KÜSÛF
Sözlükte “örtmek; kararmak” anlamlarına gelen küsûf, güneş için kullanıldığında ayın güneşle dünya arasına girerek güneş ışığını engellemesi yani güneş tutulması olayını ifade eder. Küsûf kelimesiyle anlam bakımından ilişkili olan ve sözlükte “batmak, görünmez olmak” mânasına gelen husûf ise ay ile ilgili olarak kullanıldığında dünyanın ay ile güneş arasına girerek ayın yüzeyine güneş ışığının ulaşmasını engellemesi yani ay tutulması demektir. Küsûf ve husûf kelimeleri güneş ve ay tutulması hakkında birbirinin yerine kullanılmakla birlikte fıkıh ve astronomi literatüründe genellikle güneş tutulması için küsûf, ay tutulması için husûf kelimesi yaygınlık kazanmıştır. Diğer taraftan güneş ve ay tutulmasının ikisine birden “küsûfân” veya “husûfân” denildiği de olur.
Kıyamet günü meydana gelecek hadiselerin biri olarak ayın tutulacağına işaret eden âyet (el-Kıyâme 75/8) dışında Kur’an’da küsûf ve husûf ay ve güneşle ilgili olarak geçmez. Hadislerde de bu iki kelime, olayın kozmik yönünü değil güneş ve ay tutulması esnasında yapılması istenen ibadetlere dair açıklamalar vesilesiyle yer almaktadır (Wensinck, el-Muʿcem, “ḫsf”, “ksf” md.leri).
Kur’ân-ı Kerîm’de güneş ve ay hakkında daha çok hikmet yönüne ve yaratıcının kudretine vurgu amacıyla çeşitli açıklamalar yapılır. Güneş ve ay üzerine yemin edilir ve bu iki cismin Allah’ın varlığının birer delili olduğu ifade edilerek insanın bunlar üzerinde düşünüp ibret alması, böylece kendisini yaratan Allah’a karşı kulluk şuuru içinde bulunması istenir (el-En‘âm 6/77-78, 96; Yûnus 10/5; Yâsîn 36/38-40; Fussılet 41/37; el-Müddessir 74/32; eş-Şems 91/1-2). Bu açıklamalar, ay ve güneşe kutsallık atfeden veya gayba ait çeşitli sonuçlar bağlayan eski anlayışları düzeltme gayesi de taşımaktadır. Astronomi bilgisinin hayli zayıf olduğu Eskiçağ’lardan itibaren ay ve güneş tutulmasıyla ilgili olarak pek çok yorum yapıldığı, meselâ önemli bir kişinin veya bir hükümdarın doğum ya da ölümünün işareti sayılarak uğur veya uğursuzluk sebebi kabul edildiği bilinmektedir. Nitekim Câhiliye dönemi Arap toplumunda güneş tutulmasının önemli bir kişinin ölümü üzerine meydana geldiği şeklinde bir inanış mevcuttu. 10 (632) yılında Hz. Peygamber’in oğlu İbrâhim vefat ettiği gün güneş tutulunca bazı kimseler bu iki olay arasında irtibat kurmuş, Resûl-i Ekrem de güneş ve ayın ilâhî birer alâmet olup bir kişinin ölümü üzerine tutulmayacağını belirtmiştir (Buhârî, “Küsûf”, 1, 15; Müslim, “Küsûf”, 10, 23, 29).
Hadis kaynaklarında, aralarında bazı rivayet farklılıkları bulunmakla birlikte güneş tutulduğu zaman Hz. Peygamber’in küsûf namazı kıldırdığını ifade eden çok sayıda hadis mevcuttur. Bu hadislerde Resûl-i Ekrem’in bu namaz sırasında kıraati uzun tuttuğu, namazı tamamlayınca güneş ışığının tekrar ortaya çıkmasından sonra cemaate hitap ederek, “Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alâmetlerdendir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmaz. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin” dediği, bazı rivayetlerde ise Allah resulünün bu iki hadiseye şahit olunduğunda tekbir getirilmesi, sadaka verilmesi ve köle âzat edilmesini istediği ifade edilir (Buhârî, “Küsûf”, 1, 2, 6, 9, 15, 17, 19; “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 4; “ʿItḳ”, 3; Müslim, “Küsûf”, 1-4, 10, 29; Nesâî, “Küsûf”, 10).
Konuyla ilgili hadisleri ve bizzat Resûl-i Ekrem’in bu namazı kıldırmış olmasını dikkate alan fakihler güneş tutulduğu zaman namaz kılmanın sünnet olduğu görüşündedir. Ayrıca bu konudaki hadislerden birinde Hz. Peygamber’in “namaz kılın” şeklinde emir kipi kullanmasından hareketle Hanefî mezhebinde bu namazın vâcip olduğu yolunda bir görüş de vardır (Kâsânî, II, 251). Küsûf namazının vakti, ne şekilde kılınacağı ve hutbe okumanın gerekli olup olmadığı gibi konular Resûl-i Ekrem’den nakledilen farklı rivayetler sebebiyle fakihler arasında tartışmalıdır.
Küsûf namazı ezan ve kāmet okunmaksızın cemaatle ya da tek başına kılınabilir. Ancak fakihlerin çoğunluğuna göre cemaatle kılınması daha faziletlidir. Seferî durumundaki kimseler tarafından da kılınabilen bu namazın vakti güneş tutulmasının başlamasından sona ermesine kadar süren zaman dilimidir. Hanefîler’e, Hanbelîler’e ve İmam Mâlik’ten gelen bir rivayete göre namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerden birine tesadüf etmesi halinde küsûf namazı kılınmaz. Bu durumda namaz yerine tesbih, tehlîl ve istiğfar ile meşgul olunur. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’den gelen bir rivayete göre ise bu namaz her zaman kılınabilir. İmam Mâlik’ten gelen bir diğer görüşe göre küsûf namazının zeval vaktinden sonra kılınması câiz değildir. Vaktinde kılınamayan küsûf namazı kazâ edilmez.
Namazdan önce gusül abdesti almak, cuma ve bayram namazları gibi camide kılmak, rükû, kıraat ve secdeleri normal zamanlara göre daha uzun tutmak küsûf namazının sünnetlerindedir. Ayrıca güneş tutulması sırasında Allah’ı bolca zikretmek, günahların bağışlanmasını dilemek, tekbir getirmek ve sadaka vermek Hz. Peygamber’in tavsiyeleri arasında yer alır.
Hanefî fakihlerine göre küsûf namazı en az iki rek‘at olup dört veya daha fazla rek‘at olarak da kılınabilir. Her iki veya dört rek‘atta bir selâm verilir. Diğer nâfile namazlarda olduğu gibi her rek‘atta tek rükû ve iki secde yapılır. İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise küsûf namazı her rek‘atta uzunca bir sûrenin okunduğu kıyamdan ve rükûdan sonra tekrar aynı şekilde kıyam ve rükû yapılarak iki rek‘at olarak kılınır. Diğer taraftan İbn Rüşd gibi bazı fakihler, bu konuyla ilgili olarak nakledilen rivayetlerin tamamının sahih oluşunu dikkate alarak küsûf namazının bu rivayetlerde yer alan bir şekle uygun olarak kılınmasının yeterli olacağı görüşündedir (Bidâyetü’l-müctehid, I, 179). Rivayetler arası farklılık, Hz. Peygamber’in güneş tutulma süresinin uzunluk ve kısalığına göre kıraat ve rükû sayısını artırdığı ve farklı olaylar vesilesiyle kılınan küsûf namazları arasında bazı farklılıklar bulunabileceği şeklinde telif edilmiştir. Mâlikî ve Şâfiî fakihleriyle Ebû Hanîfe’ye göre küsûf namazında kıraat gizli, Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed ve Ebû Yûsuf ile Ahmed b. Hanbel ve İmam Mâlik’ten gelen bir rivayete göre ise açıktan yapılır.
Fakihlerin çoğunluğuna göre küsûf namazında hutbe okunmaz. Çünkü bu aynı zamanda evde tek başına da kılınabilen bir namazdır. Bu müctehidler, Resûl-i Ekrem’in küsûf namazı kıldıktan sonra hutbe okuduğunu kabul etmekle birlikte bu hutbeyi o gün vefat eden oğlu İbrâhim’in ölümü sebebiyle güneşin tutulduğu düşüncesinde olanları uyarmak maksadıyla irad ettiğini söylerler. Şâfiîler ise böyle bir yoruma gitmeyerek namazdan sonra cuma ve bayram namazlarında olduğu gibi iki hutbe okunmasının sünnet olduğu görüşündedir. Mâlikîler’e göre namazın ardından Allah’a hamd ve Hz. Peygamber’e salâtı ihtiva eden bir vaazda bulunmak menduptur. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla küsûf namazının cemaatle kılınması durumunda imamın namazdan sonra cemaati günahlardan tövbe etmeye, sadaka vermeye ve dua yapmaya teşvik etmesi Resûlullah’ın sünnetine uygun bir davranış niteliğindedir.
Ay tutulduğu zaman kılınan husûf namazının sünnet olup olmadığı ya da cemaatle kılınıp kılınmayacağı konusunda fakihler arasında farklı görüşler vardır. Aralarında İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel ve Dâvûd ez-Zâhirî’nin de bulunduğu bazı âlimler küsûf namazıyla ilgili olarak rivayet edilen hadisteki, “Siz bunları tutulmuş görürseniz hemen tekbir getirin. Allah’a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin” ibaresini delil kabul ederek husûf namazıyla ilgili hükümlerin küsûf namazının hükümleriyle aynı olduğu görüşündedir. Ebû Hanîfe ve İmam Mâlik ise ay tutulması güneş tutulmasından daha fazla meydana geldiği halde Hz. Peygamber’in bu sebeple namaz kılmadığını ifade ederek husûf namazının sünnet olmadığını belirtmişlerdir. Bununla birlikte ay tutulması sırasında tek başına iki ya da dört rek‘at namaz kılınması müstehaptır. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise husûf namazı da küsûf namazı gibi sünnettir ve cemaatle kılınabilir. Ayrıca Şâfiî ve Mâlikîler’e göre husûf namazında kıraat açıktan yapılır.
Küsûf namazına kıyas edilerek sel, deprem, fırtına vb. tabii âfetlerin meydana geldiği zamanlarda bu namaza benzer bir namaz kılmanın müstehap olduğunu ifade edenler de vardır. Nitekim İbn Abbas’ın deprem sırasında bu şekilde bir namaz kıldığı nakledilir. Ancak aralarında İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’nin de bulunduğu çoğunluk bu görüşe katılmaz.
Konuyla ilgili rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla güneş ve ay tutulması sırasında namaz, dua ve Allah’ı anma ile meşgul olmak, sırf Hz. Peygamber’in sünnetine uymayı göstermesinin yanı sıra çok seyrek olarak gerçekleşen bu tür olayların insanlar üzerinde meydana getireceği korku ve endişeyi Allah’a sığınmak suretiyle gidermek, bu vesileyle gerçek yaratıcıyı hatırlamak ve O’na şükran duygularını ifade etmek, O’ndan hayırlar talep etmek gibi hikmetler de içermektedir.
Güneş tutulması için geri sayım başladı! Hz. Peygamber (sav) tutulmada ne yapardı? Küsuf namazı nasıl kılınır?
Tüm dünyanın merak ve endişeyle beklediği 2022’nin önemli gök olaylarından biri olan güneş tutulması, 25 Ekim 2022 (bugün) gerçekleşecek. Parçalı güneş tutulması, Türkiye saati ile 12:30 ve 15.08 saatleri arasında meydana gelecek. Tutulmanın maksimum seviyeye 13.54’te ulaşacağı ve bu sürede güneş diskinin yüzde 50’sinin örtüleceği öngörülüyor. Müslümanlara 12.30 ila 15.30 saatleri arasında ibadetle meşgul olmaları tavsiye ediliyor.
TUTULMA TÜRKİYE’DEN GÖRÜLECEK Mİ?
Dünya üzerinde tutulma İzlanda, Avrupa, Kuzey – Doğu Afrika, Ortadoğu, Batı Asya, Hindistan ve Batı Çin bölgelerinden izlenebilecek. Türkiye’de de hava durumunun açık olduğu bölgelerde takip edilebilecek.
ÇIPLAK GÖZLE ASLA BAKMAYIN!
Uzmanlar güneş tutulması sırasında güneşe özel koruma olmadan dürbün, teleskop veya çıplak gözle asla bakılmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Tutulma sırasında güneşe korumasız veya yeterli koruma olmadan bakılması durumunda gözlerde uzun vadede hasar yaratan etkiler meydana gelme ihtimali var. Güneş tutulmaları veya diğer güneş olayları sırasında güneşi gözlemlemek için özel filtreler kullanılması göz sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Güneş tutulmasını asla dürbünle izlemeyin. Çünkü gözleriniz yeterli şekilde korunmaz. Teleskop veya dürbünle tutulmayı izlemek için de koruyucu gözlüklerde kullanılanlardan çok daha güçlü filtrelere ihtiyaç duyuluyor.
Uzmanlar o saatlerde fazla hareketli olunmamasını, mümkünse kapalı mekanda dua ve ibadetle meşgul olunmasını, dışarıda ol için sakin olmalarını kavgaya gürültüye karışmamalarını öğütlüyor.
HZ. PEYGAMBER (SAV) GÜNEŞ TUTULMASINDA NE YAPARDI?
Kişi ne kadar sevilirse sevilsin hiç kimse için Güneş ve Ay tutulmasının olmayacağını buyuran Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV), oğlu İbrahim’in vefatı üzerine güneş tutulması ile ilgili hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alametlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin.” (Buhari, Küsuf, 1, 15).
Hadis-i şeriften anlaşılacağı üzere dünyada güneş ve ay tutulmasının gerçekleşeceği vakit Müslümanlar için ibadette bulunmak en makbulüdür. Peygamber Efendimiz (SAV), ise güneş tutulması olduğu zaman mescitte namaz kılmıştır. (Müslim, Küsuf, 3-5)
Güneş tutulmasıyla ilgili Peygamber Efendimiz (sav) ne diyor? Küsuf namazı merak ediliyor. Küsuf ve husuf kelimeleri güneş ve ay tutulması hakkında birbirinin yerine kullanılmakla birlikte fıkıh ve astronomi literatüründe genellikle Güneş tutulması için Küsûf, Ay tutulması için Husuf kelimesi yaygınlık kazanmıştır.
KÜSUF NAMAZI NEDİR, NE ZAMAN KILINIR?
Küsuf namazı, Güneş tutulmasında kılınmaktadır. Husuf namazı ise Ay tutulması olduğu zaman kılınması gereken bir namaz türüdür. Küsuf, sözlükte karşılığı örtmek, kararmak anlamına gelmektedir. Hadis kaynaklarında, aralarında bazı rivayet farklılıkları bulunmakla birlikte güneş tutulduğu zaman Hz. Peygamber’in (sav) Küsûf namazı kıldırdığını ifade eden çok sayıda hadis mevcuttur.
Bu hadislerde Resûl-i Ekrem’in bu namaz sırasında kıraati uzun tuttuğu, namazı tamamlayınca güneş ışığının tekrar ortaya çıkmasından sonra cemaate hitap ederek, “Ay ve Güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alâmetlerdendir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmaz. Ay veya Güneş tutulmasını gördüğünüz zaman açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin” dediği, bazı rivayetlerde ise Allah resulünün bu iki hadiseye şahit olunduğunda tekbir getirilmesi, sadaka verilmesi ve köle âzat edilmesini istediği ifade edilir (Buhârî, “Küsûf”, 1, 2, 6, 9, 15, 17, 19; “Bed?ü’l-?al?”, 4; “?It?”, 3; Müslim, “Küsûf”, 1-4, 10, 29; Nesâî, “Küsûf”, 10).
KÜSUF NAMAZI KAÇ REKAT?
Küsûf namazı ezan ve kamet okunmaksızın cemaatle ya da tek başına kılınabilir. Ancak fakihlerin çoğunluğuna göre cemaatle kılınması daha faziletlidir. Seferî durumundaki kimseler tarafından da kılınabilen bu namazın vakti güneş tutulmasının başlamasından sona ermesine kadar süren zaman dilimidir. Hanefîler’e, Hanbelîler’e ve İmam Mâlik’ten gelen bir rivayete göre namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerden birine tesadüf etmesi halinde küsûf namazı kılınmaz. Bu durumda namaz yerine tesbih, tehlîl ve istiğfar ile meşgul olunur. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’den gelen bir rivayete göre ise bu namaz her zaman kılınabilir. İmam Mâlik’ten gelen bir diğer görüşe göre küsûf namazının zeval vaktinden sonra kılınması câiz değildir. Vaktinde kılınamayan küsûf namazı kazâ edilmez.
Namazdan önce gusül abdesti almak, cuma ve bayram namazları gibi camide kılmak, rükû, kıraat ve secdeleri normal zamanlara göre daha uzun tutmak küsûf namazının sünnetlerindedir. Ayrıca güneş tutulması sırasında Allah’ı bolca zikretmek, günahların bağışlanmasını dilemek, tekbir getirmek ve sadaka vermek Hz. Peygamber’in tavsiyeleri arasında yer alır.
Hanefî fakihlerine göre küsûf namazı en az iki rek‘at olup dört veya daha fazla rek‘at olarak da kılınabilir. Her iki veya dört rek‘atta bir selâm verilir. Diğer nâfile namazlarda olduğu gibi her rek‘atta tek rükû ve iki secde yapılır. İmam Mâlik, İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise küsûf namazı her rek‘atta uzunca bir sûrenin okunduğu kıyamdan ve rükûdan sonra tekrar aynı şekilde kıyam ve rükû yapılarak iki rek‘at olarak kılınır. Diğer taraftan İbn Rüşd gibi bazı fakihler, bu konuyla ilgili olarak nakledilen rivayetlerin tamamının sahih oluşunu dikkate alarak küsûf namazının bu rivayetlerde yer alan bir şekle uygun olarak kılınmasının yeterli olacağı görüşündedir (Bidâyetü’l-müctehid, I, 179). Rivayetler arası farklılık, Hz. Peygamber’in güneş tutulma süresinin uzunluk ve kısalığına göre kıraat ve rükû sayısını artırdığı ve farklı olaylar vesilesiyle kılınan küsûf namazları arasında bazı farklılıklar bulunabileceği şeklinde telif edilmiştir. Mâlikî ve Şâfiî fakihleriyle Ebû Hanîfe’ye göre küsûf namazında kıraat gizli, Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed ve Ebû Yûsuf ile Ahmed b. Hanbel ve İmam Mâlik’ten gelen bir rivayete göre ise açıktan yapılır.
KÜSUF NAMAZI NASIL KILINIR?
1. Rekat: “Niyet ettim Allah rızası için iki rekat Küsûf Namazı namazı kılmaya” şeklinde niyet edilir. “Allahu Ekber“ diyerek İftitah Tekbiri alınır ve namaza başlanır. Sübhaneke okunur. Euzü-besmele çekilir. Fatiha Suresini okunur. Kur’an’dan bir sure okunur. Rüku’ya gidilir. Secde’ye gidilir. Doğrularak, tekrar Secde’ye gidilir.
2. Rekat: Ayağa kalkarak Kıyama durulur. Besmele çekilir. Fatiha Suresini okunur. Kur’an’dan bir sure okunur. Rüku’ya gidilir. Secde’ye gidilir. Doğrularak, tekrar Secde’ye gidilir. Oturarak Ettahiyyatü ve Allâhumme salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ duaları okunur. “Es selâmu aleyküm ve rahmet’ullah” diye sağa ve sola selam vererek namaz tamamlanır.
KÜSUF NAMAZININ HİKMETİ NEDİR?
Küsûf namazına kıyas edilerek sel, deprem, fırtına vb. tabii âfetlerin meydana geldiği zamanlarda bu namaza benzer bir namaz kılmanın müstehap olduğunu da ifade edilir. Nitekim İbn Abbas’ın deprem sırasında bu şekilde bir namaz kıldığı nakledilir. Ancak aralarında İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’nin de bulunduğu çoğunluk bu görüşe katılmaz.
Konuyla ilgili rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla güneş ve ay tutulması sırasında namaz, dua ve Allah’ı anma ile meşgul olmak, sırf Hz. Peygamber’in sünnetine uymayı göstermesinin yanı sıra çok seyrek olarak gerçekleşen bu tür olayların insanlar üzerinde meydana getireceği korku ve endişeyi Allah’a sığınmak suretiyle gidermek, bu vesileyle gerçek yaratıcıyı hatırlamak ve O’na şükran duygularını ifade etmek, O’ndan hayırlar talep etmek gibi hikmetler de içermekte.
GÜNEŞ TUTULMASI NEDİR?
Güneş tutulması denilen olayda, Ay yörünge hareketi sırasında dünya ile güneşin arasına girer ve böylece güneş tutulması denilen olay meydana gelir. Tutulmanın gerçekleşmesi için ‘ay’ın yeni ay evresi yani dünyada hiç gözükmeyen yüzünün olması gerekir ve dünyaya göre güneş ile yörünge üzerinde çakışması gerekir.
Bir yıl içinde Ay, Dünya çevresinde yaklaşık on iki kez dönmesine rağmen, ‘ay’ın yörünge düzlemi ile dünya’nın yörünge düzlemi arasında beş derece kadar bir açı olması sonucu, ay her defasında güneşin tam önünden geçmez ve dolayısıyla bu çakışma seyrek olarak oluşur. Bu yüzden, yılda iki ile beş arasında güneş tutulması gözlemlenir. Bunlardan en çok ikisi tam tutulma olabilir. güneş tutulması dünya üzerinde dar bir koridorda ilerler. Bu yüzden herhangi bir bölge için güneş tutulması çok ender bir olaydır.
Kuranda Ay tutulması etkileri! Küsuf ve Husuf namazı nasıl kılınır? Ay tutulmasında okunan dua
Güneş ve ay tutulması gerçekleştiği zaman Allah’a karşı ibadette olmamızı buyuran Peygamberimiz (SAV)’in bu konuda sahih hadisleri vardır. Ay tutulunca kılınan husuf namazı ile güneş tutulunca kılınan küsuf namazının kılınışını sizlere derledik. Hüsuf ve küsuf ne demek? Ay tutulmasına ne yapılmalı? Ay ve güneş ayetleri:
Kişi ne kadar sevilirse sevilsin hiç kimse için Güneş ve Ay tutulmasının olmayacağını buyuran Sevgili Peygamber Efendimiz (SAV), oğlu İbrahim’in vefatı üzerine güneş tutulması ile ilgili hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alametlerdir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından/doğmasından dolayı tutulmazlar. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman, açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin.” (Buhari, Küsuf, 1, 15).
Hadis-i şeriften anlaşılacağı üzere Dünya’da Güneş ve Ay tutulmasının gerçekleşeceği vakit Müslüman kimseler için ibadette bulunmak en makbulüdür. Efendimiz (SAV), ise güneş tutulması olduğu zaman mescitte namaz kılmıştır. (Müslim, Küsuf, 3-5) Cahiliye Devrindeki insanlar, güneş ve ay tutulmasının asıl sebebinin yeryüzü halkının büyüklerinden bir büyük için tutulacağı gibi saçma sapan bir batıl inanışa sahipti. Böyle bir durumun söz konusu bile olmayacağını söyleyen Peygamber Efendimiz (SAV), Ay tutulması ve Güneş tutulmasından sonra kılınan nafile namazlardan olan Husuf namazı ve Küsûf namazını bizlere tavsiye etmektedir.
KÜSUF NAMAZI NEDİR? GÜNEŞ TUTULUNCA KILINACAK NAMAZ
Güneş tutulması gerçekleştikten sonra kılınan nafile namazdır. En az iki rekattır. Kıraati gizli ya da açıktan olabilir diyenler olduğu gibi gündüz kılınacağı için kıraatin gizli okunması gerektiğine dair görüşlerde vardır. Ay tutulması namazı gece kılındığı için açıktan okunur. İmam namazdan sonra cuma hutbesi yapar gibi iki hutbe okuyup cemaati hayırlı amel uygulamaya ve günahların tövbesine davet eder. Güneş tutulmasındaki küsuf namazı , güneşin açılması ya da tutulmuş halinde batmasıyla kaçırılmış olur. Ay tutulmasında kılınan husuf namazı da Ay´ın açılması ya da Güneş´in doğmasıyla kaçırılmış olur.
HADİS-İ ŞERİF: “Rasûlullah (SAV) iki rek’at namaz kıldı ve rek’atlarda ayakta duruşları (kıyamı) uzun yaptı. Sonra geri döndü, güneş açılınca da şöyle buyurdu: “Bunlar, Allah’ın kendisiyle kullarını korkuttuğu belgelerdir. Bu gibi mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en yeni kıldığınız namaz gibi namaz kılınız” (Buhârî, Küsuf, 6, 14; Müslim, Küsûf, 21, 24; Ebû Dâvud, İstiskâ, 3, 4).
KÜSUF VE HUSUF NAMAZI NASIL KILINIR? 2 REKATLIK NAFİLE NAMAZ KILINIŞI:
EK BİLGİ “Bu gibi mucizeleri gördüğünüz zaman, farz namazlardan en son kıldığınız namaz gibi namaz kılınız” hadisinden hareketle Ay yada Güneş tutulması yaşandığında en son kıldığınız farz namaz kaç rekatsa o kadar rekat namaz kılınabilir. Namaz rükunları normalden uzun olmalıdır.
AY TUTULMASINDA OKUNACAK ESMA VE ZİKİRLER
312 kez Ya Rakiybu
75 kez Ya Muzillu
14 kez Ya Vehhab
100 kez Ya Gaffar
1020 kez Ya Aziymu Celle Celalühü
306 kez Ya Kahiru ya zel batşiş şedidi entellezi la yütakuntikamüh.
7 kez Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hû, Aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azîm.
PEYGAMBERİMİZİN HİLAL’İ GÖRÜNCE OKUDUĞU DUA:
“Ey Rabbim! Bize bunu bereket ve îmân selâmet ve İslâm hilâli eyle! Ey Hilâl! Benim de senin de Rabbimiz Allah’tır.” (Tirmizî, Deavât, 50)
KURAN-I KERİMDE GÜNEŞ VE AY İLE İLGİLİ AYETLER
Gece de onlar için bir delildir. Gündüzü ondan çıkarırız, bir de bakarsın karanlık içinde kalmışlardır.
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah’a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin.
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.
Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. Bunların hepsi belli bir zamana kadar akıp gitmektedir. O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız.
Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık.
Sonra onu kendimize yavaş yavaş çektik.