Dünyanın 7 harikası nedir?
İnsanoğlunun yaşadığı yüzyıllar boyunca, tarih sahnesine bakıldığında dünyanın dört bir yanına inşa edilmiş görkemli ve gelecek nesillerin her daim hayran kalacakları yapılar bırakılmıştır.
Bu süreçler boyunca, inşa edilen bu yapıların sürekli olarak daha iyisini ve daha ihtişamlısının yapılmasına özen gösterilmiştir. Bu yapılar hem inşa edildikleri tarihin hem de ilerleyen süreçlerin her daim görülmesi gereken en değerli somut varlıklar olması fikri de göz önünde bulundurulmuştur.
Bunun yanında dünyanın çeşitli bölgelerinde inşa edilmiş farklı konseptlerdeki yapıların, gelecek nesillere bir hatıra olmasının yanında aynı zamanda bir ilham kaynağı olmasına da dikkat edilmiştir. Araştıran, öğrenen, kendini geliştiren toplumlar da bu düşüncenin peşinden giderek her daim daha iyisini; insanlık için hep daha yararlı olanını seçmeye özen göstermişlerdir.
Uzun yüzyıllardır pek çok sanatçı ismin, pek çok araştırmacı ismin ve aynı zamanda da yazar olan ismin ortak çalışması dahilinde yapılan pek çok değerlendirmeler sonucunda tüm dünya üzerinde 7 adet yapı “dünyanın 7 harikası” olarak seçilmeye uygun görülmüştür.
Dünyanın 7 harikasının tarihçesi
Her toplumda; bireylerinin çoğunun bazen kendi insiyatifiyle araştırıp öğrendikleri, bazen okullarındaki derslerde anlatıldığında haberdar oldukları bazen de kulaktan dolma bilgilerle bu tip yapıların olduğunu öğrendikleri bu harikalar, ilk olarak milattan önce 2. yüzyılda o dönemlerde yaşayan önemli isimlerin değerlendirmeleri sonucunda seçilmişlerdir.
Bu harikalardan pek azı günümüze kadar ulaşabilse de, tarihten kalan kaynaklarla yok olmuş olan 7 harika içerisinde sayılan yapıların ne olduğunu ve hikayelerini de öğrenebilmek mümkündür.
Dünyanın 7 harikası olarak seçilmiş olan yapıların, bu tip bir seçim aşamasında yer almalarının çıkış noktası; milattan önce 5. yüzyılda Heredot’un çıkardığı bir tarihçede bu konudan bahsetmesiyle birlikte gün yüzüne çıkartılmıştır.
O dönemlerde bu kitapta yer alan düşünceler neticesinde, dönemin önemli Yunan tarihçileri ve bilim insanları ortak bir çalışma yürüterek bir takım değerlendirmeler sonucunda yedi farklı yapıyı dünyanın en iyileri arasına sokmuşlardır.
Callimachus’un eseri
Sonraki süreçlerde bu seçimlerin ardından dönemin en ünlü kütüphanesi olan İskenderiye Kütüphanesi’nin başında yer alan isim Callimachus; “Dünyadaki Harikaların Bir listesi” isimli bir eser ortaya çıkarmıştır. Eserin içeriğinde belirlenmiş bu yedi farklı yapının birbiriyle karşılaştırıldığı söylense de, asla içeriğin orijinali okunamamıştır. Bunun sebebi ise bu eserin İskenderiye Kütüphanesi’nde çıkan büyük yangında yanarak kaybolmasıdır.
Bu süreçlerden sonra dahi asırlardır yüzlerce arkeolojist, yüzlerce tarihçi aynı zamanda yüzlerce bilim adamı bu yapıtlar hakkındaki araştırmalarına hız kesmeden devam etmişler; yapıtların hem mitolojik olarak, hem sanatsal olarak, hem bilimsel olarak hem de dinsel olarak ne anlamlar ifade edebildiğini gelecek nesillere gösterebilme gayretinde bulunmaktadırlar.
Dünyanın yedi harikası hangileridir?
Babil’in Asma Bahçeleri :
- Bahsi geçen yapıt, milattan önce yedinci yüzyılda dönemin Babil kralı olan Nebukadnezar tarafından inşa ettirililmiştir. Yapıt hakkında ortaya atılan rivayetlere göre; Babil’de Mezopotamya çölünde yer alan bu bahçenin içerisinde pek çok çeşitte ağaçlar ve egzotik bitkiler bulunmakta, yapıtın üst kısımlarında bulunan pek çok katlı bahçeden aşağıya doğru bir çok noktadan sular akmaktadır.
- Yapıtla ilgili diğer rivayetler bahçelerin üzerinde kat kat yer alan balkonların içleri boşluk yapıda olduğundan üzerlerine toprak atılarak bir çok çeşit bitki yetiştirilebilmiş, sulama işlemlerinin yapılması ve katlı balkonlardan aşağı akan suyun kesilmemesi için bu yapıta Fırat Nehri’nden zincirlerle özel olarak su çekimi gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda yapıtın Nebukadnezar tarafından hasretini çektiği karısına ithafen yaptırıldığı rivayet edilmektedir.
- Yakın çağlarda yapıtın bulunduğu yer olduğu idda edilen alanın yakınlarında yapılan tarihi kazılar neticesinde, bulunan garip tonozların bu yapıya ait olduğu düşünülmektedir.
Keops piramidi :
- Giza Piramitleri olarak adlandırılan bu yapıtlardan sadece Keops Piramidi ünlenmeye layık görülmüştür. Bu yapı milattan önce 2560 yılında, o zamanların firavunu olarak bilinen Keops tarafından yaptırılmıştır.
- Bu eserin tamamlanmasının 20 yılı aşkın bir süre olduğu, yapımında 100.000 kişilik bir ekibin çalıştığı gibi rivayetler ortaya atılmaktadır. Keops piramidinin inşası tamamlandığında ortaya 145 metre küsürlük bir yapı ortaya çıkmış ve bu devasa büyüklüğüyle de yapımından itibaren 43 yıl boyunca dünya üzerindeki en büyük yapı olma özelliğini korumuştur.
- Keops piramidinin bir başka ve en önemli özelliklerinden birisi de, içerisinde yer aldığı dünyanın yedi harikası listesinde günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş olan tek yapı olmasıdır.
Rodos Heykeli :
- Rodosluların yaşadığı dönemde, güneş tanrısı olarak kabul edilen Helios adına inşa ettirilen bu heykelin demir, taş ve bronz karışımı olarak inşa edilmesinin yanında yüksekliğinin de 32 metre olduğu söylenmektedir.
- Kendisinin dünya çapında en iyi 7 yapıt arasında yer alabilmesinin ana noktası, yapıldığı dönemlerde Rodoslular arasında birlik ve beraberliği temsil etmesidir. Milattan önce 282 yılında yapımı bitirilen bu heykelin de varlığını sadece 56 yıl kadar koruyabildiği rivayet edilir.
- Ancak milattan önce 226 yılında gerçekleşen bir depremle birlikte heykel dizinden kırılarak parçalanmış; tamir ettirilmesi için bir takım aksaklıklar yaşanınca kimse tamir için yardım fonu sunmamış ve Rodos heykelinin 900 yıl boyunca harabe olarak kaldığı söylenmektedir.
Artemis Tapınağı :
- Efes’te bulunan bu yapı, bir tapınak olarak milattan önce yedinci yüzyılda inşa edildiği söylenen bir yapıdır. Bir diğer ismi “Diana Tapıanğı” olan Artemis Tapınağı’nın kullanım amaçlarından en önemlileri dini yükümlülükler için ve pazar alanı olarak kullanılmasıydı.
- Milattan önce 550 yılında yapımı tamamlandığı söylenen bu yapının tamamen Tanrıça Artemis’e ithaf edildiği söylenir. Bu yapıdan geriye sadece bir kaç parça mermer kalmış ve günümüzde bulunduğu yer İzmir – Selçuk olduğundan gidip görülmesi daha mümkün olmaktadır.
Zeus Heykeli :
- Milattan önce 450 yıllarında, kendisi adına olimpiyatlar düzenlenen tanrıların oğlu Zeus için Olimpia’da yaptırıldığı söylenen bu heykel; yapı olarak tahta yapıdaki bir iskeletin üzerine fil dişi parçaların, metal parçaların ve biraz da altın parçaların yerleştirilesiyle meydana getirilmiştir.
- Heykelin kendi yüksekliği 12 metre, tabanının genişliği 6,5 metre oldupğu iddia edilir. Bu heykelin de bir dönem çıkan çok büyük bir yangınla eriyip bittiği söylenmektedir.
Kral Mausollos’un Mezarı (Halikarnas Mozolesi) :
- Bahsedilen yapıtın Kral Mausollos’un kız kardeşi ve eşi için yaptırıldığı söylenmektedir. Bu yapıt esasen bir mezardır ve Bodrum civarlarında milattan önce 350 yıllarında yapılarak tamamlanmıştır.
- Yapıtın en alt kısmından itibaren yukarıya doğru sütunlar çıkmakta, mezar odası ve lahitler bulunmakta; en üst kısmında ise piramit şeklinde inşa edilmiş bir çatının üzerinde atlarla çekilen bir savaş arabası heykeli oturtulmaktaydı.
- Halikarnas Mozolesi’nin yüksekliğinin 45 metre olduğu ve bu yapıtın çatı kısmında yer alan dört farklı at heykelinin de dört farklı heykel ustasına yaptırıldığı söykenmektedir.
- Bu kalenin yok oluşu da 15. yüzyıla dayandırılmaktadır. Haçlı Seferleri gerçekleştirildikten sonra bu heykel yıkılarak günümüze kadar gelen bir başka yapıt olan Bodrum Kalesi inşa edilmiştir. Bu inşaat işinde de yıkılan Halikarnas Mozolesi’nin tüm taşları kullanılmıştır.
İskenderiye Feneri :
- Mısır’da yer alan İskenderiye kentinin kıyısındaki Faros adasına inşa edildiği söylenen bu fenerin, inşa amacının denizde gemicileri yönlendirmek olduğu söylenmektedir.
- Fenerin yüksekliğinin 166 metre olduğu ve bugüne kadar dünya üzerinde yapılmış en devasa fener olduğu rivayet edilmektedir. Gemicilik sektörünün yavaş yavaş oluşmaya başladığı o dönemlerde sektörün aksama yaşamadan devam edebilmesi adına Sostratus isimli Yunan tüccar tarafından finanse edilmeye devam etmiştir.
- İskenderiye Feneri’nde bulunduğu söylenen en gizemli yapılanmanın, gündüz saatlerinde dahi yapımında kullanılan cilalı bronz aynalar sayesinde güneşin ışığını denize yansıttığı durumu olduğu söylenmektedir. Bu yapının ilk olarak 955 yılında meydana gelen depremle büyük hasar gördüğü, zaman içerisinde de başka depremler ve çevre koşulları neticesinde de yok olmaya mahkum olmuştur.