Türk dünyasının gerek kültürüne gerekse de edebiyatına konu olan ve her yıl şubat-mart aylarında “düşse de ısınsak” diye beklenen bir hava olayıdır cemre… Arapça “ateş parçası”, “kor halindeki ateş ya da kömür” anlamına gelen ve ısınmayı ifade eden cemrenin ilki 20 Şubat’ta havaya düşecek.
Cemre, halk takvimi olarak adlandırılan ve tabiatın gözlenmesi ile bu gözlemlerden oluşan deneyimlerin paylaşılmasına yönelik bir döngüsel takvim bilgisidir.
Halk takvimlerinin veya döngüsel takvimlerin, günümüzde kullanılan ve belli bir tarihi, başlangıç veya sıfır kabul eden çizgisel takvimlerden farkının, gözlemlenebilir tabiat olayları ve mevsimlere dayanmasıdır. Bundan dolayı bu takvimlerin yeni yıl başlangıcının, hazreti İsa’nın doğumu veya hazreti Muhammed’in hicreti gibi tarihsel olaylara değil, soğukların sona ermesi, kar yağışının durması, göçmen kuşların dönmesi ya da kır çiçeklerinin açması gibi durumlarla gözlenen baharın gelişine dayandırılmıştır.
21 Mart’ta kutlanan nevruz veya 6 Mayıs’ta kutlanan hıdrellez, baharın gelişini simgeler aynı zamanda bu tarihlerin yılbaşı olduğunu yani yeni yılın bu tarihte başladığını gösterir.
Baharın veya yeni yılın gelişine doğru tabiatta görülen kimi olaylar, sözlü kültür ortamında ya mitoloji ya takvim bilgisi ya da atasözü olarak gelecek kuşaklara aktarılır.
Cemreler, şiddetli kıştan bahara geçiş sırasında ortaya çıkan iklim değişikliklerine yönelik gözlemlerin inançlarla, mitolojilerle ve çevre kültürlerle karışmış bir şeklidir.
Mitolojideki “imre” göndermesi
Cemre, Arapça’da kor halindeki ateş anlamına gelir. Cemrelerle ilgili inanışların kaynağı ve takvim bilgisi, daha güneyde ve sıcak iklimlerde var olan Arap kültüründen ziyade daha kuzeyde ve soğuk iklimlerde var olan Türk kültüründen kaynaklanmaktadır. Arapça cemre kelimesinin kor veya sıcaklık anlamı nedeniyle eski Türkçedeki imre (imere veya emire) kelimesinin yerine geçtiğini savunanlar vardır. Kadim bir Türk grubu olan Altayların mitolojisinde imre adı verilen bir ruh veya cinin cemreleri yaptığına inanılır. İmre baharda görülür ve bir ışık demeti halinde göğe yükselir, ardından suya iner ve buzları eritir sonra da toprağı ısıtır. Eski bir Türk kavmi olan Bulgarlarda geçen zemire ile Anadolu halk takvimindeki zemheri (ocak ayı) arasında bir ilişki kurulabilir. Ayrıca Azerbaycan kültüründe yaygın olan ve 21 Mart’taki Nevruz’a kadar olan dört çarşambanın aynı zamanda cemle adıyla kutlanması cemrelerle ilgilidir. Azerbaycan inanışlarına ve halk takvimine göre ilk Çarşamba 22 Şubat’ta başlıyor. Buna ateş çarşambası, bir hafta sonrasına su çarşambası ve sonrakine de toprak çarşambası diyorlar. Son çarşambadan bir hafta sonra ise nevruz geliyor. Bilindiği gibi nevruz takvim olarak hem baharın hem de yeni yılın ilk günüdür.”
-Anadolu’da baharın başlangıcı-
Anadolu’da baharın ve yeni yılın gelişinin, 6 Mayıs’ta kutlanan Hıdırellez olarak kabul edilir.Bu nedenle 6 Mayıs Anadolu halk takviminin ilk günü yani yeni yılın başlangıcıdır.
Bu takvime göre yıl, “kasım” ve “hızır” günleri olarak ikiye ayrılır.Kasım günleri, Miladi takvime göre 8 Kasım’da başlar ve 179 gün sürer. (Bu yıl Şubat 29 çektiği için 180 gün olacaktır). Hızır günleri ise Miladi 6 Mayıs’ta başlar ve Miladi 7 Kasım’a kadar 186 gün sürer. Hızır günlerinin başladığı gün yeryüzüne Hızır’ın geldiğine; bolluk, bereket, sağlık, kısmet gibi güzelliklerle birlikte yazı da getirdiğine inanılır.
Cemre, kış günlerinin hüküm sürdüğü kasım günlerinde, baharın gelmekte olduğunun işaretleri olarak anlaşılır. Örneğin Miladi takvime göre 20 Şubat’ta havaya düşen birinci cemre, kasım günlerinin 105. gününe tesadüf eder. İlk cemre Nevruz takviminde 22 Şubat’ta görülen ilk çarşamba ile benzerlik gösterir. Halk arasında kasım günlerinin 100’ü geçmesi aynı zamanda kışın biteceğine olan ümidin sembolüdür. Bu nedenle kasımın 46’sında, 40 gün anlamına gelen ’erbain’ ve 86’sında ise 50 gün anlamına gelen ’hamsin’ hesaplanır ve bu 90 günün geçmesinden sonra Kasım 100’e ulaşınca yazın geleceğine olan inanç ve beklenti artar. Nitekim halk arasında söylenen ’Geldik yüze, çıktık düze’ atasözü buna işaret eder. Yine halk arasında söylenen ’Ağustos soğuya soğuya kışı getirir şubat ılıya ılıya yazı getir’ atasözü de mevsim değişimini ve cemrelerin bundaki rolünü gösterir.
-Cemreler sırayla havaya, suya ve toprağa düşer-
Cemre Miladi takvime göre, 20 Şubat’ta havaya, 27 Şubat’ta suya ve 6 Mart’ta da toprağa düşer.
Şubat ayı 29 çektiği zaman son cemre toprağa 5 Mart’ta düşer.
Halk inanışına göre cemre havaya düşünce bütün kışı ve karı yere indireceğine, suya düşünce buzları eriteceğine ve toprağa düşünce de yeri ısıtacağına inanılır ve kardelen, çiğdem ile öksüzoğlan çiçeklerinin topraktan çıkmasını sağlar.
Mart ayında baharın başladığına dair bugünkü takvim bilgileriyle de cemrelere dayalı halk takviminin örtüşmektedir.
CEMRE NEDİR CEMRE DÜŞMESİ NE DEMEK CEMRE DÜŞME TARİHLERİ
124