehüm mu’ridun
- Ve ma erselna min kablike mir rasulin illa nuhıy ileyhi ennehu la ilahe illa ene fa’düdun
- Ve kalüttehazer rahmanü veleden sübhaneh bel ıbadüm mükramun
- La yesbikunehu bil kavli ve hüm bi emrihı ya’melun
- Ya’lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve la yeşfeune illa li menirteda ve hüm min haşyetihı müşfikun
- Ve mey yekul minhüm innı ilahüm min dunihı fe zalike neczıhi cehennem kezalike necziz zalimın
- E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey’in hayy e fe la yü’minun
- Ve cealna fıha ficacen sübülel leallehüm yehtedun
- Ve cealnes semae sakfem mahfusa ve hüm an ayatiha mu’ridun
- Ve hüvellezı halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer küllün fı felekiy yesbehun
- Ve ma cealna li beşerim min kablikel huld efeim mitte fehümül halidun
- Küllü nefsin zaikatül mevt ve nebluküm biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna türceun
- Ve iza raakellezıne keferu iy yettehızuneke illa hüzüva e hazellezı yezküru aliheteküm ve hüm bi zikrir rahmani hüm kafirun
- Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa’cilun
- Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn
- Lev ya’lemüllezıne keferu hıyne la yeküffune av vücuhihimün nara ve la an zuhurihim ve la hüm yünsarun
- Bel te’tıhim bağteten fe tebhetühüm fe la yestetıy’une raddeha ve la hüm yünzarun
- Ve le kadistühzie bi rusülim min kablike fe haka billezıne sehıru minhüm ma kanu bihı yestehziun
- Kul mey yekleüküm bil leyli vne nehari miner rahmanv bel hüm an zikri rabbihim mu’ridun
- Em lehüm alihetün metneuhüm min dunina la yestetıy’une nasra enfüsihim ve la hüm minna yushabun
- Bel metta’na haülai ve abaehüm hatta tale aleyhimül umür e fela yeravne enna ne’til erda nenkusuha min atrafiha e fehümül ğalibun
- Kul innema ünziruküm bil vahyi ve la yesmeus summüd düae iza ma yünzerun
- Ve leim messethüm nefhatüm min azabi rabbike le yekulünne ya veylena inna künna zalimın
- Ve nedaul mevazinel kısta li yevmil kıyameti fe la tuzlemü nefsün şey’a ve in kane miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibın
- Ve le kad ateyna musa ve harunel fürkane ve dıyaev ve zikral lil müttekıyn
- Ellezıne yahşevne rabbehüm bil ğaybi ve hüm mines saati müşfikun
- Ve haza zikrum mübarakün enzelnah e fe entüm lehu münkirun
- Ve lekad ateyna ibrahıme ruşdehu min kablü ve künna bihı alimın
- İz kale li ebıhi ve kavmihı ma hazihit teemasılülletı entüm leha akifun
- Kau vecedna abaena leha abidın
- Kale le kad küntüm entüm ve abaüküm fı dalalim mübın
- Kalu ec’tena bil hakkı em ente minel laıbın
- Kale ber rabbüküm rabbüs semavati vel erdıllezı fetarahünne ve ene ala zaliküm mineş şahidın
- Ve tellahi le ekıdenne asnameküm ba’de en tüvlelu müdbirın
- Fe cealehüm cüzazen illa kebıral lehüm leallehüm ileyhi yarciun
- Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimın
- Kalu semı’na fetey yezküruhüm yükalü lehu ibrahım
- Kalu fe’tu bihı ala a’yünin nasi leallehüm yeşhedun
- Kalu e ente fealte haza bialihetina ya ibrahım
- Kale bel fealehu kebiruhüm haza fes’eluhüm in kanu yentıkun
- Fe raceu ila enfüsihim fe kalu inneküm entümüz zalimun
- Sümme nükisu ala ruusihim lekad alimte ma haülai yentıkun
- Kale efeta’büdune min dunillahi ma la yenfeuküm şey’ev ve la yedurruküm
- Üffil leküm ve li ma ta’büdune min dunillah efela ta’kılun
- Kalu harrikuhü vensuru aliheteküm in küntüm faılın
- Kulna ya naru kunı berdev ve selamen ala ibrahım
- Ve eradu bihı keyden fe cealnahümül ahserın
- Ve necceynahü ve lutan ilel erdılletı birakna fıha lil alemın
- Ve vehebna lehu ishak ve ya’kube nafileh ve küllen cealna salihıyn
- Ve cealna hüm eimmetey yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fı’lel hayrati ve ikames salati ve ıtaez zekah ve kanu lena abidın
- Ve lutan ateynahü hukmev ve ılmev ve necceynahü minel karyetilletı kanet ta’melül habis innehüm kanu kavme sev’in fasikıyn
- Ve edhalnahü fı rahmetina innehu mines salihıyn
- Ve nuhan iz nada min kablü festecebna lehu fenecceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym
- Ve nasarnahü minel kavmillezıne kezzebu bi ayatina innehüm kanu kavme sev’in fe ağraknahüm ecmeyın
- Ve davude ve süleymane iz yahkümani fil harsi iz nefeşet fıhi ğanemül kavm ve künna li hukmihim şahidın
- Fe fehhemnaha süleyman ve küllen ateyna hukmev ve ılmev ve sehharna mea davudel cibale yüsebbıhne vet tayr ve künna faılın
- Ve allemnahü san’ate lebusil leküm li tuhsıneküm mim be’siküm fe hel entüm şakirun
- Ve li süleymaner rıha asıfeten tecrı bi emrihı ilel erdılletı barakna fıha ve künna bi külli şey’in alimın
- Ve mineş şeyatıyni mey yeğusune lehu ve ya’melune amelen dune zalik ve künna lehüm hafizıyn
- Ve eyyube iz nada rabbehu ennı messeniyed durru ve ente erhamür rahımın
- Festecebna lehu fe keşefna ma bihı min durriv ve ateynahü ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem min ındina ve zikra lil abidın
- Ve ismaıyle ve idrıse ve zel kifl küllüm mines sabirın
- Ve edhalnahüm fı rahmetina innehüm mines salihıyn
- Ve zen nuni iz zehebe müğadıben fe zanne el len nakdira aleyhi fe nada fiz zulümati el la ilahe illa ente sübhaneke innı küntü minez zalimın
- Festecebna lehu ve necceynahü minel ğamm ve kezalike nüncil mü’minın
- Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezernı fardev ve ente hayrul varisın
- Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh innehüm kanu yüsariune fil hayrati ve yed’unena rağabev ve raheba ve kanu lena haşiıyn
- Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha mir ruhına ve cealnaha vebneha ayetel lil alemın
- İnne hazihı ümmetüküm ümmetev vahıdetev ve ene rabbüküm fa’büdun
- Ve tekattau emrahüm beynehüm küllün ileyna raciun
- Fe mey ya’mel minas salihati ve hüve mü’minün fe la küfrane li sa’yih ve inna lehu katibun
- Ve haramün ala karyetin ehleknaha ennahüm la yarciun
- Hatta iza fütihat ye’cucü ve me’cucü ve hüm min külli hadebiy yensilun
- Vakterabel va’dül hakku fe iza hiye şahısatün ebsarullezıne keferu ya veylena kad künna fı ğafletim min haza bel künna zalimın
- İnneküm ve ma ta’büdune min dunillahi hasabü cehennem entüm leha varidun
- Lev kane haülai alihetem ma veraduha ve küllün fıha halidun
- Lehüm fiha zefıruv ve hüm fıha la yesmeun
- İnnellezıne sebekat lehüm minel husna ülaike anha müb’adun
- La yesmeune hasıseha ve hüm fı meştehet enfüsühüm halidun
- La yahzünülümül fezeul ekberu ve tetelekkahümül melaikeh haza yevmükümüllezı küntüm tuadun
- Yevme natvis semae ke tayyis sicililli lil kütüb kema bede’na evvele halkın nüıydüh va’den aleyna inna künna faılın
- Ve le kad ketabna fiz zeburi mim ba’diz zikri ennel erda yerisüha ıbadiyas salihun
- İnne fı haza le belağal li kavmil abidın
- Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemın
- Kul innema yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıd fe hel entüm müslimun
- Fe in tevellev fe kul azentüküm ala seva’ ve in edrı e karıbün em beıydüm ma tuadun
- İnnehu ya’lemü ma tektümun
- Ve in edrı leallehu fitnetül leküm ve metaun ila hıyn
- Kale rabbıhküm bil hakk ve rabbüner rahmanül müsteanü ala ma tesıfu
Enbiya Suresi Meali
1.İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.
2, 3.Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”
4.Peygamber onlara dedi ki: “Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”
5.Onlar, “Hayır, bunlar karma karışık yalancı düşlerdir. Hayır, onu kendisi uydurdu, hayır, o bir şairdir. Eğer böyle değilse önceki peygamberlerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi o da bize bir mucize getirsin” dediler.
6.Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi de şimdi bunlar mı iman edecekler?
7.Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz bir takım erkekleri peygamber gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.
8.Biz onları yemek yemez bir beden yapısında yaratmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi.
9.Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Haddi aşanları ise helak ettik.
10.Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
11.Biz zulmetmekte olan nice memleket kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka başka toplumlar meydana getirdik.
12.Onlar azabımızı hissedince hemen oradan süratle kaçıyorlardı.
13.Onlara, “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza dönün. Çünkü sorulacaksınız” denildi.
14.”Eyvah bizlere! Bizler gerçekten zalim kimseler idik” dediler.
15.Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti.
16.Biz yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
17.Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.
18.Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size!
19.Göklerde ve yerde kim varsa hep onundur. O’nun katındakiler ne ona ibadetten çekinir (ve büyüklenir) ne de yorgunluk (ve bıkkınlık) duyarlar.
20.Hiç ara vermeksizin gece gündüz tespih ederler.
21.Yoksa yerden, ölüleri diriltebilecek bir takım ilahlar mı edindiler?
22.Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.
23.O, yaptığından dolayı sorgulanamaz fakat onlar sorgulanırlar.
24.Yoksa ondan başka ilahlar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi! İşte benimle beraber olanların kitabı ve işte benden öncekilerin kitabı (Hiçbirinde birden fazla ilah olduğuna dair hiçbir delil yok). Şüphesiz çokları hakkı bilmezler de bu sebeple yüz çevirirler.”
25.Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilah yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir.
26.(Böyle iken) “Rahmân çocuk edindi” dediler. O böyle şeylerden uzaktır, yücedir. Hayır, (evlat diye niteledikleri) o melekler ikrama erdirilmiş kullardır.
27.Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve hep onun emriyle iş görürler.
28.Allah onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar onun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi onun korkusuyla titrerler.
29.İçlerinden her kim, “Allah’tan başka ben de şüphesiz bir ilahım” derse böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.
30.İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?
31.Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler yollar meydana getirdik.
32.Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler.
33.O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.
34.Biz senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?
35.Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.
36.İnkar edenler seni gördükleri zaman ancak alaya alırlar. “Bu mu ilahlarınızı diline dolayan?” derler. Halbuki kendileri Rahmân’ın kitabını inkar ediyorlar.
37.İnsan çok aceleci (tezcanlı) yaratılmıştır. Size yakında âyetlerimi göstereceğim. Şimdi acele etmeyin.
38.Bir de “Eğer doğru söyleyenler iseniz bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.
39.İnkar edenler, yüzlerinden ve sırtlarından ateşi savamayacakları ve hiçbir yardım da görmeyecekleri vakti bir bilseler!
40.Şüphesiz o (tehdit edildikleri azap) onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkınlıktan dondurup bırakacak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek, ne de kendilerine göz açtırılacak.
41.Andolsun, senden önce de birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alaya aldıkları şey kuşatıverdi.
42.(Ey Muhammed!) De ki: “(Size azab edecek olsa) gece ve gündüz Rahmân’ın azabından sizi kim koruyacak?” Öyle iken onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirmekteler.
43.Yoksa bizim dışımızda onları koruyacak ilahları mı var? O ilah edindikleri nesneler kendilerine bile yardım edemezler. Zaten onlar bizden de yardım görmezler.
44.Evet, biz onları da atalarını da, faydalandırdık. Öyle ki uzun süre yaşadılar. Ama, artık görmüyorlar mı ki, biz yeryüzünü çevresinden eksiltiyoruz? O halde onlar mı galip gelecekler?
45.De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum.” Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.
46.Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak “Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik” diyeceklerdir.
47.Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
48.Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.
49.Onlar, görmedikleri halde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet gününden de korkarlar.
50.İşte bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz mübarek bir öğüttür. Şimdi siz bunu mu inkar ediyorsunuz?
51.Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
52.Hani o babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.
53.”Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.
54.İbrahim, “Andolsun, Siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.
55.”Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.
56.İbrahim dedi ki: “Hayır! Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”
57.Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.
58.Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.
59.Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler.
60.(İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.
61.(Bir kısmı da) “O halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.
62.(İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey İbrahim” dediler.
63.Dedi ki, “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun, bakalım!”
64.Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.
65.Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler.
66.İbrahim şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”
67.”Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”
68.(İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin” dediler.
69.”Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.
70.Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük.
71.Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.
72.Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık.
73.Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekatı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.
74.Biz Lût’a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir toplum idiler, fasık (Allah’ın emrinden çıkan kimseler) idiler.
75.Onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o, gerçekten salih kimselerdendi.
76.(Ey Muhammed!) Nûh’u da hatırla. Hani o daha önce dua etmişti de biz onun duasını kabul ederek, kendisini ve ailesini o büyük sıkıntıdan (tufandan) kurtarmıştık.
77.Âyetlerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik. Şüphesiz onlar kötü bir toplumdu. Bu yüzden biz de onları topyekün suda boğduk.
78.Dâvûd ile Süleyman’ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.
79.Biz hüküm vermeyi Süleyman’a kavratmıştık. Zaten her birine hükümranlık ve ilim vermiştik. Dâvûd ile birlikte, Allah’ı tespih etmeleri için dağları ve kuşları onun emrine verdik. Bunları yapan biz idik.
80.Bir de Davud’a, sizin için, zırh yapma sanatını öğrettik ki, savaşlarınızda sizi korusun. Şimdi siz şükrediyor musunuz?
81.Süleyman’ın hizmetine de güçlü esen rüzgarı verdik. Rüzgar, onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere eser giderdi. Biz her şeyi hakkıyla bileniz.
82.Bir de şeytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da onun emrine verdik. Hep onları zapteden bizdik.
83.Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti.
84.Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
85.İsmail’i, İdris’i ve Zülkifl’i de hatırla. Bunların hepsi sabredenlerdendi.
86.Onları da rahmetimizin içine soktuk. Şüphesiz onlar salih kimselerdendi.
87.Zünnûn’u da hatırla.8 Hani öfkelenerek (halkından ayrılıp) gitmişti de kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Derken karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum” diye dua etti.
88.Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.
89.Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti.
90.Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.
91.Irzını korumuş olan kadını da (Meryem’i de) hatırla. Ona ruhumuzdan üflemiştik. Kendisini de, oğlunu da âlemlere (kudretimizi gösteren) birer delil yapmıştık.
92.Şüphesiz bu (İslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.
93.(İnsanlar) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Hepsi de ancak bize dönecekler.
94.Şu halde kim mü’min olarak bir salih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez. Şüphesiz biz onu yazmaktayız.
95.Helak ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkansızdır.
96.Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler.
97.Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz” derler.
98.Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.
99.Eğer onlar ilah olsalardı oraya varmazlardı. Halbuki hepsi orada ebedi kalacaklardır.
100.Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler.
101.Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükafat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.
102.Onlar cehennemin hışıltısını bile duymazlar. Canlarının istediği nimetler içinde ebedi olarak kalırlar.
103.En büyük korku bile onları tasalandırmaz ve melekler onları, “İşte bu, size vaad edilen (mutlu) gününüzdür” diyerek karşılarlar.
104.Yazılı kağıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız.
105.Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebûr’da da, “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.
106.Şüphesiz bunda Allah’a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır.
107.(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
108.De ki: “Bana ancak, ilahınızın yalnızca bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. Artık müslüman oluyor musunuz?”
109.Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
110.”Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”
111.”Bilmem! Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihan ve bir vakte kadar yararlanmadır.”
112.(Peygamber), “Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı yardımı istenecek olan Rahmân’dır” dedi.