Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Din, dil, coğrafya tanımayan kadına yönelik şiddet, tüm dünyada giderek artıyor. Pek çok ülkede kadına yönelik şiddete karşı tedbirler alınsa da kati olarak önüne geçilebilmiş değil. Peki, dünya; kanunlarla ve yasalarla ve pek çok kampanyayla önüne geçmeye çalıştığı kadına yönelik şiddet konusunda hangi noktada?
Fransa Cumhurbaşkanı kadına yönelik şiddete karşı kampanya başlattı
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron aile içi şiddete karşı ülke çapında bir kampanya başlattı. Bu tür olayları ihbar etmeye yönelik bir telefon hattına gelen bir çağrıyı dinleyerek konu hakkında bilgi alan Macron, kampanyaya dikkat çekmek için kullandığı telefon hattına yapılan aramalarda büyük bir artış yaşandı.
İngiltere’de sığınma evleri ve yardım mekanizması
Ülkede şiddet gören kadınların haftada yedi gün 24 saat arayabilecekleri bir yardım hattı mevcut. Hattın ucundaki görevliler İngilizce konuşmayan kadınlara da tercüman aracılığı ile danışmanlık veriyor. Konuşmalar tamamen gizli ve verilen hizmetin içinde kadın istiyorsa sığınma evine gidebiliyor. Sığınma evine evli ya da değil, çocuklu ya da çocuksuz her kadın başvurabiliyor.
İspanya’da şiddet mağdurlarını destekleyen programlara ayrılan bütçe artırıldı
İspanya kadına karşı şiddet olaylarında kadınları koruyucu önlemleriyle tüm Avrupa’ya örnek olarak gösteriliyor. 2004 yılında çıkarılan bir yasayla aile içi şiddet olaylarını ele almak için özel mahkemeler kuruldu, mağdurları destekleyen programlara ayrılan bütçe artırıldı.
ABD’de aile içi şiddet yardım hatlarına 20 binden fazla çağrı geliyor
ABD’deki kadınlar, çok sayıda kadın hakları örgütlüğündeki çabalara rağmen aile içi şiddetin kurbanı olmaya devam ediyor. ABD bunun önüne geçmek için ülke çapındaki aile içi şiddet yardım hatlarına 20 binden fazla telefon görüşmesi yapılıyor. ABD’de her 5 kadından 1’i şiddet görüyor.
Rusya’da 2017 yılında aile içi şiddet, kısmi olarak suç kapsamından çıkarıldı
Rusya’daki kadınların en az yüzde 49’unun aile üyeleri tarafından şiddet gördüğü veya risk altında olduğu bilinmesine rağmen, 2017 yılında aile içi şiddet kısmı olarak suç kapsamından çıkarıldı.
Hindistan’da kadına şiddete karşı ‘pembe örgüt’ kuruldu
Hindistan kadına yönelik şiddet konusunda sabıkası en kabarık ülkelerin başında geliyor. Kadınlar tecavüz ve namus cinayetleriyle mücadele etmek için kendi örgütlerini kurdular. Kadına şiddet uygulayanlara şiddet ile karşılık veren kadın çetesi erkekleri ve erkeklerden yana olan polisleri sopalarıyla dövüyorlar. Hindistan’da kadına şiddet çok yüksek ve kadınlar ‘’erkeklere karşı sopa sözden daha etkili’’ ilkesini benimsemiş durumda. Eylemlerini ise pembeler giyinip gerçekleştirdikleri için adları Pembe Örgüt.
Çin’de veritabanı sayesinde ev içi şiddet geçmişi kontrol edilecek
Ülkenin doğusundaki Yivu şehrinde hayata geçirilen veritabanı sayesinde, evlenecek çiftler karşısındaki insanın ev içi şiddet geçmişini kontrol edebiliyor. Bu uygulama 1 Temmuzda başladı. Veritabanında kişiler hakkında ev içi şiddet suçları, uzaklaştırma kararları veya ailesine yönelik şiddet suçları bilgisi bulunacak.
Finlandiya’da faillerin çoğu ceza almıyor
İskandinav ülkesi Finlandiya’da yılda 50 bine yakın kadın cinsel ya da fiziksel şiddete maruz kalırken, faillerin çoğu ceza almıyor. Kadına yönelik şiddeti araştıran Ulusal Suçluluk Kurbanları Araştırma Kurumu, vakaların sadece yaklaşık %5’inin polise bildirildiğini tespit etti. Mahkemeye intikal eden kadına şiddet davalarının sadece birkaçı mahkumiyetle sonuçlanıyor.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi için yapılan çalışmalar açısından Türkiye örnek ülkelerden.
Türkiye’de 1980’lerden bu yana toplumsal algıyı dönüştüren çalışmalar yapıldı
Türkiye’de 1980’lerden bu yana kadınlara ve toplumsal cinsiyete yönelik araştırmalar yaygınlaştı ve toplumsal algıyı dönüştüren çalışmalar yapıldı. Bunlardan bir kaçı; İçişleri Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kurduğu Şiddet Önleme Merkezi, ‘’Kadına El Kalkamaz’’ projesi, KADES uygulaması ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4.Ulusal Eylem Planı’nın ‘’mağdur odaklı’’ çalışmalardır.
ŞÖNİM Kadınları güvence altına alıyor
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kurduğu ŞÖNİM, uzun adıyla Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi 7/24 hizmet veren bir kuruluş. Özellikle kadına yönelik şiddetin arttığı bu dönemde bu konuda devlet eliyle bir politika takip edilmesi, kadınlarında güvence altına alınmasında önemli bir rol üstleniyor.
Tehdit durumlarında Emniyet Güçleri devreye giriyor
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi kişiyi bir süre misafir ediyor ve misafir olan kadının tekrardan bir tehdit hissetmemesi için bu tür yerlerin isimleri ‘’gizli’’ kalıyor. Bu noktada ilk başvuru yeri Sosyal Hizmet Merkezleri’dir. Tehdit durumlarında ise Emniyet Güçleri devreye giriyor. Ardından yapılan inceleme ve görüşme sonucunda kişi Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne götürülüyor.
10 yılda toplam 1 milyon 310 bin kişi hizmet aldı
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nde 2012’den 2022’ye kadar 1 milyon 92 bin 414 kadın, 124 bin 156 çocuk olmak üzere 10 yılda toplam 1 milyon 310 bin kişi hizmet aldı. Şuan yürürlükte olan 2021-2025 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4.Ulusal Eylem Planı’nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yaptığı ‘’mağdur odaklı’’ yaptıkları çalışmaların aralıksız devam ediyor.
Elektronik kelepçe kadına şiddetle mücadeleye büyük katkı veriyor
Bu kapsamda İçişleri Bakanlığı, aile içi ve kadına şiddetle mücadele kapsamında 1 Ocak 2021’de iki yeni adımı hayata geçirdi. Bunlardan biri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde imzalanan protokolle uygulamaya konulan elektronik kelepçe, kadına şiddetle mücadeleye büyük katkı veriyor. Uygulamaya göre şiddet uygulayan kişiler, mahkemeden alınan kararla ayak bileğine elektronik kelepçe takılarak izlenebiliyor. Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ekiplerince takılan elektronik kelepçeler, Elektronik İzleme Merkezinden 7 gün 24 saat esasına göre takip ediliyor.
Diğer uygulama ise; KADES
Kadın Destek uygulaması, kadınlar ve çocukların maruz kaldığı şiddet, taviz gibi kötü eylemleri biraz olsun engellemek adına Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp kullanıcılara sunulmuş bir uygulamadır. Telefonunuzda internet dahi olmasa söz konusu uygulamayı kullanmak mümkün. Bir şiddet olayı sebebiyle korku yaşıyor ya da tehdit altındaysanız, KADES uygulamasına dokunmanız yeterli. Daha sonra telefonunuz kapansa bile sinyal takip ediliyor, böylece polis kısa süre içerisinde size ulaşıyor.
KADES uygulamasını 4 milyon 105 bin kadın telefonuna indirdi
27 Ekim itibariyle 4 milyon 105 bin kadın bu uygulamayı telefonuna indirdi. Bunların 318 bini gerçek ve tehlike içeren ihbarlar olup hepsine müdahale edildi. Uygulama, başarısından dolayı KADES uluslarası ödül aldı. Fransa ve Belçika da uygulamayı örnek alan ülkeler arasında.
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 1005, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde 242 olmak üzere 1247 yerde Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Büro Amirliği kuruldu. Bakanlık tarafından, 100 bin nüfusun üzerindeki kadın konuk evi olmayan belediyeler, konuk evi açmaları konusunda uyarıldı ve süre verildi.
4.Ulusal Eylem Planı
Bu uygulamaların dışında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinesinde Milli Eğitim, Adalet, Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları ve Diyanet İşleri Bakanlığınca kadına yönelik şiddetle mücadelede IV. Ulusal Eylem Planı’nın (2021-2025) hazırlanıyor ve bu plana ek olarak 2022’de her birimin sorumlu olduğu faaliyet planı da yayınlandı.
‘’Kadına El Kalkamaz’’ projesi ile 5 milyon erkeğe ulaşıldı
İçişleri Bakanlığı tarafından duyurulan diğer bir yeni proje de ‘’Kadına el kalkamaz’’ projesi. Bu proje sayesinde 5 milyon erkeğe ulaşıldı. 100 binden fazla afiş ve pankart hazırlandı. Bir buçuk milyondan fazla broşür dağıtıldı. Türkiye nüfusu yüzde 7 buçuk artmasına rağmen geçen yıl 309’a indi.
Sivil toplum kuruluşu olan proje: KADEM
KADEM, kurulduğu 8 art 2013 tarihinden bu yana kadının onuru ile yaşayabileceği güvenli bir toplum ve adil bir gelecek inşa etmek amacıyla çalışan ‘’varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet’’ ilkesini savunan bir sivil toplum kuruluşudur.
Kadın hakları ve aileyi ilgilendiren meselelerde, uygulanabilir ve kalıcı çözümler üreterek çalışmalar yapıp, toplumsal hayatın her alanında kadının temsilini güçlendirmeyi hedefliyor. Aynı zamanda Türkiye genelinde 30 ilde temsilcilikleri bulunuyor.
KADEM, bu yıl 25 kasım haftasında ise kadına yönelik şiddete karşı toplumsal farkındalık oluşturmak için Israrlı Takip konusunu işliyor.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), tüm dünyada varlığını sürdüren kadına yönelik şiddete karşı duyarlılığı artırmak amacıyla düzenlediği kampanyalara bir yenisini ekledi.
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”nü de içeren haftada başlatılan kampanyanın teması, “ısrarlı takip”.
Dernek, kampanyayı önceki yıllarda olduğu gibi zorunlu yayın kapsamındaki bir kamu spotu ile başlattı. ‘’Israrlı takip bir şiddet türüdür ve suçtur’’ mesajının verildiği kamu spotunda, ısrarlı takibin bu yıl, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda
suç olarak kabul edildiği hatırlatılıyor ve bu konuda toplumda bir farkındalık hedefleniyor.
Faillere, ısrarlı takip sırasında suç işledikleri; mağdurlara ise “Yasaya Tutun” sloganı ile ısrarlı takibe uğradıkları zaman yasaların yanlarında olduğu hatırlatılıyor.
TÜBAKKOM 25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
TÜBAKKOM
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ
BASIN AÇIKLAMASI
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEMİYORUZ
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar, dünyanın her yerinde; yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılığa, sömürüye, cinsiyet eşitsizliğine, ev içi şiddete, toplumsal şiddete dikkat çekerek, mücadele ve dayanışma ruhuyla kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için etkin, sürdürülebilir mücadele için toplumu, ilgili kurum ve kuruluşları görevlerini yapmaya yasaları uygulamaya çağırmaktadır.
Ülkemizde kadınların hukuki kazanımlarına karşı yürütülen sistematik çalışmalar sonucunda, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini endişeyle gözlemlemekteyiz. İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı bir şekilde çekinilmesi, Türk Medeni Kanunuyla ve 6284 sayılı Yasa ve Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerinin yapılacağının kamuoyunda sürekli gündemde tutulması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, toplumsal cinsiyet derslerinin müfredatlardan çıkartılması, kadını özgür birey olarak görmeyip, sadece aile içinde bir birey olarak sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politik uygulamalar v.b gibi nedenlerle kadınlar daha fazla şiddete açık hale getirilmektedir.
Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesinde yasal mevzuatın önemini biliyoruz. Ancak bunun yanında mevcut yasal düzenlemelerin ve uluslararası mevzuatın eksiklik ve tutarlılıkla uygulanmasının daha da önemli olduğunun farkındayız. Maalesef ülkemizdeki yasal düzenlemeler uygulamalara yansımamakta; Siyasilerin, Üniversitelerin, Diyanet İşleri Başkanlığının, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının kadına yönelik açıklamalarının kadınların yasalarla elde ettiği kazanımların uygulanabilirliği ortadan kaldırmaktadır.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi Devletin kadınları korumaya yönelik önlemleri ve şiddete yönelik politikalarıyla birebir ilgilidir. Erkek şiddeti, kadın cinayetleri, kadının korunması temel bir politika olarak ele alınmalıdır. Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması ve şiddete uğrayan kadınların korunması devletin sorumluluğundadır.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal mevzuatın yanında ,toplumsal zihniyetin değiştirilmesi de çok önem arz etmektedir Bu bağlamda, devletin çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi yanında ,bu mücadelenin toplumsal düzeyde genele yayılarak etkin ve kararlı yürütülmesi gerekmektedir. Ancak günümüzde ülkemizde zihniyet dönüşümüne yol açacak politikalar oluşturmadığı gibi tam tersi kadınların insan haklarını koruma altına alan kanunları ve uluslararası sözleşmeleri kaldırmaya yönelik çalışmalara destek olunmasının ve İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı olarak çekinilmesinin kadına yönelik şiddette kadınları korumasız bıraktığını ve kadınların yaşam hakkının ihlaline yol açtığını görmekteyiz.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Türk Medeni Kanun’u, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz uygulanması, Aile Hukuku ve kadına karşı şiddet alanlarında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamalarının kabul edilmemesi, nafaka konusunda yasal bir değişiklik yapılmaması ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir.
TÜBAKKOM ve Kadın Hukuku Komisyonları / Merkezleri olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, her gün olduğu gibi, kadınların Cumhuriyetimizle, Anayasa’mız, yasalarımız ve Uluslararası sözleşmelerle elde ettiği kazanımları ihlal edecek veya ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin karşısında olmaya ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması için talepkâr olmaya devam edeceğimizi, yasaların eksiksiz olarak uygulanması konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamalarını takip edeceğimizi, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi dayanışma ruhuyla sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. 22.11.2021
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
KADIN HUKUKU KAMİSYONU
(TÜBAKKOM )