Antik Mısır |
Antik Mısır tarihinde, arada Orta Krallık olarak adlandırılan görece istikrarsız dönemlerin yaşandığı bir dizi istikrarlı krallık dönemi yer almaktadır. Antik Mısır, Yeni Krallık döneminde en gelişkin düzeyine ulaştı. Ardından, ağır seyreden bir gerileme dönemine girdi. Mısır, son dönemlerine doğru dış güçler karşısında art arda yenilgilere uğradı ve MÖ 31 yılında, erken Roma İmparatorluğu tarafından istila edilerek firavunların egemenliğine son verildi, Roma’nın bir eyaleti haline getirildi.
Eski Mısır uygarlığının başarısı, kısmen Nil Vadisi’nin koşullarına uyum sağlamakta gösterdiği beceriden gelmektedir. Taşkınların öngörülmesi ve verimli vadinin kontrollü sulanması, toplumsal ve kültürel gelişmeyi besleyen ürün fazlasının üretilmesini sağlamıştır. Ürün fazlasının kullanılmasıyla siyasi otorite, Nil vadisi ve civarındaki çöl arazisindeki madenleri işletmek, özgün bir yazı sistemini erken evrelerde geliştirmek, karmaşık inşaat ve tarım projelerini hayata geçirmek, dış dünya ile ticareti geliştirmek ve yabancı istilacıları uzak tutmaya ve Mısır üstünlüğünü kabul ettirmeye yönelik bir askeri yapılanışı sağlamak için gerekli kaynakları sağlamıştır. Bu yöndeki faaliyetleri harekete geçiren ve planlayıp örgütleyen, seçkin yazmanlardan oluşan bir bürokrasi, dini liderler, bir firavunun denetimi altındaki yöneticiler topluluğuydu. Bu unsurlar, aynı hedeflere yönlendirildi ve bölgede yerleşik insanları, ayrıntılı düzenlenmiş bir dini inançlar sistemi çerçevesinde bir araya getirdi.
Antik Mısır’ın birçok başarısı, bu uygarlık içinde ortaya çıkan çeşitli gelişmelere, uygulamalara dayanmaktadır, taş ocaklarının işletilmesi, anıtsal piramit ve tapınakların, dikilitaşların yapımına olanak sağlayan ölçümleme ve inşaat teknikleri, pratik ve etkili bir tıp bilgisi, sulama ve tarım teknikleri, bilinen ilk geminin yapımı, Mısır fayans ve cam tekniği, yeni yazın biçimleri ve bilinen en eski barış antlaşması gibi. Sonuçta Mısır, kalıcı bir miras bıraktı, sanat ve mimarisi yaygın olarak örnek alındı ve eski yapıtları dünyanın uzak köşelerine kadar taşındı. Anıtsal kalıntıları, yüzyıllar boyunca gezginlerin ve yazarların ilham kaynağı oldu. Erken Modern Dönem’deki kazılar, Mısır Uygarlığı’nın yapıtlarına karşı ilgi uyanmasına, giderek bu yönde bilimsel araştırmalara yol açtığı gibi dünya ve Mısır için bıraktığı kültürel mirasa karşı daha büyük bir takdir oluştu.
Tarih
Gize Piramitleri |
- Hanedanlık Öncesi Dönem
- Eski Krallık Dönemi (1. – 6. hanedan)
- Birinci ara dönem (7. – 10. hanedan)
- Orta Krallık Dönemi (11. – 14. hanedan)
- İkinci ara dönem (15. – 17. hanedan)
- Yeni Krallık Dönemi(18. – 20. hanedan)
- Son ara dönem (21. – 26. hanedan)
- Pers dönemi
- Geç Hanedanlık Dönemi (28. – 30. hanedan)
- Yunan dönemi
- Roma dönemi
Hanedanlık Öncesi Dönem
MÖ 5.500 dolaylarında Nil vadisinde yaşayan küçük insan toplulukları, tarım üzerinde etkili bir denetim, hayvan yetiştiriciliği, özgün çömlekçilik ve boncuk, tarak, bilezik gibi kişisel eşyalar yapımı olarak kendini gösteren bir dizi kültürel gelişme sağlamış bulunuyorlardı. Yukarı Mısır’daki bu kültürlerin en yüksek gelişme göstermiş olanı, Badari Kültürü, yüksek kalitede çömlekçiliği, taş aletleri ve bakır kullanımıyla bilinmektedir. Kuzey Mısır’da Badari Kültürünü, bir dizi teknolojik gelişme sağlayan Armatyan ve Gerzyan kültürleri izledi. Gerzyan zamanında Biblos sahili ve Filistin bölgesi ile temaslar kurulmaya başlandığı gösteren bulgular vardır.
Güney Mısır’da Badari Kültürü’ne benzer özellikler gösteren Naqada Kültürü, yaklaşık olarak MÖ 4. binli yıllarda Nil Vadisi boyunca yayılmaya başlamıştı. Hanedanlık öncesi Mısırlılar, Naqada I dönemi kadar eski tarihlerde, Etiyopya’dan kesici ağızlar ve diğer yonga aletlerin yapımında kullanılmak üzere obsidyen getirmekteydiler. Yaklaşık bin yıllık bir süre içinde Naqada Kültürü, birkaç küçük tarım toplumundan güçlü bir uygarlık yönünde gelişme gösterdi. Öyle ki bu uygarlığın siyasi otoritesini temsil eden hükümdarlar, bölgede yaşayan tüm nüfus ve bölgenin kaynakları üzerinde bir hakimiyet kurdular. Naqada III hükümdarları, hükümranlıklarının etki alanını Nil boyu
nca Mısır’ın kuzeyine doğru geliştirirken önce Nekhen, daha sonra da Abidos gibi güç merkezleri oluşturdular. Ayrıca güneyde Nübye ile batıda Libya Çölü’nün vahalarıyla ve doğuda Doğu Akdeniz kültürleriyle ticari ilişkiler geliştirdiler.
Naqada Kültürü, artan gücünü ve seçkin bir sınıfın zenginliğini yansıtan birçok eşya üretmiştir. Bunlar arasında, boyanmış çömlekler, yüksek kalitede dekoratif taş vazolar, kozmetik paletler, altın Lapis lazuli ve fildişi’nden yapılma mücevher sayılabilir. Ayrıca çok sonraları Mısır’ın Roma hakimiyeti döneminde yaygın olarak kullanılan çeşitli işlemeli içecek kapları, muskalar ve küçük heykelciklerin üretiminde kullanılacak olan seramik sırı olarak bilinen fayansı geliştirdiler. Hanedanlık öncesi dönemin son evresinde Naqada Kültürü, yazıyı kullanmaya başladı ki, bu yazı sistemi sonunda eski Mısır dilini yazmak için gelişkin bir Hiyeroglif sistemi halinde geliştirildi.
Hierakonpolis
Hierakonpolis’te yaşayanlar diğer Mısır topluluklarına göre daha ileri bir kültüre sahiptiler. Dikdörtgen planlı evler yapıyor, seramik üretiyor ve küçük hacimli değiş-tokuş ticareti yapıyorlardı. Ancak MÖ 3500 yıllarında meydana gelen iklim değişikliği nedeniyle Hierakonpolisliler Nil Nehri’nin taşkınlarına maruz kalan bölgelere inmek zorunda kaldılar.
Hanedanlar Dönemi
Eski Krallık Dönemi (MÖ. 2686–2181)
Birinci Ara Dönem (MÖ. 2181–1991)
Orta Krallık Dönemi (MÖ. 2134–1690)
Sağlamlaştırılmış olan askeri ve politik güvenlik, geniş tarımsal ve maden varlığı, bölge nüfusu, sanat ve din sağlıklı bir biçimde gelişti. Eski Krallık’ın tanrılar konusundaki seçkinci tutumunun tersine Orta Krallık döneminde, kişisel dindarlığın dışa vurumunda bir artış yaşandı ve yaşam sonrasının demokratikleşmesi denebilecek tüm insanların bir ruhu olduğu ve ölüm sonrası tanrıları karşısında kabul görebileceği tarzında inanışlara yönelindi. Orta Krallık edebiyatı gelişmiş ve karmaşık konular benimsedi ve karakterler kendine güvenen, güzel konuşan tarzda, yazıldı. Kabartma ve insan yontularında ince ve özel ayrıntılar yakalandı ve teknik yetkinliğin doruklarına ulaştı.
Amenemhat III Orta Krallığın son hükümdarı
İkinci Ara Dönem ve Hiksoslar (MÖ. 1674–1549)
Bu gerilemeden sonra Teb kralları kendilerini kuzeyde Hiksoslar’la güneyde Hiksoslar’ın Nubyan müttefiki olan Kuş Krallığı arasında tuzağa düşmüş durumda buldular. Bu durumu MÖ 1.555 yılından öncesine kadar hemen hemen 100 yıl nispeten sakin bir dönem izledi. Bu tarihte artık Teb askeri gücü, Hiksoslar’a meydan okumaya yeterli gücü toplamıştı. Hemen ardından 30 yıldan fazla sürecek bir çatışma başladı. Firavun 2. Seqenenre Tao ve Kamose sonunda Nubyalıları yenilgiye uğratmayı başardı. Fakat Hiksoslar’ın Mısır’daki varlığını kalıcı olarak sona erdiren, Kamose’nin ardılı 1. Ahmose’nin birbiri ardına giriştiği başarılı seferler oldu. İzleyen Yeni Krallık’ta ordu, firavunların Yakın Doğu hakimiyetini güven altına alınmasını sağlamak ve Mısır sınırlarını genişletmek istemesiyle merkezi bir önem kazandı.
Yeni Krallık Dönemi (MÖ. 1549–1069)
in başarılarını, zarif bir anıtsal mezar – tapınak, devasa bir çift dikilitaş ve Karnak’taki bir şapel’le anıtlaştırdı.
II. Ramses |
Kraliçe Hatşepsut ticari ilişkilere önem vermiş, Punt’a (Somali) gemiler göndererek Ümit Burnu’na ulaşılmasını sağlamıştır. Bu ülkeden Mısırlılar değersiz mallar karşılığında değerli mallar almışlardır. Alınan malların listesi Hatşepsut Tapınak Duvarı’na yazılmıştır. Bu listede fildişi, abanoz, maymun, leopar derileri, köleler gibi maddeler yer alır. Bu başarılarına karşın yeğeni ve aynı zamanda üvey oğlu olan 3. Tuthmosis, kendi hükümdarlığının sonlarına doğru, belki de tahtı gasbetme girişimine misilleme olarak onun mirasını silmeye çalıştı.
MÖ 1.279 civarında tahta çıkan ve Büyük Ramses olarak bilinen II. Ramses, Mısır tarihindeki diğer firavunlardan daha çok tapınak, daha çok yontu ve dikilitaş inşa ettirdi ve daha çok çocuk sahibi oldu. Atılgan bir askeri lider olan II. Ramses, ordusunu Kadeş Savaşı’nda Hititler’in üstüne yürüttü. Kazanan tarafın belli olmadığı savaşın sonunda, tarihin ilk yazılı antlaşması MÖ 1.258 tarihinde akdedildi. Ancak Mısır’ın zenginlikleri, özellikle Antik Libya’lılar ve Deniz kavimleri açısından bölgeyi istila için cazip bir hedef haline getirdi. Başlangıçta Mısır ordusu bu istila girişimlerini püskürtmeyi başardı. Ama sonunda Mısır, Filistin ve Suriye’nin kontrolünü kaybetti. Dış tehdidin etkisi, yolsuzluk, mezar soygunculuğu ve sivil huzursuzluk gibi iç sorunları ağırlaştırıcı yönde oldu. Teb’deki Amon tapınak kompleksi’ndeki yüksek rahipler, çok geniş ölçüde arazi üzerinde güç elde ettiler ve geniş bir servet topladılar. Öyle ki onların gelişen gücü, Üçüncü Ara Dönem boyunca tüm Mısır’a yayıldı.
Deniz Kavimleri ve Mısır
Üçüncü Ara Dönem (MÖ. 1069–653)
Mısır’ın geniş kapsamlı ve uzak erimli itibarı ve nüfuzu, büyük ölçüde Üçüncü Ara Dönem’in sonlarına doğru azaldı. Yabancı müttefikleri, Asur İmparatorluğu’nun etki alanına girmiş, iki ülke arasında savaş kaçınılmaz olmuştu. MÖ 671 ile 667 yılları arasında Asur orduları Mısır topraklarına saldırmaya başladılar. Kuşi kralları Taharqa ve onun halefi Tanutamun’un hükümdarlıkları, Nubya yöneticilerinin birkaç zaferine karşın Asurlularla sürekli çatışmalarla geçti. Sonuçta Asurlular Kuşi hakimiyetini Nubya içlerine doğru geri atarak, Memphis’i istila ettiler ve Teb tapınaklarını yağmaladılar.
Geç Hanedanlık Dönemi (MÖ. 672–332)
a Pers hakimiyetini kırmayı başaramadı. Perslerin istilası ardından Mısır, Ahameniş İmparatorluğu’nun Kıbrıs ve Fenike ile birlikte altı satraplığına katıldı. Mısır’daki Pers hakimiyetinin bu ilk dönemi aynı zamanda 27. Hanedanlık olarak bilinir. 27. Hanedanlık MÖ 402 yılında sona erdi ve MÖ 380 – 343 tarihleri arasında 30. Hanedanlık, son Mısırlı kraliyet hanedanlığı oldu. Mısır, 2. Nectanebo’nun krallığıyla sona erdi. Pers hakimiyetinin kısa bir düzenlemesi bazı kaynaklarda 31. Hanedanlık olarak yer alır. Bu dönem, MÖ 343 – 332 tarihleri arasında yer aldı. Mısır, MÖ 332 yılında Pers yöneticisi Mazaces tarafından savaşmadan Büyük İskender’e teslim edildi.
Ptolemaios Hanedanı
Mısır halkının bağlılığını sürdürmek amacıyla Ptolemaios Hanedanı hükümdarları, eski gelenekleri desteklediler ve böylece Yunan kültürü, Mısır kültürünün yerini almadı. Mısır tarzı yeni tapınakların yapımı geleneksel kültürel değerleri destekledi ve yeni hanedanlığın hükümdarlarını halkın gözünde firavunlar kadar saygın duruma getirdi. Mısır ve Yunan tanrıları, örneğin Serapis gibi karma tanrılar olarak birleştirildi (Senkretizm). Yontularda klasik Yunan formu, geleneksel Mısır motiflerini etkiledi. Mısırlıların tepkilerini yumuşatma, soğurma çabalarına karşın Ptolemaios yöneticileri, yerel başkaldırılara, aileler arasındaki sert rekabete ve 4. Ptolemi’nin ölümünden sonra İskenderiye’de ortaya çıkan yoksul kesim arasındaki örgütlenmelere karşı tavır da almıştır. Bu arada Antik Roma’nın tahıl gereksiniminin önemli bir bölümü Mısır’dan karşılanıyordu. Doğal olarak Roma, Mısır’daki siyasi durumla yakından ilgilenmekteydi. Mısırlıların süregelen tepkileri, hırslı yöneticiler, güçlü rakip Suriye, Mısır’ın durumunu istikrarsızlaştırdı. Bu durum Roma’yı, imparatorluğun ister istemez ilgi alanı olan Mısır’daki durumu güven altına almak üzere kuvvet göndermeye yöneltti.
Roma Dönemi
rdürürken Mısır tapınaklarındaki rahip ve rahibeler azaldı ve hiyeroglifi okuyup yazabilme becerisi giderek ortadan kalktı. Mısır tapınakları ise, bazıları kiliseye dönüştürüldü, bazıları ise çölde terk edildi.
Devlet ve ekonomi
Yönetim ve ticaret
Ülke, bölgesel düzeyde Ptolemaios Hanedanı döneminde sayıları 42’ye yaklaşan nom adi verilen yörel yönetim birimine ayrılmıştı. Bu yörel birimler, yetki alanlarında vezire karşı sorumlu olan yarı feodal yönetimlerdi. Antik Mısır’da nom olarak adlandırıldılar. Her bir nom, nomark adı verilen bir yetkilinin yönetimindeydi.
Ekonomi büyük ölçüde merkezi olarak düzenlenmişdi ve işleyişi sıkı bir biçimde denetlenmekteydi. Antik Mısır’da Son Dönem’e kadar madeni para kullanılmadı. Ancak mal değişimlerinde bir tür takas sistemi kullanirdılar. Takas sisteminde standart hacimde tahıl ve bir “deben” ağırlığında altın ya da gümüşü ortak bir payda oluşturacak şekilde kullandılar. Antik Mısır’da kullanılan bir ağırlık birimi olan “deben” kabaca 91 gr. ağırlıktı. İşçilere tahılla ödeme yapılırdı. Bir ustabaşı ayda 250 kg. tahıl kazanırken sıradan bir işçinin aylık kazancı 200 kg. kadar olurdu. Fiyatlar ülke genelinde narhla sabitlenmişti ve ticareti kolaylaştırmak üzere listeler halinde belirlenmişti. Örneğin bir gömlek beş gümüş deben, bir sığır fiyatı ise 140 debendi. Tahıl diğer mallarla, belirlenmiş olan listelere göre işlem görebilir, değiş tokuş edilebilirdi. Madeni para Mısır’a ilk kez MS. 5. yüzyılda dışardan getirildi. İlk sikkeler gerçek para yerine standart hale getirilmiş değerli maden parçaları olarak kullanıldı. Daha sonraki yüzyıllarda uluslararası ticaret gerçek sikkelerle geldi.
Sosyal durum
Antik Mısırlılar, tüm sınıflardan insanları (kadın ve erkek), esasen hukuk önünde eşit olarak kölelerden ayrı tuttu. Tüm Mısırlıların, hatta en alt tabakadan köylülerin dahi, yapılan bir haksızlığın düzeltilmesi için vezire ve onun mahkemesine dilekçe verme hakkı vardı. Her kadın ve erkeğin kendi mallarını satmaya, mal edinmeye, sözleşme yapmaya, evlenmeye ve boşanmaya, mirasçılığa ve mahkemelerdeki hukuki itilafları takip etmeye hakkı vardı. Evli çiftler, ortaklaşa mal sahibi olabilir ve boşanma durumunda önceden yapılmış olan evlilik sözleşmesiyle haklarını koruyabilirdi. Böylece evliliğin sona ermesi durumunda erkeğin, eşine ve çocuklarına karşı olan mali yükümlülükleri düzenlenebilmekteydi. Antik Yunan, Roma, hatta dünya yüzündeki daha gelişkin uygarlıklarla karşılaştırıldığında Antik Mısır’da kadınlar, daha geniş başarı fırsatlarına ve daha geniş kişisel karar ve tercih alanına sahiptiler. Bir yanda, Hatshepsut ve Kleopatra gibi kadınlar firavun dahi olurken, diğer yanda yine bir kadın, Amon kültünün en yüksek mevkiine çıkabilmiştir. Bu özgürlüklere karşın Antik Mısır’da kadınlar yönetimde resmi olarak bir rol oynamadı, tapınaklarda da ikincil düzeydeydiler ve herhangi bir kadının, herhangi bir erkek derecesinde eğitim alması olağan bir durum değildi.
Hukuk sistemi
ak adlandırılan yerel yaşlılar meclisleri, mahkemelerde ufak çekişmeleri ve küçük davaları çözümlemekle görevliydiler. Daha büyük davalar ise, örneğin cinayet, büyük emlak işlemleriyle ilgili uyuşmazlıklar ve mezar soygunculuğu gibi, Büyük Kenbet olarak adlandırılan, vezir ya da firavunun başkanlık ettiği mahkemede görülürdü. Davalı ve davacı kendilerini savunabilirlerdi ve gerçeği söyleyecekleri üzerine bir dini yemin etmeleri gerekirdi. Bazı davalarda devlet, davacı ve yargıç rollerini birlikte üstlenir ve işkence / dayak ile suçludan bir itiraf ya da suç ortaklarının adının alınması yoluna gidilebilirdi. Dava önemli ya da önemsiz de olsa mahkeme kâtipleri, suçlamaları, tanıklıkları ve mahkeme kararını, gelecekteki davalara dayanak olmak üzere kayda geçirirlerdi.
Tarım
Mısır’da tarım, Nil’in döngüsüne bağımlıydı. Bunun doğal sonucu olarak da Mısırlılarının üç iklimi vardı, Akhet (taşkın), Peret (ekim) ve Shemu (hasat) Taşkın mevsimi Haziran’dan Eylül’e kadar sürerdi ve Nil nehri kıyılarında mineralce zengin bir alüvyon tabakası yığılırdı. Bu alüvyon, bitki yetiştirmek için son derece uygun bir toprak oluşturmaktadır. Taşkın suların gerilemesinden sonra ürünlerin gelişme mevsimi Ekim’den Şubat’a kadar ki dönemdi. Bu dönemin hemen başında çiftçiler tarlaları sürer ve tohum ekerdi. Devamında, ark ve kanallar yardımıyla tarlalar sulanırdı. Mısır, o zaman için de kurak bir iklime sahipti ve çiftçiler bu yüzden tarlaların sulanmasında Nil’e bel bağlamak zorundaydılar. Mart – Mayıs aylarında çiftçiler orak kullanarak hasat yaparlardı. Daha sonra samanla tohumu ayırmak için bir döven kullanarak harman dövülürdü. Daha sonra kepek ve tahıl ayrılır, un ve bira üretmek ya da daha sonra kullanmak üzere depolanırdı.
Eski Mısırlılar, verimi düşük bir tahıl olan emmer, arpa ve bazı diğer tahılları yetiştirirlerdi. Bu tahıllar, iki temel gıda maddesi olan ekmek ve bira yapımında kullanılırdı. Yetiştirilmeye başlanılmadan önce açık araziden köklenen keten, elyaf olarak kullanıldı. Bu lifler iplik olarak bükülür, giysi ya da diğer kullanımlar için dokunurdu. Nil kıyılarında yetişen Papirus, ise bir tür kâğıt yapımında kullanılırdı. Sebze ve meyve, hazırlanan bahçelerde, civar yerleşimlerde, kısmen yüksek arazide yetiştirildi ve insan gücüyle sulandı. Eski Mısır’da yetiştirilen sebzeler pırasa, sarımsak, kavun, karpuz, bakliyat, marul, kabak ve bunların yanı sıra şarap yapımında kullanılan üzümdü.
Hayvan yetiştiriciliği
Doğal kaynaklar
Ticaret
Dil
Tarihi gelişim
Yazı
Rosetta Taşı |
Mısırlılara ait ilk yazı örneklerine MÖ 3.200 dolaylarından başlayarak Hanedan Öncesi Dönemi mezarlıklarının üzerinde rastlanır. Bu durum bize yazının Mısır’da ölü kültüyle ilişkili olarak geliştiğini gösterir. Mısır yazısı sembollerden oluşuyordu. Bu semboller bazen bir heceyi, bir kelimeyi hatta bir cümleyi bile ifade edebiliyordu. Bu nedenle Mısır yazısında sembollerin sayısı 700 civarındadır. Şiir ve düz yazı halinde din, hukuk, hikâye, efsane gibi pek çok edebi eser yazılmıştır. Yazının günlük kullanımlarında, hieratik denilen daha hızlı ve daha kolay yazmayı sağlayan bir alfabe kullanıldı. Hiyeroglif normal olarak sağdan sola yazılmakla birlikte sütunlar ya da satırlar halinde yazılabilirken hieratik, daima sağdan sola, genellikle de yatay olarak yazıldı. Yazı malzemesi olarak taş, tahta, deri ve papirüs kullanılmıştır. Papirüs bitkisi, Nil kıyısındaki bataklıklarda çokça yetişen bir bitkiydi.
fabesidir. Her ne kadar resmi hiyeroglif, MS. 4. yüzyıla kadar törensel olarak kullanıldıysa da az sayıda rahibin okuyabildiği bir yazıydı. Geleneksel dini kurumlar dağıtılınca hiyeroglif yazı bilgisi, büyük ölçüde kayboldu. Gerek Bizans’ta, Eski Mısır yazınından bazı iyi bilinen parçalare hiyeroglifleri çözme girişimleri olmuştu. Fakat ancak 1822 yılında Rosetta Taşı’nın bulunuşu ardından, Thomas Young ile Jean-François Champollion tarafından çözülmüştür.
Edebiyat
Sanat
Kraliçe Nefertiti |
Eski Mısırlılar işlevsel amaçlara hizmet eden bir sanat ürettiler. Sanatçılar 3.500 yıldan fazla, Eski Krallık dönemi içinde geliştirilen sanatsal formlara ve ikonografiye bağlı kaldılar. Öte yandan, dikkatlice ve katı bir tarzda belirlenmiş ilkeler, dış etkilere ve iç değişimlere direnç gösterdi. Bu sanatsal standartlar – basit çizgiler, biçimler bileşik renkli düz alanlar, şekillerin keskin izdüşümü ile mekansal derinliğin olmaması- düzenleme içinde bir denge ve düzen duygusu yarattı. Şekiller ve metinler, mezarlarda ve tapınak duvarlarında, tabut, dikilitaş ve hatta heykellerde yan yana birlikte örüldü. Örneğin Narmer Paleti’nde, aynı zamanda hiyeroglif olarak da okunabilecek şekiller yer almaktadır. Katı kurallar nedeniyle son derece stilize ve sembolik anlatımı seçen antik Mısır sanatı, kesin ve açık olarak politik ve dinsel amaçlara hizmet etti.
Mısırlı sanatçılar, heykeller ve zarif kabartmalar oymakta taş kullandılar. Fakat ucuz v e işlenmesi kolay bir alternatif malzeme olarak tahtayı da kullandılar. Boyalar, demir cevheri (kırmızı ve sarı aşı boyası), bakır cevheri (mavi ve yeşil), is ya da mangal kömürü (siyah) ve kireçtaşı (beyaz) gibi minerallerden elde edildi. Boyalar, bağlayıcı madde olarak arap reçinesi ile karıştırılabiliyor ve kalıplarda presleniyordu. Daha sonra, kullanıldığında suyla nemlendiriliyordu. Firavunlar, savaşlardaki zaferleri, kraliyet kararnamelerini ve dini sahneleri ölümsüzleştirmek için kabartmalar yaptırdılar. Sıradan yurttaşların kendi cenaze törenleri için, uşabti adı verilen küçük heykelcikler ve Mısır ölüler kitabı gibi eşyalar edinme olanakları vardı. Bu tür parçaların öbür dünyada onları koruyacağına inanılıyordu. Orta Krallık dönemi boyunca tahta ya da kilden yapılan ve günlük yaşamı sergileyen modellerin mezarlara konulması adet olageldi. İnsanlar öbür dünyada sahip olmayı hayal ettikleri şeylere ilişkin bu tür imgelerin mezarlarına konulmasını istiyorlardı. Örneğin işçiler, evler, tekneler ve hatta askeri birlikler gibi. Tüm bunlar, antik Mısırlının öteki dünya yaşamına ilişkin ideal saydığı bir “yaşam”ı temsil ediyordu.
Eski Mısır sanatının homojen yapısına karşın, belirli zaman ve yörelere ilişkin tarzlar, değişik kültürel ya da siyasi tutumları da yansıtıyordu. Örneğin Hiksos işgalinin ardından gelen İkinci Ara Dönem’e ilişkin, Girit Uygarlığı tarzı freskler Avaris’te bulunmuştur. Siyasal odaklı değişimlerin en çarpıcı örneği, Amarna dönemine tarihlenen sanatsal biçimlerde görülmektedir. Bu dönemin sanatında biçimler ve tarzlar, Akhenaton’un devrimci dinsel görüşlerine uydurularak temelden değiştirilmişti. Amarna sanatı olarak bilinen bu sanatsal tarz, Akhenaton’un öl
ümünden hemen sonra hızla silindi ve yerini geleneksel sanat tarzı aldı.
Bilim
Fayans ve cam
Eski Krallık’tan bile önce Mısırlılar fayans olarak bilinen bir cam malzeme geliştirmişlerdi. Fayansı, yarı değerli bir taş olarak kabul ediyorlardı. Kil olmayan seramik olarak fayans, silikon dioksit, az miktarda kalsiyum oksit ve sodadan (sodyum oksit) yapılır ve renklendirici olarak bakır kullanılır. Bu malzeme tespih tanesi, çini, heykelcikler ve diğer küçük eşyaların yapımında kullanıldı. Bu malzeme tespih tanesi, çini, heykelcikler ve diğer küçük eşyaların yapımında kullanıldı. Fayans üretmek için çeşitli yöntemler kullanılabilir, fakat tipik üretim tekniği, kilden bir kalıp üzerine sıvanan toz malzeme daha sonra fırınlanmasıdır. Mısırlılar, bu tür işlerde kullandıkları “Mısır Mavisi” olarak bilinen bir boya maddesi ürettiler. Eski Mısırlılar büyük bir beceriyle camdan çok çeşitli eşyalar üretebildiler. Fakat işlemin tüm üretim süresi boyunca bağımsız olarak yürütülüp yürütülmediği çok net değildir. Ham camı kendilerinin üretip üretmediği de bilinmiyor. Külçe halinde dışarıdan getirmiş, işlemiş de olabilecekleri düşünülüyor. Oysa cam eşyalar yapma konusunda teknik ustalıkları olduğu gibi, tamamlanmış camın rengini belirlemek için eklenecek mineraller konusuna da yabancı değillerdi. Sarı, kırmızı, yeşil, mavi, pembe ve beyaz renkleri elde edebiliyorlardı ve camı, şeffaf ya da opak (buzlu cam) olarak yapabiliyorlardı.
Tıp
Varlıklı kesim, şeker yönünden zengin besinler tüketmekteydi ve bu durum dişeti hastalıklarına neden oluyordu. Mezar duvarlarındaki resimlerde vücut yapılarının düzgün gösterilmesine karşın, varlık sınıfların mezarlarında kilolu çocuk mumyalarının fazlalığı, aşırı beslenmenin yaygın olduğunu göstermektedir. Yetişkin yaşam beklentisi erkekler için 35, kadınlar için 30’du. Ancak yetişkinliğe ulaşmak güçtü, nüfusun üçte biri çocuk yaşlarda ölüyordu.
Antik Mısır hekimleri iyileştirme becerileriyle antik Yakın Doğu’da ünlendiler. Bu hekimler içinde en ünlüsü İmhotep’tir. Herodot, Mısır tıbbının önemli ölçüde uzmanlaşmış olduğunu belirtmektedir. Bazı hekimler sadece baş ya da mide üzerinde çalışırken, göz doktorları ve dişçiler vardı. Tıp eğitimi veren kurumlar da oluşturulmuştu. Örneğin Per Ankh ya da “Yaşam Evi” bunlara örnektir. Özellikle Per-Bast ya da Bubastis olarak bilinen yerleşimde Yeni Krallık döneminde, Abidos ve Sais’de Geç Dönemde bu tür kurumlar oluşturulmuştu. Kazılarda bulunan tıbbi bir belge, Mısırlı hekimlerin geliştirdikleri anatomi, hastalıklar ve pratik tedavi hakkındaki deneysel bilgileri göstermektedir.
Yaralar, enfeksiyonu önlemek için bal emdirilmiş bezle, çiğ etle, keten sargı bezleri, ağlar, petlerle sarıldı ve tedavi edildi. Ağrıları gidermek için afyon ve güzelavrat otu kullanıldı. Yanık tedavisiyle ilgili bulunan en eski kayıtlarda, yanık bölgeye erkek bebek sahibi annelerden alınan anne sütü uygulandığı yer almaktadır. Tanrıça İsis için dua edilir ve küflü ekmek, bal ve göztaşı yanıklarda meydana gelecek enfeksiyonlardan korunmak için kullanılırdı. Sarımsak ve soğan, sağlık için kullanıldı ve astımlı hastaları rahatlatacağı kabul edildi. Mısırlı cerrahlar yaraları diktiler, kırık kemik uçlarını hizaladılar ve hastalıklı kol ve bacakları kestiler, fakat bazı hastalıklar onlar için de fazlasıyla ciddi idi. Yapabilecekleri tek şeyin, hastayı ölene kadar rahat ettirmek olduğunu kabul ettiler.
Gemi yapımı
Eski Mısırlılar, MÖ. 3.000 yıllarından itibaren bir gemi gövdesinin içine kalasların nasıl yerleştirileceğini biliyorlardı. Amerikan Arkeoloji Enstitüsü raporunda, Abidos’ta yapılan kazılarda en eskilerinin henüz kazılıp çıkarılmadığı 14 gemi kalıntısının bulunduğunu, çıkarılan geminin tahta plakaların bir araya getirilerek adeta “dikilmesi” suretiyle inşa edilmiş olduğu bildirilmektedir. Kalasları birbirine bağlamak için örülmüş kayışlar, bağlantı yerlerini yalıtmak için kamış ya da kuru otlar kullanıldığı, New York Üniversite’nden Mısır bilimci David O’connor tarafından bulundu. Gemi, firavun Khasekhmwy’nin kişisel mezarı yakınlarında, bir bütün halinde gömülü bulunduğu için tümünün O’na ait olduğu düşünüldü. Fakat bu gemilerden biri, MÖ. 3.000’li yıllara tarihlenmektedir ve gemilerle ilişkili çanak çömlekler daha eski tarihleri göstermektedir. MÖ. 3.000’li yıllarda yapılmış olduğu düşünülen tekne, yaklaşık 23 metre uzunluğundadır ve artık daha eski bir firavuna ait olduğu düşünülmektedir. Profesör O’Connor’a göre, 5 bin yıllık olan bu teknenin, firavun Hor-Aha’ya ait olması bile mümkündür.
Ayrıca eski Mısırlılar ahşap çivilerle kalasları birbirine nasıl tutturacaklarını biliyorlardı. Bağlantı yerlerini kalafatlamak için de reçine kullandılar. Khufu gemisi, 43,6 metre uzunluğunda bir gemiydi. MÖ. 2.500 dolaylarında Dördüncü Hanedanlık döneminin Keops Piramidi’nin altında bulundu. Tüm parçalarıyla sağlam kalan bir örnektir ve muhtemelen güneş tanrısı sembolünü ifade etmektedir. Eski Mısırlılar ayrıca parçaları, geçme parçalar halinde yapmayı da biliyorlardı. Eski Mısırlıların gemi inşaası konusundaki bu teknik gelişmişlik düzeyleri, yine de çok büyük tekneler yapmak için yeterli değildi. Yaptıkları tekneler, Nil’de kolayca seyir yapabiliyordu fakat, hem iyi denizci olarak biliniyor değillerdi hem de, Akdeniz ve Kızıl Deniz’de denizcilik faaliyetlerinde bulunmuyorlardı.
Matematik
Matematiksel gösterim ondalıktı ve hiyerogliflere dayanıyordu. Bir milyona kadar her 10’un her kuvveti için bir hiyeroglif sembolü kullanıldı. Bunların her biri, yazılmak istenen sayının gerektirdiği kadar kez yazılmış olabilir. Böylelikle 80 ya da 800 rakamını yazmak için on ya da yüz sembolü sekiz kez yazıldı. Çünkü onların hesaplama yöntemi, birden büyük paylı fazla sayıda kesirle işleyemiyordu. Eski Mısırlılar kesirleri, birkaç kesirin toplamı olarak yazmak zorundaydı. Örneğin iki bölü üç kesri, bir bölü beş ve bir bölü onbeş kesirlerinin toplamı olarak ele alıyorlardı. Bu işlem, standart değer tablosu yardımıyla kolaylaştırıldı. Ancak bazı basit kesirler hiyeroglifle yazıldı. İki bölü üç kesrinin hiyeroglifle yazılışı yanda gösterilmiştir.
Hiyeroglif olarak: Eski Mısır matematikçileri, Pisagor teoremi’nin altında yatan ilkelere ilişkin bir kavrayışa sahiptiler. Örneğin dik açılı bir üçgende kenarlar arasında 3-4-5 oranının geçerli olduğunu biliyorlardı.[137]Onlar dairenin alanını, dairenin çapının dokuzda bir eksiğini alarak ve kare’den hareketle hesaplayabildiler. Sonuç, bilinen dairenin alan formülüne çok yakın bir değerdi. Altın oran, piramitlerde de olduğu gibi birçok Mısır mimari eserinde görünmektedir. ancak bu durum, ahenk ve uyumun sezgisel bir kavranışı ile düğümlü ipler kullanılarak yürütülen eski Mısır uygulamalarının birlikte ortaya çıkardığı, fakat hesaplanmamış, öngörülmemiş bir sonuç da olabilir. |
Din
Tanrılara, firavunların lehine hareket eden din adamlarının yönetiminde ibadet edildi, tapınıldı. Tapınakların merkezinde, bir ayrı bölümde, o tapınca ait bir yontu vardı. Tapınaklar, bir topluluğun ya da genel olarak toplumun ibadet yerleri değildi. Tapınaklarda ibadet edilmez, sadece belirli bayram ve kutlama günlerinde tanrının yontusu genel ibadet için dışarı taşınırdı. Normalde, tanrıyla iletişim alanı dış dünyaya kapatıldı ve sadece tapınak yetkililerince ulaşılabilir durumda tutuldu. Sıradan yurttaşlar evlerindeki kendilerine ait tanrı yontularına ibadet edebiliyorlardı ve bir diğer ibadet nesnesi olarak muskaların, kaosun güçlerine karşı koruma sağladığına inanılıyordu. Yeni Krallık’tan sonra firavunun manevi bir aracı olarak rolü zayıfladı ve dini gelenekler, doğrudan tanrılara ibadet yönüne kaydı. Sonuçta rahipler, insanlara doğrudan doğruya tanrıların iradesini bildirecek kahinler sistemini geliştirdiler.
Eski Mısırlılar, her insanın ruhsal ve fiziksel parçalar ya da boyutlardan oluştuğuna inanıyorlardı. Bedenine ek olarak her kişinin, gölgesi (ya da hayaleti), bir kişiliği ya da ruhu, bir yaşam gücü, ve bir adı vardı. Düşünce ve duyguların merkezi, beyin değil, kalp olarak görüldü. Ölümden sonra manevi yönler bedenden serbest kalır ve bir iradeye sahip olabilirdi. Fakat bu manevi yönler, fiziksel dayanağa, kalıntıya, (deyim yerindeyse bir pozisyona), sürekli bir barınak olarak gerek duyardı. Ölünün nihai yönelimi, kişilik ya da ruhun yaşam gücüyle yeniden birleşmesi ve kişinin bir “mübarek bir ölü” olmasıdır. Bunun olması için ölünün, bir mahkemede, “gerçeğin tüyü” kadar hafif bir kalbi olduğunu kanıtlamalıdır. Eğer layık görülürse, ölü yeryüzünde ruhsal düzeyde varlolmaya devam edebilir.
Firavunları için Osiris ayinleri yaparlardı. Osiris, Doğa Tanrıçası İsis’in kocasıydı. Onlar, doğanın doğumunu ve ölümünü temsil ediyorlardı. Tapınağı Abidos’ta bulunan Osiris firavunla özdeştirilmişti. Piramitlerin iç duvarlarındaki resimlerde de firavuna Osiris denilmiştir. Mısır’ın tanrı ve tanrıçalarının her biri bir hayvanın adını taşıyor ve adlarını taşıdıkları hayvan biçiminde gösteriliyordu.
Firavun Akhenaton’un Mısır’da tek tanrılı din kurma çabası
Ölü kültürü, mumyalama
bedeni koruma, defin törenlerini yapmak ve toprağa verme şeklindeydi. Böylece öteki dünyada ölünün, bedenini ve eşyalarını kullanacağına inanılıyordu. Eski Krallık öncesinde, çölde maden ocaklarına gömülen bedenlerin kurumayla doğal olarak korunmuş kaldığı görüldü. Antik Mısır tarihinin başından sonuna kadar kurak çöl koşulları, yoksul halkın gömülmesinde bir nimet olarak görülmeye devam etti. Çünkü, zengin sınırların yaptığı gibi ayrıntılı ve dolayısıyla pahalı defin işlemlerine olanakları yoktu. Varlıklı Mısırlılar ölülerini taş mezarlarda gömmeye başladılar. Sonuçta insan eliyle mumyalamayı kullandılar. Bu işlemlerde iç organların çıkartılması gerekiyor, beden ketenle sarılıyor ve dikdörtgen biçimli taş lahitle ya da tahta tabutla gömülüyordu. Dördüncü Hanedanlık’tan itibaren bazı iç organlar, özel toprak kavanozlarda korundu.
Yeni Krallık’la itibaren antik Mısırlılar mumyalama işlemlerini yetkinleştirdiler, bir sanat haline getirdiler. En gelişkin teknikte, işlemler 70 günü buluyordu. İç organların yine çıkarılması gerekiyordu. Beyin, burun kanalından özel aletlerle çıkarılıyor ve vücut, natron adı verilen bir tuz karışımı içinde kurutuluyordu. Beden daha sonra ketenle sarılıyor, koruyucu muska kuşaklarıyla donatılıyor, insan şeklinde ve boyanmış, süslenmiş bir tabuta yerleştiriliyordu. Geç Dönem mumyaları da keten ya da papirüs katmanlarından yapılan ve koruyucu bir macunla kaplanan özel malzemelerle defnedildi. Kullanılan koruma uygulamaları Ptolemaik ve Roma dönemlerinde geriledi, süslenen mumyanın dış görünüşü daha fazla önem kazandı.
Fakat tüm ölülerin mezarlarına, sosyal durumları ne olursa olsun bir şeyler kondu. Yeni Krallık’la birlikte mezarlara Ölüler Kitabı da bırakıldı. Ayrıca, öbür dünyada kendilerine hizmet edeceğine inandıkları küçük biblolar olan Uşabtiler de konuldu. Daha sonra mezar yakınları tarafından zaman zaman mezara yiyecek götürülüyor ve ölü adına dualar okunuyordu.
Toplumsal Yapı
Kültür
Günlük yaşam
Eski Mısırlılarda temizlik ve görünüm, büyük önem taşırdı. Çoğunlukla Nil’de, hayvansal yağ ve kireçtaşı tozundan yapılan yumuşak sabun kullanılarak yıkanılırdı. Erkekler temiz kalmak için tüm bedenlerini traş eder, kötü kokuları gidermek ve cildi yumuşatmak için kokulu merhem ve parfüm kullanırlardı. Giysiler beyazlatılmış basit keten kumaştı. Üst sınırlardan hem kadınlar hem de erkekler peruk takar, mücevher ve kozmetik malzemeler kullanırlardı. Çocuklar, ergenlik çağına kadar, çoğu kez 12 yaş, çıplak dolaşırlar ve erkek çocuklar sünnet edilir ve başları kazınırdı. Babalar ailenin geçimini sağlarken anneler çocukların bakımından sorumluydular.
Günlük beslenmenin en önemli kısmı ekmek ve biraydı. Ek olarak soğan, sarımsak gibi sebzeler ve hurma, incir gibi meyveler de yenilirdi. Balık, et ve kümes hayvanlarının eti, tuzlanmış ya da kurutulmuş olarak tutulur, güveçte pişirilir ya da ızgarada kızartılırdı. İmkanları olanlar için, müzik ve dans aranan eğlencelerdi. İlk müzik aletleri flüt ve arptı. Daha sonraları trompet, obua ve boru benzeri müzik aletleri yaygınlaştı. Yeni Krallık döneminde Mısırlılar zil, tef, davul ve Asya’dan getirilen lavta ve lir gibi çalgıları da kullandılar. Sistrum adı verilen bir çalgı ve çıngırak da, özellikle dini ayinlerde önem taşıyordu.
lı sınıfları, ayrıca tekne gezileri ve avcılıktan hoşlanırlardı.
Mimari
Gerek seçkin, gerek sıradan Mısırlıların oturdukları konutlar, kerpiç ve ahşap gibi dayanıksız malzemelerden inşa edildiği için günümüze ulaşamamıştır. Köylüler basit evlerde yaşarken varlıklı sınıfların evleri daha özenle inşa edilmiş ve daha fazla ayrıntıyla donatılmış yapılardı. Günümüze ulaşan Malkata ve Amarna’daki gibi birkaç kraliyet sarayı, zengin bezemeli duvarları ve havuzlar, insan, kuş tanrı ve tanrıça motifleri, geometrik desenleriyle dikkati çeker. Tapınak ve mezar gibi önemli yapılar, sonsuza dek ayakta kalması istenerek kerpiç yerine taş kullanılarak inşa edildi. Bu dünyanın ilk büyük ölçekli yapısı olan Zoser’de, papirus ve lotus desenli sütun ve kirişleri içeren mimari unsurlar kullanıldı.
Ordu
Orduda standart teçhizat, ok, yay, mızrak ve yuvarlak bir ahşap çerçeve üzerine hayvan derisi gerilerek yapılan kalkandı. Yeni Krallık döneminde, daha önce Hiksos ordularında gördükleri savaş arabaları da kullanıldı. Bronzun yaygın kullanımına başlanmasından sonra silah ve zırhlarda kullanılması yaygınlaştı. Artık kalkanlar bronz bir toka ile som ahşaptan, mızrakların temrenleri tunçtan yapılmaya başlanmıştı. Ayrıca genelde kullanılan ters orak şeklindeki kılıçlar terk edilerek, Asyalı askerlerinkilere benzer kılıçlar kullanılmaya başlandı. Firavunlar sanatta ve edebiyatta, genellikle ordunun başında ilerlerken betimlendi ve en azından 2. Seqenenre Tao ve oğulları gibi birkaç firavunun bu tarzı benimsediği görülmektedir. Askerler yerli nüfustan alındı. Fakat Yeni Krallık döneminde ve özellikle de sonrasında Nubya’dan ve Libya’dan paralı asker alınmıştır.
Antik Mısır’ın mirası
omalılar da Mısır’dan Mısır tarzı yapılar kurmak için inşaat malzemesi ithal ettiler. Erken dönem tarihçilerinden Herodot, Strabon ve Diodorus, gizemli bir ülke olarak gördükleri Mısır üzerinde çalıştılar ve yazdılar. Orta Çağ ve Rönesans boyunca Mısır’ın pagan kültürü geriledi. Sonra Hıristiyanlık ve ardından İslam yaygınlaştı. Fakat ortaçağ bilim adamlarının yazılarında eski Mısır’a ilgi devam etti. Örneğin Dhul-Nun al-Misri ve al-Maqrizi gibi.
Avrupalı seyyah ve turistler, 17. ve 18. yüzyıllarda Mısır’dan antika eşyalar getirdiler ve gözlemlerini, izlenimlerini yazdılar. Böylelikle Avrupa’da Mısır’a yönelik bir ilgi yayılmaya başladı. Bu yeni ilgi Mısır’a koleksiyoncuları çekti. Sonuçta Mısır’dan çok değerli antik eserler çalındı, satın alındı ya da verildi. Her ne kadar Mısır’da Avrupalı sömürgecilerin istilası, ülkenin tarihi mirasının büyük bir bölümünü tahrip ettiyse de bazı yabancıların Mısır’a olumlu yönde etkileri de olmuştur. Örneğin Napolyon Bonapart Mısır bilimdeki ilk çalışmaları düzenledi. Yaklaşık 150 bilim adamı ve sanatçıyı, Mısır tarihi üzerinde çalışmaları ve belgelemeleri için Mısır’a getirdi ve bu çalışmalar daha sonra Description de l’Ėgypte adıyla yayımlandı. 19. yüzyılda Mısır Hükümeti ve arkeologlar, kazılarda bütünlüğün ve kültüre saygının önemini aynı şekilde fark ettiler. Eski Eserler Yüksek Konseyi şimdi hazine yerine bilgi bulmayı amaçlayan tüm kazıları onaylamakta ve izlemektedir. Konsey ayrıca, Mısır tarihi mirası korumak için tasarlanmış müze ve anıt yeniden inşa programları denetlemektedir.
Buluşlar ve İcatlar zaman çizelgesi
Hanedan Öncesi
- MÖ 4500: Senet, dünyanın en eski masa oyunu.
- MÖ 4500: Fayans ve Seramik, dünyanın ilk toprak çanağı.
- MÖ 4500: Kumaş, dünyada bilinen ilk kumaş üretimi.
- MÖ 4500: Mısır (bitki), dünyanın ilk mısır unu ve yağı üretildi.
- MÖ 4300: Papirus, Papirus bitkisiyle dünyanın ilk bilinen kağıdı.
Hanedanlar Dönemi
- MÖ 3300: Tunç işler (bknz: Tunç Çağı)
- MÖ 3200: Mısır hiyeroglifleri, tamamen geliştirilmiştir (bknz: Mısır’ın ilk hanedanı)
- MÖ 3200: Ondalık sistem, dünyadaki ilk kullanımı
- MÖ 3100: Şarap mahzenleri, dünyadaki ilk bilinen
- MÖ 3100: Madencilik, Sina Yarımadası
- MÖ 3050: Gemi yapımı Abidos’da
- MÖ 3000: Filistin ve Levant’a Nil’den ihracat: şarap (bknz: Narmer)
- MÖ 3000: Tıbbi müesseseler
- MÖ 2900: muhtemelen çelik: karbon içeren demir
- MÖ 2700: Cerrahi, dünya da bilinen ilk
- MÖ 2700: Üniliteral işaretler, dünyanın bilinen ilk abecesinin temelini oluşturur
- MÖ 2600: Sfenks, bugün dünyanın en büyük tek taştan oluşan heykeli
- MÖ 2600: Mavna taşımacılığı, taş bloklar
- MÖ 2600: Basamaklı Piramit veya Zoser Piramidi, dünyanın bilinen ilk büyük çaplı taş binası
- MÖ 2600: Menkaure Piramidi ve Kırmızı Piramit, dünyanın bilinen ilk granitten yontulmuş işleri
- MÖ 2600: Kırmızı Piramit, dünyanın bilinen ilk ‘gerçek’ yumuşak-kenarlı piramidi
- MÖ 2580: Büyük Gize Piramidi; MS 1300 yılına kadar dünyanın en yüksek yapısı
- MÖ 2500: Arıcılık
- MÖ 2400: Astronomik Takvim, matematiksel düzeni nedeniyle Orta Çağ’da dahi kullanılmıştır
- MÖ 2200: Bira
- MÖ 1860: muhtemel Nil-Kızıl Deniz Kanalı (12. Hanedan)
- MÖ 1800: Abece, dünyanın bilinen en eski
- MÖ 1800: Moskova Matematik Papirüsü, frustum hacmi için genel(leştirilmiş) formül
- MÖ 1650: Rhind Matematik Papirüsü: geometri, kotanjant analoğu, cebir denklemleri, aritmetik seriler, geometrik seriler
- MÖ 1600: Edwin Smith Papirüsü, yaklaşık MÖ 3000’e kadar uzanan tıbbi gelenekler
- MÖ 1550: Ebers Tıp Papirüsü, geleneksel ampirizm; dünyanın bilinen ilk belgelenmiş tümörleri (bknz: Tıp tarihi)
- MÖ 1258: Barış antlaşması, dünya da bilinen ilk (bknz: II. Ramses)
- MÖ 1160: Turin Papirüsü,
dünyanın bilinen ilk jeolojik ve topoğrafik haritası - MÖ 5. yüzyıl-MÖ 4. yüzyıl (belki de daha erken): petteia ve seega, savaş oyunları; satranç oyununun muhtemel ataları (bknz: Satrancın kökeni)
Notlar
- Sadece MÖ 664 sonrası tarihler güvenilirdir. Eski Mısır kronolojisi için bkz. Digital Egypt for Universities, University College London. http://www.digitalegypt.ucl.ac.uk/chronology/index.html
- Dodson (2004) Sh.: 46
- Clayton (1994) Sh.: 217
- James (2005) Sh.: 8
- Manuelian (1998) Sh.: 6–7
- a b c d e Ward, Cheryl. “World’s Oldest Planked Boats”, inArchaeology (Volume 54, Number 3, May/June 2001). Archaeological Institute of America.
- Clayton (1994) Sh.: 153
- James (2005) Sh.: 84
- Shaw (2002) Sh.: 17
- Shaw (2002) Sh.: 17, 67–69
- Dış bağlantı, Meat Production in Ancient Egypt – Salima İkram
- Hayes (1964) Sh.: 220
- Childe, V. Gordon (1953), “New light on the most ancient Near East” (Praeger Publications)
- Patai, Raphael (1998), “Children of Noah: Jewish Seafaring in Ancient Times” (Princeton Uni Press)
- Barbara G. Aston, James A. Harrell, Ian Shaw (2000). “Stone,” in Ancient Egyptian Materials and Technology, Cambridge, 5-77, Sh.: 46-47. Barbara G. Aston (1994). “Ancient Egyptian Stone Vessels,” Studien zur Archäologie und Geschichte Altägyptens 5, Heidelberg, Sh.: 23-26. (http://www.digitalegypt.ucl.ac.uk/stone/obsidian.html and http://www.digitalegypt.ucl.ac.uk/foreignrelations/obsidian.html)
- Chronology of the Naqada Period Digital Egypt for Universities, University College London
- a b Shaw (2002) Sh.: 61
- Faience in different Periods Digital Egypt for Universities, University College London
- Allen (2000) Sh.: 1
- Shaw (2002) Sh.: 78–80
- Clayton (1994) pp. 12–13
- Shaw (2002) Sh.: 70
- Erken Hanedanlık Dönemi – Digital Egypt for Universities, University College London
- James (2005) Sh.: 40
- Shaw (2002) Sh.: 102
- Shaw (2002) Sh.: 116–7
- “Eski Krallık’ın sonu”. British Broadcasting Corporation. Erişim tarihi: 10.03.2008.
- Clayton (1994) Sh.: 69
- Shaw (2002) Sh.: 120
- Clayton (1994) Sh.: 29
- Shaw (2002) Sh.: 148
- Clayton (1994) Sh.: 79
- Shaw (2002) Sh.: 158
- Shaw (2002) Sh.: 179–82
- Shaw (2002) Sh.: 146
- Robins (1997) Sh.: 90
- Shaw (2002) Sh.: 188
- a b Ryholt (1997) Sh.: 310
- Shaw (2002) Sh.: 189
- Shaw (2002) Sh.: 224
- James (2005) Sh.: 48
- Hatshepsut – Digital Egypt for Universities, University College London
- Clayton (1994) Sh.: 108
- II. Ramses, iki asıl eşinden ve geniş hareminden, yüzden fazla çocuğun babası olmuştur. Clayton (1994) Sh.: 146
- James (2005) Sh.: 54
- Cerny (1975) Sh.: 645
- Shaw (2002) Sh.: 345
- “The Kushite Conquest of Egypt”, Ancient~Sudan: Nubia.
- Shaw (2002) Sh.: 358
- Shaw (2002) Sh.: 383
- Shaw (2002) Sh.: 385
- Shaw (2002) Sh.: 405
- Shaw (2002) Sh.: 411
- Shaw (2002) Sh.: 418
- James (2005) Sh.: 62
- James (2005) Sh.: 63
- Shaw (2002) Sh.: 426
- a b Shaw (2002) Sh.: 422
- Shaw (2003) Sh.: 431
- “The Church in Ancient Society“, Henry Chadwick, Sh.: 373, Oxford University Press US, 2001, ISBN 0-19-924695-5
- “Christianizing the Roman Empire A.D 100-400″, Ramsay MacMullen, Sh.: 63, Yale University Press, 1984, ISBN 0-300-03216-1
- Shaw (2002) Sh.: 445
- a b c d Manuelian (1998) Sh.: 358
- Manuelian (1998) Sh.: 363
- Meskell (2004) Sh.: 23
- a b c Manuelian (1998) Sh.: 372
- Walbank (1984) Sh.: 125
- Manuelian (1998) Sh.: 383
- James (2005) Sh.: 136
- Billard (1978) Sh.: 109
- Antik Mısır’da sosyal sınıflar – Digital Egypt for Universities, University College London
- a b c Janet H. Johnson. “Antik Mısır’da Kadınların Yasal Hakları”. University of Chicago. Erişim tarihi: 03.09.2008.
- Oakes (2003) Sh.: 472
- McDowell (1999) Sh.: 168
- Manuelian (1998) Sh.: 361
- Nicholson (2000) Sh.: 514
- Nicholson (2000) Sh.: 506
- Nicholson (2000) Sh.: 510
- Nicholson (2000) Sh.: 577 and 630
- a b Strouhal (1989) Sh.: 117
- a b c Manuelian (1998) Sh.: 381
- Nicholson (2000) Sh.: 409
- Oakes (2003) Sh.: 229
- Greaves (1929) Sh.: 123
- Lucas (1962) Sh.: 413</ span>
- Nicholson (2000) Sh.: 28
- Scheel (1989) sH.: 14
- Nicholson (2000) Sh.: 166
- Nicholson (2000) Sh.: 51
- Shaw (2002) Sh.: 72
- Naomi Porat and Edwin van den Brink (yazar), “An Egyptian Colony in Southern Palestine During the Late Predynastic to Early Dynastic,” in The Nile Delta in Transition: 4th to 3rd Millennium BC (1992), Sh.: 433-440.
- Shaw (2002) Sh.: 322
- Manuelian (1998) Sh.: 145
- Harris (1990) Sh.: 13
- Loprieno (1995b) Sh.: 2137
- Loprieno, Antonio (2004). “Ancient Egyptian and Coptic”. In Woodward, Roger D.. The Cambridge Encyclopedia of the World’s Ancient Languages. Cambridge, UK: Cambridge University Press. pp. 160–192. ISBN 0-521-56256-2.
- Loprieno (2004) Sh.: 161
- Loprieno (2004) Sh.: 162
- Allen (2000) Sh.: 7
- Loprieno (2004) Sh.: 166
- El-Daly (2005) Sh.: 164
- Allen (2000) Sh: 8
- Strouhal (1989) Sh.: 235
- Lichtheim (1975) Sh.: 11
- Lichtheim (1975) Sh.: 215
- “Wisdom in Ancient Israel”, John Day,/John Adney Emerton,/Robert P. Gordon/ Hugh Godfrey/Maturin Williamson, Sh.: 23, Cambridge University Press, 1997, ISBN 0-521-62489-4
- Lichtheim (1980) Sh.: 159
- Robins (1997) Sh.: 29
- Robins (1997) Sh.: 21
- Robins (2001) Sh.: 12
- Nicholson (2000) Sh.: 105
- a b James (2005) Sh.: 122
- Robins (1998) Sh.: 74
- Shaw (2002) Sh.: 216
- Robins (1998) p. 158
- Nicholson (2000) Sh.: 177
- Nicholson (2000) Sh.: 109
- Nicholson (2000) Sh.: 195
- Nicholson (2000) Sh.: 215
- Filer (1995) Sh.: 94
- Filer (1995) Sh.: 78–80
- Filer (1995) Sh.: 21
- Rakamlar, doğumdaki yaşam beklentisi için değil, yetişkin yaşam beklentisi içindir. Filer (1995) Sh.: 25
- Filer (1995) Sh.: 39
- Strouhal (1989) Sh.: 243
- Stroual (1989) Sh.: 244–46
- Stroual (1989) Sh.: 250
- Pećanac M, Janjić Z, Komarcević A, Pajić M, Dobanovacki D, Misković SS (May-Jun 2013). “Burns treatment in ancient times”. Medicinski pregled. PMID 23888738.
- Filer (1995) Sh.: 38
- a b c d e f g Schuster, Angela M.H. “This Old Boat”, December 11, 2000. Archaeological Institute of America.
- Mısır matematiği, kullanılabilir m
alzemenin azlığı ve metinler üzerinde ayrıltılı çalışma eksikliği nedeniyle tam olarak aydınlatılmamıştır. Imhausen et al. (2007) Sh.: 13 - Imhausen et al. (2007) Sh.: 11
- Clarke (1990) Sh.: 222
- Clarke (1990) Sh.: 217
- Clarke (1990) pSh.: 218
- Gardiner (1957) p. 197
- Strouhal (1989) Sh.: 241
- Kemp (1989) Sh.: 138
- James (2005) Sh.: 102
- “The Oxford Guide: Essential Guide to Egyptian Mythology” – Donald B. Redford, Sh.: 106, Berkley, 2003, ISBN 0-425-19096-X
- James (2005) Sh.: 117
- Shaw (2002) Sh.: 313
- Allen (2000) Sh.: 79, 94–5
- Wasserman, et al. (1994) pSh.: 150–3
- Aldred (1988) Sh.: 259
- Cline (2001) Sh.: 273
- “Mummies and Mummification: Old Kingdom”. Digital Egypt for Universities, University College London. Erişim tarihi: 09.03.2008.
- “Mummies and Mummification: Late Period, Ptolemaic, Roman and Christian Period”. Digital Egypt for Universities, University College London. Erişim tarihi: 09.03.2008.
- “Shabtis”. Digital Egypt for Universities, University College London. Erişim tarihi: 09.03.2008.
- James (2005) Sh.: 124
- Manuelian (1998) Sh.: 401
- Manuelian (1998) Sh.: 403
- Manuelian (1998) Sh.: 405
- Manuelian (1998) Sh.: 406–7
- Manuelian (1998) Sh.: 399–400
- “Music in Ancient Egypt”. Digital Egypt for Universities, University College London. Erişim tarihi: 09.03.2008.
- Manuelian (1998) Sh.: 126
- “The Cambridge Ancient History: II Part I , The Middle East and the Aegean Region, c.1800-13380 B.C”, Edited I.E.S Edwards–C.JGadd–N.G.L Hammond-E.Sollberger, Cambridge at the University Press, Sh.: 380, 1973, ISBN 0-521-08230-7
- Clarke (1990) Sh.: 94–7
- Badawy (1968) Sh.: 50
- “Types of temples in ancient Egypt”. Digital Egypt for Universities, University College London. Erişim tarihi: 03.09.2008.
- Dodson (1991) Sh.: 23
- Shaw (2002) Sh.: 245
- Manuelian (1998) Sh.: 366–67
- Clayton (1994) Sh.: 96
- Shaw (2002) Sh.: 400
- Siliotti (1998) Sh.: 8
- Siliotti (1998) Sh.: 10
- El-Daly (2005) Sh.: 112
- Siliotti (1998) Sh.: 13
- Siliotti (1998) Sh.: 100
Kaynaklar
- Ivan Lissner (2006), Uygarlık Tarihi
- Overview of Egyptian Mathematics, URL’ye erişim tarihi 5 Aralık, 2005
- Wine in Ancient Egypt, URL’ye erişim tarihi 5 Aralık, 2005
- Francesco Raffaele Egyptology News, URL’ye erişim tarihi 5 Aralık, 2005
- İngilizce Vikipedi, Tıp tarihi maddesi, URL’ye erişim tarihi 30 Nisan, 2006
- Egypt: Science and chemistry in ancient Egypt, URL’ye erişim tarihi 5 Aralık, 2005
- Egypt: Tour Egypt Monthly: Ancient Egyptian Alcohol and Beer, URL’ye erişim tarihi 5 Aralık, 2005
- Akhenaten, King of Egypt – Cyril Aldred
- Middle Egyptian: An Introduction to the Language and Culture of Hieroglyphs – James P. Allen
- A History of Egyptian Architecture. Vol III – Alexander Badawy
- Ancient Egypt: Discovering its Splendors – Jules B. Billard
- Egypt from the Death of Ramesses III to the End of the Twenty-First Dynasty’ in The Middle East and the Aegean Region c.1380–1000 BC – Cerny, J
- Ancient Egyptian Construction and Architecture – Clarke, Somers
- Chronicle of the Pharaohs – Clayton, Peter A.
- Amenhotep III: Perspectives on His Reign – Cline, Eric H.; O’Connor, David Kevin
- Egyptian Rock Cut Tombs – Dodson, Aidan
- The Complete Royal Families of Ancient Egypt – Dodson, Aidan; Hilton, Dyan
- Egyptology: The Missing Millennium – El-Daly, Okasha
- Disease – Filer, Joyce
- Egyptian Grammar: Being an Introduction to the Study of Hieroglyphs – Gardiner, Sir Alan
- Most Ancient Egypt: Chapter III. The Neolithic and Chalcolithic Communities of Northern Egypt – Hayes, W. C.
- The Mathematics of Egypt, Mesopotamia, China, India, and Islam: A Sourcebook – Imhausen, Annette; Eleanor Robson, Joseph W. Dauben, Kim Plofker, J. Lennart Berggren, Victor J. Katz
- The British Museum Concise Introduction to Ancient Egypt – James, T.G.H.
- Ancient Egypt: Anatomy of a Civilization – Kemp, Barry
- Ancient Egyptian Literature, vol 1. – Lichtheim, Miriam
- Ancient Egyptian Literature, A Book of Readings. Vol III: The Late Period – Lichtheim, Miriam
- Ancient Egyptian: A linguistic introduction – Loprieno, Antonio
- Ancient Egyptian and other Afroasiatic Languages – Loprieno, Antonio
- Ancient Egyptian and Coptic – Loprieno, Antonio
- Ancient Egyptian Materials and Industries, 4th Ed – Lucas, Alfred
- The Geographical, Spatial, and Temporal Distribution of Predynastic and First Dynasty Basalt Vessels – Leanne M. Mallory-Greenough
- Egypt: The World of the Pharaohs – Peter Der Manuelian
- Village life in ancient Egypt: laundry lists and love songs – A. G. McDowell
- Object Worlds in Ancient Egypt: Material Biographies Past and Present (Materializing Culture) – Lynn Meskell
- The Prehistory of Egypt: From the First Egyptians to the First Pharaohs – Midant-Reynes
- Ancient Egyptian Materials and Technology – Paul T. Nicholson
- Ancient Egypt: An Illustrated Reference to the Myths, Religions, Pyramids and Temples of the Land of the Pharaohs – Lorna Oakes
- The Art of Ancient Egypt – Gay Robins
- The Political Situation in Egypt During the Second Intermediate Period – Kim Ryholt
- Egyptian Metalworking and Tools – Bernd Scheel
- The Oxford History of Ancient Egypt – Ian Shaw
- The Discovery of Ancient Egypt – Alberto Siliotti
- Life in Ancient Egypt – Eugen Strouhal
- Ramesses: Egypt’s greatest pharaoh – Joyce Tyldesley
- Zum koptischen Sprachgut im Ägyptisch-Arabisch – G. Vittman
- The Cambridge ancient history – Frank William Walbank
- The Egyptian Book of the dead, the Book of going forth by day: being the Papyrus of Ani – James Wasserman
- The Complete Temples of Ancient Egypt – R. H. Wilkinson