Eleştiri
“Sen hep böylesin. Zaten bir gün bile olsun beni
dinlemedin. Hep bağırıyorsun. Beceriksizsin. Filanın eşinden ibret al.
Beni üzmekten zevk alıyorsun” şeklindeki ifadeler, eşi suçlayıcı,
yargılayıcı ve kırıcı eleştirilerdir. Oysa iletişimde “ben” dilini
kullandığımızda eşimize şöyle diyebiliriz: “Ben bu sözünden veya
davranışından dolayı çok üzüldüm, hayal kırıklığı yaşadım.” Bu ifade
daha yumuşak olduğundan, ayrıca kişide oluşturduğu duyguyu da olaya
yansıttığından eşi olumlu yönde etkileyebilir.
Genelleme
“Hep
böylesin. Böyle yaparsın. Zaten senden başkası da beklenmez. Bencilsin.
Hiç değişmiyorsun. Bu huyunu annenden, babandan kapmışsın. Bir gün de
iyi yanını göremeyecek miyim?” tarzındaki ifadeler, eşi bir kalıba
sokan ve damgalayan ifadelerdir. Mantıksal olarak düşündüğümüzde, madem
ki eşiniz söylediğiniz gibi “hep öyle”, yıllardır değişmiyor; peki siz
ne oranda değiştiniz? İşe kendinizi değiştirmekle başlayın.
Aklını okumak
Evlilikte
ilişki bozulmaya ve mutsuzluk ortaya çıkmaya başlayınca araya mesafeler
girer. Sürekli kavga, üzüntü, bir noktada çiftleri sessizliğe ve kendi
dünyalarına iter. Fakat burada sözlü iletişim yerine sözsüz iletişim,
yani davranışlardan anlamlar çıkarıp, eşi yargılama süreci başlar. “Hah
yine kızdın. Bakışlarından anladım. Sen öyle demek istemedin. Senin
kafanın içinde neler var, çok iyi biliyorum.” Tarzındaki yaklaşımlar,
eşin jest ve mimiklerinden, hal ve hareketlerinden anlamlar çıkarmaya
yöneliktir.
İşi yokuşa sürmek
Zamanla eşlerden birinde olumlu
bir değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş ve kişi
olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir; diğer eşin: “10 yıldır sana
söyledim, ama beni dinlemezsin; sonunda dediğime geldin. Başkası
deyince daha mı kıymetli oluyor?” biçimindeki konuşmaları, eşi üzen ve
geriye döndürebilecek tarzdadır. Oysa; “Bu değişiklikten dolayı çok
mutluyum, sevinçliyim. Gel beraber plan yapalım; başka nelerimizi
değiştirebiliriz, onları konuşalım” tarzında bir diyalog kurulursa
olumlu değişiklik pekişir ve devamı için de teşvik edilmiş olunur.
Geçmişi hatırlatmak
Herkesin
evliliğinde, geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile
kavgaları, kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürmeler ve hayal
kırıklıklarıdır. Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli gündeme getirmek
sıkıntı doğurur ve sorunları pekiştirir.
Hep haklı olmak
Hatalar,
yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde “Kim daha haklı?” diye
adeta “mahkeme” kurulur. “Evliliğimiz boyunca kavgaları hiç ben
başlatmadım. Sen hep bana kötü davrandın, beni aşağıladın. Bütün
sorunlar senden kaynaklanıyor.” Bu tarz kalıp sözler, tıkanan
evliliklerin klasik sözleridir. Oysa önce kendimize bakmamız ve “Ben
nerede hata yapıyorum, yanlışım ne olabilir?” diye düşünmek gerekir.
Sürekli karşı tarafı haksız görmek işin kolaycı yönüdür.
Sorumluluk
Aile
yükünün tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokup gergin ve
öfkeli yapabilir. Bu yüzden hiçbir cinsiyet ayırımı gözetmeksizin
yapılacak işleri ortaklaşa yapmaya gayret etmek gerekir. Diğer yandan,
ilişkideki bozulmadan dolayı “Sen beni zorluyorsun, çıldırtıyorsun; bu
yüzden öfkeleniyorum” yerine, “Seninle ilişkimde zorlanıyor ve bazen
öfkemi kontrol edemiyorum” tarzında konuşulsa, kişi kendisini de ortaya
koyuyor ve sorumluluğu paylaşmış oluyor; böylece eşi suçlamıyor, soruna
dikkat çekip, üzerinde düşünülmesi gerektiği mesajını veriyor.
Mantıksal yaklaşım
“Ya
bana iyi bir neden göster, söylediklerimi çürüt, ya da beni kabul et.”
Yaklaşımı evlilikle iş ilişkisini karıştırma yaklaşımıdır. Evlilikte
roller, duygular, cinsellik ve birçok değişken rol oynar. Kendimizi
“temize çıkarma”da mantık olayını ileri sürmek kendi kendimizi
aldatmaktan ibarettir.
Sözünü kesmek
İletişimde en önemli
husus, konuşan insanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse aralarda
girmektir. Dinlememiz, anlamamız ve kendimizi anlatmamız gerekiyor.
Bunun yolu da saygıyla dinlemek ve ses tonunu yükseltmemektir.
Terapist yaklaşımı
Eş,
ne kadar ilgili ve tecrübeli olursa olsun, kendisini doktor yerine
koymamalı; çünkü bir şey değişmez, eşi kendisini dinlemez ve dirençle
karşılaşır. Bu yüzden “iyi bir eş, arkadaş, sevgili” nasıl olursa, ona
öyle davranmalıdır.