KÜSÛF
Sözlükte “örtmek; kararmak” anlamlarına gelen küsûf, güneş için kullanıldığında ayın güneşle dünya arasına girerek güneş ışığını engellemesi yani güneş tutulması olayını ifade eder. Küsûf kelimesiyle anlam bakımından ilişkili olan ve sözlükte “batmak, görünmez olmak” mânasına gelen husûf ise ay ile ilgili olarak kullanıldığında dünyanın ay ile güneş arasına girerek ayın yüzeyine güneş ışığının ulaşmasını engellemesi yani ay tutulması demektir. Küsûf ve husûf kelimeleri güneş ve ay tutulması hakkında birbirinin yerine kullanılmakla birlikte fıkıh ve astronomi literatüründe genellikle güneş tutulması için küsûf, ay tutulması için husûf kelimesi yaygınlık kazanmıştır. Diğer taraftan güneş ve ay tutulmasının ikisine birden “küsûfân” veya “husûfân” denildiği de olur.
Kıyamet günü meydana gelecek hadiselerin biri olarak ayın tutulacağına işaret eden âyet (el-Kıyâme 75/8) dışında Kur’an’da küsûf ve husûf ay ve güneşle ilgili olarak geçmez. Hadislerde de bu iki kelime, olayın kozmik yönünü değil güneş ve ay tutulması esnasında yapılması istenen ibadetlere dair açıklamalar vesilesiyle yer almaktadır (Wensinck, el-Muʿcem, “ḫsf”, “ksf” md.leri).
Kur’ân-ı Kerîm’de güneş ve ay hakkında daha çok hikmet yönüne ve yaratıcının kudretine vurgu amacıyla çeşitli açıklamalar yapılır. Güneş ve ay üzerine yemin edilir ve bu iki cismin Allah’ın varlığının birer delili olduğu ifade edilerek insanın bunlar üzerinde düşünüp ibret alması, böylece kendisini yaratan Allah’a karşı kulluk şuuru içinde bulunması istenir (el-En‘âm 6/77-78, 96; Yûnus 10/5; Yâsîn 36/38-40; Fussılet 41/37; el-Müddessir 74/32; eş-Şems 91/1-2). Bu açıklamalar, ay ve güneşe kutsallık atfeden veya gayba ait çeşitli sonuçlar bağlayan eski anlayışları düzeltme gayesi de taşımaktadır. Astronomi bilgisinin hayli zayıf olduğu Eskiçağ’lardan itibaren ay ve güneş tutulmasıyla ilgili olarak pek çok yorum yapıldığı, meselâ önemli bir kişinin veya bir hükümdarın doğum ya da ölümünün işareti sayılarak uğur veya uğursuzluk sebebi kabul edildiği bilinmektedir. Nitekim Câhiliye dönemi Arap toplumunda güneş tutulmasının önemli bir kişinin ölümü üzerine meydana geldiği şeklinde bir inanış mevcuttu. 10 (632) yılında Hz. Peygamber’in oğlu İbrâhim vefat ettiği gün güneş tutulunca bazı kimseler bu iki olay arasında irtibat kurmuş, Resûl-i Ekrem de güneş ve ayın ilâhî birer alâmet olup bir kişinin ölümü üzerine tutulmayacağını belirtmiştir (Buhârî, “Küsûf”, 1, 15; Müslim, “Küsûf”, 10, 23, 29).
Hadis kaynaklarında, aralarında bazı rivayet farklılıkları bulunmakla birlikte güneş tutulduğu zaman Hz. Peygamber’in küsûf namazı kıldırdığını ifade eden çok sayıda hadis mevcuttur. Bu hadislerde Resûl-i Ekrem’in bu namaz sırasında kıraati uzun tuttuğu, namazı tamamlayınca güneş ışığının tekrar ortaya çıkmasından sonra cemaate hitap ederek, “Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alâmetlerdendir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmaz. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin” dediği, bazı rivayetlerde ise Allah resulünün bu iki hadiseye şahit olunduğunda tekbir getirilmesi, sadaka verilmesi ve köle âzat edilmesini istediği ifade edilir (Buhârî, “Küsûf”, 1, 2, 6, 9, 15, 17, 19; “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 4; “ʿItḳ”, 3; Müslim, “Küsûf”, 1-4, 10, 29; Nesâî, “Küsûf”, 10).
Konuyla ilgili hadisleri ve bizzat Resûl-i Ekrem’in bu namazı kıldırmış olmasını dikkate alan fakihler güneş tutulduğu zaman namaz kılmanın sünnet olduğu görüşündedir. Ayrıca bu konudaki hadislerden birinde Hz. Peygamber’in “namaz kılın” şeklinde emir kipi kullanmasından hareketle Hanefî mezhebinde bu namazın vâcip olduğu yolunda bir görüş de vardır (Kâsânî, II, 251). Küsûf namazının vakti, ne şekilde kılınacağı ve hutbe okumanın gerekli olup olmadığı gibi konular Resûl-i Ekrem’den nakledilen farklı rivayetler sebebiyle fakihler arasında tartışmalıdır.
Küsûf namazı ezan ve kāmet okunmaksızın cemaatle ya da tek başına kılınabilir. Ancak fakihlerin çoğunluğuna göre cemaatle kılınması daha faziletlidir. Seferî durumundaki kimseler tarafından da kılınabilen bu namazın vakti güneş tutulmasının başlamasından sona ermesine kadar süren zaman dilimidir. Hanefîler’e, Hanbelîler’e ve İmam Mâlik’ten gelen bir rivayete göre namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerden birine tesadüf etmesi halinde küsûf namazı kılınmaz. Bu durumda namaz yerine tesbih, tehlîl ve istiğfar ile meşgul olunur. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’den gelen bir rivayete göre ise bu namaz her zaman kılınabilir. İmam Mâlik’ten gelen bir diğer görüşe göre küsûf namazının zeval vaktinden sonra kılınması câiz değildir. Vaktinde kılınamayan küsûf namazı kazâ edilmez.
Namazdan önce gusül abdesti almak, cuma ve bayram namazları gibi camide kılmak, rükû, kıraat ve secdeleri normal zamanlara göre daha uzun tutmak küsûf namazının sünnetlerindedir. Ayrıca güneş tutulması sırasında Allah’ı bolca zikretmek, günahların bağışlanmasını dilemek, tekbir getirmek ve sadaka vermek Hz. Peygamber’in tavsiyeleri arasında yer alır.
Hanefî fakihlerine göre küsûf namazı en az iki rek‘at olup dört veya daha fazla rek‘at olarak da kılınabilir. Her iki veya dört rek‘atta bir selâm verilir. Diğer nâfile namazlarda olduğu gibi her rek‘atta tek rükû ve iki secde yapılır. İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise küsûf namazı her rek‘atta uzunca bir sûrenin okunduğu kıyamdan ve rükûdan sonra tekrar aynı şekilde kıyam ve rükû yapılarak iki rek‘at olarak kılınır. Diğer taraftan İbn Rüşd gibi bazı fakihler, bu konuyla ilgili olarak nakledilen rivayetlerin tamamının sahih oluşunu dikkate alarak küsûf namazının bu rivayetlerde yer alan bir şekle uygun olarak kılınmasının yeterli olacağı görüşündedir (Bidâyetü’l-müctehid, I, 179). Rivayetler arası farklılık, Hz. Peygamber’in güneş tutulma süresinin uzunluk ve kısalığına göre kıraat ve rükû sayısını artırdığı ve farklı olaylar vesilesiyle kılınan küsûf namazları arasında bazı farklılıklar bulunabileceği şeklinde telif edilmiştir. Mâlikî ve Şâfiî fakihleriyle Ebû Hanîfe’ye göre küsûf namazında kıraat gizli, Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed ve Ebû Yûsuf ile Ahmed b. Hanbel ve İmam Mâlik’ten gelen bir rivayete göre ise açıktan yapılır.
Fakihlerin çoğunluğuna göre küsûf namazında hutbe okunmaz. Çünkü bu aynı zamanda evde tek başına da kılınabilen bir namazdır. Bu müctehidler, Resûl-i Ekrem’in küsûf namazı kıldıktan sonra hutbe okuduğunu kabul etmekle birlikte bu hutbeyi o gün vefat eden oğlu İbrâhim’in ölümü sebebiyle güneşin tutulduğu düşüncesinde olanları uyarmak maksadıyla irad ettiğini söylerler. Şâfiîler ise böyle bir yoruma gitmeyerek namazdan sonra cuma ve bayram namazlarında olduğu gibi iki hutbe okunmasının sünnet olduğu görüşündedir. Mâlikîler’e göre namazın ardından Allah’a hamd ve Hz. Peygamber’e salâtı ihtiva eden bir vaazda bulunmak menduptur. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla küsûf namazının cemaatle kılınması durumunda imamın namazdan sonra cemaati günahlardan tövbe etmeye, sadaka vermeye ve dua yapmaya teşvik etmesi Resûlullah’ın sünnetine uygun bir davranış niteliğindedir.
Ay tutulduğu zaman kılınan husûf namazının sünnet olup olmadığı ya da cemaatle kılınıp kılınmayacağı konusunda fakihler arasında farklı görüşler vardır. Aralarında İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel ve Dâvûd ez-Zâhirî’nin de bulunduğu bazı âlimler küsûf namazıyla ilgili olarak rivayet edilen hadisteki, “Siz bunları tutulmuş görürseniz hemen tekbir getirin. Allah’a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin” ibaresini delil kabul ederek husûf namazıyla ilgili hükümlerin küsûf namazının hükümleriyle aynı olduğu görüşündedir. Ebû Hanîfe ve İmam Mâlik ise ay tutulması güneş tutulmasından daha fazla meydana geldiği halde Hz. Peygamber’in bu sebeple namaz kılmadığını ifade ederek husûf namazının sünnet olmadığını belirtmişlerdir. Bununla birlikte ay tutulması sırasında tek başına iki ya da dört rek‘at namaz kılınması müstehaptır. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise husûf namazı da küsûf namazı gibi sünnettir ve cemaatle kılınabilir. Ayrıca Şâfiî ve Mâlikîler’e göre husûf namazında kıraat açıktan yapılır.
Küsûf namazına kıyas edilerek sel, deprem, fırtına vb. tabii âfetlerin meydana geldiği zamanlarda bu namaza benzer bir namaz kılmanın müstehap olduğunu ifade edenler de vardır. Nitekim İbn Abbas’ın deprem sırasında bu şekilde bir namaz kıldığı nakledilir. Ancak aralarında İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’nin de bulunduğu çoğunluk bu görüşe katılmaz.
Konuyla ilgili rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla güneş ve ay tutulması sırasında namaz, dua ve Allah’ı anma ile meşgul olmak, sırf Hz. Peygamber’in sünnetine uymayı göstermesinin yanı sıra çok seyrek olarak gerçekleşen bu tür olayların insanlar üzerinde meydana getireceği korku ve endişeyi Allah’a sığınmak suretiyle gidermek, bu vesileyle gerçek yaratıcıyı hatırlamak ve O’na şükran duygularını ifade etmek, O’ndan hayırlar talep etmek gibi hikmetler de içermektedir.
Güneş tutulması sırasında hangi ibadetler yapılır? Güneş tutulmasında okunacak dualar nelerdir?
Milyonların merakla beklediği güneş tutulması yarın gerçekleşecek. Güneş tutulması sırasında yapılacak olan ibadetler ise merak ediliyor.
Güneş tutulması sırasında hangi ibadetler yapılır? Güneş tutulmasında okunacak dualar nelerdir?
Sözlükte “örtmek; kararmak” anlamlarına gelen küsûf, güneş için kullanıldığında ayın güneşle dünya arasına girerek güneş ışığını engellemesi yani güneş tutulması olayını ifade eder. Küsûf kelimesiyle anlam bakımından ilişkili olan ve sözlükte “batmak, görünmez olmak” mânasına gelen husûf ise ay ile ilgili olarak kullanıldığında dünyanın ay ile güneş arasına girerek ayın yüzeyine güneş ışığının ulaşmasını engellemesi yani ay tutulması demektir. Küsûf ve husûf kelimeleri güneş ve ay tutulması hakkında birbirinin yerine kullanılmakla birlikte fıkıh ve astronomi literatüründe genellikle güneş tutulması için küsûf, ay tutulması için husûf kelimesi yaygınlık kazanmıştır. Diğer taraftan güneş ve ay tutulmasının ikisine birden “küsûfân” veya “husûfân” denildiği de olur.
Güneş tutulması 25 Ekim Salı günü 12.45-15.05 saatleri arasında yaşanacak.
Salı sabahına Bakara ve Kehf surelerinin okunması tavsiye ediliyor.
Ayrıca 100 defa “YA DAFIAL BELAYA iDFA’ ANNEL BELAYA FALLAHÜ HAYRÜN HAFIZAN VE HÜVE ERHAMÜRRAHIMIN INNEKE ALA KULLI SEY’IN KADIR”
“Ey belaları def eden Allah’ım! Belaları bizden uzaklaştır. Allah muhafaza edicilerin en merhametlisidir. Muhakkak ki senin kudretin her şeye yeter” okunması önerilir.
312 kez Ya Rakiybu
75 kez Ya Muzillu
14 kez Ya Vehhab
100 kez Ya Gaffar
1020 kez Ya Aziymu Celle Celalühü
306 kez Ya Kahiru ya zel batşiş şedidi entellezi la yütakuntikamüh.
7 kez Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hû, Aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azîm.
Ayrıca din büyükleri KUSÛF namazı kılınmasını tavsiye ediyor.
Güneş tutulması okunacak dua mucizesi
Güneş tutulması ne zaman sorusu yarın 20 mart cuma günü cevabını buluyor. Peki güneş tutulması deprem getirecek mi okunacak dualar neler?
Güneş tutulması son günlerin en çok tartışılan konusu. Bugün 20 mart cuma günü güneş tutulması yaşanacak ve Türkiye’den de izlenecek. 1999 yılındaki güneş tutulmasının benzerinin yaşanacağını belirten uzmanların açıklamaları deprem ve felaket senaryolarını da gündeme getirdi. Peki güneş tutulması sırasında yapılacak ibadetler ve okunacak dualar nelerdir? Kur’an’da güneş tutulması hangi ayet ve surelerde nasıl geçiyor? Güneş tutulması esnasında kılınacak namazda hangi dualar okunmalı işte bu soruların cevabı…
İŞTE GÜNEŞ VE AY TUTULMASI (KÜSUF-HUSUF) DUASI
Güneş ve ay tutulması esnâsıftda iki rekat namaz kılınır. 33 kere “Allâhü Ekber” diye tekbir getirilir. Sonra da:
“Sübhânallâhi ve’l-hamdü liltâhi ve lâ ilâhe illâhü vallâ- hü ekber Li havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm.”denir. Ayrıca bu esnâda dua edilir, tekbir getirilir, Allah’tan af dilenir, sadaka verilir ve Allah’a sığınılır.
Güneş ve Ay Tutulması Duası
AÇIKLAMA: Güneş ve ay tutulması esnasında kılınması sünnet olan kiisufue husuf namazları, güneş ve ay tutulmasını engellemek ve o durumun geçmesini sağlamak için değildir. Bu iki olay o namazların vakitleridir. Tıpkı, güneş battıktan sonra kılınan akşam namazının, güneşin batışını önlemek için olmadığı gibi. Güneş’in batışı, akşam namazının vaktidir. Güneş ve ay tutulmaları da o namazların vaktidir.
KUA’AN’DA GÜNEŞ TUTULMASI HANGİ AYETLERDE GEÇİYOR?
İŞTE KUR’AN’DA GEÇEN O AYETLER!
- Sure (Yâsîn Suresi), 37. Ayet
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. - Sure (Yâsîn Suresi), 38. Ayet
Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri(düzenlemesi)dir. - Sure (Yâsîn Suresi), 39. Ayet
Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. - Sure (Yâsîn Suresi), 40. Ayet
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. - Sure (Zümer Suresi), 5. Ayet
Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. - Sure (Fussilet Suresi), 37. Ayet
Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin. - Sure (Nûh Suresi), 15. Ayet
‘Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’ - Sure (Nûh Suresi), 16. Ayet
‘Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’ - Sure (Şems Suresi), 1. Ayet
Güneşe ve onun aydınlığına andolsun, - Sure (Yûnus Suresi), 5. Ayet
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır. - Sure (Ra’d Suresi), 2. Ayet
Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız. - Sure (İbrâhîm Suresi), 32. Ayet
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. - Sure (İbrâhîm Suresi), 33. Ayet
O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir. - Sure (Enbiyâ Suresi), 33. Ayet
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler. - Sure (Furkân Suresi), 45. Ayet
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık. - Sure (Furkân Suresi), 46. Ayet
Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik. - Sure (Ankebût Suresi), 61. Ayet
Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. O halde nasıl(haktan) döndürülüyorlar? - Sure (Lokmân Suresi), 29. Ayet
Görmedin mi ki Allah geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) belli bir zamana kadar akar gider. Şüphesiz Allah işlediklerinizden hakkıyla haberdardır. - Sure (Lokmân Suresi), 30. Ayet
Bu böyledir. Çünkü Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise bâtıldır. Şüphesiz Allah yücedir, büyüktür. - Sure (Fâtır Suresi), 13. Ayet
Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve Ay’ı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir vakte kadar akıp gitmektedir. İşte bu Allah’tır, Rabbinizdir. Mülk yalnızca O’nundur. Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. - Sure (Yâsîn Suresi), 37. Ayet
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır. - Sure (Yâsîn Suresi), 38. Ayet
Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri(düzenlemesi)dir. - Sure (Yâsîn Suresi), 39. Ayet
Ayın dolaşımı için de konak yerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, eğrilmiş kuru hurma dalı gibi olur. - Sure (Yâsîn Suresi), 40. Ayet
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. - Sure (Zümer Suresi), 5. Ayet
Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örtüyor, gündüzü de gecenin üzerine örtüyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Bunların her biri belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. İyi bilin ki, o mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. - Sure (Fussilet Suresi), 37. Ayet
Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin. - Sure (Nûh Suresi), 15. Ayet
‘Görmediniz mi Allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?’ - Sure (Nûh Suresi), 16. Ayet
‘Onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?’ - Sure (Şems Suresi), 1. Ayet
Güneşe ve onun aydınlığına andolsun, - Sure (Şems Suresi), 2. Ayet
Onu izlediğinde Ay’a andolsun, - Sure (Şems Suresi), 3. Ayet
Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,
Gökyüzünde yaşanacak gezegen kavuşumu ve hemen ardından gelen güneş tutulması astrologları korkuttu! Astrolojiye göre kritik bir tarih olan 17 Mart’ta, Mars ve Uranüs gezegenlerinin kavuşumu dünya üzerinde toplu ölümlere ve doğal afetlere neden olabilir. Ardından ise 20 Mart cuma günü güneş tutulması geliyor.
GÜNEŞ TUTULMASININ DIŞINDA 2 BÜYÜK DOĞA OLAYI DAHA…
20 Mart Cuma günü uzun yıllar sonra ilk kez tam Güneş tutulması yaşanacak ve Güneş tutulmasının dışında 2 doğa olayı daha gerçekleşecek: Dolunay’ın Dünya ’ya hayli yaklaştığı ‘Süper Ay’ denilen olay ve Kuzey Yarımküre’de baharın başlangıcını müjdeleyen ekinoks başlangıcı…
TAM GÜNEŞ TUTULMASI
20 Mart Cuma günü yaşanacak Güneş tutulmasında Güneş tamamen Ay tarafından kapanacak, Ay o gün Dünya ve Güneş’in arasına girecek ve Ay’ın gölgesi Dünya’nın üzerine düşecek.Aancak Türkiye’de bu durum tam olarak görülemeyecek.
TAM TUTULMA EN İYİ NEREDEN İZLENECEK?
Tam tutulma Norveç’in açıklarındaki adalarda gözlenirken, Avrupa’nın güneyine doğru indikçe tutulma, parçalı tutulmaya dönüşecek. Bu yüzden Türkiye’de tutulma ancak Güneş’in yüzde 40’ı kapanacak şekilde gözlenebilecek.
TÜRKİYE’NİN NERESİNDEN EN İYİ İZLENEBİLİR?
O gün hava koşulları uygun olduğu takdirde, tutulma Türkiye’nin her yerinden izlenebilecek. İzmir’de tutulma 10.48’de başlayacak ve 12.55’de bitecek. Tutulma ortası, yani Güneş’in en fazla kapanacağı an ise 11.51’de yaşanacak.
SÜPER AY: EN SON 2014’TE GÖRÜLDÜ
En son 11 Ağustos 2014’te yaşanan Süper Ay olayı, 20 Mart akşamı tekrar yaşanacak. Dolunay’ın normalden yüzde 30 daha parlak ve yüzde 14 daha büyük göründüğü fenomen, dün gece tüm dünyada izlendi. Dünya’ya en yakın konumunda bulunacak olan dolunay, normalden çok daha büyük ve parlak şekilde görülebilecek. Daha sonraki Süper Ay olayları sırasıyla Ağustos, Eylül ve Ekim’de yaşanacak.
EKİNOKS: GECE VE GÜNDÜZÜN EŞİT OLMASI
21 Mart tarihi Kuzey Yarımküre’de baharın başladığı, gece ve gündüzün eşit olduğu ekinoks günü olarak bilinir. O gün Dünya’nın her yeri eşit miktarda Güneş ışığı alır ve Güneş ışıkları Dünya’ya dik şekilde düşer. Ancak Güneş’in ekvator çizgisine tam olarak dik geldiği o ilk an, aslında 20 Mart akşamına denk geliyor. İngiltere saatiyle 22:45’te Güneş, Dünya’nın ortasından geçtiği varsayılan Ekvator’a dik şekilde geliyor ve o gün tüm dünyada 12 saat gece ve 12 saat gündüz yaşanıyor. Türkiye saatiyle ise bu olay 00:45’te gerçekleşecek.
BU GÜNEŞ TUTULMASI 1999 DEPREMİNDEKİ GİBİ
20 Mart Cuma günü gerçekleşecek olan güneş tutulmasını pek çok astrolog 1999 depreminin olduğu zamankine benzetiyor. Bu sebeple de yeni bir deprem tetiklenmesi olabileceği iddiaları var. İddiayı dile getiren Astrolog Filiz Özkol, 20 Mart’ta yaşanacak Güneş tutulmasının Aslan burcunda gerçekleşeceğini ve aynı etkinin 1999 depreminde yaşandığını söyledi. Özkol, tutulmaların devlet adamlarına suikast, uçak kazası ve patlama gibi olayları gündeme getireceğini öne sürüyor.