Türk Yahudi Toplumu – Musevi Dini Bayramları ve Kutsal Günleri
Musevi dini bayramları ve kutsal günleriyle Musevi dinine ilişkin öteki anma, kutlama ve oruç günleri İbrani Takvimi esasına göre düzenlenmiş olup bu takvime göre her yıl aynı tarihte ve dolayısıyla aynı mevsim içinde kutlana gelmektedir.
Musevi inanç disiplininin temel kutsal günü “Şabat”tır. İbrani Takvimine göre Pazar günüyle başlayan haftanın 7.günü “Şabat”; tanrısal irade uyarınca kutsal kılınan bir gün olarak, bireyin dünyasal kaygılarına ara verip ibadet ve Tevrat tetkikleri yoluyla kendini Tanrı’ya özgürleştirmesinin ve maneviyatını güçlendirmesinin beklendiği bir gündür. “Şabat” günü fiziki güç harcanacak herhangi bir iş yapılması dinen yasaklanmış olup, bu günün kendine özgü koşullar altında yaşanması esastır. “Şabat” koşulları Cuma günü gün batımıyla başlayıp, cumartesi günü gün batımı sonrasına kadar devam eder.
Bunun dışında her takvim ayının ilk günü kimi ayların son gününden başlamak üzere “Ay Başlangıcı” olarak kutlanır. Bu günlerde sıradan günlerdeki ibadete ek olarak özel dualar yapılıp girmekte olan yeni ay için iyi dileklerde bulunulur.
Buna göre İbrani takvimine takvime uygun sırasıyla:
ROŞ AŞANA: Takvim yılının ilk ayı olan Tişri ayının ilk ve ikinci günleri “Roş Aşana/Yılbaşı” olarak özel bir öneme sahiptir. Bu günler, Musevi inançlısının geçmiş olan yıla ilişkin olarak yaşamını gözden geçirmesinin, yanlışlarının bilincine ulaşarak bunları gelecekte yinelememe iradesini gösterip davranışlarını olgunlaştırmasının, işlediği günahların bağışlanması adına tanrıya yakarmasının ve başlamakta olan yıl için; kendisi, yakın ve uzak çevresi ve nihayet insanlık ve dünya için iyilik ve hayır dileklerinde bulunmasının beklendiği günlerdir.
TSOM GEDALYA: Tişri ayının 3. günü “Tsom Gedalya” olarak bilinen oruç tutma günüdür. Gedalya adlı bir liderin suikasta uğraması sonucu Musevi inançlılar için kutsal kent olarak tanımlanan Yeruşalayim’in Babil orduları tarafından bütünüyle yıkılmasının anısına oruç tutulur.
YOM KİPUR: 10 Tişri günü “Yom Kipur” olarak Musevi inançlıları için çok büyük bir önem taşır. Bu günde özel olarak düzenlenmiş bulunan dualarla sinagoglarda Tanrı’ya yakarılarak günahların bağışlanması için dua edilir. Yom Kipur Musevi bireyin bir yandan olumsuz davranışlarda bulundukları hemcinslerinden özür dileyerek kendilerini bağışlattıkları, bir başka yandan da Tanrı’ya karşı geldikleri için O’nun merhametine ve bağışlayıcılığına sığındıkları bir gündür.
SUKOT: Tişri ayının 15. günü başlayan ve “Çardaklar Bayramı” olarak da bilinen adıyla; Sukot; Musevi inançlıların, kırk yıl boyunca göçebe olarak yaşadıkları çölde çardaklar altında barınmalarını anma ve bu dönem içinde gördükleri Tanrısal korumaya bir kez daha şükretme adına kutladıkları bir bayramdır. “Sukot” birtakım meyvelerle bağ ürünleri ve zeytinlerin olgunlaşması dönemine de rastladığı için “Hag Aasif/Hasat Bayramı” olarak da anılır.
HANUKA: Kislev ayının 25. günü kutlanmaya başlanan “Hanuka” 8 gün sürer. Musevi inançlıların, Selefkilere karşı ayaklanmalarının anısına 8 gün boyunca ve sayısı her gün bir adet artırılarak yakılan mumlarla kutlanan “Hanuka” bu niteliğiyle “Hag Ameorot/Işıklar Bayramı” adıyla da bilinir.
ASARA BETEVET ORUCU: Nebukadnetsar kumandasındaki Babil ordularının Musevilerce kutsal sayılan Yeruşalayim kentini kuşatması anısına Tevet ayının 10. günü tutulan bu oruç, bir matem orucudur.
TU BİŞVAT: Şevat ayının 15. günü kutlanan “Tu Bişvat”, ülkelerinde yaşarken tipik bir tarım toplumu olarak tanımlanan Musevilerin doğayla uyumlarının kanıtı olarak dinsel/geleneksel bir nitelik taşır. Bu bayramın bir diğer özelliği de günümüzde daha ziyade kırlık alanlara ağaç fidanları dikilerek kutlanmaya devam edilmekte oluşudur.
TAANİT ESTER: Adar ayının 13. günü tutulan “Taanit Ester, Pers ülkesindeki Musevi inançlıların soykırıma tabi tutulacaklarının açıklanmasından sonra girilen yeisle son çare olarak topluca tutulan orucun anısına her yıl tekrar edilmektedir.
PURİM: Bağlantılı olduğu “Taanit Ester”in hemen ertesi günü, Adar ayının 14. ve 15. günü kutlanan “Purim” tam anlamıyla neşeli bir bayramdır. Pers ülkesinde bulunan Musevi inançlıların sırf inançlarından ötürü acımasız bir soykırıma tabi tutulmalarının eşiğine gelmişken tanrısal bir mucize sonucu bundan kurtulmaları yanında bu soykırımı hazırlayanların Pers İmparatoru tarafından ölümle cezalandırılmaları anısına kutlanır.
TAANİT BEHOROT: İbrani takvimine göre 14 Nisan günü tutulan bir oruç olarak “Taanit Behorot” ilk doğanların orucu anlamına gelmekte ve tanrının Mısır ilk doğanlarına ölüm yağdırması sırasında İbrani ilk doğanlarını kayırması nedeniyle tanrıya şükretme amacıyla tutulmaktadır.
PESAH: İbrani takvimine göre Nisan ayının 15. günü kutlanmaya başlanan ve sekiz gün süren Pesah, ilk İbranilerin “İsrail Oğulları” kolunun Mısır köleliğinden tanrısal irade gereği kurtulmalarının yıldönümü olarak kutlanan ve Musevi inanç sistemiyle toplumsal yapılanmasının ekseni niteliğini taşıyan bir bayramdır.
Mısır’dan acil çıkış nedeniyle halkın hamurlarını mayalayamadan fırınlamak zorunda kalmış olmaları anısına Pesah bayramı süresinde sekiz gün boyunca mayalı hamur ürünleri yenmediği gibi bu tür gıda malzemelerinin ev ve çalışılan yerlerde bulundurulması dini kurallar gereğince men edilmiş bulunmaktadır.
LAG BAOMER: Musevi inançlıların ülkelerini işgal eden baskıcı pagan ordularına karşı başkaldırılarından biri olan Bar Kohba önderliğindeki Musevi inançlıların Roma İmparatorluğu ordularına karşı direnişlerinin zaferle sonuçlandığı günün anısına kutlanan Lag Baomer, aynı zamanda Musevi tarihinin en önemli uluları arasında sayılan Rabi Akiva’nın öğrencileri arasında baş gösteren veba salgınının aniden son bulmasının belli olduğu gündür.
Bir başka yönüyle Lag Baomer; Musevi gizemciliğinin en önemli kimliği olarak tanımlanan Ribi Şimon Bar Yohay’ın ölüm yıldönümüne rastlamaktadır. Ribi Şimon Bar Yohay ölümüyle ilgili olarak talebelerine yas tutmak yerine kutlamalara yer vermelerini vasiyet ettiğinden Lag Baomer Musevi takviminde buruk bir kutlama günü olarak tanımlanır.
ŞAVUOT: İbrani takvimine göre Sivan ayının 6. ve7. günleri kutlanan Şavuot bayramı tanrısal irade gereği “/Israil Oğullar”na Peygamber Moşe aracılığıyla Tevrat’ın omurgası niteliğindeki “On Emir”in verilişinin yıldönümü olarak kutlanır. İbranilerin Mısır köleliğinden kurtuluşlarından itibaren 7 haftalık sürenin tamamlanmasından itibaren kutlanan bu bayramın 7 haftalık döneme gönderme yapma adına “Haftalar Bayramı”, kutlandığı dönemde ilk turfanda ürünlerin olgunlaşarak yenecek hale gelmesi nedeniyle de “Turfandalar Bayramı” olarak da bilinir.
Bir sevinç ve şükür bayramı olarak kutlanan Şavuot’ta süt ürünleri ve sütlü tatlılar yeme geleneği vardır.
ŞİVA ASAR BETAMUZ: Musevilerin yaşamakta oldukları kutsal toprakların, dönemin güçlü devleti olan Babil kuvvetleri tarafından kuşatılmış olmasının yıldönümü olan “Şiva Asar Betamuz”, oruçla geçirilen bir yas günüdür.
TİŞA BEAV: MÖ. 586’da I. Mabedin Babil kuvvetleri tarafından, MS. 70’te de II. Mabedin Roma İmparatorluğu orduları tarafından yıkılması ve Musevi inançlıların 20 asır sürecek olan diaspora yaşamalarının başlangıcı da dahil olmak üzere, Musevi inançlıların tarihinde modern zamanlarda da sayıları pek fazla olan felaketlerin çakışmış bulunduğu tarih olan Tişa Beav, oruç tutma ve ibadetle geçirilen bir gündür.
Türk Yahudi Toplumu – Şabat
Pazar günüyle başlayan haftanın 7. günü olan Cumartesi, mutlak bir iş görmezlik günü olarak saptanmış ve bu güne “Şabat” adı verilmiştir. Şabat, kutsal addedilen bir gün olarak bireyin her türlü mesleki işine ara verip kendini ibadet ve Tora (Tevrat) öğrenimi yoluyla Tanrı’ya özgüleştirmesi yanında, ruhsal tarafını güçlendirmesinin beklendiği bir gündür.
Şabat günü fiziki güç harcanacak herhangi bir iş yapılması dinen yasaklanmıştır. Bugün; bir tatil günü olmanın ötesinde, manevi anlamda güçlenmeye ve bireyin sıradan bir canlı olmaktan ziyade, ruhunda Tanrısal nitelik parçacıkları taşıyan bir varlık olduğunu hatırlamaya olanak tanıyan ve bunun gereğini yerine getirmeyi esinleyen bir zaman birimi olarak algılanmalıdır.
Şabat koşulları cuma günü, gün batımıyla başlayıp, cumartesi günü gün batımı sonrasına kadar devam eder.
Şabat’la ilgili kurallar ve yasakların temelinde bütün işlerin durdurulması vardır. Ev halkı Şabat’ı karşılamak üzere temiz ve şık giyinmiş olarak hazırlanır, Şabat sofrası erkenden kurulur, evde önemli bir misafir gelecekmişçesine beklemeye girilir. Bütün hazırlıklar Şabat mumlarının evin hanımı tarafından yakılmasıyla son bulur.
Türk Yahudilerinde günümüze dek devam eden gelenekler ışığında Şabat hazırlıkları perşembe gününden başlar, Şabat sofrası için alış-veriş yapılır ve yemekler hazırlanır. Bütün hafta görüşme fırsatı olmayan aile bireyleri Şabat yemeği için bir araya gelirler ve aile bağları bu şekilde kuvvetlendirilmiş olur. Aile gençlerine de aktarılan bu gelenek günümüzde de devam etmektedir.
Yahudilikte İbadetler Nelerdir? Nasıl Yapılır?
Yahudilikte ibadetler nelerdir? Nasıl yapılır? Yahudilikte kurban, namaz, dua, oruç, zekat ve hac ibadetleri…
Her dinde inanç esaslarından sonra ibadetler gelmekte ve o dinin inanç esaslarına uygun olarak yerine getirilmektedir. Bu ibadetler genelde mabetlerde yapılırken, bazen de özel yerler tahsis edilmeden ferdi olarak herhangi bir yerde ifa edilmektedir.
İlahî dinlerdeki ibadeti, genel olarak kulun Rabb’ine duyduğu saygıdan dolayı, nefsin isteklerine karşı durması, yaratanın buyruğuna uygun davranması şeklinde tarif edebiliriz. Başka bir ifade ile ibadet, kulun inandığı ve bağlandığı yüce varlığa karşı kulluk borcunu yerine getirmesi, ondan yardım talep etmek için samimi dileklerle kendisine yalvarması ve Rabb’i ile manevi bir irtibat kurmasıdır. İbadet, halis niyetle yapıldığında kişiyi günahlardan arındırır ve kendisine sevap kazandırır.
Tarih, insanların her dönemde kul olduklarını ifade etmek için Allah’a ibadet ettiklerini haber vermektedir. Bugün de insanlık aynı şekilde bu gayreti yerine getirme çabası içindedir. Çünkü insanoğlu yaratıldığından beri, kendisinden daha üstün ve yüce bir varlığın tesiri altında olduğunu hissetmiş ve ona karşı bir tazimde bulunma ihtiyacı duymuştur. Zira insan yaratılış itibarı ile kendisinden daha güçlü bir varlığa sığınma ve ondan yardım talep etme ihtiyacı içinde yaratılmıştır. ilahî dinler, insanın yaratılıştan getirdiği ibadet etme ihtiyacını en güzel bir şekilde tanzim etmiş ve onu bazı ibadetlerle mükellef kılmıştır.
Son din olan İslâm’da insan fıtratının ihtiyacı olan ibadet etme arzusunu en güzel ve mükemmel bir şekilde tanzim etmiş ve ibadeti kulluğun bir gereği saymıştır. Kur’an’da bu husus şöyle ifade buyurulur: “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”[1]
Dinlerdeki ibadetler, şekil, kemiyet ve keyfiyet bakımından farklı olsa da gaye ve anlam bakımından birbirine yakındır.
İbadeti ele alırken İslâm’daki ibadetle namaz, dua, oruç, zekat ve haccın kastedildiğini göz önüne alıp diğer dinlerdeki ibadetleri bu ibadet çeşitleri veya benzerleri açısından mukayese etmeye çalışacağız.
I-YAHUDİLİKTE İBADET
A-KURBAN İBADETİ
Yahudilikte ibadetler genelde kurbana hasredilmiştir ve bu kurban ibadeti çeşitli sebeplere matuf olarak yerine getirilmektedir. Mesela kurban, günah keffareti ve şükran ifadesi olarak sunulur. Bununla tanrının gazabının yatıştırılacağına inanılır, tanrıya olan saygı izhar edilmiş olur, tanrı Yahve’ye hediye verilmiş kabul edilir.
Kurban ibadeti, bazen kesilerek ve bazen de yakılarak yerine getirilir. Hayvanın kusursuz olması gerekir. Kurban, genelde sığır, koyun, keçi, güvercin, kumru ve bazı yabani hayvanlardan sunulur.
Yahudilikte insanın kurban edilmesinden de söz edilmektedir.[2] İnsanın kurban edilme adeti, onlara muhtemelen çevrelerindeki Sami ve Kenan kültürlerinden geçmiştir. Mesela Ba’l adındaki putun, taze etleri sevmesi sebebiyle, onun yemesi için çocukların kurban edildiği bildirilmiştir. Ayrıca Tora’da (Tevrat) ilk doğan çocukların kurban edilmesine dair emirler bulunmaktadır. Musa şeriati ile çocukların kurban edilmesi yasaklanmış olmasına rağmen[3] bazılarının bu adeti devam ettirdiği görülmüştür.[4]
Yahudilikte kurbanın Süleyman mabedı, toplanma çadırı ve mezbahlarda yapılması gerekmekteydi. Fakat Hz. Musa’dan sonraki dönemlerde, Kudüs’teki yahudi kutsal mabedinin yıkılmasıyla Kurban ibadeti terkedilmiş, bunun yerini dua almıştır. [5]
B-DUA/NAMAZ İBADETİ
Yahudilikte namazın emredilmesi, hükümleri ve yerine getiriliş şekillerinde hiçbir açıklık bulunmamaktadır. Bu sebeple yahudilerin kıldığı namaz konusunda açık ve net bir neticeye varmak mümkün değildir. Yahudi Kutsal kitabında namazı emreden açık bir ifade yoktur. Yahudilikte namazdan ziyade dua ön plana çıkmış ve duadan bir nevi namaz kastedilmiştir. Dua olarak da daha ziyade Eski Ahit’in Mezmurlar kitabından belli bölümler okunur. Bu dualar bir nevi ilahî ve şarkı mahiyetindedir.
Bugün yahudilikte günlük olarak sabah, öğle ve akşam ayini yapılır.
Haftalık olarak sinagog/havralarda cumartesi (Şabat) ibadeti yapılır. Haftalık ibadet on emirden biri kabul edilir. Cumartesi ibadeti, Tanrı Yahova’nın kainatı altı günde yaratıp yedinci gün olan cumartesi günü istirahata çekilmesini temsil eder. Tanrı bugünde yahudilere çalışmayı yasaklamıştır. Tanrı, bu yasağı çiğneyenleri cezalandıracağını bildirmiştir.
Aylık olarak yeni ay manasına gelen Roş Hodeş denen bir bayram yapılır. Bu bayramda bir takım dua ve ayinler icra edilir.
Yıllık olarak Roş Ha-şana denen yılbaşı bayramı, pişmanlık ve tevbe günü olarak kutlanan Yom Kipur bayramı, yahudilerin Mısır’dan çıkışını temsil eden Pesah bayramı kutlanır. Yine Yahudilikte Sina dağında Hz. Musa’ya on emrin verilişini simgeleyen Şavuot bayramı, yahudilerin Mısır’dan çıktıktan sonra çöldeki hayatlarını ifade eden Sukot bayramı bulunur. Bunun dışında daha bir çok bayramlar kutlanır. Bu bayramlarda yahudiler kendilerine göre kutsal kitaplarından bölümler okur, dua eder ve ilahiler söylerler.[6]
C-ORUÇ İBADETİ
Tevrat’ta emredilen oruç, tevbe günü olarak kutlanan “Yom Kipur” orucudur. Bu oruç, gün batımından diğer gün batımına kadar sürer. Müddeti 24 saat kadardır. Bu tür gündüzle sınırlı olmayan oruçlara “Büyük oruç”, sadece gündüz tutulan oruçlara ise “küçük oruç” denir. Büyük oruçta, yemek, içmek, yıkanmak, yağlanmak, ayakkabı giymek ve cinsi ilişkide bulunmak; küçük oruçta ise sadece yeme ve içme yasaktır.
Yahudilik’te ayrıca hahamlar tarafından belirlenen ve özel olarak muhtelif zamanlarda tutulan çeşitli oruçlar bulunmaktadır.
Yahudi kutsal kitaplarında oruç nefsin alçaltılması, nefse azap edilmesi ve oruçlunun hiçbir iş yapmaması olarak tanımlanır. Fakat zaman içerisinde oruç ibadeti değişikliklere maruz kalmış; bazı dönemlerde oruç, et yememe, içki içmeme veya en az yiyecekle yetinerek bir nevi perhiz yapma şeklinde algılanmıştır.[7]
D-ZEKAT İBADETİ
Yahudiliğe göre herkesin sahip olduğu malın onda birini (öşür) zekat olarak vermesi zorunludur. Zirai mahsullerin, sığır ve koyun sürülerinin her yıl onda bir oranında zekatı verilmelidir. Zekat, Harun soyundan gelenlere (levililer), yetim, öksüz, garip, dul ve kohen adı verilen din adamlarına verilir.
Yahudilikte ayrıca sadaka vermek de tavsiye edilmiştir. Hatta bu ahlaki bir emir değil, aynı zamanda dini bir mükellefiyet olarak kabul edilmiştir.
E-HAC İBADETİ
Yahudilikte yılda üç defa haccetmek zorunludur. Hac ibadeti, yahudi bayramlarından Pesah ve Şavuot gibi bayramlarda yerine getirilir. Ancak haccın zorunlu olması, Kudus’teki Süleyman Mabedi’nin ve orada kurban kesilen mezbahın ayakta kalması şartına bağlanmıştır.
Hac yerleri, başta Kudüs ve çevresi olmak üzere Talmut ve Kabala’da adı geçen yahudi peygamberlerin, kralların din büyüklerinin ve azizlerinin mezarlarıdır. Her hac mevsiminde hacda bir hafta kalınması mecburidir. Hac esnasında dualar edilir, kurbanlar takdim edilir, adaklar yerine getirilir.
Hac sadece erkeklere emredilmiştir. Sağır, dilsiz, kör ve hasta gibi bedeni özürlülere hac zorunlu değildir.[8]
Yahudi kutsal mabedi Romalılar tarafından yıkıldıktan sonra (M. S. 70) hac ve kurban gibi mabede bağlı ibadetler yerine getirilememiştir. Mabedin yıkımından sonra geriye kalan ve bugün “Ağlama Duvarı” veya “Batı Duvarı”, olarak bilinen bu kalıntı ziyaret edilmekte ve yaşanılan trajedilerin anısına göz yaşı dökülmektedir. Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethetmesi ile yahudiler haccetme hürriyetine kavuşmuşlardır. Daha sonra 1492’de İspanya’dan kovulup Osmanlı Devletine sığınan bir çok yahudi buradan daha rahat haccetme imkanına kavuşmuşlardır.[9]
F-YAHUDİLİKTE MABED
Yahudilikte mabed önemli bir yere sahiptir. Mabed, yahudilerin dini merkezi sayılır. Yahudilerin en kutsal ibadet yeri olan Süleyman Mabedi Babil, sürgünü esnasında yıkılmış, sürgün dönüşü yeniden inşa edilmiştir. Ancak ikinci sürgün sonrası (M. S. 70) tamamen yıkılmış ve yerine yenisi yapılamamıştır. Yahudiler, hala bu mabedi yeniden yapma hayalleriyle yaşarlar. Bu hayallerini gerçekleştirmek için müslümanların elinde bulunan Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine kendi mabedlerini inşa etme planları yapmaktadırlar.
Yahudiler ikinci sürgün sonrası yıkılan mabed yerine bunu örnek alarak Sınagog adında yeni ibadet yerleri yapmışlardır. Toplu ibadet, dua, dini tedrisat ve ayinler, sinagogda (havrada) yerine getirilmektedir. Bugün İsrail dini bir devlettir. İsrailde hastanelerde, üniversitelerde, her kurulan mahallede bir mabed inşa edilir.
Yahudilere göre sinagog, tanrının evi olarak görülür; Ahd-i Atik’in sembolü olarak kabul edilir.[10]
Dipnotlar:
[1] Zariyat, 51/56.
[2] Çıkış, 13/1-2, 11-15, 22/28-29, 34/19-20; Tekvin, 22/2.
[3] Levililer, 18/21.
[4] II. Krallar, 16/3; Hakimler, 11/30-31.
[5] Yahudilikte kurban ibadeti hakkında bk. Adem Özen, Yahudilikte İbadet (Yayınlanmamış doktora tezi), İstanbul, 1999 , s. 190-198.
[6] Ahmet Karhraman, Mukayeseli Dinler Tarihi, s. 177, 178.
[7] Adem Özen, Yahudilikte İbadet, s. 179, 186.
[8] Ömer Faruk Harman, DİA “Hac” md., 14, s. 382, 84.
[9] G. Tümer-A. Küçük, age., s. 462.
[10] G. Tümer, A. Küçük, age., s. 468, 469.