Peygamber Efendimiz (s.a.s.) elbette bütün sahabileri çok seviyordu. Bir defasında Hz. Amr b. As soruyor: En çok sevdiğiniz kişi kimdir? Efendimiz, “Âişe” diyor. “Peki erkeklerden kim?” diye sorunca bakınız Efendiler Efendisi bu soruya nasıl cevap veriyor?
Tesbihat – Esmaül Hüsna
İnsanlar tarafından sevilip sayılan Hz. Ebû Bekir, çok iyi ahlaklı biriydi. Efendimiz onunla birlikte olmaktan mutlu olur. “Allah’ım! Ebû Bekir’i mağarada arkadaşım kıldığın gibi Cennette de arkadaşım kıl!” diye dua ederdi. (İbn Manzûr, Muhtasar, 13/70) En sevdiği kişilerin başında gelirdi. Hz. Amr b. Âs anlatıyor: “Zâtusselâsil seferinden döndükten sonra Allah Resûlü’ne (s.a.s.):
- Ya Resulallah! En sevdiğin kişi kimdir? diye sordum.
- Âişe’dir, buyurdu.
- Erkeklerden, kimdir, dedim.
- Âişe’nin babasıdır, buyurdu.
- Sonra kim, diye sordum.
- Ömer, buyurdu. Birkaç kere daha sordum. Her seferinde bir sahabinin ismini söyledi. En sona kalmaktan korktuğum için sormayı bıraktım. (Buhârî, 3662)
TAM BİR KUR’AN AŞIĞI
Onu bu sevgiye mazhar kılan en önemli sebeplerden biri Allah ve Resûlü’ne duyduğu muhabbeti ve adanmışlığıydı. O tüm varlığıyla kendini İslam davetine adamıştı. Efendimiz, onun bu yönünü açıkça ifade ederdi. İbn Abbâs onun nasıl biri olduğunu şu veciz sözlerle anlatır: “Allah kendisine rahmet etsin Hz. Ebû Bekir; tam bir Kur’an aşığı, şerrin ve şer odaklarının amansız düşmanıydı. İyiliği emreder, kötülüklerden sakındırırdı. Sabır ve sebat timsali biriydi. Hayasızlığa bir an bile meyletmez, gece namaz kılar, gündüz oruç tutardı. Allah’ın dinini arifane bilir, ondan hakkı ile korkar, haramlardan köşe bucak kaçar, helak eden büyük günahlara sırt çevirirdi. Verâ ehli, kanaat sahibi, iyilik ve emanete titizlikle riayet eden salih insanlardandı. Allah’ın ona iftira edenleri kıyamet günü cezalandıracağından şüphe yoktur.” Onun Efendimiz’in katındaki değerini bilen sahabiler kendisine saygıda kusur etmezlerdi. Efendimiz de onları saygıya teşvik eder, saygıda kusur edeni uyarırdı. Sahabeden Hz. Câbir b. Abdullah anlatıyor: “Bir seferde Hz. Ebû Derdâ’nın; Hz. Ebû Bekir’in önünde yürüdüğünü gören Allah Resûlü (s.a.s.):
- Güneşin kendisinden daha faziletli biri üzerine doğmadığı kişinin önünde mi yürüyorsun, diye uyardı. Hemen geri çekilen Hz. Ebû Derdâ, o günden sonra Hz. Ebû Bekir’in önünde yürümedi. (İbn Ebî Âsım, Sünne, 1224)
MAZLUMUN BEDDUASINDAN SAKININ
Halka yaptığı konuşmalarda az ve öz konuşan Hz. Ebû Bekir, halife adayından komutanlara, arkadaşlarından çocuklarına kadar pek çok kişiye tavsiyelerde bulunmuştur. Birkaçı ise şöyledir: “Mazlumun bedduasından sakının. Anlayın ve anlamaya çalışın. Sabredin. İyi bilin ki bütün ameller sabır ile hedefe ulaşır. Allah’ın azabından sakındırdığı işleri yapmaktan sakının. Bilin ki kişiye sakınmak fayda verir. Allah’ın rahmetini vaadettiği hayır işlerinde acele edin, çünkü arkanızdan acele ile gelen bir eceliniz var…
AMELLE ELDE EDİLİYOR
Vefat edeceği zaman Hz. Ömer’e şu tavsiyede bulunur: “Seni yöneteceğin insanlar için koşuşturup yorulacağın bir işi üstlenmeni istemek için çağırdım. Allah’a itaat etmek suretiyle ondan kork! Şüphesiz muttakiler emniyette olur ve hatalardan korunurlar. Muttakilik ise ancak amelle elde edilir. Bir insan hakkın yapılmasını ister, kendi batılda olur veya iyiliği emreder ancak kendisi kötülüklere dalarsa güve- nirliliğini ve Allah’ın korumasını kaybeder. Ve amelleri boşa gider. İnsanlara yönetici olursan, gücün yettiğince elini onların kanına bulaştırma! Mideni onların mallarından koru! Dilini namus ve şereflerine uzatmaktan sakın! Şüphesiz gerçek güç ve kudret Allah’a aittir.”
HADİS BAHÇESİ
Kalbinize iyi bakın!
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.”
HADİSİN VERDİĞİ MESAJLAR
- Rabbimiz ibadetleri ve güzel davranışları değerlendirirken samimiyet derecesini, ihlas ve iyi niyeti esas alır.
-
Kalp, Allah’ın çok değer verdiği, devamlı surette bakıp kontrol ettiği bir merkezdir. Bu sebeple onu kötü duygulardan arındırmak, dinin tavsiye ettiği güzel hal ve davranışlara sahip kılmak gerekir.
-
İbadetleri makbul ve değerli kılan kalptir. Bu sebeple öncelikle kalbi kin ve haset gibi manevi ve sosyal hastalıklardan arındırmalı, mükemmel hale getirmeye çalışmalıdır.
BİR NÜKTE
Sağlam fertler, sağlam milletlerde bulunur
Milletler ailelerden, aileler de fertlerden meydana gelir. Aile izotopları, fert partikülleri ile millet de aile molekülleri ile şekillenir, iyi veya kötü bir vaziyet arz eder. Fertler ne kadar karakterli, zinde, terbiye görmüş, olgunlaşma yoluna girmiş ve belli bir gaye istikametinde faaliyet gösteriyorlarsa, toplum da o nispette sağlam ve o ölçüde pâyidar olarak, sürçmeden, şaşkınlığa düşmeden, emin ve süratli bir tempo ile sıçrayıp asrının üstüne çıkabilir.
ALTIN ÖĞÜTLER
Nefis, kadere razı olmak istemez
Hak aşığı Ahmed Rufaî Hazretleri anlatıyor: Bilgisizlik ölümdür. Allahu Teala, ilim verdikçe canlanmaya başlar. Her bilgi bir vebaldir. Bu vebalden kurtulmak amel etmekle mümkün olur. Her amel fayda vermez. Fayda vermesi Allahu Teala için yapılmaya bağlıdır. İhlas elde edilmedikçe, kurtuluşa erilmez.
SAADETE KAVUŞANLAR
Nefse, Allahu Teala’nın kaza ve kaderine rıza göstermek kadar zor gelen bir şey yoktur. Çünkü kadere razı olmak, Allah’ın hükmüne boyun eğmek, nefsin isteklerine zıttır. Nefis bunları istemez. Saadete kavuşmak, nefsin rızasını terk edip, Allah’ın rızasına koşmakla mümkündür. Saadete kavuşanlara müjdeler olsun.
BİR DUA
Beni kulluğuna kabul buyur
Allah’ım! Gözümü, gönlümü, kalbimi, aklımı, elimi, belimi, ayağımı, dilimi, kulağımı haramdan, haram meyillerden, haram yönelişlerden koru! Gözlerimi ihanetten, elimi günahlardan, dilimi kötü sözlerden, gönlümü karanlık düşüncelerden, kalbimi günah arzulardan, aklımı dalâletten, nefsimi isyandan muhafaza buyur! Beni kulluğuna kabul buyur!
BİR AYET
İşte gerçek müminler!
“Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki yanlarında Al-lah zikredilince kalpleri ürperir, kendilerine O’nun âyetleri okununca bu, onların imanlarını artırır ve yalnız Rab’lerine güvenip dayanırlar. Namazı hakkıyla ifa edip kendilerine nasip ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar. İşte gerçek müminler onlardır.” (Enfal sûresi, 8/2-4)