Vecihi Hürkuş (6 Ocak 1896, İstanbul – 16 Temmuz 1969), Türk pilot, mühendis ve müteşebbis.
Vecihi Hürkuş’un hayatı
Vecihi Hürkuş, 6 Ocak 1896 tarihinde dünyaya gelmiştir. Ailesinin ikinci çocuğu olan Hürkuş’un babası Gümrük müfettişliği görevinde bulunan Faham bey, annesi ise ev hanımı olan Zeliha Niyir Hanım’dır.
Vecihi Hürkuş’un babası çok genç yaşta vefat ettikten sonra, annesi ve diğer kardeşleri ile ailesinin diğer fertleriyle bir arada yetiştiği bir çocukluk çağı geçirmiştir. Bu dönemlerde Harbiye içerisinde resim hocalığı ve eskrim hocalığı yapan Ahmet Şekür Bey’in evinde bir dönem yaşayan Hürkuş ailesi, sonrasında Üsküdar’da bir ev tutarak oraya yerleşmiştir.
İlkokul eğitimini Bebek’te bir ilköğretim okulunda aldıktan sonra, sırasıyla Üsküdar’da yer alan Füyuzati Osmaniye Rüştiyesi’nde ve Üsküdar Paşakapısı İdadisi’nde eğitim alan Vecihi Hürkuş, gençlik çağlarına doğru sanata fazlasıyla ilgi duymaya başlayınca okul tercihini değiştirmiş ve kaydını Tophane Sanat Okulu’na aldırmıştır. Bu okulda pek çok alanda güzel sanatlar eğitimi alan Hürkuş, okulundan oldukça başarılı bir öğrenci olarak mezun olmuştur.
Vehici Hürkuş’un uçaklara duyduğu ilginin başlaması
Şimdilerde uçak teknisyenliği olarak adlandırılan tayyarecilik mesleğine gönlünü kaptırmış olan Vecihi Hürkuş, bu konuda bir atılım yapmış; yaşının küçük olmasından dolayı kendisini makinist mektebine almışlardır. Kendisi bu okuldan astsubay olarak mezun olduktan sonra 1912 yılında, Kurmay Albay olan eniştesi Kemal Bey’in yanına Balkan Harbi için gönüllü olarak katılmıştır.
Burada gönüllüğünü Edirne bölgesine giden kuvvetler arasında yer alarak yapmıştır. Balkan Harbi sona erdiğinde İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından verilen talimatla Beykoz’da yer alan Serviburun esir kampına kumandan olarak tayin edilmiştir. Balkan Savaşı sona erdikten sonra da 1. Dünya Savaşı sırasında Bağdat’ta yer alan cephede uçak mühendisi olarak kendisine oldukça ihtiyaç duyulmuştur.
Vecihi’nin ilk pilotluk yaptığı dönemler
Vecihi Hürkuş’un ilk olarak profesyonel şekilde pilotluk yaptığı tarih 21 Mayıs 1916’dır. Başarılı bir pilot olma yolunda adım adım ilerleyen Hürkuş, 15 Kasım 1916 tarihinde uçaklarla ve pilotlukla ilgili eğitimini tamamlayıp pilot diplomasını almaya hak kazanmıştır. Bundan sonraki süreçlerde, diplomalı bir pilot olarak 1917 yılında Kafkas Cephesi’ine 7. Tayyare Bölüğü’ne atanan Hürkuş, bu bölükteki görevinde bir ilki gerçekleştirerek Kafkas cephesi savaşı sırasında bir Rus uçağı düşürmüş ve bölgece ilk kez bu cephede uçak düşürebilen tayyareci olmuştur.
Sonrasında aynı yılın Ekim ayında gerçekleştirilen bir hava saldırısında yaralanmış ve uçağı düşmüştür. Ruslar kendisini esir aldıktan sonra Hazar Denizi’nin yakınlarında bulunan Nargin Adası’na gönderilen Vecihi Hürkuş, burada esirlik hayatına katlanmayarak bölgedeki Azeri Türklerinin de yardımıyla adadan yanına istihkam teğmeni görevinde bulunan Salih Bey’i de alarak yüzerek kaçmışlardır. Nargin Adası’nın karşısında yer alan Bakü, o dönemlerde Rus işgalinin elinde bulunduğundan ikili öncelikle İran’da karaya çıkarak ardından 2,5 ay boyunca yaya olarak hareket edip Musul’a gelmişlerdir.
Vecihi Hürkuş’un Kurtuluş Savaşı’na katılışı
Vecihi İstanbul’a döndükten sonra kendisi İstanbul Hava Müdafaa Bölüğü’ne tayin edilmiş ve İstanbul’da gerçekleşen Hava müdafaasına katılmıştır. Ancak İstanbul işgal edildikten sonra gizlice Harem’den bir gemiyle birlikte Mudanya’ya, oradan Bursa’ya oradan da Konya’ya giderek Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır. Kendisi, Kurtuluş Savaşı’nda Türk ordusuna sivil pilot olarak yardım etmiştir.
Kendisi, İzmir semalarındayken İzmir havaalanına iniş yaparak o bölgeyi işgalden kurtarabilmiştir. Hürkuş’un göstermiş olduğu bu başarı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hem üç ayrı ödül belgesi hem de İstiklal madalyasıyla ödüllendirilmesiyle sonuçlanmıştır. Hayatının içerisinde bir yandan bu tip başarılar elde ediyorken, bir yandan özel hayatını da idame ettirebilen Hürkuş; Akşehir’de Jandarma komutanlığı yapan Ragıp Bey’in kızı Hadiye Hanım’la evlenmiştir. Bu evlilikten Gönül ve Sevim isimli iki çocuğu dünyaya gelmiştir.
Vecihi Hürkuş’un öğretmenlik dönemleri
Savaş sona erdikten sonra İzmir’de yer alan Seydiköy’de bulunan pilotluk eğitimi okulunda eğitim veren Vecihi Hürkuş, aynı dönemlerde İzmit mıntıkası tayyare bölüğüne atanmıştır. Buradaki bölüğünde görevlerine devam ederken 3 ay sonrasında İzmir’de eğitim sırasında Binbaşı Fazıl’ın uçağı düşürüp hayatını kaybetmesiyle kendisi tekrardan İzmir’e geri çağırılmış ve öğretmenliğine devam etmiştir.
Bu dönemlerde dahi uçaklarla ilgili yeni bir şeyler yapma dürtüsü peşini bırakmamış, kendilerine ganimet olarak kalan Yunanlıların motorlarından yararlanmaya karar vermiş ve bunun sonucunda ilk olarak Vecihi K IV”yı ortaya çıkarmıştır. Kendisinin sıfırdan geliştirdiği bu uçağın uçuş izni alabilmesi için öncelikle bir uçabilirlik sertifikası alması gerekmiştir ve Vecihi bütün umudunu bu heyetten gelecek karara bağlamak durumunda kalmıştır.
Vecihi K IV’nın ortaya çıkışı
Uçakla alakalı uçabilirlik sertifikasının çıkması adına heyet bir türlü gerek duyulan şekilde toplanamamış, ondan da önemlisi uçağı uçuracak donanımda denek pilot bulunamadığından dolayı istenilen uçuş müsaadesi elde edilememiştir. Bu durumu teknik heyetin içerisinden biri Vecihi Hürkuş’a bildirince kendisi öncelikli izin sürecini tamamen görmezden gelerek 28 Ocak 1925 tarihinde Vecihi K VI ile ilk uçuşunu yapmıştır.
Ancak bu uçuş ona pahalıya mal olmuş; izinsiz bir uçuş yaptığı için cezalandırılmak durumunda kalmıştır. Cezalandırılmayı da kendine yediremediğinden istifa ederek Ankara’ya gidip daha yeni kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti’ne katılmıştır. Bu cemiyetin ayakta durabilmesi için halktan destek toplaması şarttı ve bu desteğin de sağlanabilmesi için milli bir hava sanayi kurulacak ve bir de okul açılacaktı.
Bu çabalar içerisinde Vecihi Hürkuş’un da aklına icat ettiği uçağını bu tip bağış toplama eylemlerinde kullanmak gelmiş ve uçağını geri almak için bir takım çabalar göstermiştir. Fakat ne yaparsa yapsın ve ne gibi çabalarda bulunursa bulunsun, uçağını geri almayı başaramamıştır.
Vecihi Hürkuş Atatürk’ün yönlendirmesiyle T.T.C adına 1931 yılında ilk kez Türkiye turu düzenlemiş, bu turdan itibaren Konya, Ankara, İstanbul ve İzmit gibi bölgelere yapılan uçak turları da beraberinde gelmiştir. Bu süreçlerden sonra Milli Savunma Bakanlığı, Kayseri ilinde TOMTAŞ adı verilen bir fabrika kurmak için Vecihi Hürkuş’la konuşur. Hürkuş, teklifi kabul ederek Almanya’ya gitmiş ve Almanların ürettikleri Junkers A.20 uçaklarında bazı hatalar bulmuştur. Bu hataları da düzeltirken bir yandan da Junkers A.35 uçaklarının da yapımını üstlenmiştir.
Vecihi Hürkuş’un Almanlarla anlaşması
Hürkuş, 1926 yılında Türkiye’ye çağrılarak üretiminde aktif rol oynadığı ve her şeyinden anladığı Junkers A.35 uçağını Türkler için satın alması istenmiştir. Hatta Almanlara özellikle bu öncelikli uçuşun kendisi tarafından yapılmasının istendiğini belirtmesi söylenmiş; uçağın ateşleme yeteneklerinin modernliğini ve gücünü ölçebilmek adına deneme uçuşunun Fransızların güçlü uçağı Nieuport Delage ile yapılması yönünde isteklerin olduğunu belirtmesi de istenmiştir.
Böylelikle Vecihi Hürkuş bu isteklerini konseye sunarak kabul ettirmiş, kendisi 1926 yılında temsili olacak şekilde uçakların savaşından Junkers A.35 ile galip çıkmıştır. Başarılı bir sürecin ardından Türkiye’ye dönerek TOMTAŞ’taki görevine devam eden Hürkuş, burada hem 6 kişilik Junkers F.13 uçağıyla hem de 14 kişilik Junkers G.24 uçağıyla uçuşlarına Ankara-Kayseri arasında ulaşım amacı altında devam etmiştir. Bahsi geçen bu uçuşların da Türkiye’deki ilk hava yolları uçuşu olduğunu söylemek mümkün olmaktadır.
Vecihi Hürkuş’un vefatı
Kendisinden Türk havacılık tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir kişi olarak bahsedilebilmesi uygun olan Vecihi Hürkuş, 1916 yılından itibaren 1967 yılına kadar toplam 30.000 saatlik bir uçuş sürecine katılmış; bunun dışında tam 102 farklı modellemeyle üretilmiş sivil uçakla ve savaş uçağıyla sorunsuz uçabilmeyi başarabilmiş bir pilot olarak da müthiş bir rekora imza atmıştır.
Vecihi Hürkuş’un başarılarla ve ilklerle dolu, bu havacılığı kendisine ilke edinmiş ömrü 16 Temmuz 1969 tarihinde son bulmuştur. Kendisi Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde beyin kanaması geçirerek hayata gözlerini yummuştur. Ölümünden sonra 1975 yılında Ertem Eğilmez’in çektiği “Gülen Gözler” filminde Vecihi Şener Şen tarafından canlandırılmış, günümüze yakın tarihlerde de Vecihi Hürkuş Kardeş Payı dizisinde anılarak hayat hikayesi animasyon şekline dönüştürülerek verilmiştir.