Hz. Muhammed’in amcasının oğlu ve damadı Dördüncü Halife Ali’yi öbür sahabelerden ve diğer üç halifeden üstün tutan mezhep “Alevilik”,bu mezhebe bağlı olanlar da Aleviler diye adlandırılır. Kelime sözlük anlamıyla “Ali’ye mensup” demektir. Hz. Ali’yi daha sağlığındayken en üstün sahabe olarak kabul edenlere de Alevi denmiştir. Kufeli komutan Maliki Ester bunlardan biridir. Alevilere İran’da “Göranlar” denir.
İmamlığın Ali’ye doğrudan doğruya Allah ve Peygamber tarafından verildiğini kabul edip buna inananlara “Şia-i Aleviye” adı verilmiştir. Mezhep sonradan birçok kollara ayrılmıştır. Yemen’deki Zeydiye mezhebi ve Suriye’deki Mütvali’ler buna örnek olarak gösterilebilir. İslamda ilk ayrılık hareketi olan Alevilik,tarih boyunca şöyle bir düzenle süregelmiştir: a) Ali’nin Allah ve Mehdi olduğuna inanan ilk Aleviler. Bu inanış ilk önce San’alı bir yahudi olan İbni Sebe’nin telkiniyle başlamış, Hz. Ali, İbni Sebe’yi yanından sürmüş,kendine tanrılık yakıştıranları da Kufe’de ateşe attırmıştır. b) Ayrı Alevi kollarını bir araya toplayan ve inançlarında islamlığa aykırı unsurlar bulunduğu için İmam Carüssatlik tarafından reddedilen, lanetlenen Ebu Mansurül İslı ve Ebul Hattab Muhammedül Esedi’nin telkinleriyle meydana çıkan İsmailfye.İsmailîlere ‘Yedi İmam Mezhebi’mensupları da denir. Horasan’dan Türkistan’a, Yemen’e, Endülüs’e kadar yayılmışlardır. Mısır’da Fatımi halifeliği bunlar tarafından kurulmuştur.
c) Yeni Alevilik hareketi. Mustansır-ı Alevi’nin,ünlü İranlı şair Nasırı Husrev’i Maveraünnehir’e, Hasan Sabbah’ı da İran’a göndermesiyle,bunların oradaki propaganda ve eylemleriyle yayılmış olan yeni Alevilik hareketi ‘Dâvet-i Cedide’,yani ‘Yeni Çağrı’ diye de bilinir. Alevilik en geniş yayılma alanını İran’da bulmuştur. Anadolu’da Kızılbaşlık, Tahtacılık deyimleri Alevilikle eşanlamlıdır. Kızılbaş deyimi, Şah İsmail Safevi erlerinin kırmızı başlık giymelerinden gelmektedir. Alevilik İslam tarihinde birçok ihtilal ve savaşın oluşunda etkin bir faktör rolü oynamıştır. Anadolu’daki Alevilik Batınilik’le etkilenmemiş, Yesevilik,Kalenderilik,Hayderilik gibi Türk tarikatları ve Huruflik’le etkilenmiştir.
Muharrem ayında dört hafta yas tutulur. Her Cuma günü, kadınların da katıldığı Görgü ayini veya Ayini Cem yapılır. Bu ayinlerin küçükleri ‘dernek’ diye isimlendirilir.
Alevilikte on iki hizmet vardır. Bunlar şöylece sayılabilir: Mürşitlik,pirlik,halifelik, zakirlik,hizmetleri adamına göre dağıtmakla görevli cemiyet basıcılık, meydanı açıp dedenin önüne seccade yayan, muhasip kavline girenlere rehberlik eden nakip,ayinden önceki meclise katılan dede ve büyüklere hizmet eden,kurbanı meydana getiren, yemeği paylaştıran hadim, çeragcılık, gözcülük, tarikatçılık, sakalık,ferraşlık.
Dedeler tarafından yönetilen köy örgenlerine “ocaklar” , pirler tarafından yönetilen ocaklar birliğine de “mürşit yuvaları” adı verilir. Alevilik, “her şeye malik ola ve hiç bir şeye malik olmaya” ilkesiyle toplumcu bir görüşe dayanır. Mezhebin töresel disiplini, “eline,beline,diline sahip olmak” şeklinde özetlenebilir.
Bu ilkelerden sapanlar ve ayrılanlar,”düşkün etmek” diye belirlenen bir cezayla cezalandırılırlar. Hırsızlara ocak cezaları verilir. Sakalları,bıyıkları kesilir. Katiller için kısas uygulanır. Yalancının, sır açığa vuranın dili dağlanır. Suçluya 40 gün selam verilmez. Hayvanları sürüden çıkarılır. Türkiye’de yaşayan Alevilerin sayısı kesinlikle bilinmemektedir. Edirne, Kırklareli, Eskişehir, Sivas, Çorum, Erzincan, Antalya ve Hatay illerinde alevi köyleri vardır. Alevilerin ve eski şaman Türklerinin arasında büyük inanç benzerlikleri olduğu bilinmektedir. Orman ve kayın ağacının kutsal sayı İması, ayinde etrafa rakı veya su serpilmesi, görgü ayinlerinde nefes ve deyişlerin okunması,saz çalınması,kurban edilen hayvandan kalan artıkların toplanıp gömülmesi, bu inanç benzerliklerinin örnekleridir.
Alevilerin büyük tanıdıkları yedi şair, Nesimi, Fuzuli, Hatai (Şah İsmail Safevi),Pir Sultan Abdal,Kul Himmet, Yemini ve Virani’dir.
Günlük namaz rekatları 17 olan Aleviler, sadece farzları kılarlar. Bektaşiler gibi, Aleviler de Nevruz’u Hz. Ali’nin doğduğu gün kabul ederler.