Bu soruya çoğu kişi, benim gibi Magellan yanıtını verir. Ancak dünyanın çevresini keşif yolculuğuna ilk çıkan Magellan ya da Macellan, Filipinler’de yerliler tarafından öldürülünce bu yolculuğu tamamlayamamış.
Onun yerine yolculuk, yardımcısı Juan Sebastian Elcano kumandanlığında tamamlanmış.
Elcano da Bask kökenli imiş, Getaria adlı bir bölgeden. Benim için Elkano bugüne kadar “Süpper kalkan ve dondurması olan” bir restorandı. Çok daha fazlası varmış meğer.
Ortamı, kalkanı, servisi pek güzel Elcano’nun hatta kalkanı güzelden öte… Bir de siz balığın ana bölümlerini yedikten sonra, balığın kemiklerinde, beyninde kalanın özel bir ayıklanma seansı var ki pek havalı.
Mekanın işletmesinin başındaki beyfendi, masada bu şovu yaparken balığın yaşını bile söylüyor size bir kemikten.
Ne kadar doğru bilemiyorum ama:)
Dondurmaya gelince… Bizim dondurmamız bence bin basar!
- Mart 2018
Magellan Dünya Çevresini Dolaşan İlk Kişi Miydi?
Ferdinand Magellan dünyanın etrafını gemiyle dolaşmak için tarihi bir yolculuğa başlamıştı. Ancak 500 yıl sonra bile bu olaylar karmaşık ve tartışmalı.
Magellan Portekizliydi, ancak İspanya adına denize açıldı. Müthiş bir kaptandı, ama mürettebatı ondan nefret ediyordu. Bu yolculuğu, dünya çevresinde yelken açma konusunda bir ilkti; ancak yerkürenin etrafını dolaşmayı bitiremedi. Hatta adı Magellan bile değildi.
Bununla birlikte, Ferdinand Magellan’ın 1519 seferinin dünyayı sonsuza dek değiştirdiği oldukça açık. Yolculuğu “şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en büyük deniz yolculuğu ve en önemlisi” diyor tarihçi Laurence Bergreen “Bu abartı değil”.
(Marco Polo’nun Destansı Yolculuğu)
Acımasız, savaşçı ve cesur Magellan; ticari bir yolculuğu, birkaç Avrupalı’nın hayal edebileceği engin bir dünyayla tüyler ürperten bir hesaplaşmaya dönüştürdü. Yolculuğunun başlangıcında çağdaşları, tüm dünyaya yelken açmanın imkansız olduğundan düşündü- ve deniz canavarlarından öldürücü sislere kadar her şeyin yeterince gözü kara birini tatmak için beklemesinden korkuldu. “Bunu yapmak kulağa intihar gibi geliyordu.” diyor Bergreen.
Portekizli asilzade 1480 civarında Fernão de Magalhães olarak doğdu. Kraliçe Eleanor ve I. Manuel’e bir uşak olarak Lizbon’da saray hayatı yaşadı. Ancak genç adamın bir macera duygusu vardı ve Afrika ve Hindistan’daki kazançlı baharat yollarını keşfetmek ve ele geçirmek için tasarlanmış bir dizi Portekiz yolculuğuna katıldı.
(Napolyon Bonapart Kimdi?)
O dönemlerde, Portekiz ve İspanya, Avrupalı aristokratların istediği baharatları edinebilecekleri yeni toprakları kimin bulabileceğini ve talep edebileceğini görmek için yoğun bir rekabete girdi. Magellan 1505 yılında Hindistan, Malezya ve Endonezya’ya yolculuklarında, savaşa katıldı. Ancak Portekiz’e hizmet ettiği günler sayılıydı: Yasadışı ticaret yapmakla suçlandı ve yeni bir baharat yolu bulma önerisini reddeden I. Manuel ile arası açıldı.
Magellan, doğu yerine batıya doğru yelken açarak ve Güney Amerika’daki söylentilerle boğuşarak Endonezya ve Hindistan’a yeni bir rota çizebileceğine ikna edildi. Böylece Portekiz’e olan bağlılığından vazgeçti ve hem vatandaşlık hem de V. Charles’ın kutsadığı beş gemiyle gidilecek bir batı yolculuğunu kazandığı İspanya’ya yöneldi.
Kaptan, seyahatten büyük bir servet ve statü kazanmayı amaçladı: Charles, keşfedebileceği herhangi bir rotada on yıl süren bir tekel, kârın bir kısmını ve bir soylu unvanı verdi. Ama çoğunluğu İspanyol olan mürettebatından dolayı ve kraliyet görevine geldiği için sıkıntılı bir konumdaydı. Tarihçi Lincoln Paine, “Kastilyalılar Portekizli bir komutanın yönetimi altında denize açılmaktan gücendiler, Portekizliler ise onu vatan haini olarak gördüler.” diyor.
Kış havası, Magellan’nın halen Arjantin’nde olan gemilerini aylarca beklemeye zorladıktan sonra, Magellan’nın mürettebatı ayaklandı. Bir gemi kaza yaptı; bir diğeri yolculuktan tümüyle ayrıldı ve İspanya’ya geri yöneldi. Kaptan adamlarının idaresini geri kazanmak için mücadele etti, ama bir kez kazandıktan sonra, sonuçlar hızlı ve sertti. Bazı isyancıların başının kesilip dörde bölünmesini emretti; diğerleri mahsur kaldı ya da ağır çalışmaya zorlandı.
Yolculuk yeniden başladı ve Magellan, onuruna Magellan Boğazı adı verilen tehlikeli bir boğazda ilerlemeyi başardı. Ama sorunları bitmedi. Mürettebat Pasifik Okyanusu’nda ilerlerken yiyecekler bozuldu, gemiyi pislik ve açlık vurdu. Magellan ve adamları, küçük bir teknenin çalınmasına karşılık, yerli halkı öldürdükleri ve bu insanların evlerini yaktıkları (muhtemelen) Guam’da karaya vardılar.
Bir ay sonra keşif ekibi Filipinler’e ulaştı. Magellan’ın yolculuktan önce satın aldığı esir bir adam olan Enrique, yerli halkın dilini anlayabiliyor ve konuşabiliyordu. Köleleştirilmeden önce, muhtemelen orada büyüdüğü ortaya çıktı. Dolayısıyla dünyayı dolaşan ilk kişi Magellan değil, bu adamdı.
Magellan Filipinler’i İspanya adına talep etti ancak Magellan’ın, Bergreen’in “gereksiz savaş” olarak adlandırdığı şeye karışması Magellan’nın felaketine sebep oldu. Bergreen, “Magellan doğal nedenlerden dolayı yenilmedi.” diyor.
Yerel Mactan halkının Hıristiyanlığa geçmesini talep etti ve iki yerel kabile reisi olan Humabon ile Lapu-Lapu arasındaki rekabete karıştı. Magellan, 27 Nisan 1521’de Lapu-Lapu halkına saldırdığı sırada zehirli bir okla vurularak öldürüldü.
Bu yolculukta ona eşlik eden İtalyan bilgin Antonio Pigafetta, “Aniden ona demir ve bambu mızraklar ile saldırdılar”, “ böylece aynamızı, ışığımızı, huzurumuzu ve gerçek rehberimizi katlettiler” şeklinde yazdı. Mürettebat cesedini geride bıraktı – belki de bu, acımasız liderleri için aslında nasıl hissettiklerinin bir göstergesiydi.
Magellan’ın ölümünden sonra; mürettebatı, bir Bask olan Juan Sebastian Elcano tarafından kaptanlığı yapılan ve geriye kalan tek gemi ile devam etti. Eylül 1522’de İspanya’ya döndüler. Yol boyunca yeni bir okyanusla karşılaştılar, Avrupa ticareti için yeni yollar saptadılar ve modern küreselleşmeye zemin hazırladılar. 96.000 km sonra ve dahil olanların yüzde 80’inin ölümünden sonra, bu keşif dünyanın etrafının gemiyle dolaşılabileceğini kanıtladı ve ticaret adına Yeni Dünya’nın Avrupa sömürgeciliğine kapı açtı.
Ve bir efsane doğdu, 1989’da Magellan ile aynı ada sahip bir araç Venüs’e bile seyahat etti. Beş yıllık bir yolculuk sırasında NASA’nın Magellan uzay aracı, atmosferde tamamen yanmadan önce gezegenin görüntülerini çıkardı.
Ancak Magellan’ın adı, bazıları tarafından keşif ile ilişkili olsa da, diğerleri bu kelimeyi kullanmaktan kaçınıyor. Filipinler Cumhuriyeti ulusal tarihsel komisyonunun eski başkanı tarihçi Ambeth Ocampo, “Ders kitabımı yazdığımda Magellan’ın 1521’de Filipinler’e geldiğini söyleyeceğim. Magellan, Filipin tarihinin başlangıcı olarak değil, yeni nesil için tarihte yazılması gereken bir olay olarak görülmelidir.” diyor.
Magellan ve ekibinin karşılaştığı yerli halk için, kaşifin buraya varışı; yeni bir işgal, Hıristiyanlaşma ve kolonizasyon çağını müjdeledi. Mactan hükümdarı Lapu-Lapu’nun, genellikle kaşifi öldüren kişi olduğu düşünülüyor. Sonuç olarak Lapu-Lapu, Filipinler’de ulusal bir kahraman haline geldi.
Lapu-Lapu muhtemelen bu eylemi bizzat gerçekleştirmiş olmasa da, Filipin direnişinin ve gururunun sembolü olarak geniş bir çapta anılıyor. Şimdi, tarihçiler Magellan’ın Filipinler’e varışının 500. yıldönümünde daha doğru bir tanımlama için çalışıyorlar. Hükümetin 2021 yılındaki beşinci yüzyıl kutlamalarında 3 metrelik bir Lapu-Lapu heykeli de yer alacak. Savaşın kendisini ve destansı bir kaşifi deviren grup çabasını gösteren bir anıt yer alacak.
Magellan bir kahraman olarak mı yoksa Ocampo’nun tanımladığı şekilde Filipinler’in “ilk turisti” olarak mı düşünülmeli? Guam, Filipinler, İspanya ve hatta Portekiz beşinci yüzyılı kutluyor ve sorguluyorken, kaşifin mirası her zamanki gibi karmaşık kalıyor.
National Geographic. 19 Eylül 2019.
Yazı kaynağı : arkeofili.com
Ferdinand Macellan
Ferdinand Macellan (Portekizce: Fernão de Magalhães, Portekizce telaffuz: [fɨɾˈnɐ̃w dɨ mɐɣɐˈʎɐ̃jʃ]; İspanyolca: Fernando de Magallanes, İspanyolca telaffuz: [feɾˈnando ðe maɣaˈʎanes]; y. 1480 – 27 Nisan 1521), 1519’dan 1522’ye kadar Doğu Hint Adaları’na beraber sefer düzenlediği dostu Juan Sebastián Elcano ile birlikte, dünyanın çevresini dolaşan ilk insan olan Portekizli kaptan ve kâşif. İspanyol İmparatorluğu’nun desteğiyle denize açıldı. Hikâyesi, bu seyahate eşlik eden Antonio Pigafetta’nın anılarını yazması sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Macellan son yolculuğunu tamamlayamadan Filipinler’deki Mactan Savaşı’nda öldürüldü. Ancak daha önce ziyaret ettiği Baharat Adaları’nın ötesine giderek tüm meridyenlerden geçen ilk insanlardan olmayı başardı. Büyük Okyanus’a seferi esnasında okyanusu çok sakin gördüğü için “pasifik” (sakin) ismini veren, ayrıca Güney Amerika’da keşfettiği boğaza kendi ismi verilen Portekizli denizci Macellan, Büyük Okyanus’u aşan bir araştırma gezisi yapmış ilk insandır.
Dünyayı dolaşmak üzere denize açılan 237 (diğer bir kaynağa göre 270) denizcinin sadece 18’i İspanya’ya dönerek seyahatini tamamlamayı başardı. Bu denizcilere Macellan’ın ölümünden sonra yönetimi devralan Juan Sebastián Elcano adlı İspanyol liderlik etmiştir.
İlk Yolculuklar[değiştir | kaynağı değiştir]
Macellan ilk deniz yolculuğuna 1505 yılında, henüz 25 yaşındayken çıktı. Görevi Francisco de Almeida’yı Portekiz genel valisi olarak Hindistan’a götürmekti. Yerel bir kral üç yıl önce Vasco da Gama’ya vergi verdiği halde Almedia’ya vermeyi reddedince Macellan bu yolculuğunda ilk kez bir savaş görmüş oldu. Almedia bugünkü Tanzanya’da bulunan dönemin başkenti Kilwa’ya saldırıp bu bölgeyi ele geçirdi.
1506 yılında Macellan doğu Hindistan’a giderek Baharat Adaları’na keşif gezilerinde bulundu. Şubat 1509’da, Osmanlı Devleti’nin bölgedeki gücünün gerilemesinin başlangıcı olarak da görülen Diu Muharebesi’ne katıldı. 1510 yılında kaptanlığa getirildi, fakat bir yıl içinde doğuya izinsiz gemi götürmek yüzünden bu yetkisini kaybetti ve Portekiz’e geri dönmeye zorlandı.
1511’de Fas’a gönderildi ve burada Azamor Savaşı’na katıldı. Bu savaşta dizinden ciddi biçimde yaralandı. İzin almadan savaşı terk edince Almedia’nın gözünden düştü, ayrıca Emevilerle yasadışı ticaret yapmakla suçlandı. Suçlamaların birçoğu zamanla etkisini kaybetse de, Macellan Portekiz kralı I. Manuel’in gözünden düştü. Kral, Macellan’ın ücretini artırmayı reddetti ve 15 Mayıs 1514’ten sonra yeni iş teklifinde bulunmayacağını bildirdi. Bunun üzerine Macellan hizmetini İspanya Krallığına sunmaya karar verdi.
Seyahati[değiştir | kaynağı değiştir]
10 Ağustos 1519’da Macellan’ın emrindeki beş gemi Sevilla’dan ayrıldı ve Guadalquivir Nehri’ni geçerek nehrin ağzında yer alan Sanlúcar de Barrameda‘ya ulaştı. Gemiler burada beş haftadan daha uzun süre bekledi. İspanyol yöneticiler Portekizli amiral konusunda şüpheci ve ihtiyatlıydı, neredeyse Macellan’ın denize açılmasına karşı çıktılar ve Portekizli gemi tayfasının hemen hemen tamamını İspanyol denizcilerle değiştirdiler. Ama sonunda Macellan, 20 Eylül’de emrindeki yaklaşık 270 denizciyle birlikte Sanlúcar de Barrameda’dan yola çıktı.
Kral Manuel Ferdinand, yakalamak üzere bir deniz müfrezesi yolladıysa da Macellan Portekiz güçlerinden kaçmayı başardı. Kanarya Adaları’nda bir mola verdikten sonra Yeşil Burun Adalarına ulaştı, buradan Brezilya’daki Cape St. Augustine’ye doğru yola çıktı. 20 Kasım’da ekvatoru geçtiler ve 6 Aralık’ta Brezilya göründü.
Brezilya Portekizlilere ait olduğundan Macellan burada durmaktan kaçındı ve 20 Aralık’ta bugünkü Rio de Janeiro yakınlarına demir attı. Burada çeşitli takviyeler yapıldı ama kötü koşullar yüzünden gecikmeler oldu. Daha sonra, Güney Amerika’nın doğu kıyılarına doğru yelken açarak, Macellan’ın Baharat Adaları’na ulaştığını düşündüğü boğazı aradılar. Filo 10 Ocak 1520’de Río de la Plata’ya ulaştı.
31 Mart’ta mürettebatın bir kısmı Puerto San Julian adını verdiği bir grup oluşturdu. Beş gemiden ikisinin kaptanlarının da katıldığı bir isyan çıktı. Mürettebat genel olarak sadık çıktığı için isyan başarısız oldu. Quesada idam edildi, Cartagena ve bir keşiş de ıssız bir kıyıda bırakılarak terk edildi.
Yolculuk devam etti. Santiago gemisi gözlem yapmak için kıyılara yaptığı bir gezide fırtınaya yakalanarak battı. Tüm mürettebatı karaya çıkmayı başaran gemiden iki kişi Macellan’a haber ulaştırdı, kıyıdakilere yardım geldi. Ancak Macellan bu maceradan sonra yeniden yola koyulmadan önce birkaç hafta beklemeyi tercih etti.
Filo, 24 Ağustos 1520’de 52° güney enleminde Cape Virgenes’e ulaştı. Deniz tuzlu ve derin olduğu için geçişi buldukları kanısına vardılar. Dört gemi çetin bir yolculuk sonunda, Macellan’ın 1 Kasım Tüm Azizler Günü’nde aştıkları için Estreito de Todos los Santos (Bütün Azizler Kanalı) adını verdiği 373 mil uzunluğundaki kanalı geçtiler. Bu boğazın günümüzde adı Macellan Boğazı’dır. Macellan öncelikle Concepcion ve San Antonio‘yu boğazı keşfetmekle görevlendirdi ancak Gomez tarafından yönetilen San Antonio kaçarak İspanya’ya döndü. 28 Kasım’da kalan üç gemi Büyük Okyanus’a ulaştı. Macellan buranın adını suyun durağanlığından ötürü Mar Pacifico (Pasifik Okyanusu → pasif, durağan deniz) koymuştur.
Kuzeybatıya giden ekip 13 Şubat 1521’de ekvatora ulaştı. 6 Mart’ta Marianas’ta, 16 Mart’ta ise kalan 150 kişi ile Filipinler’deki Homonhon adasındaydılar. Macellan Malay tercümanı sayesinde yerli halkla anlaşabiliyordu. Limasawa Adası’ndan Rajah Kolambu ile karşılıklı hediyeler alıp verdiler ve onun önderliğinde 7 Nisan’da Cebu Adası’na gittiler. Cebu Adası’ndan Rajah Humabon onlara dostça davrandı, hatta Hıristiyanlığa geçmeyi bile kabul etti.
Filipinli yerlilerle geçen ilk dostluk günlerinin aldatıcı olduğu kısa zamanda anlaşıldı. Macellan 27 Nisan 1521’de Lapu-Lapu önderliğindeki yerlilerle girdiği Mactan Savaşı’nda öldü. Yolculuğa para vererek katılan Antonio Pigafetta adlı zengin turist Macellan’ın ölümü ile sonuçlanan olaylara tanıklık etmiştir ve bunu anılarında yazar:
Dünya turu ve dönüşü[değiştir | kaynağı değiştir]
Macellan vasiyetnamesinde, köle olan Malay tercümanının özgür bırakılmasını istemişti. Enrique adını kullanan, Henry the Black olarak vaftiz edilmiş tercüman, Sumatralı köle tüccarları tarafından yurdunda ele geçirilip satılmıştı. Macellan ile yaptığı birçok yolculukla dünyayı tam anlamıyla dolaşmış ilk kişi Enrique’dir. Macellan’ın Malacca’ya yaptığı ilk seferlerde hizmetine giren Enrique, Afrika’daki savaşlarda, sahibinin Portekiz’de kralın huzurunda gözden düşüşünde ve yeniden başarılı bir şekilde filosuyla denizlere açılışında hep yanındaydı. Ama geminin yeni kaptanı Mactan’da Enrique’yi serbest bırakmayı reddetti.
Enrique 1 Mayıs’ta Rajah Humabon’un yardımı ile 30 kadar ölü denizcinin arasına karışarak kaçmayı başardı. Antonio Pigafetta dille ilgili notlar tutmaktaydı ve görünüşe göre yolculuğun geri kalanında iletişimi sürdürebildi.
Filipinler’de uğradıkları kayıplar keşif ekibinin sayısını ciddi biçimde azalttı, kalan üç gemiyi idare edemez hale geldiler. Bu sebeple 2 Mayıs 1521’de Concepción‘u terk ettiler ve kendilerine karşı kullanılmasını önlemek amacıyla yaktılar. Artık sadece Trinidad ve Victoria‘dan ibaret kalan filo batıya, Palawan’a doğru ilerledi. 21 Haziran 1521’de bu adadan ayrıldılar ve sığ sularda yol bulabilen Moro rehberler yardımı ile Brunei – Borneo’ya ulaştılar.
Brunei’nin dalgakıranlarında 35 gün demir attılar. Venedikli Pigafetta burada gördüğü Rajah Siripada’nın altınlarından ve yumurta büyüklüğündeki incilerden bahseder. Brunei ayrıca övündüğü evcil fillere ve 62 toptan oluşan bir kuvvete sahipti, ki bu Macellan’ın gemilerinin gücünü beşe katlıyordu. Pigafetta ayrıca Avrupa’da henüz çok nadir bulunan porselen ve gözlük gibi örnekler aracılığıyla krallığın sahip olduğu teknolojiden de sözeder.
Maluku Adaları’na (Baharat Adaları) 6 Kasım 1521’de ulaştıklarında 115 kişi kalmışlardı. Portekizlilere yakın olan Ternate sultanının rakibi Tidore sultanı ile biraz ticaret yapmayı başardılar.
Kalan iki gemi değerli baharatlarla dolu olarak batıya, İspanya’ya doğru yola çıkmaya çalıştı. Ancak Molucca’yı terk ettiklerinde Trinidad‘ın su aldığını keşfettiler. Mürettebat deliği bularak onarmaya çalıştı fakat başaramadı. Trinidad için çok zaman harcamak zorunda kalacaklarını anladılar, daha küçük olan Victoria ise kalan denizcilerin hepsini alacak durumda değildi. Sonuç olarak bir grup denizciyle birlikte Victoria İspanya’ya doğru yola çıktı. Birkaç hafta sonra da Trinidad Büyük Okyanus rotasını izleyerek İspanya’ya varmak amacıyla Molucca’yı terk etti, fakat gemi Portekizliler tarafından yakalandı ve onların gözetimi altındayken fırtına sonucu battı.
Victoria Hint Okyanusu’ndan eve doğru 21 Aralık 1521’de yola çıktı. 6 Mayıs 1522’de Juan Sebastián Elcano yönetimindeki gemi Ümit Burnu’nu geçerken tayın olarak sadece pirinç kalmıştı. Yeşil Burun Adalarına ulaşamadan 20 denizci açlıktan ve C vitamini eksikliğinde ortaya çıkan skorbüt hastalığından öldü. Oysaki gemide bugün c vitamini içerdiği bilinen tonlarca karanfil bulunuyordu. 9 Haziran’da, 26 tonluk baharat, karanfil ve tarçından oluşan kargoyu kaybetme korkusuyla 13 denizciyi daha Portekiz yönetimindeki bu adada bıraktı.
6 Eylül 1522’de yola çıkışlarından neredeyse tam üç sene sonra Juan Sebastián Elcano ve kalan denizcileri taşıyan Victoria İspanya’ya ulaştı. Keşif gezisi aslında az da olsa kâr getirmişti ancak denizciler tam ücretlerini alamadılar. 1522 sonbaharında mürettebat Valladolid’de krallığın huzuruna çıktığında Maximilianus Transylvanus ile görüştü ve yolculuğa dair ilk rapor 1523 yılında yayımlandı. Pigafetta’nın yazdıkları 1525’e kadar ortaya çıkmadı, hatta tam olarak yayımlanması 18. yüzyıl sonlarını bulmuştur.
Trinidad gemisindeki 55 mürettebatın dördü 1525’te İspanya’ya ulaşmayı başardı. Kalan 51 kişi çeşitli savaşlar ya da hastalıklar yüzünden ölmüştü.
Keşifleri[değiştir | kaynağı değiştir]
Macellan’ın keşif gezisi dünya çevresinde yapılan ilk seyahattir ve Güney Amerika’daki boğazdan geçerek Atlas ile Büyük Okyanus’u birleştiren ilk deniz yolculuğudur. Macellan’ın ekibi Avrupa için tamamen yeni olan pek çok hayvan türü ile karşılaştı. Bunlardan bazıları “hörgüçsüz develer” olarak tanımlanan lamalar ve “tüyleri yolunmayan fakat derisi yüzülen siyah kazlar” olarak tanımlanan penguenlerdir.
En yakın iki galaksi olan Macellan Bulutsuları Güney Yarıküre’de keşfedildi. 69.800 km olan yolculukları sayesinde dünyanın çevresini de hesaplanmış oldu.
Bu yolculuk sayesinde, uluslararası bir saat sisteminin gerekliliği ortaya çıktı. Döndüklerinde, dikkatle tutulan seyir defterine rağmen geride kalanlarla günlerinin uyuşmadığını fark ettiler. Fakat günlerin uzunluğu arasındaki farkı hesaplayacak kadar kesin ölçüm yapabilen saatleri yoktu. Zamanla ilgili bu olgu büyük heyecan yarattı, özel bir heyet bu garipliği bildirmek üzere Papa’ya yollandı.