Bir çoğumuz alerjilerden dert yanarız.Sizinde alerjilerle başınız dertteyse,bu haberi sabırla okumanızda fayda var! İşte size alerjiler hakkında tüm detaylar.
Günlük yaşantımızda farkında olarak veya olmayarak pek çok başka canlı ve cansız varlıkla temas halindeyiz.Bunların bir kısmı gözle görülemeyecek kadar küçük boyuttadır.Örneğin,nefes alıp verirken ciğerlerimize çektiğimiz havada pek çok küçük partikül bulunur.Bunlar toz zerrecikleri,bitkisel veya hayvansal kökenli küçük parçacıklar,bizlerin çevreye saldığı egzoz gazları,yakıt artıkları gibi kirletici maddelerdir.
Bu yabancı maddelerden korunmak için vücudumuzda devamlı bir mücadele vardır.Burun içindeki kıllarla havayı süzmeye başlarız.Yine burun ve solunum yolunun diğer bölgelerindeki koruyucu mekanizma devamlı çalışır.Alınan nefesi ısıtır,nemlendirir ve akciğerlere vücuda uygun hale gelmiş olarak gönderir.Burundan başlayan solunum yolundaki salgı bezleri,sudan biraz daha kıvamlı,şeffaf,sümüksü bir salgı yaparlar.Süzülmekten kurtulan yabancı maddelerin bir kısmı da buraya yapışır.Devamlı üretilip dışarı doğru hafifçe akan bu sıvıyı,farkına varmadan yutarız.Mide asidimizle içindeki yabancı maddeleri yok ederiz.Her şeye rağmen yoluna devam edip akciğerlere ulaşan yabancı maddeler de burada bulunan savaşçı hücreler tarafından yok edilir.Koruyucu hücreler,bu maddeleri bazen içine alıp,bazen de salgıları ile yok eder.Salgılar ise biz farkına varmadan solunum yolundan dışarı atılıp yutularak yada miktar fazla olduğunda ara ara boğaz temizleme gibi hareketlerle veya küçük öksürüklerle dışarı atılır.
Alerji nedir?
Bu küçük yabancı maddelerin bazıları,yapılarının özelliği ile koruyucu hücreleri daha fazla uyarır,bazı reaksiyonların gelişmesine yol açar.Bu parçacıklara”alerjen”denir.Bir maddenin alerjen olabilmesi için vücutta belli bir reaksiyon oluşturacak özelliklere sahip olması gerekir.
Alerji nasıl oluşur?
Alerjenlere karşı oluşan koruyucu mekanizma,bazı insanlarda genetik olarak belirlenerek çok daha şiddetli olur.Öyle ki,bu maddeleri yok etmek amacı ile gösterilen aşırı reaksiyon,kişinin kendisine de zarar vermeye,hastalık şeklinde görülen belirtiler oluşturmaya başlar.Alerjen denen bu yabancı maddelere karşı vücudun gösterdiği aşırı tepkiye alerji denir.Bunun bir hastalık boyutuna ulaşması da alerjik hastalıklara yol açar.
Alerji etkilediği organa göre isim alır?
Alerjenler hangi organı etkiliyorsa,orada oluşan reaksiyonlar,o organın hastalığı şeklinde kendini gösterir.
Solunum yolunda olduğu zaman”astım”veya diğer bir söyleyişle”alerjik bronşit”,deri de olursa”egzema”,”ürtiker(kurdeşen)”,burunda olursa”alerjik nezle”,gözde olursa”alerjik göz nezlesi;bahar nezlesi”,bağırsak sisteminde olursa”besin alerjisi”, ilaçlarla olursa”ilaç alerjisi”,tüm vücudu etkileyen ani ve şiddetli reaksiyon şeklinde olursa”anafilaksi”olarak adlandırılan hastalıklara yol açar.Hava yolu ile gelen alerjenler vücudumuzu daha çok etkiliyor
Bizi en çok etkileyenler,hava yolu ile vücuda giren alerjenlerdir.Bunlar;
Bitkilerin üreme tozları olan polenler.küf ve mantar sporları.hayvan tüy ve deri döküntüleri ile salyaları.ev tozu akarı denen ve bizimle içi içe yaşayan çok küçük canlıların bizzat kendileri veya vücut artıkları olabilir.5-60 mikron boyutundaki protein yapısındaki maddeler,en çok alerji oluşturan maddelerdir.Bu kadar küçük parçacıklar,havada rahatça uçabilir.Polenler,bu yolla havada yükselir,rüzgarın etkisi ile çok uzak mesafelere kadar savrulabilir.Bazen 100 km. uzaklılara bile ulaşır.Salındığı yerden çok uzaktaki insanlarda alerjiye neden olabilir.
Bitkilerin alerjenik özellikleri,polen yapısına bağlıdır.Çiçekli bitkilerin polenleri,genellikle daha büyük,yapışkan özelliktedir.Ağır olan bu polenler havada çok uzun duramaz,uzaklara savrulamaz,yere düşer.Bu bitkilerin üremesi için arı,sinek gibi böceklere ihtiyacı vardır.Ancak onların ayağına yapışan polenler başka bitkilere ulaşarak üremeyi sağlar.Bu nedenle de çiçekli bitkiler,ancak iyice yanına yaklaşıp çiçeği koklandığı zaman poleni ile karşılaşılıp alerjiye yol açabilir.Oysa ot,ağaç,tarla bitkilerinin polenleri,havaya savrularak uzaklara uçabilir.
Hayvanların tüy ve deri döküntüleri de aynı şekilde etkiler.Mutlaka hayvanla yakın temas gerekmez.Kediler,devamlı yalanarak temizlenir.Yalanma sırasında tüylerine yapışan salya parçacıkları,hayvan hareket ettiğinde havaya karışır,solunum yolu ile buruna,akciğerlere,direkt temas ile gözlere ulaşır,oralarda alerjik reaksiyonları başlatır.Kuş,kafesinde çırpındıkça tüy ve deri döküntüleri havaya savrulur;yanına yaklaşmayan veya diğer odada bulunan insanlara hava yolu ile ulaşır.Köpeklerin devamlı akıttıkları salyaları,hareket ettikçe dökülen tüy ve kepek şeklindeki deri parçacıkları da bu yolla dağılır.
Küf ve mantar sporları da alerjendir Karanlık,sıcak ve rutubetli ortamlarda ürerler,iyi yalıtım yapılmamış tavan veya duvarda,kışın yeşil siyah renkte küf oluşur.Oda havası ısındığında , buradan havaya karışır,nefesle vücuda girer,Odanın havalanması yetersizse,pencere ve duvarlarda nemlenme olarak küf üremesine yol açabilir.Banyo duvarlarında küf üreyebilir.Bunların hepsi alerji kaynağı olabilir.Mide bağırsak sistemi ile alerji oluşturan maddelerde durum biraz daha farklıdır.Burada,yenilen veya içilen maddenin protein yapısı,büyüklüğü,farklı etki eder.En sık karşılaşılan gıda alerjisi bebeklerde inek sütü alerjisidir.Burada alerjiye yol açan inek sütünün protein yapısıdır.Bu yapı,bağırsaklardaki hücreler tarafından yabancı ve zararlı olarak algılanır,yok edilmeye çalışılır.Alerjik bünyeli insanlarda vücut sadece bu zararlı maddeyi yok etmekle kalmaz,aşırı tepki ile kendisine de zarar verir.Salgılanan maddeler bağırsakta kanama,solunum yolunda astım bulguları,ciltte kaşıntı ve döküntüler gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir.Burada alerjiye yol açan protein yapı,sadece inek sütü ile değil,bunu baz alan mamalarla da oluşabilir.Hatta bazen annenin içtiği süt ve süt ürünlerinin protein parçacıkları bile anne sütüyle taşınarak bebekte alerjiye yol açabilir.Burada çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek gerekir.
ANNE SÜTÜ ASLA ALLERJİ YAPMAZ.
Anne sütü,alerji nedeniyle asla kesilmemelidir:Tam tersine annenin diyetini düzenleyerek,bu bebeklere mümkün olan en uzun süre anne sütü verilir.Besin alerjisinin en önemli özelliklerinden birisi de zamanla tolerans gelişerek düzelme şansının çok yüksek olmasıdır.
Alerji genetik yatkınlığı olanlarda hastalığa dönüşür
Bir alerjenle karşılaşınca ona karşı tepkiler,her insanda olur.Ancak bu tepkiler,kontrol altındadır.Yabancı maddeyi yok edecek kadar olur,orada durur.Bunu kontrol eden kapsamlı mekanizmalar devamlı faaliyettedir.Bazı insanlarda bu kontrol bozulmuştur,işte bu insanlarda alerji hastalığa yol açar.Bunu belirleyen,ilk sırada kalıtsal özelliklerdir.Bazı insanların kromozom yapılarında farklılıklar vardır.Bu farklılıklar,alerjiye yatkınlığı artırır.Anne veya babadan,çocuğa bu özellik aktarılabilir,Bu nedenle anne veya babasında alerjik hastalık olan çocuklar,daha fazla risk altındadır.Hele anne ve babanın ikisinde birden alerji varsa,o zaman risk daha da büyür.Birbiri ile genetik özellikleri hemen hemen aynı olan tek yumurta ikizlerinden birinde alerji varsa,diğerinde olma riski yüzde yüze yakındır.
Alerjik hastalıkların oluşmasında tek etken genetik özellik değildir.Alerjenlerle karşılaşıldığında,buna tepki oluşur.Ancak sık sık veya yoğun karşılaşılmazsa,bu tepki zamanla hafifler,yatışır,hastalık boyutuna ulaşmadan yok olur.Yoğun miktarda alerjenle,sık sık karşılaşma olursa,bir yerde tolerans sınırını geçer ve hastalık olarak ortaya çıkar,işte bu nedenle alerjenlerden korunma önemlidir.Zaten aşırı alerjik tepki vermeye programlanmış bir bünye alerjenlerle sık karşılaşırsa,hastalık boyutuna ulaşan tepkiler de daha erken yaşlarda ve daha şiddetli olarak ortaya çıkabilir.Yaşanılan bölgede alerjenlerin fazla olması,karşılaşma riskini,dolayısıyla da hastalık gelişme riskini artırır.Bu faktörlerin de etkisi ile alerjik hastalıklar her ülkede farklı sıklıkta görülür.Hatta her ülkenin farklı bölgelerinde,yaşam şeklinin değişikliklerine göre de değişir.Her ülke,kendi ortalamasını hesaplamaktadır.Kuzey Avrupa ülkelerinde alerjik hastalıklar çok yaygındır.Şehir merkezlerinde,kırsal kesime göre daha yaygındır.Ülkemizde de alerjik hastalıklar pek çok ülkeye benzer rakamlardadır.Ortalama % 10 civarında olup;bu rakam çok yüksek bir rakamdır.Yani yaklaşık her 10 kişiden biri alerjiktir.Her alerjik hastalık için ayrı ayrı bakılırsa;astım için % 7-8,alerjik nezle için % 12-15 gibi rakamlar görülebilir.Daha ılıman ve nemli iklime sahip,daha fazla bitki içeren bölgelerde,polen alerjisi görülme riski daha fazladır
Hastalığın ortaya çıkmasında sadece genetik yatkınlık ve çevresel alerjenlerle karşılaşma değil,başka etkenler de söz konusudur.Bunlar içinde en önemlisi,alerjenlerin vücuda girişini kolaylaştıran,vücudun direncini ve savunma mekanizmalarını bozan,aslında kendisi alerjen olmadığı halde alerjiyi destekleyen çevresel koşullar da vardır.Bunlar içinde en önemlisi sigara dumanıdır.Özellikle pasif içicilik;çocukları çok etkileyen bir faktördür.Annebaba veya çevresindeki büyüklerin keyif uğruna içerek dumanını ve zehirlerini saldığı havayı soluyan çocuk,bütün hayatını etkileyecek hastalıkların kucağına itilmektedir.Çocukların,sigara dumanının zerresine bile maruz kalmaması gerekir.Enfeksiyon hastalıkları da vücut direncini düşürerek alerjik hastalıkların gelişmesine katkıda bulunabilir.Son yıllarda bunun tersine bir tez de ileri sürülmektedir.Enfeksiyonların,alerjiden koruduğunu savunan bir görüş de vardır.Her ne olursa olsun,enfeksiyon hastalıklarından korunmak,yaşam kalitesini artırmak açısından da önemlidir.Ülkemizde ne yazık ki çok yaygın olan antibiyotik ilaç kullanımı da önemlidir.Gereksiz kullanılan antibiyotikler,karaciğer ve böbrekleri yorduğu gibi,vücudun savunmasında görev yapan faydalı mikropların da ölmesine,savunmanın zayıflamasına yol açabilir.Bu ilaçlara karşı zararlı mikroplarda direnç gelişmesi,bu mikropların daha ağır hastalıklar yapmasına yol açar.Bağışıklık sisteminde oluşacak her türlü zayıflık,alerjik hastalıkların gelişmesine katkıda bulunacak bir etkendir.
Astım (Alerjik Bronşit)Tekrarlayan hırıltı hışıltı,öksürük atakları,hele bir de nefes alıp vermede güçlük varsa;akla gelmesi gereken en önemli hastalıklardan birisidir.Bazen anne babalar,”bizim çocuğumuzun hastalığı henüz astıma dönmemiş;alerjik bronşit”derler.Oysa her iki terim de aynı hastalığı ifade etmektedir. Astım;diğer ülkelerde de olduğu gibi bizim ülkemizde de giderek artmaktadır.Bölgelere göre değişmekle birlikte ülkemizde yaklaşık her 10 çocuğun’1’i astımlıdır.Astım,genetik bir yatkınlık üzerine,karşılaşılan bazı dış etkenlerin de kolaylaştırması ile ortaya çıkan,esas olarak solunum sistemini etkileyen bir hastalıktır.Çoğu,çocukluk döneminde ortaya çıkar.
Astıma neden olan faktörler’Ailede astım veya başka bir alerjik hastalık öyküsü olması.Örneğin anne veya babada astım varsa,çocukta olma ihtimalida artar.Yine kardeşler,yakın akrabalar da bu ihtimali artırır.
*solunum sistemini olumsuz etkileyen çevresel faktörler.Bunların en önemlisi de sigara dumanıdır Çocuğun yaşadığı evin hangi odasında olursa olsun,çocuk yokken bile içilse zararlıdır,Başka odada içmek,kapıyı kapatıp pencereyi açmak,dumanı havalandırma bacasına doğru veya pencereden dışarı liflemek çözüm değildir.Yine kirli hava ortamı,mikroplarla sık karşılaşma,bulaşıcı solunum sistemi hastalıkları birer risk faktörüdür.
*Alerjenlerle sık karşılaşma.Küçük yaşta başlayan alerjen teması,o alerjene erken dönemde duyarlılık gelişmesine,astım oluşumuna neden olur.Ev tozu akarları, polenler,hayvan tüy ve deri döküntüleri,küfler,bazen de daha az oranda gıdalar alerjen olabilir.
*Sık geçirilen enfeksiyonlar zaman içinde astıma dönüşmez.Ancak her enfeksiyon,zaten var olan ama henüz ortaya çıkmamış olan astımı biraz daha belirginleştirir.Yani astımı tetikler.
Nasıl tanı konur?
Bebeklikte sürekli veya tekrarlayan hışıltı,tekrarlayan bronşit-bronşiolit atakları,sık öksürük,gece yatınca gelen kuru öksürük şüphelendirir.Özellikle küçük bebeklerde 1 yıl içinde 3 kez veya daha fazla tekrarlayan bronşiolit kuvvetle astım düşündürür.Daha büyük çocuklarda;tekrarlayan kuru öksürük,hırıltı,hışıltı,özellikle nefes verirken duyulan ıslık sesi gibi ötme,göğsünün inip kalkması gibi nefes zorlanması belirtileri hep astımı destekler.Ailenin vereceği öykü,hastanın muayene bulguları çoğu zaman tanı için yeterlidir.Ancak bazen ayrıntılı kan tetkikleri,röntgen,alerji testi,solunum fonksiyon testi gibi tetkiklere de başvurulabilir.Tetkiklerin bir amacı da astıma çok benzeyen bazı başka hastalıkların olup olmadığını araştırmaktır.
Tedavisi var mı?
Astım sözünün belki de en korkulan özelliği,kalıcı olup ömür boyu devam edeceğidir.Bu yanlış bir bilgidir.Bebeklikte astım tanısı koyulan çocukların % 20’si hiç tedavi edilmese bile iyileşir,iyi bir tedavi ile bu oran % 100’e yaklaşır.Çocuğun bünyesinin alerjik özellikte olması,göz rengi gibi kalıcı bir özelliktir.Yani o çocuk,ömür boyu alerjik bir bünyeye sahiptir.Oysa hastalık,tedavi edilebilen bir durumdur.Ancak tedavi bazen aylarca,yıllarca sürebilir.Aile ve hekim dayanışması ile tedavi sürdürülürse başarı şansı çok yüksektir.Öncelikle sigara dumanı başta olmak üzere çevre kontrolü önemlidir.Kirli havadan olabildiğince uzak durmak,evde evcil hayvan beslememek,keskin kokulu parfüm kullanmamak,boya,cila kokusundan uzak durmak,enfeksiyonlardan korunmak;korunamadığında da tedavi olmak önemlidir.Ayrıca alerji testi yapılarak belirlenmiş ev tozu akarı,polen gibi dış etkenlerden de sakınmak gerekir.Sakınma tedavinin büyük bir bölümüdür.Ancak yetmez.
İlaç tedavisi nasıl uygulanır?
Tedavide iki grup ilaç kullanılır.Bir grubu rahatlatıcı,diğer grubu da koruyucu ve tedavi edici ilaçlardır.Hastanın bulgularına ve hastalığın özelliklerine göre doktorunun seçeceği ilaçlarla tedavi devam eder.Hastanın durumuna göre artırılır,azaltılır,kesilir,ek ilaç verilir.Bu durumları değerlendirmek için yine hastalığın ağırlığına göre belli aralıklarla kontrol edilir.Tedavi edici ilaçlar içerisinde en önemlisi kortizon içeren ilaçlardır,Genellikle nefes yoluyla uygulanır.Doğru doz,doğru süre ve doğru kullanım ile yan etki riski sıfır kabul edilebilir,ilaç tedavisinde en önemli konu da ilaçların hastaya göre ayarlanmasıdır.Hem çeşidi,hem dozu,hem süresi kişiye özeldir.Başkasının çocuğuna iyi geldi diye bir ilaç kullanılmaz.Veya bu konuyu anlamayanların korkutması ile de gereken ilaç kesilmez.En önemlisi ve iyisi,güven duyduğunuz doktorunuzla birlikte tedaviyi yürütmektir.
Aşı tedavisi nasıl uygulanır?
Bir diğer tedavi de alerji aşısıdır.Ancak bu pek çok kişinin sandığı gibi 1 kez olup biten bir uygulama değildir.Sakınılması mümkün olmayan,nefes yolu ile vücuda giren alerjenlere karşı ve hastanın sadece o alerjenlere seçici alerjisi varsa yapılır.Ortalama 4 yıl süren bir tedavidir.Alerji aşısına başlama kararı mutlaka bir alerji uzmanı tarafından verilmelidir.
Astım ne zaman iyileşir?
Her çocukta farklı seyreder.Bazen bir tek atak olup,bir daha hiç tekrarlamaz.Bazen çok sık ataklarla başlayıp zaman içinde yatışabilir.Genel olarak hastalığın daha sık iyileştiği dönemler;3 yaş civarı,7 yaş civarı ve ergenlik dönemleridir.Ancak en önemli konulardan birisi;çocuğa hiçbir zaman hastalıklı çocuk psikolojisi yerleşmemelidir.Yaşıtlarının yaptığı her şeyi yapabilir.Beden Eğitimi dersine mutlaka girer;rapor verilmez.
Alerjik Nezle
Alerjik nezle en sık rastlanan alerjik hastalıktır.Burunda akıntı kaşıntı tıkanıklık ve hapşırma ile kendini gösterir.
Belirtileri nelerdir?
Alerjik nezlesi olan çocukların burun akıntısı renksiz ve berraktır.Burnun sürekli silinmesine bağlı olarak burnun üst kısmında çizgilenme olabilir. Gözaitlarında koyu renkli halkalar görülebilir.Tekrarlayan boğaz temizlemesine bağlı olarak kesik kesik öksürme olabilir.
Nedeni nedir?
Alerjik nezleye neden olan alerjenler;polenler (bitki tozu) ev tozu akarları (mite) kedi,köpek,kuş gibi hayvanların tüyleri ve salyaları ile hamam böceğidir. Polenler genellikle mevsimsel şikayetlere yol açarlar.En sık görüleni çayır poleni duyarlılığı olup şikayetler ilkbaharda alevlenir.Ev tozu akarları ise kumaş kaplı yüzeylerde,yün,yatak,yorgan,yastıklarda,halılarda bulunur.Rutubet yaşamalarını kolaylaştırır.Şikayetler yıl boyu ve özellikle de sabah yataktan kalkarken belirginleşir.Alerjik nezlenin gelişmesindeki en büyük risk faktörü hastanın ailesinde alerjik bir hastalığın bulunmasıdır.Sigara ve egzoz dumanı,hava kirliliği,evde hayvan beslenmesi gibi faktörler de alerjik nezle gelişme riskini artırırlar.
Alerjik Nezlenin kaç tipi vardır?
Belirtilerin görülme sürelerine göre alerjik nezle mevsimsel veya peroneal(yıl boyu) alerjik nezle olarak sınıflandırılır.Çayır poleni alerjilerinde olduğu gibi şikayetler sadece bir mevsimle sınırlı kalırsa mevsimsel alerjik nezle olarak takip edilir.Ev tozu akarlarına duyarlılığı bulunan kişilerde olduğu gibi bulgular tüm yıl boyunca görülenler ise peroneal alerjik nezle gurubuna girerler.
Alerjik Nezleye bağlı olarak görülebilecek hastalıklar nelerdir?
Alerjik nezlesi olan çocuklar erişkinlerde olduğu gibi tipik bulgular vermezler.Düzelmeyen ve yineleyen öksürük Geniz akıntısı Orta kulak iltihabı Sinüzit Geniz etinin büyümesinin altında alerjik nezle bulunabilir.Alerjik nezle çocukların.Uyku düzeninin bozulmasına Okul veriminin azalmasına Dikkatinin dağılmasına Konsantrasyonunun bozulmasına neden olduğu için tanınmalı ve tedavi edilmelidir.
Alerjik nezlenin teşhisi nasıl konur?
Alerjik nezlenin tanısını sadece doktor koyabilir.Benzer şikayetlere neden olan diğer nezlelerden ayırt edilmelidir.Hastanın doktor tarafından şikayetleri dinlenip ayrıntılı fizik muayenesi yapılmalı,burun akıntıları incelenmeli,kanlarında veya ciltlerinde neye alerjileri oldukları araştırılmalıdır.Alerjik nezlenin tedavisi nasıl yapılır ? Alerjik nezle ömür boyu süren ve tamamen iyileşmeyen bir hastalık olmasına rağmen kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.Alerjik nezlenin tedavisinde ilk ve en önemli nokta belirtilere yol açan alerjenden uzak durulmasıdır.Bu nedenle aşağıdaki önerilere dikkat ediniz.
Atopik Dermatit(Egzama)
Atopik dermatit(egzema),kaşıntılı,deride kızarma,çatlama,pul pul kabuklanma şeklinde görülen bir alerjik hastalıktır.Her yaşta orta ya çıkabilir.Genellikle bebeklik döneminde başlar.Her zaman bir dış etken söz konusu değildir.Bazı atopik dermatit türlerinin dokunan bir besin,polen,ev tozu alerjisi gibi dış etkenlerle ilişkisi yoktur.
Çocuğunda ev tozu akarına alerjisi olanlar bunlara dikkat etmeli!
Akar geçirmeyen yatak kılıflarını kullanınız.Evde rutubeti azaltınız.Evinizi her gün havalandırınız.Çocukların uyuduğu odadaki yün halı,yatak,yorgan,yastıkları,üzerinde toz tutabilecek kitapları,oyuncakları uzaklaştırınız.Hafif nemli bir bez ile her gün odanın tozunu alınız.Hayvanlara allerjisi olanlar Hayvanı uzaklaştırınız.Polen allerjisi olanlar Polen mevsiminde pikniğe gitmeyiniz.Gün içinde camları kapatıp ev içine polen girişini engelleyiniz.Alerjenden korunmaya rağmen şikayetleri devam eden çocukların sürekli veya gerektikçe kişiye uygun ilaçlarla alerjisi kontrol altında tutulmaya çalışılmalıdır.
ANNE VE BABALARA ÖNERİLER;
Alerjik hastalığı olan her çocuk özeldir.Genellemelerle yaklaşım doğru değildir.Yaşam tarzının belirenmesi,uyulması gereken kurallar her çocuk içîn özenle belirlenmelidir,çocuğu koruyorum,tedavi ediyorum derken çocuğun hayatmı zehir etmemek,aileyi de aşırı strese sokmamak gerekir,Genel olarak alerjik hastalığı olan bir çocuğun yaşadığı ortamda uyulması gereken ortalama ve basit kuralları şöyle özetleyebiliriz;
Alerjenden ve ev tozundan arındırılmış yatan odası hazırlanması;
Alerjik hastalıkların tedavisinde en önemli yaklaşım,alerjenlerden korunmadır.Günün önemli bir kısmının geçtiği yatak odasında yapılacak bazı küçük deşikliklerle önemli oranda oranda korunma sağlanır.Bu konu özellikle çocuklarda çok önemlidir.Korunulacak alerjer;ev tozu,kıl,toz,eski eşyalara ait lifler,varsa evdeki hayvanlara ait tüy döküntüleri ile en önemliside ev tozu akarcıkları(mite)denilen mikroskobik düzeydeki canlılardır.Yapılacak önlemleri öşyle özetleyebiliriz
Odada ev tozu tutulmasına neden olabilecek fazla eşya bulundurmayınız.
Kapalı bir dolapta günlük ihtiyacı giderecek kadar çamaşır ve giyecek bulundurunuz,odayı dolap ve yüklük olarak kullanmayınız.
Yün,kuştüyü,kıtık ve benzeri maddelerle doldurulmuş yatak,yastık ve minder kullanmayınız.
Pamuk,sünger,sentetik,kauçuk,keten olabilir.
Yatak örtüsü olarak yıkanabilir bir kumaştan örtüler kullanınız fitilli ve tüylü kumaşlar kullanmayınız’.
Yatak örtülerini ayda bir kez yıkayınız.
yastık,yorgan çarşaf ve hattaniyeler haftada bir kez havalandırıp silkeleyiniz,çarşaf takımlannı en az haftada bir kez değiştiriniz,Odada mümkün olduğunca kumaş kaplı eşya tutmayınız.Su ile temizlenebılen plastik kaplı,metal ve tahta sandalyeler kullanınız.Zemin tahta olmalı veya mümkünse marley veya muşanba ile döşenmelidir.Yerde sentetik kılım kullanılabilir.pencereler için ince pamuklu veya sentetik perdeler tercih ediniz,kirlendikçe yıkayınız.Yıkama için deterjan yerine sabun ve sabun tozu tercih ediniz.Yatak odasının kapısını kapalı tununuz,özellikle polen mevsimi ve hava kirliliğinin arttığı dönemlerde pencereleri açmayınız. Odayı haftada 1-2 kez nemli bir bezle siliniz,temizlık sırasında hasta odada olmamalıdır.
Bebeklik döneminde başlayan Atopik dermatit
Atopik dermatit,bazen şiddetle bazen yavaş yavaş başlar.Kaşıntılı kızarıklıklar giderek artar.Çoğu zaman da önemsenmez,nasıl olsa geçer diye beklenir,veya bir akrabanın tavsiyesi ile alınan krem sürülerek geçici iyileşme beklentileri yaşanır.Bebek soyulduğunda her defasında elleriyle karnını kaşımaya çalışıyorsa,bu Atopik dermatit’in ilk belirtisi olabilir.Ardından kırmızı,kaşıntılı,ilerledikçe üzeri pul pul kabuk gibi sertleşmeye ve çatlamaya başlayan deri,sürtünmenin de etkisiyle sızıntılı kanamalara bile neden olabilir.Tipik dağılımı;bebeklerde yanaklar,boyun,kulak arkası,eller,bilekler olabilir.Bazen de”para para gibi diye nitelendirilen farklı yerlerde yuvarlak,keskin kenarlı döküntüler şeklinde görülebilir.Bebek büyüdükçe diz arkası,kolun dirsek ön taraf katlanma yeri gibi bölgelerde yoğunlaşabilir.Ailede;anne baba,kardeşler veya yakın akrabalarda astım,saman nezlesi gibi bir alerjik hastalık öyküsü varsa;bunun da alerjik egzama olma ihtimali artar.Bebeklikte görülen bu cilt lezyonlarının en önemli nedeni besin alerjisidir.Sade anne sütü alan bebeklerde bile annenin yediği besinlerin,anne sütü aracılığı ile bebeğe geçip,alerji yapma riski vardır.En sık nedenlerden birisi de inek sütü alerjisidir.Direkt inek sütü vermek gerekmez;hazır mama ile de olabilir.Veya bir başka gıda olabilir.Öncelikle tanının doğru konması,nedenlerin araştırılması gerekir.Hemen bir çocuk alerji uzmanına başvurmak ilk adım olmalıdır.Araştırılmadan,sadece tahmine dayanarak bebeğe bazı gıdaların yasaklanması,bebeğin normal büyüme ve gelişmesini engelleyebilir,çok tehlikeli bir yaklaşımdır.Altta yatan neden ne olursa olsun;anne sütü asla kesilmemelidir.Tam tersine daha uzun süre verilmelidir. Araştırma sonucu gerekirse anneye yapılacak basit tedavilerle bebek de rahatlayacaktır.Bazen çok şiddetli olmayan deri döküntüleri ihmal edilir.Oysa
bunlar,ilerde ortaya çıkacak bir”astım”veya”alerjik bronşit”in ön habercileri olabilir,ihmal edilmeden araştırmalı,uygun tedavi verilmelidir.Tedavide genelleme yapılmaz.Her bebeğin tedavisi farklıdır.Önemli olan erken teşhis,doğru yaklaşımdır.
Güneş Alerjisi
Güneşe karşı hassasiyet veya güneş yanığı ile karıştırılmaması gereken bir durumdur.Cilt rengine bağlı olarak,güneşe karşı her insanda farklı sürede ve şiddette reaksiyon gelişir.Koyu ciltli kişilerde en az ve hafif,açık renklilerde daha şiddetli olur.Güneş alerjisinde ise,cilt renginin olaya katkısı yoktur. Az miktarda bile olsa,güneş gören bölgelerde kaşıntı,kızarma,şişme gibi reaksiyon gelişir.Sadece yazın deniz kenarında değil,diğer mevsimlerde ve günlükyaşantısında da güneş gören bölgelerinde kaşıntılı reaksiyon gelişir.Güneşten mümkün olduğunca korunma yanı sıra,günlük yaşamda da güneşe karşı koruyucu 20-24 faktörlü kremlerle kısmen önlenebilir.Tabii ki bu kişilerin bronzlaşmak amacı ile güneşlenmesi söz konusu bile olmamalıdır.
Böcek ve arı sokmalarına karşı alerji
Bir insanın alerjik bünyeye sahip olması;örneğin alerjik astımı olması,o insanda arı ve böcek sokmasına karşı da alerji olacak anlamına gelmez.Diğer insanlar kadar risk söz konusudur.Çünkü arı ve diğer böcek sokmasına alerjik reaksiyon,farklı bir konudur.Arı soktuğunda,her insanda az veya çok reaksiyon olur.O bölge şişer,kızarır,kaşınır.Ama arı alerjisi varsa bu reaksiyonlar çok daha abartılı ortaya çıkar.Hatta sadece sokulan bölgede kalmayıp,tüm vücudu etkileyen sistemik belirtilere yol açabilir.Bunun en uç noktası”anafilaksi”denen tablodur.Yaygın kızarma-kaşınma , vücutta şişme,karın ağrısı,ishal,çarpıntı,baygınlık veya ani ölüme kadar gidebilen geniş bir yelpazeye sahiptir.Önceden arı alerjisi olup olmadığını bilmek tam mümkün değildir.Sivrisinek sokması ile aşırı şişme,kızarma şeklinde reaksiyon olabilir.En erken dönemde lokal olarak kortizonlu bir krem sürülmesi,şiddetini azaltır.Ayrıca çocuk büyüdükçe,zaman içinde bu reaksiyonun şiddeti azalarak normale döner.
ÖNEMLİ NOT
Besin yasakları ömür boyu sürmeyecektir.Hastalığın seyrine göre belirlenen bir zamanda yavaş yavaş serbestleştirilecektir.Hastaları enfeksiyondan koruyunuz. Ateşli hastalarla temas ettirmeyiniz.Ateşli hastalıklarında hemen doktora götürüp tedavi ettiriniz.Rastgele ilaç kullanmayınız.Muayene,test ve aşı için verilen gün ve saatlere titizlikle uyunuz.Aşı tedavisi sırasında gerektiğinde ilaç kullanılabilir.İlacını kullanınız.Alerjik hastalıkların tedavisinde alınacak iyi sonuçların uzun süreli dikkatli bir takip,sabır,titizlik ve iyi bir hasta-hekim ilişkisi gerektirdiğini unutmayınız
Anne bebek