Aristoteles’in madde ve form kuramı, felsefesinin en önemli ve en etkili yönlerinden biridir. Fakat incelikli bir öğreti olduğundan, genellikle iyi anlaşılamaz. Özü itibariyle bu kuram, modern bilimin ilerlemelerinden çok önce, doğal dünyayı açıklamaya yönelik bir girişimdir.
Aristoteles (MÖ 384-322) dünyanın öz’lerle, yani bitki ve hayvanlar gibi somut bireysel şeylerle dolu olduğunu gördü, Özleri, kurduğumuz cümlelerin özneleri olabilecek türde şeyler gibi düşünebiliriz. Örneğin, Sokrates bir özdür Sokrates solgundur. Diye biliriz. Aristoteles, solgun olma niteliği gibi özlerin belli niteliklerini ilinek (araz) olarak adlandırdı. İlinekler, özler hakkında söylediğimiz şeylerdir; genelde cümle içinde sıfat olarak görev yaparlar.
Bu farklılığı kavramanın diğer yolu, Aristoteles’in iliniksel değişikli ve özsel değişiklik arasında yaptığı ayrımdan geçer. İlineksel değişikliği bir örneği, sokrates’in soluk olmaktan, güneşte biraz zaman geçirdikten sonra bronz rengine dönüşmesidir. Sokrates, yani öz, devam eder ve değişen sadece Sokrates’in ilinekleridir. Yani solukluğu ve tenidir. Özsel değişme verilebilecek örnek isek Sokrates’in ölümüdür. Bu durumda, saf bir öz olan Sorkates varoluşun dışına çıkar.
Bu özsel değişim fikri, bizi, Aristoteles’in mdde/form kuramına götürür. Sorkates ölse bile, cesedi var olmaya devam eder. Bir şeyler sürüp gider. Aristotelis, maddeyi özsel değişim yoluyla sürüp giden şey olarak tanımlar. Ancak bir zamanlar çeşitli girift biyolojik süreçler muhteva eden Sokrates’in maddesi , bu süreçleri durdurmuştur. Şimdi ölüdür, maddesi geride kalır ama maddenin formu değişmiştir. Form, Sokrates’in pek çok parçasının birbiriyle nasıl etkileşeceğini belirleyen organizasyonun ve faaliyetin ilkesi olarak tanımlanır.
Aristoteles, bireysel özlerin madde ve formunun birleşimleri olduğu sonucuna vardı. Doğa felsefesi üzerine olan eserlerinde, doğal olayların geniş çeşitliliğini açıklamak için madde/form kuramını kullandı.